anımsa bu günden daha önceki bir günü
genç olduğun bir günü
zamanı özgürce kullanabildiğin
karanlığın basmadığı
bir şarkı söyle
sabah öpücüğü olmaksızın söylenemeyen
kraliçe olabilirsin eğer istersen
ara kralını
neden bugün oynayamayız?
neden hep böyle kalamayız?
tırman en sevdiğin elma ağacına
dene güneşi yakalamayı
saklan küçük kardeşinin tabancasından
düşle uzaklarda olduğunu
neden erişemeyiz güneşe?
neden geri püskürtmeyiz yılları?
püskürtmeyiz yılları
pink floyd - a saucerful of secrets albümünden.
remember a day
(wright) 4:33
remember a day before today
a day when you were young.
free to play alone with time
evening never came.
sing a song that cant be sung
without the mornings kiss
queen - you shall be it if you wish
look for your king
why cant we play today
why cant we stay that way
climb your favorite apple tree
try to catch the sun
hide from your little brothers gun
dream yourself away
why cant we reach the sun
why cant we blow the years away
blow away
blow away
remember
remember
remember a day
(wright) 4:33
remember a day before today
a day when you were young.
free to play alone with time
evening never came.
sing a song that cant be sung
without the mornings kiss
queen - you shall be it if you wish
look for your king
why cant we play today
why cant we stay that way
climb your favorite apple tree
try to catch the sun
hide from your little brothers gun
dream yourself away
why cant we reach the sun
why cant we blow the years away
blow away
blow away
remember
remember
uzaklarda, çok uzaklarda
insanlar işittiler onun sözlerini
bir yolunu bulacağım
bir gün gelecek
bir şeylerin yapabileceği.
alev almak üzere olan koca gemi en sonunda
bağlantıya geçti mildenhalldaki insan ırkıyla
şimdi zamanıdır
uyanık olmanın
carterın babası gördü orada onu
ve anladı ona görüldüğünü rhullun
başında nöbet tutan ölünün yaşayan ruhunun
aman tanrım, gözümün içinde birşey var
gökyüzünde birşey var
orada beni bekleyen
dış kilit yavaşça çevrilip açıldı
hizmetkarların iç çekişi duyuldu
dalgalanan elbisesiyle lucy gökyüzünde göründüğünde
ah ah, siz hiç mi?
hayır onlar hiç ama hiçbir zaman
diyeceğim!
toplayarak kozmik gücünü
yaydı pisişik akımını
insanlar işittiler onun sözlerini
bir yolunu bulacağım
bir gün gelecek
bir şeylerin yapabileceği.
alev almak üzere olan koca gemi en sonunda
bağlantıya geçti mildenhalldaki insan ırkıyla
şimdi zamanıdır
uyanık olmanın
carterın babası gördü orada onu
ve anladı ona görüldüğünü rhullun
başında nöbet tutan ölünün yaşayan ruhunun
aman tanrım, gözümün içinde birşey var
gökyüzünde birşey var
orada beni bekleyen
dış kilit yavaşça çevrilip açıldı
hizmetkarların iç çekişi duyuldu
dalgalanan elbisesiyle lucy gökyüzünde göründüğünde
ah ah, siz hiç mi?
hayır onlar hiç ama hiçbir zaman
diyeceğim!
toplayarak kozmik gücünü
yaydı pisişik akımını
pink floyd - a saucerful of secrets albümünden.
let there be more light
(waters) 5:38
far, far, far away - way
people heard him say - say
i will find a way - way
there will come a day - day
something will be done.
then at last the mighty ship
descending on a point of flame
made contact with the human race
at mildenhall
now, now, now is the time - time
time to be - be - be aware
carters father saw him there and
knew the road revealed to him
the living soul of of hereward the wake
oh, my, something in my eye - eye
something in the sky - sky
waiting there for me
the outer lock rolled slowly back
the service men were heard to sigh
for there revealed in glowing robes
was lucy in the sky
oh - oh - did you ever know - know
never ever will they
i cannot say
something in his cosmic art
and glowing slightly from his toes
his psychic emanations flowed
let there be more light
(waters) 5:38
far, far, far away - way
people heard him say - say
i will find a way - way
there will come a day - day
something will be done.
then at last the mighty ship
descending on a point of flame
made contact with the human race
at mildenhall
now, now, now is the time - time
time to be - be - be aware
carters father saw him there and
knew the road revealed to him
the living soul of of hereward the wake
oh, my, something in my eye - eye
something in the sky - sky
waiting there for me
the outer lock rolled slowly back
the service men were heard to sigh
for there revealed in glowing robes
was lucy in the sky
oh - oh - did you ever know - know
never ever will they
i cannot say
something in his cosmic art
and glowing slightly from his toes
his psychic emanations flowed
bir bisikletim var. istersen binebilirsin ona.
bir sepeti var, ve çalan bir zili
ve onu güzel gösterecek herşeyi
sana verirdim onu mümkün olsaydı, ama ben de ödünç aldım.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir bisikletim var. matrak birşey.
