istanbul

8 /
angelus
bizantium dönemi

bu dönem m.ö. 660 ile m.s. 324 yılları arasını kapsar. m.ö. 667’de megara halkı; şehire yerleştikten sonra; kralı byzas için, byzas’ın yeri veya şehri anlamındaki bizantium (byzantium ya da bizantion ) ismini koyar.

bilinen efsaneye göre megaralılar ege denizi’nde kuzeye doğru yol alır, bu sırada kral byzas’a da delfi kahininden "körün zıttı"’nda yeni bir şehir kuracağını söyler. mageralılar da boğaziçi’ye ulaştıktan sonra, koyları gezer ve dönemin kalkedon’u günümüzde kadıköy olan yere şehrin ilk temellerini kurar.

megaralılar daha sonra sarayburnu’na da yerleşmiş; ancak bir çok kez şehir istilaya uğramıştır. m.ö. 269’da bitinyalılartarafından ele geçirilmiştir. m.ö. 202’de bitinyalılar makedonların istilasından korkarak; roma’dan yardım talebinde bulunmuş ve roma kültürü yavaşça şehiri etkilemeye başlamıştır. m.ö. 146’dan itibaren de roma imparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir. şehir o dönemden itibaren; bitinya-pontus eyaletinin içinde olmuştur.

roma imparatoru septimus severus şehiri, halk partlıları tuttuğu için m.s. 196’de şehiri istila eder ve şehir neredeyse tamamen yokolur. (başka bir görüşe göre de severus şehirdeki tüm yerleşim yerlerini yakmıştır) severus şehiri oldukça beğendiği için; şehiri tamamen yeniden kurar. bu dönemde roma’da yaşanan sorunlardan dolayı; roma halkının büyük bir çoğunluğu istanbul’a göç eder. bu dönem içerisinde; roma’dan istanbul’a gelenler şehire "nova roma" (yeni roma) diyecektir; ancak bu isim hiç bir zaman resmiyet kazanmaz.

269 yılında gotların egemenliğine geçen şehir; 313’de de nikomedyalıların eline geçer. konstantin da nikomedyalıılardan şehiri alır ve roma imparatorluğu’nun başkenti olur.

her ne kadar konstantin kendi döneminde şehire bu ismi vermek istese de, ölümü sonrasında şehirin ismi konstantinopolis ) olur.

angelus
bizans imparatorluğu dönemi
bu dönem 324 - 1453 yılları arasını kapsar. i. konstantinus şehiri ele geçirip oma imparatorluğu’nun başkenti yaptıktan sonra, şehir ayrıca roma’nın doğusunun yönetim merkezi olur. romalı nüfusu bu dönemde, romalı soyluların göçü de dahil olmak üzere önemli boyutta arttı. bu dönemde; yeni bir mimari yapıyla şehir oldukça genişledi. 100 kişilik bir hipodromun (sultanahmet meydanı) yanı sıra, limanlar ve tu tesisleri yapıldı.

konstantinus’un döneminde şehire nova roma dese de; 11 mayıs 330 da şehirin ismi konstantinopolis oldu. döneminde dünya’nın en büyük katedrali olan ayasofya’yı 360’da kuran konstantin; böylece roma imparatorluğu’nun dinini de hristiyanlık olarak değiştirdi. pagan roma dinine inanan batı ile ilk kopuş da bu dönemde başladı. her ne kadar; bizans imparatorluğu i. theodosius’un ölümü ile başlasa da; bizans imparatorluğu konstantinus hristiyanlığı getirmesine duyduğu saygıdan kendisini hep bir bizans imparatoru olarak görmüş; 1453’deki çöküşüne kadar da 10 imparatorunun daha ismi konstantinus olmuştur. bu dönemde istanbul’un rolü oldukça stratejiktir; avrupa ve asya arasında bir kapı olmuştur. bu vesile ile, ticaret, kültür ve diplomasinin yapıldığı bir merkezdir. bu dönemde şehrin ismi "poli" (şehir) de olmuştur.

