bilgiçlerin şiirleri

13 /
kirlisakal
sahil

buzullarım eridi bu gün
bir şişe vurdu sahile
lavlar düştü gölgelerime
ellerim!
öyle bereketlendi ki sevgiyle
dokunamam artık sana

bu arsız sevgi
ağır tef boğusunda...
seni kan bulutlarından kaçırırcasına
kapalı gözlerime düşen
silüet...
bana kalan düşperestlik
ama sen
girme bu oyunun içine
sorgulamadan bırak
araya gün girmeden
ilk sazın akustiği
hicaz parmaklarda
parçalasın...

acımadım tanrının gözyaşına
tanrıçasıyla bir(liktey)ken
vurdun kendimi aşk’a
kanadım
oluk oluk akan ışığı silerken sahilden
ağır, hizmetli dalgalar
yavaş yavaş kararırken yalnızlık

adem’in mektubunu buldum bugün
havva’ya yazmış,
bir şişenin içinde...
mad
geceler seni kafiyeli sevdiğim zamanlar olurdu
ben tekil olurdum, hayaller çoğul.
hangi birine düşsem özne belliydi
gizlenmezdi de özne.
aşk yüklem olurdu, ben ise kim sorusunu soran.
yanıt ise hep aynıydı, belliydi ya
sen olurdun.
geri kalanını bulmaya gerek kalmazdı
ya da ben bulmazdım
eylemi gerçekleştiren bulunmuştu artık.
işte ben her gece seni başka bir cümlede arardım
kelimelerin altı karalanmadan.
alchoburn
sıcak bir gecede esiyordu
baktım penceremden
ince balkon parmaklıkları
dedim anlaşalım rüzgara
bıraktım kendimi sana
önden esersen gerisin geri dönerim
arkamdan esersen savrulurum karanlığa
rüzgar beni kırmadı
neyse
yolum uzun daha balkona
belki merhaba
belki...
alchoburn
kimsesiz karanlığımın sınırında
gölgelerinizi seziyorum
sadece acıyan gözlerle
sizi görebiliyorum
açılmış kapıların arkası boş
vaatler verilmiş ki sonları yok
parmaklarımın arasında
bir parça kalmış sevgi
insanlığımdan
simsiyah şimdi
kor olmuş da sönmüş sanki benliğim
bensizlik mi kötü olan
yoksa bi ’ben mi bencilim
alchoburn
gittiğin yolda
hatalar hep bana aitti
havada kalan birşeymiş gibi
sevgi sözcükleri
üzülürsen belki bir gün
gözyaşlarım değsin gözlerine
bir öpüşlerin kaldı ıslak yüzümde
bir de hiç senin olmamış
kalbim var
şimdi yok olan ellerinde
niphredil
son baskısında umutlarım,
kayıp giden yıldızlar
benim zavallı yüreğimin son çırpınışlarıydı bunlar
anlmadın...
silemedin buğusunu kalbimin,
bırakamadın umursamazlığın tahtını
evet, ben gidiyorum şimdi
gömdüm içime seni
tacınla beraber...
üzülme!
nightbreeze
karanlıktayım,zifiri karanlıkta
pencereyi açıp içeriyi aydınlatıyorum
güneş yok buralarda,bu diyarda
yıldızlar güneşimdir onlara sığınıyorum

karanlıktayım,zifiri karanlkta
düşünüyorum,hiç görmediğim güneşi düşünüyorum
zihnim karanlıkta kördüğüm olduğunda
sıyrılıyorum karanlıktan,yıldızları görüyorum

etraf siyah,simsiyah
dışarı bakınca mor yıldızları görüyorum
gelse şu güneş,yok olsa ayaz
odanın içi mor-siyah,ben renkleri izliyorum

sevinçler benim,sürprizler bana bu sabah
geçmiş artık ayaz,geçmiş tayfunlar
güneşi gördüm ya ben avaz avaz
mor-siyah odada zafer çığlıkları atıyorum
nihilist
ben bir bohemim sozluk.