önü açık. kırmızı ve siyah.
aylardır bende o.
eğer güzel olduğunu düşünürsen, o zaman sanırım bana da öyle gelir.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir fare biliyorum yuvası olmayan.
nedendir bilmiyorum. ona gerald adını taktım.
oldukça yaşlandı, ama iyi bir fare.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir sürü zencefilli çörek adamım var.
biri burda, biri şurda, bir sürü zencefilli.
birkaç tane al istersen. tabakta duruyorlar.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir oda biliyorum ezgilerle dolu.
bazıları uyanık, bazıları şangırtılı. çoğu saat tiktağı
haydi diğer odaya gidip çalıştıralım onları.
bir sepeti var, ve çalan bir zili
ve onu güzel gösterecek herşeyi
sana verirdim onu mümkün olsaydı, ama ben de ödünç aldım.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir bisikletim var. matrak birşey.
önü açık. kırmızı ve siyah.
aylardır bende o.
eğer güzel olduğunu düşünürsen, o zaman sanırım bana da öyle gelir.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir fare biliyorum yuvası olmayan.
nedendir bilmiyorum. ona gerald adını taktım.
oldukça yaşlandı, ama iyi bir fare.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi, her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir sürü zencefilli çörek adamım var.
biri burda, biri şurda, bir sürü zencefilli.
birkaç tane al istersen. tabakta duruyorlar.
sen tam bana göre bir kızsın.
sana her şeyi verebilirim eğer birşeyler istersen.
bir oda biliyorum ezgilerle dolu.
bazıları uyanık, bazıları şangırtılı. çoğu saat tiktağı
haydi diğer odaya gidip çalıştıralım onları.
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
bike
(barrett) 3:22
ive got a bike, you can ride it if you like.
its got a basket, a bell that rings
and things to make it look good.
id give it to you if i could, but i borrowed it.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
ive got a cloak its a bit of a joke.
theres a tear up the front. its red and black.
ive had it for months.
if you think it could look good, then i guess it should.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
i know a mouse, and he hasnt got a house.
i dont know why i call him gerald.
hes getting rather old, but hes a good mouse.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
ive got a clan of gingerbread men.
here a man, there a man, lots of gingerbread men.
take a couple if you wish. theyre on the dish.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
i know a room full of musical tunes.
some rhyme, some ching, most of them are clockwork.
lets go into the other room and make them work.
bike
(barrett) 3:22
ive got a bike, you can ride it if you like.
its got a basket, a bell that rings
and things to make it look good.
id give it to you if i could, but i borrowed it.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
ive got a cloak its a bit of a joke.
theres a tear up the front. its red and black.
ive had it for months.
if you think it could look good, then i guess it should.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
i know a mouse, and he hasnt got a house.
i dont know why i call him gerald.
hes getting rather old, but hes a good mouse.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
ive got a clan of gingerbread men.
here a man, there a man, lots of gingerbread men.
take a couple if you wish. theyre on the dish.
youre the kind of girl that fits in with my world.
ill give you anything, everything if you want things.
i know a room full of musical tunes.
some rhyme, some ching, most of them are clockwork.
lets go into the other room and make them work.
siyah ve yeşil bostan korkuluğu herkesin bildiği gibi
dimdikti şapkasına konmuş bir kuşla ve her yanı samandandı
umursamıyordu.
duruyordu bir arpa tarlasında.
kafası hiç çalışmıyordu
koları hareket etmiyordu rüzgar sert esmedikçe
ve toprakta fareler koşuşuyordu etrafında
duruyordu bir arpa tarlasında.
siyah ve yeşil bostan korkuluğu benden daha mutsuz
fakat şimdi kaderine terk ediyor kendini
çünkü zalim değil yaşam - aldırmıyor o.
duruyor bir arpa tarlasında.
dimdikti şapkasına konmuş bir kuşla ve her yanı samandandı
umursamıyordu.
duruyordu bir arpa tarlasında.
kafası hiç çalışmıyordu
koları hareket etmiyordu rüzgar sert esmedikçe
ve toprakta fareler koşuşuyordu etrafında
duruyordu bir arpa tarlasında.
siyah ve yeşil bostan korkuluğu benden daha mutsuz
fakat şimdi kaderine terk ediyor kendini
çünkü zalim değil yaşam - aldırmıyor o.
duruyor bir arpa tarlasında.
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
the scarecrow
(barrett) 2:10
the black and green scarecrow as everyone knows
stood with a bird on his hat and straw everywhere.
he didnt care.
he stood in a field where barley grows.
his head did no thinking
his arms didnt move except when the wind cut up
rough and mice ran around on the ground
he stood in a field where barley grows.
the black and green scarecrow is sadder than me
but now hes resigned to his fate
cause lifes not unkind - he doesnt mind.
he stood in a field where barley grows.
the scarecrow
(barrett) 2:10
the black and green scarecrow as everyone knows
stood with a bird on his hat and straw everywhere.
he didnt care.
he stood in a field where barley grows.
his head did no thinking
his arms didnt move except when the wind cut up
rough and mice ran around on the ground
he stood in a field where barley grows.
the black and green scarecrow is sadder than me
but now hes resigned to his fate
cause lifes not unkind - he doesnt mind.
he stood in a field where barley grows.
hareket altı aşamada tamamlanır
ve yedinci aşama başlangıca dönüştür
yedi, yeni ışığı simgeler
karanlık bir devrede daha arttırıldığında oluşur
değişim, geri dönüş, başarı
hatasız gidiş ve geliş
hareket şans getirir.
günbatımı.
kış gündönümü ile birlikte
değişim zamanı geldiğinde
yer yarılır, gök gürler
herşey bir anda ve tümüyle yok edilemez
değişim, geri dönüş, başarı
hatasız gidiş ve geliş.
hareket şans getiri.
gün batımı gün doğumu
hareket altı aşamada tamamlanır
ve yedinci aşama başlangıca dönüştür
yedi, yeni ışığı simgeler
karanlık bir devrede daha arttırıldığında oluşur
gün batımı gün doğumu.
ve yedinci aşama başlangıca dönüştür
yedi, yeni ışığı simgeler
karanlık bir devrede daha arttırıldığında oluşur
değişim, geri dönüş, başarı
hatasız gidiş ve geliş
hareket şans getirir.
günbatımı.
kış gündönümü ile birlikte
değişim zamanı geldiğinde
yer yarılır, gök gürler
herşey bir anda ve tümüyle yok edilemez
değişim, geri dönüş, başarı
hatasız gidiş ve geliş.
hareket şans getiri.
gün batımı gün doğumu
hareket altı aşamada tamamlanır
ve yedinci aşama başlangıca dönüştür
yedi, yeni ışığı simgeler
karanlık bir devrede daha arttırıldığında oluşur
gün batımı gün doğumu.
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
chapter 24
(barrett) 3:41
a movement is accomplished in six stages
and the seventh brings return.
the seven is the number of the young light
it forms when darkness is increased by one.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset.
the time is with the month of winter solstice
when the change is due to come.
thunder in the other course of heaven.
things cannot be destroyed once and for all.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset, sunrise.
a movement is accomplished in six stages
and the seventh brings return.
the seven is the number of the young light
it forms when darkness is increased by one.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset, sunrise.
chapter 24
(barrett) 3:41
a movement is accomplished in six stages
and the seventh brings return.
the seven is the number of the young light
it forms when darkness is increased by one.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset.
the time is with the month of winter solstice
when the change is due to come.
thunder in the other course of heaven.
things cannot be destroyed once and for all.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset, sunrise.
a movement is accomplished in six stages
and the seventh brings return.
the seven is the number of the young light
it forms when darkness is increased by one.
change returns success
going and coming without error.
action brings good fortune.
sunset, sunrise.
bir öykü anlatmak istiyorum
küçük bir adam hakkında
başarabilirsem
grimble gromble adında bir cüce
cüceler evde oturup
yemek yerler, uyurlar, şaraplarını içerler
o kırmızı bir tunik giyerdi
cam göbeği kukuletası
oldukça güzel görünürdü
büyük bir macera yaşadı o
çimlerin arasında,
sonunda açık havada
kazanarak yemek yiyerek, uygun zamanı bekleyerek
ve sonra birgün -ya ya ya şa şa şa!
bu cüceleri yaşasın deme biçimleridir...
gökyüzüne bak, ırmağa bak
harika değil mi?
gökyüzüne bak, ırmağa bak
harika değil mi?
dolaşarak, gidecek yerler keşfederek
ve sonra birgün -ya ya ya şa şa şa!
bu cücelerin yaşasın! deme biçimleridir...
küçük bir adam hakkında
başarabilirsem
grimble gromble adında bir cüce
cüceler evde oturup
yemek yerler, uyurlar, şaraplarını içerler
o kırmızı bir tunik giyerdi
cam göbeği kukuletası
oldukça güzel görünürdü
büyük bir macera yaşadı o
çimlerin arasında,
sonunda açık havada
kazanarak yemek yiyerek, uygun zamanı bekleyerek
ve sonra birgün -ya ya ya şa şa şa!
bu cüceleri yaşasın deme biçimleridir...
gökyüzüne bak, ırmağa bak
harika değil mi?
gökyüzüne bak, ırmağa bak
harika değil mi?
dolaşarak, gidecek yerler keşfederek
ve sonra birgün -ya ya ya şa şa şa!
bu cücelerin yaşasın! deme biçimleridir...
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
the gnome
(barrett) 2:13
i want to tell you a story
about a little man
if i can.
a gnome named grimble crumble.
and little gnomes stay in their homes.
eating, sleeping, drinking their wine.
he wore a scarlet tunic,
a blue green hood,
it looked quite good.
he had a big adventure
amidst the grass
fresh air at last.
wining, dining, biding his time.
and then one day - hooray!
another way for gnomes to say
oooooooooomray.
look at the sky, look at the river
isnt it good?
look at the sky, look at the river
isnt it good?
winding, finding places to go.
and then one day - hooray!
another way for gnomes to say
oooooooooomray.
ooooooooooooooomray.
the gnome
(barrett) 2:13
i want to tell you a story
about a little man
if i can.
a gnome named grimble crumble.
and little gnomes stay in their homes.
eating, sleeping, drinking their wine.
he wore a scarlet tunic,
a blue green hood,
it looked quite good.
he had a big adventure
amidst the grass
fresh air at last.
wining, dining, biding his time.
and then one day - hooray!
another way for gnomes to say
oooooooooomray.
look at the sky, look at the river
isnt it good?
look at the sky, look at the river
isnt it good?
winding, finding places to go.
and then one day - hooray!
another way for gnomes to say
oooooooooomray.
ooooooooooooooomray.
doktor doktor, yatıyorum
doktor doktor, başım ağrıyor
doktor doktor, altın madendir
doktor doktor, ekmek boğazımda kaldı
doktor doktor, doymadım
doktor doktor, isa kan kaybetti
doktor doktor, acı kırmızıdır
doktor doktor, karanlık son
yulaf lapası, gulyabani, yağlı kaşık
kullanılmış kaşık, karanlık son
müzik sanki acıyı yatıştırıyor
sanki beyni uyarıyor
doktor lütfen karınıza söylermisiniz
hayatta olduğumu
çiçekler büyüyor
farkedin
farkedin
farkedin
doktor doktor, başım ağrıyor
doktor doktor, altın madendir
doktor doktor, ekmek boğazımda kaldı
doktor doktor, doymadım
doktor doktor, isa kan kaybetti
doktor doktor, acı kırmızıdır
doktor doktor, karanlık son
yulaf lapası, gulyabani, yağlı kaşık
kullanılmış kaşık, karanlık son
müzik sanki acıyı yatıştırıyor
sanki beyni uyarıyor
doktor lütfen karınıza söylermisiniz
hayatta olduğumu
çiçekler büyüyor
farkedin
farkedin
farkedin
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
doctor doctor!
im in bed
achin head
gold is lead
choke on bread
underfed
gold is lead
jesus bled
pain is red
are goon
grow go
greasy spoon
you swoon
june bloom
music seems to help the pain
seems to cultivate the brain.
doctor kindly tell your wife that
im alive - flowers thrive - realize - realize
realize.
doctor doctor!
im in bed
achin head
gold is lead
choke on bread
underfed
gold is lead
jesus bled
pain is red
are goon
grow go
greasy spoon
you swoon
june bloom
music seems to help the pain
seems to cultivate the brain.
doctor kindly tell your wife that
im alive - flowers thrive - realize - realize
realize.
yalnızken masmavi bulutların içinde
uzanırken kuş tüyü yorganın içinde, yihhu!
beni göremiyorsun ama ben görebiliyorum seni
tembelce zaman geçirirken sisli çiyde
otururken unicornun üzerinde korkusuzca
beni duyamıyorsun
ama ben duyabiliyorum seni
izlerken düğün çiçeklerinin ışığı emmelerini
uyurken kara hindiba çiçeklerinin üzerinde.
bu çok güzel, dokunmayacağım
ama belki daha sonra
süzülürken yıldızlarla aydınlanmış göklerde
yol alırken telefonla
hey, çıkıyoruz işte
hiç olmadığı kadar yükseklere.
yalnızken masmavi bulutların içinde
uzanırken kuş tüyü yorganın üzerinde.
yihhu! beni göremiyorsun
ama ben görebiliyorum seni
uzanırken kuş tüyü yorganın içinde, yihhu!
beni göremiyorsun ama ben görebiliyorum seni
tembelce zaman geçirirken sisli çiyde
otururken unicornun üzerinde korkusuzca
beni duyamıyorsun
ama ben duyabiliyorum seni
izlerken düğün çiçeklerinin ışığı emmelerini
uyurken kara hindiba çiçeklerinin üzerinde.
bu çok güzel, dokunmayacağım
ama belki daha sonra
süzülürken yıldızlarla aydınlanmış göklerde
yol alırken telefonla
hey, çıkıyoruz işte
hiç olmadığı kadar yükseklere.
yalnızken masmavi bulutların içinde
uzanırken kuş tüyü yorganın üzerinde.
yihhu! beni göremiyorsun
ama ben görebiliyorum seni
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
flaming
(barrett) 2:45
alone in the clouds all blue
lying on an eiderdown.
yippee! you cant see me
but i can you.
lazing in the foggy dew
sitting on a unicorn.
no fair, you cant hear me
but i can you.
watching buttercups cup the light
sleeping on a dandelion.
too much, i wont touch you
but then i might.
screaming through the starlit sky
traveling by telephone.
hey ho, here we go
ever so high.
alone in the clouds all blue
lying on an eiderdown.
yippee! you cant see me
but i can you.
flaming
(barrett) 2:45
alone in the clouds all blue
lying on an eiderdown.
yippee! you cant see me
but i can you.
lazing in the foggy dew
sitting on a unicorn.
no fair, you cant hear me
but i can you.
watching buttercups cup the light
sleeping on a dandelion.
too much, i wont touch you
but then i might.
screaming through the starlit sky
traveling by telephone.
hey ho, here we go
ever so high.
alone in the clouds all blue
lying on an eiderdown.
yippee! you cant see me
but i can you.
bir zamanlar bir kral varmış bu ülkeyi yöneten
majesteleri hüküm sürermiş.
gümüş gibi parlayan gözleriyle bu kırmızı kartal
gümüş yağdırırmış insanların üzerine.
ah anne, hadi anlat daha.
neden beni bırakman gerekti orda
asılı kalarak boşluğunda çocuksu hayal aleminin, bekleyerek.
yalnızca okuman gerekirdi
siyahla karalanmış satırları ve herşey parlayacaktı o zaman.
irmağın öte yanına geçerek ahşap kunduralarla
krala haberleri iletmek için çanlarla
bin esrarengiz atlı tırmanırmış
doruklara evvel zaman içinde.
düşünürdüm ve düşlerdim
sözcüklerin farklı anlamları olduğunu
evet öyleydi...
o odada geçirdiğim tüm zaman boyunca
oyuncak bebek evinin karanlığı, eski güzel kokusu
ve masallar beni doruklarda
güneş ışığının süzüldüğü bulutların üzerinde gezinirdi.
ah anne hadi anlat daha
hadi anlat daha.
majesteleri hüküm sürermiş.
gümüş gibi parlayan gözleriyle bu kırmızı kartal
gümüş yağdırırmış insanların üzerine.
ah anne, hadi anlat daha.
neden beni bırakman gerekti orda
asılı kalarak boşluğunda çocuksu hayal aleminin, bekleyerek.
yalnızca okuman gerekirdi
siyahla karalanmış satırları ve herşey parlayacaktı o zaman.
irmağın öte yanına geçerek ahşap kunduralarla
krala haberleri iletmek için çanlarla
bin esrarengiz atlı tırmanırmış
doruklara evvel zaman içinde.
düşünürdüm ve düşlerdim
sözcüklerin farklı anlamları olduğunu
evet öyleydi...
o odada geçirdiğim tüm zaman boyunca
oyuncak bebek evinin karanlığı, eski güzel kokusu
ve masallar beni doruklarda
güneş ışığının süzüldüğü bulutların üzerinde gezinirdi.
ah anne hadi anlat daha
hadi anlat daha.
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
matilda mother
(barrett) 3:07
there was a king who ruled the land.
his majesty was in command.
with silver eyes the scarlet eagle
showers silver on the people.
oh mother, tell me more.
whydya have to leave me there
hanging in my infant air
waiting?
you only have to read the lines
theyre scribbly black and everything shines.
across the stream with wooden shoes
with bells to tell the king the news
a thousand misty riders climb up
higher once upon a time.
wandering and dreaming
the words have different meaning.
yes they did.
for all the time spent in that room
the dolls house, darkness, old perfume
and fairy stories held me high on
clouds of sunlight floating by.
oh mother, tell me more
tell me more.
aaaaaaaah
aaaaaaaah
aaaaaaaah
matilda mother
(barrett) 3:07
there was a king who ruled the land.
his majesty was in command.
with silver eyes the scarlet eagle
showers silver on the people.
oh mother, tell me more.
whydya have to leave me there
hanging in my infant air
waiting?
you only have to read the lines
theyre scribbly black and everything shines.
across the stream with wooden shoes
with bells to tell the king the news
a thousand misty riders climb up
higher once upon a time.
wandering and dreaming
the words have different meaning.
yes they did.
for all the time spent in that room
the dolls house, darkness, old perfume
and fairy stories held me high on
clouds of sunlight floating by.
oh mother, tell me more
tell me more.
aaaaaaaah
aaaaaaaah
aaaaaaaah
lucifer sam, siyam kedisi
her zaman senin yanında oturur.
her zaman senin yanında
bu kedide birşey var
tanımlayamadığım
jennefer gentle, sen bir cadısın
sen sol tarafta
o sağ tarafta,
ah hayır
bu kedide tanımlayamadığım birşey var
lucifer, denize git
hippi kedisi ol
gemi kedisi ol.
bir yerde, herhangi bir yerde.
bu kedide tanımlayamadığım birşey var.
gece sinsi sinsi gezinip kumu eşeliyor.
gizlice dolanıp toprakta.
ortaya çıkacak o
ses oralardayken.
bu kedide tanımlayamadığım birşey var.
her zaman senin yanında oturur.
her zaman senin yanında
bu kedide birşey var
tanımlayamadığım
jennefer gentle, sen bir cadısın
sen sol tarafta
o sağ tarafta,
ah hayır
bu kedide tanımlayamadığım birşey var
lucifer, denize git
hippi kedisi ol
gemi kedisi ol.
bir yerde, herhangi bir yerde.
bu kedide tanımlayamadığım birşey var.
gece sinsi sinsi gezinip kumu eşeliyor.
gizlice dolanıp toprakta.
ortaya çıkacak o
ses oralardayken.
bu kedide tanımlayamadığım birşey var.
pink floyd - the piper at the gates of dawn albümünden.
lucifer sam
(barrett) 3:07
lucifer sam, siam cat.
always sitting by your side
always by your side.
that cats something i cant explain.
ginger, ginger youre a witch.
youre the left side
hes the right side.
oh, no!
that cats something i cant explain.
lucifer go to sea.
be a hip cat
be a ships cat.
somewhere, anywhere.
that cats something i cant explain.
at night prowling sifting sand.
hiding around on the ground.
hell be found when youre around.
that cats something i cant explain.
lucifer sam
(barrett) 3:07
lucifer sam, siam cat.
always sitting by your side
always by your side.
that cats something i cant explain.
ginger, ginger youre a witch.
youre the left side
hes the right side.
oh, no!
that cats something i cant explain.
lucifer go to sea.
be a hip cat
be a ships cat.
somewhere, anywhere.
that cats something i cant explain.
at night prowling sifting sand.
hiding around on the ground.
hell be found when youre around.
that cats something i cant explain.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?