yezidi, yezidilik inanışına inanan kimseye verilen addır...
türkiyede yezidiliğin resmi bir kabulü olmadığından, yezidilik inanışından olanların nüfus cüzdanlarındaki din hanesi ya boş bırakılır yada x şeklinde işaretlenir.
kimsesizsinizdir... yabancı bir şehirde, ailenizden, dostlarınızdan ve akrabalarınızdan ayrısınızdır. işin kötü tarafı sevdiğinizden de ayrılmışsınızdır... köpek gibi yalnız, terkedilmiş, bırakılmış kasvetli bir gecedesiniz... dört bir koldan kuşatmıştır sizi yalnızlığın derin, sinsi uğultusu; dolanır içinizde terkin, acının, hüznün, acının zembereği... kurulur binlerce kere o saat yüreğinizde tekrar... ve kanamaya başlar yüreğiniz, başlar sancıtmaya yeniden içinizi...
aynadır yalnızlığınızı arttıran; tekil ıstırabınızı çoğaltmak, o buruk çoğulluğu yeniden sağaltmak için tek sığınağınız...
bakarsınız; orada sadece yüzünüz değil gördüğünüz; topyekun ruhunuzdur...
ve ağlarsınız kimi zaman hüngür hüngür, kimi zaman daha da acı veren ürkek, sessiz, uysal hıçkırıklarla, ağlarsınız bir aynaya, annenizin kucağına sarılıp ağlar gibi...
aynadır yalnızlığınızı arttıran; tekil ıstırabınızı çoğaltmak, o buruk çoğulluğu yeniden sağaltmak için tek sığınağınız...
bakarsınız; orada sadece yüzünüz değil gördüğünüz; topyekun ruhunuzdur...
ve ağlarsınız kimi zaman hüngür hüngür, kimi zaman daha da acı veren ürkek, sessiz, uysal hıçkırıklarla, ağlarsınız bir aynaya, annenizin kucağına sarılıp ağlar gibi...
yezidilik; zerdüştülük, islamiyet, manihizm, mazdaizm gibi dini görüşlerin karmasından ortaya çıkan bir dini akımdır. kurucusu 12.yyda yaşamış şeyh hadidir. mishef-a reş adını verdikleri kitap, kutsal kitaplarıdır. kürtçe yazılmıştır ve ibadet dilleri kürtçedir. en önemli ibadet mekanları; iran-ırak sınırlarının keşiştiği yerde bulunan laleş tapınağıdır. ki laleş tapınağında şeyh hadinin türbesi de bulunur. bu tapınağın haricinde herhangi bir ibadet mekanları yoktur. isteyen istediği yerde ibaedetini ifa edebilir. inançlarinin temelinde şeytana duyulan korku yatar. tanriya ibadet etmeye gerek yoktur çünkü tanri iyidir ve asla insanlari cezalandirmaz.oysa şeytan kötü de olabilir iyi de; önemli olan kötü olanin sevgisini kazanmaktir.bu yuzden seytana ibadet edilmelidir.seytan melek-i tavus şeklinde tasvir edilir. mavi renkten nefret ederler ve kutsal saydiklari yilanlari beslerler.
yezidi inanışları hakkında aslı astarı olmayan, kafadan esiri olunan bir önyargı daha. yezidiler üzerine söylenilen buraya yazmaya cesaret bile edemeyeceğim daha ne alçaltmalar var ki...
bunu söyleyen zihniyet bunu da söyledi;
(bkz: kızılbaşlarda mum söndü)
bunu söyleyen zihniyet bunu da söyledi;
(bkz: kızılbaşlarda mum söndü)
kimin sözü olduğu hiç önem arz etmeyen ama yegane meal olarak, anlamsız sözcükler yığını olan bir laf öbeği... dilimize olan saygımızdan ötürü sözlükte devrik cümle kullanımını minimuma indirelim.
nisan 2005 yılında sivas askeri cezaevine tıkılan total retçi mehmet tarhanın mahkumiyet kararı gün itibarıyla askeri yargıtay tarafından bozulmuş bulunmaktadır. askeri mahkemenin verdiği 4 yıllık mahkumiyet kararının bozulmasına, askeri cezaevinde yattığı süre göz önüne alınarak verildi. tekrardan askeri birliğine sevk edilecek olan tarhanın kışla içinde nasıl muamele göreceğini çok merak ediyorum. çürüğe çıkmadan vicdani retçi olarak zorunlu askerlik yapmak istemeyen mehmet tarhanı yalnız bırakmamak gerekiyor. kendim 15 ay yaptığım halde, askerliğin zorunluluk esasından çıkartılıp, gönüllülük düzeyine getirilmesi gerektiğine inanıyorum..
13-02-06 günü mersin’de rte ’ye yumurta attıkları gerekçesiyle tutuklanan dokuz genç hakkında açılan davada, bu gençlerin "türkiye cumhuriyeti devletinin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik ekonomik düzenini değiştirmek, devletin bölünmez bütünlüğünü bozmak, türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak, yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetlerini yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak suretiyle komünist bir devlet kurmak için; yasadışı sol terör örgütleri adına, cebir şiddet kullanarak türkiye cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek maksadıyla türkiye cumhuriyeti başbakanı’nı tehdit ederek yumurta atmak, halkı t.c. hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek amacıyla yasadışı sol terör örgütleri adına, slogan atarak propaganda yapmak, suç ve suçluyu övmek." gibi iddialarla 13 yıla kadar hapsi isteniyor. en demokratik ve masum tepki olan yumurta atma eylemini yaptı diye böylesine ağır bir suçlama yapmak ne kadar yerinde? şimdi burada faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz yumurtaları, bir misafirperverlik göstergesi olarak başbakana ’ikram etmenin’ cezası neden bu kadar ağır oluyor? aynı başbakan, aynı gün, aynı yerde bu misafirperver mersinli hemşehrilerimizden olan masum köylüye ananı da al git buradan, ulan dediği için kimse vatanın ve milletin bütünlüğüne zarar veriyor diye bir şey diyebildi mi? diyemedi, çünkü burası türkiye, burada olur böyle vakalar... (bkz: #208549)
cümle içerisinde kullanıldığı yer itibariyle kullananını vezir de rezil de eden cümlenin özne ile beraber en güçlü öğesi, şahı... (bkz: devrik cümle)
öncesinde yüzüncü yıl ünüversitesi rektörü yücel aşkın hakkında açtığı soruşturma ile adını duyuran, daha sonra ise şemdinli soruşturması çerçevesinde hazırladığı iddianame ile ilgili olarak kara kuvvetleri komutanı yaşar büyükanıt hakkında da; ’yargıya müdahele, örgütlü suç, çete oluşturmak ve sahtecilik’ suçlamaları ile dava açılmasını isteyerek tekrardan türkiye’nin gündemini değiştiren ve ankara’da ordu ile hükümeti karşı karşıya getiren van cuhhuriyet başsavcıvekili vedat sarıkaya hakkında adalet bakanı cemil çiçek’in talimatıyla soruşturma başlatıldı. hukuk ülkesi dediğimiz bir ülkede, hukuku tesis etmekle mükellef bir savcı vazifesini ifa ediyor diye, neden soruşturmalık olur? ayrıca soruşturmaya adı karıştı diye genelkurmay çevresi niye paniğe düşer? nihayetinde var olan, tanıkların ifadeleri doğrultusunda hazırlanmış bir iddianame ve sırf iddianamede adı geçiyor diye kimse hüküm giymez. zannımca van başsavcıvekiline açılan bu soruşturma, hukuk özgürlüğünü sektelemekte ve bu ülkedeki bütün hukuk neferlerine bir gözdağı niteliği taşımaktadır. uslu durun, parmağınızı arının deliğine sokmayın, cami duvarına işemeyin demek isteniyor. bu münasebetle söylemek istediğim son söz odur ki; (bkz: #206595 )
beyaz kürt olarak bilinen yılmaz erdoğanın bunu siyasi bir vurgu olarak kullandığına, kullanabileceğine inanmıyorum. ama anadolu mozayiği öylesine bir farklılık taşır ki içerisinde, bilmeyen bir insanı güneydoğuya, oradan alıp trakyaya ve oradan da alıp karadenizdeki herhangi bir yere götürürseniz ortaya çıkan coğrafik, kültürel, dilsel ve sosyal farklılıklar yüzünden üç ayrı ülke gezdiği hissine kapılabilir...
pek iyi olmamıs gibi ya, yıkıp yeniden mi yapsak?
üşenmedim saydım, neredeyse emrah kos ve türevlerinden yaklasık kırkın üzerinde başlık açılmış.
hani bu başlıkların bir ileri seviyesi; emrah koş sözlüğü sikiyorlar, şeklinde bir tasvire gelebilir ki, böyle bir şeyi de sözlük camiası olarak kabullenmeyiz...
edit: bu başlık tarafımdan açılmıştır, ortada ayar babından bir şey verdiğini zanneden varsa zihinsel masturbasyonunun kurbanı olur. kaynak için entrylerimin genelini göz önüne alırlarsa ayardan da öte ince bir balansı alabilirler kendileri...
hani bu başlıkların bir ileri seviyesi; emrah koş sözlüğü sikiyorlar, şeklinde bir tasvire gelebilir ki, böyle bir şeyi de sözlük camiası olarak kabullenmeyiz...
edit: bu başlık tarafımdan açılmıştır, ortada ayar babından bir şey verdiğini zanneden varsa zihinsel masturbasyonunun kurbanı olur. kaynak için entrylerimin genelini göz önüne alırlarsa ayardan da öte ince bir balansı alabilirler kendileri...
kızın erkeğin omzuna yatması, kızın erkeğin altına yatmasından daha yeğdir... içinde masumiyet vardır, duygu vardır, duygusallık vardır, güven vardır, kendini adama içgüdüsü vardır, gerçek manada tatmin vardır ve benim şu an bilmediğim ve hatırlayamadığım bir sürü şey daha vardır... ayrıca omuzlarda taşınması gereken kızdır, bu türden kızlar!
böyle bir insan muhtemelen; ibrahim tatlıses kadar bön, tanju çolak kadar cıvık ve kaya çilingiroğlu kadar suratsız bir insandır.
1961de diyarbakırda doğdu. diyarbakır lisesinden mezun oldu. siyasal nedenlerle bir çok kez yargılandı ve tutuklandı. tabela ressamlığı, katiplik, tıbbi mümessillik, kitapçılık, gazetecilik yaptı. diyarbakırdan zorunlu göç etmek zorunda bırakıldı, ankaraya yerleşti. çeşitli dergilerde şiirleri ve şiir konulu yazıları yayınlandı. kitapları: yurtsuz şiirler (1987) reşo, talan iklimi (1987) aynı göğün ezgisi (1988) feride (1990) her ömür kendi gençliğinden vurulur (1992) günlerin çarmıhında (1994) cehennem bileti (1995), ey hayat (200) aşk bize küstü (1997) buğulu atlas (2002) kuşlar uzaktı sonra (öykü 2001), şarkısı beyaz (roman 2005) aşk şiirleri antolojisi (2001) 1975-2000 son çeyrek yüzyıl şiir antolojisi (2001) bir kürdün eylül defteri (anı-1991), çocuk hikayeleri seti, bütün kanamalar umuttan (günlük-2001),
yılmaz odabaşının 1990 yılında yayınlanmış şiir kitabının adıdır. odabaşı tek şiirden oluşan bu kitabında, o dönem için güneydoğuda yaşanmış öldürmelerin, sürgünlerin, işkencelerin, yıkımların topografyasını kimi zaman lirik, kimi zaman epik ve kimi zaman da didaktik bir dil kullanarak okuyucusuna ulaştırmıştır... aynı zamanda bu kitap çetin toprak tarafından kürtçeye çevirilerek deng yayınları tarafından 2003 yılında yayınlanmıştır...
yeterli birikim, donanım, derinlik, estetik ve kültür birikimi olmayanların hamasi nutuklarla, sloganist söylemlerle, din ve fikir demagojisi yaparak başbakanlık, bakanlık, milletvekillik ve türevi koltuklara kurulması neticesinde meydana gelen ve bu nedenlerle olması doğal karşılanması gereken olay...
(bkz: imam osurursa cemaat sıçar)
(bkz: imam osurursa cemaat sıçar)
anne; "ekmek kadar temiz, su gibi aydın"
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?