ben var ya ben sozluk
hani gecen bir vapurun bohunk sesi vardırya
hani gubreleyen hayvanatın o naif rahatlanamsı vardırya
o degilde ben bohemim sozluk.

bugun icki ictim sozluk.
aslında cay tercih edenlerdenim
ince olan beli kavrayanlardanım
ama bugun bir kadehe hayır demedim
diyemedim sozluk

sozluk ben bohem oldum demis miydim?
siir yazar oldum sozluk
sozluk nasıl yazmak hemde bende dahil kimse anlamıyor yazdıkalrımı
nasıl analsınlar bohemim demdimya sozluk

beni dinle sozluk
ben artık karmasık yazıyorum
ben artık farklı oluyorum
ben artık otekileniyorum

sozluk sanırım farklı olucam
sanırım herkes merak edicek beni
ben siir yazıyorum sozluk
ben bohemim.
benim
bohemim...
nerobianco
saat sabaha karşı 4 te sokaklar bomboş
evler sakin yıldızlar bir hoş
ve ben yine içkili yine sarhoş
iliklerime kadar donmuş
yanan kalbimin ateşiyle düşünüyorum
resmine şöyle bir bakıp biraz gülümsüyorum
masum dudaklarını ıslatmadan öpüyorum
tandt
saat sabaha karşı 6 da sokaklar hala bomboş
evler sakin güneşin doğuşu hoş
horozlar ötüyor boş boş
ortalık bir garip bir loş
yine uyku tutmadı beni
yine hayal ettim seni
e ben odunmuyum
resmine bakıp gülümserken
bende öperim o masum dudaklarını
hemde şapur şupur
kirlisakal
saklıyorum kendimi

kaçıyorum, saklıyorum kendimi
karanlık köşe-bucak topluyorum ayaklarımı
ritimsiz düzensiz kaoslar isityorum vahşice

gözlerimi çıkartıyorum alacakaranlığa parlamasınlar aniden
ürpertilerimi savuruyorum yolun ortasına
tuz-buz ediyorum kemiklerimi
bütün kapılarını açık bırakıp çıkıyorum evden

zamanlar kör saatçide şimdi

sıfır noktasına koşuyorum çırılçıplak
her bakışta bir kesik daha alarak
yarabere kaçıyorum, saklıyorum kendimi

üç beş demiyorum, büyük küçük kimmiş ?
kırmızı yeşil bakmıyorum, gidiyorum sadece
gözlerimde biraz telaş kalmış, kapatıyorum
kulaklarım bir önceki vurgundan kesik
birikiyorum, gidiyorum
kaçıyorum, saklıyorum kendimi
bilmiyorum.

bütün yazgılardan farklı bir yer aradığım
hiç varamayayım istiyorum
huzursuz kalsın kalbim, zaten onu da savurdum bir çıkmaza
kaç yazar bilmiyorum

gidiyorum...
gidiyorum ki gelebileyim
gidiyorum ki gelsin...
nerobianco
kim bilir nerde söndürmüşm yine geceyi
tabiki içtiğim rakı bozdu mideyi
alkol bu a sarhoş eder dediler
birde tavuk gibi bu satte entry girdirdiler.

uyuyamıyorum uyanamıyorum nasıl bir duygu bu
ağzımda kokusu var sarımsaklı limon suyu
e birazda karışık tabi mide öz suyu
ne yapıyorsun nerobianco gidip yatsana ...
daha öğlen deniz var sonra mangal akşama..
nightbreeze
mor yağmurlar yağıyor üstüme
mor bulutlar sadece benim peşimdeler
deli gibi yağıyor yağmur,delirircesine
mor bulutlar belkide benden de dertliler

beynim durmuyor,düşünüyor seni
mor bulutların üstünde gezinen eşsiz güzelliğini
tutmaya çalışıyorum mor damlaları
ama nafile yok olup gidiyor hepsi

