“birkaç yıl içinde, seni unuttuğum zaman, bu çeşit başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarak anacağım seni. unutmanın korkunçluğu olarak düşüneceğim seni. şimdiden biliyorum bunu.” (“erkek”, hiroshima mon amour - hiroşima sevgilim, alain resnais)
unutulmaz film replikleri
you set us up.you’re in on this with lucas henry.this was a trap for mulder because he helped put you away.well,i came here to tell you that if he dies because of what you’ve done, four days from now nobody will stop me from being the one that throws the switch and gases you out of this life for good, you son of a bitch!
** the x files - beyond the sea
** the x files - beyond the sea
borat bir mizah koçuyla röportaj yapar:
mizah koçu: evet kaynana esprileri amerikada çok popülerdir... sen de onlardan birini yapabilirsin...
borat: ben kaynanamla yattım...
mizah koçu: buna kimsenin güleceğini sanmıyorum...
borat: yattığım duyulduğunda da kimse gülmemişti...
( ama asıl komik röportajı washinton orta asya temsilcisiyle yapmadan önce kendi ülesimde sohpet öncesi her zaman yaptığımız gibi diip, peynir ikram etmesi... ardından da "bu peyniri karım kendi sütünden" yaptı demesi... adamın yüzü çok komik....
mizah koçu: evet kaynana esprileri amerikada çok popülerdir... sen de onlardan birini yapabilirsin...
borat: ben kaynanamla yattım...
mizah koçu: buna kimsenin güleceğini sanmıyorum...
borat: yattığım duyulduğunda da kimse gülmemişti...
( ama asıl komik röportajı washinton orta asya temsilcisiyle yapmadan önce kendi ülesimde sohpet öncesi her zaman yaptığımız gibi diip, peynir ikram etmesi... ardından da "bu peyniri karım kendi sütünden" yaptı demesi... adamın yüzü çok komik....
tahta ya zoruna mı gitti(gora)
sofía: i think shes the saddest girl to ever hold a martini.
(bkz: vanilla sky)
(bkz: vanilla sky)
--"eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa, o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin... jules winnfield --"pulp fiction - ucuz roman"
--"zaman en iyi yazardır. her zaman mükemmel sonu yazar." calvero --"limelight"
-hiç düşünce... son samuray
--"bazen senle hiç tanışmamış olmayı diliyorum. çünkü tanışmamış olsaydık, geceleri yatarken dünyada senin gibi biri olduğunu bilmeden uyuyabilirdim... lambeau "good will hunting - can dostum"
ben bir tür bilginim ve çalışma alanım sensin.oldboy
life is like a box chocolate,you never know what you are gonna get
forrest gump
forrest gump
sisko velet:ohhh ya fistigi alicak babam.binicem ustune vurucam kirbaci vurucam kirbaci.
(bkz: oksuzler)
(bkz: oksuzler)
-where did you get this motorcycle
+ this is not a motorcycle babe, this is chopper.
(bkz: pulp fiction)
saygı duydum abi.
+ this is not a motorcycle babe, this is chopper.
(bkz: pulp fiction)
saygı duydum abi.
leonard : virginia, peki ille de birinin ölmesi gerekiyor mu?
virginia : geride kalanlarin hayata daha cok deger vermesi icin gerekiyor. bir zitlik gerekiyor.
leonard : peki kim ölecek?
virginia : şair ölecek.
(bkz: the hours)
virginia : geride kalanlarin hayata daha cok deger vermesi icin gerekiyor. bir zitlik gerekiyor.
leonard : peki kim ölecek?
virginia : şair ölecek.
(bkz: the hours)
samantha: i never leave underwear at a guy’s place because i never see it again.
ic camasirimi asla bir adamin evinde birakmam cunku bir daha asla geri alamiyorum.
charlotte: what happens to it?
basina ne geliyor ki ic camasirinin?
samantha: nothing; i just never go back.
hicbir sey sadece bir daha asla gitmiyorum evine.
carrie: doesn’t that get a little expensive, disposing of lingerie every time you sleep with a guy?
her sex yapisinda bir ic camasirini heba etmek biraz pahaliya patlamiyor mu?
samantha: that’s why i stopped wearing underwear on dates.
iste bu yuzden; ben de birisi ile randevuya giderken artik camasir giymiyorum.
miranda: and that’s why i’m never borrowing a dress from you again
ve iste ben de bu yuzden artik senden elbise odunc almiyorum.
sex and the city (film degil ama filmi de cekildi)
edit: "anlasilmiyor, turkcesini de yazsan iyi olur" talebi uzerine turkcesini de ekleme "zorunlulugu" hissettim zira anlamayan basiyor eksiyi! hmm ceviren "ben"im, ne kadar dogru ifadeler kullanirim tartisilir!