476’da batı roma’nın yıkılması sonrasında da; batı roma imparatorluğu’ndaki romalıların büyük bir çoğunluğu buraya göç etmiş, ve bizans imparatorluğu’nun da başkenti istanbul olmuştur. 543’de nüfusun yarısının ölümüne sebebiyet veren veba salgınından sonra; şehir imparator i. jüstinyen döneminde yeniden inşa edilmişdir.

700lü yıllarda sasaniler ve avatarlar’ın saldırısına uğrayan şehir; 800lü yıllarda bulgarlar ve arapların, 900lü yıllarda ise ruslar ve bulgarların saldırısına uğramıştır.

ancak; saldırılar arasında en yıkıcı olanı 1204 yılında olmuştur. haçlılar tarafından; 4. haçlı seferi’nde 1204 yılında ele geçirilen şehir yağmalanmış; halkın büyük bir çoğunluğu şehirden kaçmış; yoksul ve enkaz içinde bir kente dönüşmüştür. bunun sebebi batı roma’da büyüyen latinlerin; katolik hristiyanlık anlayışı ile bizans’daki ortodoks hristiyanlık inanışı arasındaki farklılıklar ve uyumsuzluklardır.bu dönem sonrasında 1261 yılında palailogos hanedanından; michael viii palaeologus şehri tekrar ele geçirmiş ve latin’lerin dönemini sona erdirmiştir.

bu dönemden sonra giderek küçülen bizans; osmanlı imparatorluğu tarafından 1391’den sonra kuşatılmaya başlamış; en sonunda 29 mayıs 1453’de osmanlı imparatorluğu’nun himayesine geçmiştir. istanbul’un fethi, dünya tarihinde orta çağ’ın sonunu simgelemektedir.

angelus
osmanlı dönemi
bu dönem 1453 - 1923 yılları arasını kapsar. 29 mayıs 1453’de; osmanlı imparatorluğu padişahı fatih sultan mehmet’in 53 gün süren kuşatması sonrasında; istanbul osmanlı’nın 3’üncü başkenti olur.

osmanlının ele geçirmesinden sonra; topkapı sarayı ve kapalı çarşı’nın da kurulması ardından bir çok okul ve hamam açılır. dünya’nın ve imparatorluğun dört bir yanından insanlar istanbul’a taşınır. yahudilerin, hristiyanların ve müslümanların beraber yaşadığı kozmopolit bir toplum olur. bizans döneminden kalan, eski binalar ve surlar onarılır. fetihten 50 yıl sonra; istanbul dünya’nın en büyük şehirlerinden biri olur. "küçük kıyamet" olarak da adlandırılan; 14 eylül 1509 istanbul depremi sonrasında (8 şiddetinde olduğu ileri sürülmektedir); 45 gün süren artçı sarsıntılarla binlerce bina yıkılır ve bir çok insan yaşamını kaybeder.

1510 yılında; sultan ii. beyazıd; 80.000 kişinin çalışmasıyla şehiri yeniden kurar. günümüzde de varolan eserlerin büyük bir çoğunluğu bu dönemden kalmıştır. kanuni sultan süleyman döneminde; mimari ve sanat konularına önem verilir. mimar sinan camiler ve diğer binalar kurar. lale devri döneminde; sadrazam nevşehirli damat ibrahim paşa 1718 yılından itibaren; itfaiye’yi kurmuş, ilk matbaayı açmış ve fabrikalar kurmuştur. 3 kasım 1839’da ilan edilen tanzimat fermanı sonrasında da batılaşma süreci hızlanmış; ve bir çok alanda yenilikler yaşanmıştır.

haliç’in üzerine köprü; karaköy’e tünel, demiryolları, kentin içindeki deniz taşımacılığı, belediye örgütlerinin, hastanelerin kurulmasıyla modern bir şehir halini almıştır. 1894 yılında; üçyüzon depremi’ni yaşayan istanbul, tekrar büyük bir zarar görmüş, birinci dünya savaşı’nın sonlarında 13 kasım 1918’de itilaf devletleri donanmasınca da işgal edilmiştir.