damlalar kaçıyor,ben kovalıyorum onları
uçuyorum,deli esen rüzgarla uçuyorum
bu mor bulutlar dışında herkes bana yabancı
uçuyorum,bulutlara doğru uçuyorum

ruhum kaçtı benden,bedenden
ben bulutların üstünde onu arıyorum
kendimi kaybediyorum onu ararken
sanki o yetmezmiş gibi birde kendimden oluyorum

buluyorum bulmasına ama nafile
beni bana geri getiremiyorum
yeter diyorum artık,kabul edeyorum
bitmiş artık ruhumun bana kölelik edişi
niphredil
kurumuş yaralarımın kabuklarını
teker teker soydun gözümün yaşına bile bakmadan
anlamadın beni
anlamadın içimde susmadan çalan yalnızlık orkestrasını
hiçbir zaman göremedin..
inmek istemedin derinlere, dibe
kaybolmaktan korktun karanlıkta
dizlerin kenetlendi, koşamadın
çığlık atmayı zayıflık sandın
onu bile yapamadın
ben seni bekliyorum ama hala
kaldırımda oturmuş, kendim yapıp kendim bozduğum yap-boz un şimdi kaybolan parçalarını arıyorum...
arıyorum seni...
wereyda
10/07/07 - 11/07/07

i.

çek ispanyoleti kalbim,
içine a$k girsin!
tebessümler kar$ılıklı, sevmeler kar$ılıksız
yek attın kalbim,
tırnakları yenmi$ bir gece kadar sakin;
$imdi burada duruyor olsa, uzak nehir çalkantısı bir alabora hüzün
patlayan amatör sardunya, göğüskafesinden çatırdayan yalnayak bir amfora
gibice dursa ya derininde, uysal kuğu uykusu ve
kutsal temasın terkisinde devrilen leylak uğultusu
sek içtim gözlerini, de!
bağı$la, de!
idam mahkûmunun boynu kadar hazin..
bu gece, a$kta boy verdin kalbim,
$norkel su alıyor, sal su alıyor, deniz sulanıyor odacıklarından
oda servisin çok kötü be kalbim,
bu gece,
sen vatman ol -koltukaltında erimi$ latent bahar
traverslerine c4 dö$eli bir $imendifer olsun
bedenim
diyesin ki, apselerinden gözya$ı aksın
o orta-yaz kımıltısı, cevabı olmayan suallere eğilerek kırılan boynumuz
"meleğin biri durmaksızın keman çalsın!"
diye bir haikuydu aramızda temmuz!

ii.

bazı balıklar sürahiye hapis suya ağlarlar..
sağ yanağında sarho$ bir gamze ta$ıyan kadın,
sol yanağında ölüm phallusları
güler: newton kendini elma ağacına asar
güler -ki siyanürdür-: peltek bir vaiz tene$ire adın yazar
$imdi yarım bir yarının yalınlığında
yakarak yalnızlığının topuklarını öyle manâdan uzak
kendine tek bir küfrü, tek bir yemini fısıldar:

"kaldır gözkapağını kalbim
ruhuna ı$ık girsin!"

^istanbul^
nerobianco
boşvermek gerekir bazen
hayata dair herşeyi boşvermek
unutup gitmek kişileri
ama nerden bilsin kimileri..
şuan içimden geçenleri
boşver nerobianco yırt parçala delilleri
nasıl olsa dönülecek birgün
ağır ağır da olsa yola geri...

hergele
sıcak bir temmuz akşamı baya bi sıcak yani...

simge durumuna küçült saatlerce beklet beni
tüm sistemlerimi çökert ziple sıkıştır ve parçala
alt f4 ile kapat shift ile değiştir beni
kedinin mousela oynadığı gibi oyna
manzaralı mouse pedinde gezdir beni
yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi
geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
en çok flash animasyonlu halini özlüyorum
pc görünüşlü mac duruşlu sevdiğim
kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır
13 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol