-sekiz yaşlarındayken tanrı’yla arkadaş olmak için onu beyzbol final maçını seyretmeye bizim eve davet etmiştim.
gelmedi.
*the basketball diaries
unutulmaz film replikleri
+hayat herkesin anladığı kadar,doğrusu da yok.olması gereken olur.yiyeceksin içeceksin kendine afiyet olsun diyeceksin.
+ohhh,hepimize afiyet olsun.
(bkz: balans ve manevra)
+ohhh,hepimize afiyet olsun.
(bkz: balans ve manevra)
get out of here, right nooow...
aktrisler filminden:
-peder bana bir cocuk verebilir misin?
+nasıl yani?
-cok iyi bir anne olurum. zamanım geçiyor.
+???!
-söz veriyorum cok iyi bir anne olucam.
+...
-hristyanlıgın temelinin vermek üzerine kurulu oldugunu sanıyordum?
.
.
.
.
latince konu$arak uzakla$ır.
bir imama bu teklif edilse sanırım her $ey allah için der ve atlardı.
-peder bana bir cocuk verebilir misin?
+nasıl yani?
-cok iyi bir anne olurum. zamanım geçiyor.
+???!
-söz veriyorum cok iyi bir anne olucam.
+...
-hristyanlıgın temelinin vermek üzerine kurulu oldugunu sanıyordum?
.
.
.
.
latince konu$arak uzakla$ır.
bir imama bu teklif edilse sanırım her $ey allah için der ve atlardı.
(bkz: esta piti piti)
"bu sana benim değil halkımın tokadı"-aşk filmlerin unutulmaz yönetmeni-yavuz turgul
i wish i had stayed too. now i wish i had stayed. i wish i had done a lot of things. i wish i had... i wish i had stayed. i do.
vincent hanna(al pacino): folsomda 7 yıl...
vincent : 3 yılı hücrede.
vincent : ondan önce de mcneilda.
vincent : orası söylendiği kadar kötü müydü?
neil mccauley (robert de niro) : hapishane uzmanı olmak mı istiyorsun?
vincent : hapse geri mi dönmek istiyorsun?
vincent : bazı çeteleri bıkmadan izledim, hata yaptılar. onları içeri tıktım.
vincent : bunu mu istiyorsun?
neil : demek ki onlar beceriksizmiş.
vincent : ben her türlüsünü yakaladım.
neil : beni kaybedeceğim yazılı dövmemle bir içki dükkanını soyarken gördün mü?
vincent : görmedim.
neil : doğru.
neil : ben hapse geri dönmeyeceğim.
vincent : o zaman hiçbir yeri soyma.
neil : ben en iyi yaptığım işi yaparım.
neil : soygun yaparım. sen de en iyi yaptığın işi yapıp benim gibileri yakalarsın.
vincent : hiç normal bir hayat istemedin mi?
neil : ne o? mangal ve futbol mu?
vincent : evet.
neil : senin hayatın gibi mi?
vincent : hayır. benim hayatım...
vincent : benim hayatım afet bölgesi gibi.
vincent : gerçek babası aşağılığın teki olan...
vincent : sorunlu bir üvey kızım var.
vincent : bir karım var.
vincent : evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor.
vincent : bu üçüncü evliliğim.
vincent : çünkü tüm zamanımı senin gibileri yakalamak için sokakta geçiriyorum.
vincent : hayatım bu işte.
neil : bir gün biri bana şöyle demişti...
neil : hayatına ilişki sokma ki,polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
neil : sen beni izlersen, gittiğim yerlere gidersen evliliğini devam ettirmeyi nasıl düşünürsün ?
vincent : ilginç bir nokta.
vincent : nesin sen, rahip mi?
neil : bir kadınım var.
vincent : ona ne iş yaptığını söyledin?
neil : satıcıyım dedim.
vincent : yani ben seni yakalamaya gelince o kadını bırakıp gidecek misin? hoşçakal bile demeden?
neil : buna disiplin denir.
vincent : çok sığ bir düşünce.
neil : neyse ne.
neil: ya böyle davranırız ya da başka bir iş yaparız.
vincent : başka bir iş yapmayı bilmiyorum.
neil : ben de.
vincent : yapmak istediğim de söylenemez.
neil : katılıyorum.
vincent : devamlı aynı rüyayı görüyorum.
vincent : büyük bir şölen masasında oturuyorum.
vincent : üzerinde çalıştığım bütün cinayetlerin kurbanları da orada.
vincent : bana boş göz çukurlarıyla bakıyorlar.
vincent : çünkü başlarından vuruldukları için ağır kanamaları var.
vincent : o vücudu balon gibi şişmiş olanlar da orada.
vincent : çünkü onları öldürüldükten 2 hafta sonra bulmuştum.
vincent : komşular kokudan şikayetçi olmuşlardı.
vincent : işte hepsi orada...
vincent : karşımda oturuyorlar.
neil : ne diyorlar?
vincent : hiçbir şey.
neil : konuşmuyorlar mı?
vincent : hayır, söyleyecek bir şeyleri yok.
vincent : sadece birbirimize bakıyoruz.
vincent : orada oturup...
vincent : bana bakıyorlar. o kadar.
neil : benim de devamlı boğulduğum bir kabusum var.
neil : uyanmam gerek, yoksa boğulup öleceğim.
vincent : bu ne anlama geliyor?
neil : yeterli zamanım var demek.
vincent : istediklerini yapacak...
vincent : zamanın mı var?
neil : evet, öyle.
vincent : bunu şu anda yapıyor musun?
neil : daha değil.
vincent : bak, burada iki dost gibi...
vincent : oturmuş konuşuyoruz.
vincent : sen yapman gerekeni yap,ben de yapmam gerekeni yapayım.
vincent : yüz yüzeyken söyleyeyim...
vincent : seni vurmam gerekirse...
vincent : bu hiç hoşuma gitmez.
vincent : ama seninle...
vincent : dul bırakacağın...
vincent : bir karısı olan bir adam arasında seçim yapacak olursam...
vincent : dostum...
vincent : sen kesinlikle ölürsün.
neil : olaya bir de öteki tarafından bak.
neil : ya beni köşeye kıstırırsan da...
neil : ben seni öldürmek zorunda kalırsam?
neil : ne olursa olsun...
neil : beni durdurmana izin vermem.
neil : yüz yüze konuştuk.
neil : ama bir an için bile...
neil : tereddüt etmem.
vincent : belki de öyle olur.
vincent : ya da...
vincent : kim bilir?
neil : belki birbirimizi bir daha hiçgörmeyiz..
(bkz: heat)
vincent : 3 yılı hücrede.
vincent : ondan önce de mcneilda.
vincent : orası söylendiği kadar kötü müydü?
neil mccauley (robert de niro) : hapishane uzmanı olmak mı istiyorsun?
vincent : hapse geri mi dönmek istiyorsun?
vincent : bazı çeteleri bıkmadan izledim, hata yaptılar. onları içeri tıktım.
vincent : bunu mu istiyorsun?
neil : demek ki onlar beceriksizmiş.
vincent : ben her türlüsünü yakaladım.
neil : beni kaybedeceğim yazılı dövmemle bir içki dükkanını soyarken gördün mü?
vincent : görmedim.
neil : doğru.
neil : ben hapse geri dönmeyeceğim.
vincent : o zaman hiçbir yeri soyma.
neil : ben en iyi yaptığım işi yaparım.
neil : soygun yaparım. sen de en iyi yaptığın işi yapıp benim gibileri yakalarsın.
vincent : hiç normal bir hayat istemedin mi?
neil : ne o? mangal ve futbol mu?
vincent : evet.
neil : senin hayatın gibi mi?
vincent : hayır. benim hayatım...
vincent : benim hayatım afet bölgesi gibi.
vincent : gerçek babası aşağılığın teki olan...
vincent : sorunlu bir üvey kızım var.
vincent : bir karım var.
vincent : evliliğimiz yokuş aşağı gidiyor.
vincent : bu üçüncü evliliğim.
vincent : çünkü tüm zamanımı senin gibileri yakalamak için sokakta geçiriyorum.
vincent : hayatım bu işte.
neil : bir gün biri bana şöyle demişti...
neil : hayatına ilişki sokma ki,polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
neil : sen beni izlersen, gittiğim yerlere gidersen evliliğini devam ettirmeyi nasıl düşünürsün ?
vincent : ilginç bir nokta.
vincent : nesin sen, rahip mi?
neil : bir kadınım var.
vincent : ona ne iş yaptığını söyledin?
neil : satıcıyım dedim.
vincent : yani ben seni yakalamaya gelince o kadını bırakıp gidecek misin? hoşçakal bile demeden?
neil : buna disiplin denir.
vincent : çok sığ bir düşünce.
neil : neyse ne.
neil: ya böyle davranırız ya da başka bir iş yaparız.
vincent : başka bir iş yapmayı bilmiyorum.
neil : ben de.
vincent : yapmak istediğim de söylenemez.
neil : katılıyorum.
vincent : devamlı aynı rüyayı görüyorum.
vincent : büyük bir şölen masasında oturuyorum.
vincent : üzerinde çalıştığım bütün cinayetlerin kurbanları da orada.
vincent : bana boş göz çukurlarıyla bakıyorlar.
vincent : çünkü başlarından vuruldukları için ağır kanamaları var.
vincent : o vücudu balon gibi şişmiş olanlar da orada.
vincent : çünkü onları öldürüldükten 2 hafta sonra bulmuştum.
vincent : komşular kokudan şikayetçi olmuşlardı.
vincent : işte hepsi orada...
vincent : karşımda oturuyorlar.
neil : ne diyorlar?
vincent : hiçbir şey.
neil : konuşmuyorlar mı?
vincent : hayır, söyleyecek bir şeyleri yok.
vincent : sadece birbirimize bakıyoruz.
vincent : orada oturup...
vincent : bana bakıyorlar. o kadar.
neil : benim de devamlı boğulduğum bir kabusum var.
neil : uyanmam gerek, yoksa boğulup öleceğim.
vincent : bu ne anlama geliyor?
neil : yeterli zamanım var demek.
vincent : istediklerini yapacak...
vincent : zamanın mı var?
neil : evet, öyle.
vincent : bunu şu anda yapıyor musun?
neil : daha değil.
vincent : bak, burada iki dost gibi...
vincent : oturmuş konuşuyoruz.
vincent : sen yapman gerekeni yap,ben de yapmam gerekeni yapayım.
vincent : yüz yüzeyken söyleyeyim...
vincent : seni vurmam gerekirse...
vincent : bu hiç hoşuma gitmez.
vincent : ama seninle...
vincent : dul bırakacağın...
vincent : bir karısı olan bir adam arasında seçim yapacak olursam...
vincent : dostum...
vincent : sen kesinlikle ölürsün.
neil : olaya bir de öteki tarafından bak.
neil : ya beni köşeye kıstırırsan da...
neil : ben seni öldürmek zorunda kalırsam?
neil : ne olursa olsun...
neil : beni durdurmana izin vermem.
neil : yüz yüze konuştuk.
neil : ama bir an için bile...
neil : tereddüt etmem.
vincent : belki de öyle olur.
vincent : ya da...
vincent : kim bilir?
neil : belki birbirimizi bir daha hiçgörmeyiz..
(bkz: heat)
--- spoiler ---
bir banka soymak, bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
vincent: hiç normal bir hayat istemedin mi?
neil: ne o? mangal ve futbol mu?
--- spoiler ---
--- spoiler ---
tek başımayım, yalnız değilim. (neil)
--- spoiler ---
--- spoiler ---
+ne zaman mobilya alacaksın?
-zamanım olduğunda.
-kendine ne zaman bir kadın bulacaksın?
+zamanım olduğunda.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
hayatına ilişki sokma ki, polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
vincent : yüz yüzeyken söyleyeyim…
seni vurmam gerekirse bu hiç hoşuma gitmez. ama seninle dul bırakacağı bir karısı olan bir adam arasında seçim yapacak olursam dostum, sen kesinlikle ölürsün.
neil: olaya bir de öteki tarafından bak. ya beni köşeye kıstırırsan da ben seni öldürmek zorunda kalırsam? ne olursa olsun beni durdurmana izin vermem. yüz yüze konuştuk. ama bir an için bile tereddüt etmem.
--- spoiler ---
(bkz: heat)
bir banka soymak, bir banka açmaktan daha büyük bir suç değildir.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
vincent: hiç normal bir hayat istemedin mi?
neil: ne o? mangal ve futbol mu?
--- spoiler ---
--- spoiler ---
tek başımayım, yalnız değilim. (neil)
--- spoiler ---
--- spoiler ---
+ne zaman mobilya alacaksın?
-zamanım olduğunda.
-kendine ne zaman bir kadın bulacaksın?
+zamanım olduğunda.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
hayatına ilişki sokma ki, polis baskını olacağını hissettiğinde 30 saniye içinde her şeyi bırakıp gidebilesin.
--- spoiler ---
--- spoiler ---
vincent : yüz yüzeyken söyleyeyim…
seni vurmam gerekirse bu hiç hoşuma gitmez. ama seninle dul bırakacağı bir karısı olan bir adam arasında seçim yapacak olursam dostum, sen kesinlikle ölürsün.
neil: olaya bir de öteki tarafından bak. ya beni köşeye kıstırırsan da ben seni öldürmek zorunda kalırsam? ne olursa olsun beni durdurmana izin vermem. yüz yüze konuştuk. ama bir an için bile tereddüt etmem.
--- spoiler ---
(bkz: heat)
-ya sen ne zaman kafayı yedin dostum?
+3 ay önce. sabah uyandığımda bir ananasla evliydim. çirkin bir ananastı, ah ama onu sevdim.
buz devri 3
+3 ay önce. sabah uyandığımda bir ananasla evliydim. çirkin bir ananastı, ah ama onu sevdim.
buz devri 3
"çıkar kollamak sizin işinizdir, bizim o taraklarda bezimiz yok. bunu sen, çok daha iyi bilirsin."
-ilyas, maden, tunçbilek-tavşanlı-kütahya, 1978.
-ilyas, maden, tunçbilek-tavşanlı-kütahya, 1978.
– lütfen ateş etmeyin, ben polonyalıyım.
+ neden o zaman o lanet olası alman paltosunu giyiyorsun ?
– üşüyorum.
-the pianist
+ neden o zaman o lanet olası alman paltosunu giyiyorsun ?
– üşüyorum.
-the pianist
"Domates
Domates"
Şener şen-Züğürt ağa
Domates"
Şener şen-Züğürt ağa
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?