ic camasirimi asla bir adamin evinde birakmam cunku bir daha asla geri alamiyorum.
charlotte: what happens to it?
basina ne geliyor ki ic camasirinin?
samantha: nothing; i just never go back.
hicbir sey sadece bir daha asla gitmiyorum evine.
carrie: doesn’t that get a little expensive, disposing of lingerie every time you sleep with a guy?
her sex yapisinda bir ic camasirini heba etmek biraz pahaliya patlamiyor mu?
samantha: that’s why i stopped wearing underwear on dates.
iste bu yuzden; ben de birisi ile randevuya giderken artik camasir giymiyorum.
miranda: and that’s why i’m never borrowing a dress from you again
ve iste ben de bu yuzden artik senden elbise odunc almiyorum.
sex and the city (film degil ama filmi de cekildi)
edit: "anlasilmiyor, turkcesini de yazsan iyi olur" talebi uzerine turkcesini de ekleme "zorunlulugu" hissettim zira anlamayan basiyor eksiyi! hmm ceviren "ben"im, ne kadar dogru ifadeler kullanirim tartisilir!
ofsayt osman adlı filmde sadri alışığın söylediği en acıklı laf
adaletine kurban olduğum hakim bey buda mı gol değil be?
gene mi atamadım golü?
adaletine kurban olduğum hakim bey buda mı gol değil be?
gene mi atamadım golü?
-alo! muhittin! arif ben. amerikan başkanı dahil herkese haber verin. uzaylılar tarafından kaçırıldım.
...
ney? he evet tarafından.
...
ney? he evet tarafından.
-o captain my captain! our fearful trip is done;
the ship has weathered every rack, the prize we sought is won;
the port is near, the bells i hear, the people all exulting,
while follow eyes the steady keel, the vessel grim and daring:
but o heart! heart! heart!
o the bleeding drops of red,
where on the deck my captain lies,
fallen, cold and dead.
the ship has weathered every rack, the prize we sought is won;
the port is near, the bells i hear, the people all exulting,
while follow eyes the steady keel, the vessel grim and daring:
but o heart! heart! heart!
o the bleeding drops of red,
where on the deck my captain lies,
fallen, cold and dead.
uyuşturucudan yakalandığı için sağmalcılar cezaevinde korkunç işkenceler eşliğinde 3,5 yıl geçiren billy 53 gün sonra özgürlüğüne kavuşacağını düşünürken yüksek mahkeme tarafından kararın bozulduğunu ömür boyu hapis alabileceğini öğrenir.umudu elinden alınan bir adamın kaybetmişliği sesine sonuna kadar işlemiştir.mahkemede söz verilince ayağa kalkar:
demek konuşma sıram geldi.
benim için söyleyecek ne var ki?
konuşmamı bitirdiğimde, beni suçumdan dolayı cezalandıracaksınız.
öyleyse şimdi size şunu sorayım:
suç nedir? ceza nedir?
zamandan zamana, mekandan mekana değişiyor.
bugün yasal olan yarın birden yasadışı oluyor.yasadışı olan birden yasal oluyor
çünkü herkes onu yapıyor ve herkesi hapse atmanız mümkün değil.
bunun doğru ya da yanlış olduğunu söylemiyorum.
sadece bunun böyle olduğunu söylüyorum.
hapishanenizde hayatımın üç buçuk yılını harcadım.ve inanıyorum ki cezamı çektim.
eğer bugün vereceğiniz karar benim cezamı arttırmaksa...
avukatım... o iyi bir avukat.
diyor ki "sakin ol billy" "iyi davran, affedilmeni sağlayacağım,
temyize gideceğim" falan filan...
ve bu üç buçuk yıldır böyle devam ediyor.
sakin oldum.iyi davrandım.ve artık iyi davranmaktan bıktım.
bana 53 günüm kaldığını söylediniz.
gözümün önüne 53 günü astınız
ve şimdi de çekip alıyorsunuz.
ve sen!(parmağını savcıya doğrultarak)
keşke sen de şu an benim durduğum yerde duruyor olup,hissettiğimi hissediyor olsaydın.
o zaman bilmediğin birşeyi öğrenmiş olurdun, bay savcı.
insaf!
bir toplumun insaf kavramına dayandığını öğrenirdin.
ve dürüstlük ve adaletine!
ama sanırım senden bunu beklemek bir ayıdan tuvalete sıçmasını
istemek gibi birşey...
not:konuşmasının devamı türkleri aşağlayan ırkçı bir şova dönüşür.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?