29 ekim 1923’de türkiye cumhuriyeti’nin kurulmasıyla da istanbul’un 2500 yıldır süren başkentlik dönemi de sona ermiştir.

angelus
cumhuriyet dönemi
cumhuriyet sonrası 1923-1950 yılları arasında fiziksel atılımlar olmuştur. 1900’lerin başında 1 milyon olan nüfus, 1927’de 690.000’e düşmüştür, 1935’de 740.000 ve 1945’de tekrar 900.000’e ulaşmıştır. 1950’lerde balkanlar’dan göç almıştır. bu dönemde şehirleşmede gecekondular önplana çıkmaktadır. 1960’larda ise gecekonduların yanında, apartmanlaşma başlamıştır. 1970’lerde hızlı nüfus artışı ile konut ve ulaşım sorunları önem kazanmıştır. bu dönemde otomobil sayısının artması ve sonucunda trafiğin artması boğaziçi köprüsü’nün yapılmasında etkili olmuştur ve ulaşımda önemli bir yere gelmiştir. istanbul metropoliten alanı 1970-1975 yılları arasında merkezde 50 kilometre yarıçaplı bir alan iken 1980’de 60 kilometre yarıçapa ulaşmıştır. 1990’ların nüfus artışı, nüfusun dış taraflara yayılması ile sonuçlanmıştır ve sonucunda iett’nin yetersiz gelmesi ile dolmuş ve minibüsler bu açığı kapatmaya çalışmışlardır.

klapacius
taşı toprağı altın olmaktan çıkmış, artık eski insanlarının bile kaçıp başka yerlere gittiği ve malesef karmakarışık bir kültüre ev sahipliği yapan şehir.
zipaydirmen
çeşitli dil ve medeniyetlerde farklı şekillerde adlandırılan istanbul’un: grekçe’de vizantion, latince’de bizantium, antoninya, alma roma, nova roma, rumca’da konstantinopolis, istinpolin, megali polis, kalipolis, slavca’da çargrad, konstantingrad, vikingce’de miklagord, ermenice’de vizant, stimbol, esdambol, eskomboli, arapça’da bizantiya, el mahsura, kustantina el uzma, selçuklular’da konstantiniyye, mahrusa i konstantiniyye, stambup ve osmanlıca’da dersaadet, deraliyye, mahrusa i saltanat, istanbul, islambol, darü s saltanat ı aliyye, asitane i aliyye, darü l hila fetü l aliye, payitaht ı saltanat, dergah ı mualla, südde i saadet gibi bilinen farklı tam 33 adı vardır.
falcata
istanbul nedir? yanlız bir şehir. hayatımın önemli bir parçası. benim doğduğum, yaşadığım ve öldüğüm şehir. ben istanbulum ve istanbul biraz ben. istanbul koca bir ülke, büyük bir kültür demek. istabul yanlız ama cihana bedel. ona kimse sahip olamadı. o sahiplenilmeyi sevmez. istanbul önemlidir. insanların sadece kendine aşık olmasını ister. bencildir. yağmalanabilir. ama asla kendini yaşayanı eğitmekten, değiştirmekten, dönüştürmekten vazgeçmez. istanbul bir yerde denizdir, denizde bir yerde istanbul. tek başına bir şehir nasıl olurda cihanın özeti olabilir. istanbul olur. cihanda olur, evrende olur, güneş bile kıskanır onu. istanbul biraz kadındır, biraz şarap ama ne kadındır ne şarap.
sucet
dünyanın en görkemli şehri.aslında dünyanın kalbi(beyni olmasa bile)her tür ve cinsten insan ve millet taifesinin yaşadığı kültürlerin kaynaştığı görkemli ve o kadar da korkutan şehir.
8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol