adam gibi yokluklara özenen bir okutucu,damarlarını parçalamakta..günü bitirip sade akamayınca ırmaklar gibi ıramayı hak görmüştür kendine..sol elimle alnına işaret bıraktığım gün,herkes kader uzaklığındaydı oysa..tüm oyunların reddinde adım gibi aydınlanıyor yüzünün kırışık karışık halleri.
..bir sayfa gördüm..gününün kurtarılamayacak saatlerinde...birşey eksik diye yazmışsın...yamalı gördüm aklını...suratın eskisi gibi anlamlı hala...sanmıyorum...koca bir ülkenin yabancı dili karanlığında suratın...kandırabilirsin yanındakileri..eminim bir yaşlı pasta dokunaklığında yüzünün bahçesi.bir gün inanırsam senin sana sığabildiğine o zaman adım geçecek tüm önsözlerde..nee duyamadım..yüreğinden kan mı damlıyor ayy çok üzüldümmmmmm..
aykırı duran kelimeleri çıkardım göbeğimden..esmer gelir susuşlar sandıklara,emanet edemeyeceğim örümcek ağlarına...sana dair ne varsa o sandıkta..
yokuş aşağı iterken katilleri,bir sen biliyordun oysa nasıl diri tuttuğunu gözlerimin aşkını.seyircisi olduğum her olayda tek tanık olmak...kıyımlara..illegal savruluşlarda yorgun düşerken bedenimiz.bir sen biliyordun,
_sen benim tek yasal acımdın_...
yokuş aşağı iterken katilleri,bir sen biliyordun oysa nasıl diri tuttuğunu gözlerimin aşkını.seyircisi olduğum her olayda tek tanık olmak...kıyımlara..illegal savruluşlarda yorgun düşerken bedenimiz.bir sen biliyordun,
_sen benim tek yasal acımdın_...
eksilen her söz,birikir yamacımda...
ellerim,ellerini aramıyor...gözlerimde, gözlerini...sesim,sesini arıyor yitik bir ülkede...kendi dilimde söylediğim türkülerde..sesim ağır bir türkü...gönlümün türküsü...sesim ulaşmaz sana...sesim ulaşsaydı,kan dolardı yüreğin..gece bitsin umurumda değil...şimşekler çakarda yer gök girerse birbirine,gözlerimden akar yılların yağmuru...
ellerim,ellerini aramıyor...gözlerimde, gözlerini...sesim,sesini arıyor yitik bir ülkede...kendi dilimde söylediğim türkülerde..sesim ağır bir türkü...gönlümün türküsü...sesim ulaşmaz sana...sesim ulaşsaydı,kan dolardı yüreğin..gece bitsin umurumda değil...şimşekler çakarda yer gök girerse birbirine,gözlerimden akar yılların yağmuru...
başucu şarkılarımı dillendirirler.
bir eleji çığlığı yayılır odama,kanatlansalar,ruhuna yetişebilecek fragmanları ömrümün..ayaklanan nefesim siner hücrelerine..duyuyorum oysa seni.yanlışa boyanan hayalleri çaldım senden.hala korkmakta sızılı yanların.birleştirdiğin noktada ayrılır senden ötekilerim.
konumlanan zaman aralığından baktım sana.üzerine devrilen her düşün irisi benden gelendir.sağma boşuna yapma sağlamasını acılarının..köpüklenecek bir denizin kıyısında değil iklim..yaş bakma ardımdan,nafile çabalarının ışığında gömüyorum karanlığa ötekilerimi.
seni benle tanırlar şimdi.eskiyen yanınla,yenilenen sevdanla..tükettiğin sokaklara tüneyen bir nefesim belki..bilinmezlik yaş arası,tuhaf kaide..verdiğim savaş bir kaside arası duyulmayan..
sesimi böl şimdi,kavur kendini düştüğün ateş çukurunda..varlığımda büyüyen bir yokluktun.
artık anlıyorsun.
sesimi böl şimdi,kavur kendini düştüğün ateş çukurunda..varlığımda büyüyen bir yokluktun.
artık anlıyorsun.
savaşa tok barışa aç çığlıkların yükselişinde vurulur tümcelerim,yaralı kent sularında kaybolur benliğim.sesimden ezberledin en güzel türküleri,en cesur şiirleri...aşkın en tütsülü halini...gözlerimden anladın yaşamın kıyısındayken vazgeçilebileceğini ölümden..kendini bende tanıdın ve bende sevdin en nefret edilesi halini.
şimdi sayfalarını çevirdiğin o kitapta bir tebessümüm sadece.
şimdi sayfalarını çevirdiğin o kitapta bir tebessümüm sadece.
şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır; çünkü dünya o kadar büyük, o kadar zengin, yaşam o kadar değişik manzaralı ki… hiçbir gerçek konu yoktur ki şair onu gereği gibi işlemesini bildiği andan itibaren şiirden yoksun olsun. (goethe)
şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir. (aragon)
tüm çağların yangınları aynı adı ezberletir.bir yudum sudur,telaşla gözlere bakıldığı an akması beklenen yüreğe.şaşkınlığın en güzel resmine bakınca,dillenen tüm çığlıkların yarım kalışıdır.
_biliyorum,sen sızlayan sol yanımsın_
kanmalar...kanamalar...kanıksamalar...nihayetinde kandırılan kaldırımlar.
_biliyorum,sen sızlayan sol yanımsın_
kanmalar...kanamalar...kanıksamalar...nihayetinde kandırılan kaldırımlar.
avuçlarım damlıyor sayfalara
görmüyor musun nabzım yerde atıyor
nöronlarımda tarifsiz bir sancı
kelimeleyemiyorum yaraları
durduğum yer,bakamadığın yerdir
düşüşlerimde çoğalacaksın
çoğaldığın yerlerde yavaş yavaş öleceksin
yalan değil
sevda sadece damarlarda yüktür,dibe çeker...
görmüyor musun nabzım yerde atıyor
nöronlarımda tarifsiz bir sancı
kelimeleyemiyorum yaraları
durduğum yer,bakamadığın yerdir
düşüşlerimde çoğalacaksın
çoğaldığın yerlerde yavaş yavaş öleceksin
yalan değil
sevda sadece damarlarda yüktür,dibe çeker...
kardiyak krizinde bir tebessüm dağılacak göğümde..sardığım tüm yaralar ağır kanarken,gözüm büyütmekte serzenişleri.ağır ağır öreceğim kelimeleri yalnızlığımda.toparlayamayacağım topal cümlelerde yarınlar kanar hala,yaşanmadan.
seni düşünmeden alınan nefes gibi.
seni düşünmeden alınan nefes gibi.
kıvılcımlarıyla ağırlanan kent gibi yorgun gözlerim. bakmak beyin kuyusuna ikircikli vuslatlığımda,kanamalı kronik bir zaman bu.dişlerimin arasında çürüyor nefesi karanlığın.
bir baksa oysa aynaya..gözlerimi yummadan baksam yüzüne..ne kadar da baksam eskiyemeyeceksin idimde..en ince bakışısın sen sözlerimin.
bir baksa oysa aynaya..gözlerimi yummadan baksam yüzüne..ne kadar da baksam eskiyemeyeceksin idimde..en ince bakışısın sen sözlerimin.
mor kızıla durdu...yanına yakışmak istedi...sustu önce susadı sonra sezgileriyle...
tuhaf geldi acının sahnelenmediği bu oyun...
hayata iliştirip inanmak istedi varlığıyla...
baktı gözlerine uzun uzun tanıyıp tartmak için yola çıktı...
gördüğü manzara beyninden vurdu...
canını ortaya koyan bir insan vardı yamacında kör,kör,kör...
hiç istemediği kadar gitmek istedi,kaçıp kurtulmak bu kayıp iç ülkeden...
gitmezse...ölüm...
tuhaf geldi acının sahnelenmediği bu oyun...
hayata iliştirip inanmak istedi varlığıyla...
baktı gözlerine uzun uzun tanıyıp tartmak için yola çıktı...
gördüğü manzara beyninden vurdu...
canını ortaya koyan bir insan vardı yamacında kör,kör,kör...
hiç istemediği kadar gitmek istedi,kaçıp kurtulmak bu kayıp iç ülkeden...
gitmezse...ölüm...
bir şahrud asla alınmaz. alınganlık yaparsa düşer kelimeler bir bir dizelerinden.dizlerine kapanan yüzde bulur manşetsiz karıncalanmaları..sonra irin damlar gözlerinden.
bir karanlık aydınlığında heceler ötekilerini...
bir karanlık aydınlığında heceler ötekilerini...
uçuşan utançlar karşısında kesildi biletler.sen adresi henüz yutulmamış bir sahil kasabasına,ben dağında yiten her yiğitin gidişatından uzak,çok uzak çok büyük bir kızıl meydana.göreceğiz o bayrağın nasıl sallandığını zıt iklimlerde çifter çifter.
öyle bir hücre vardır ki yoklukta..bünyesinde ikisinden fazlasını kabul etmez..dışarda kalanlar ellerindeki taşları tüm güçleriyle fırlatırlar..öyle bir yörüngesi vardır ki bu hücrenin,geleni geri gönderir aynı hızla..sonra sargı bezi arayışında yiter yüzler.
her söz bir öncekini kovalar,altının değişik şekillerdeki anlamlarıyla..lila rengindeki atom girmez ki düşlerinize..ince biraz daha ince baksanız oysa...tedaviye cevap veremeyen ruhlar küfre sığınır..tek sahibi oldukları kalıba.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?