can yücel

4 /
hoys
akıl dolu bir adam. hayatla ilgili önerileri işe yarar:

’’bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne
"o olmazsa yaşayamam." demeyeceksin
demeyeceksin işte
yaşarsın çünkü
öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki

çok sevmeyeceksin mesela,
o daha az severse kırılırsın
ve zaten genellikle o daha az sever seni,
senin o’nu sevdiğinden
çok sevmezsen, çok acımazsın

çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem
çalıştığın binayı, masanı, telefonunu,
kartvizitini...

hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin
senin değillermiş gibi davranacaksın
hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın
onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın

çok eşyan olmayacak mesela evinde
paldır küldür yürüyebileceksin
ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
çatılarin gökyüzüyle birleştigi yerleri sahipleneceksin
gökyüzünü sahipleneceksin,
güneşi, ayı, yıldızları...
mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak
"o benim" diyeceksin
mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...

mesela gökkuşağı senin olacak
ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın

mesela turuncuya, ya da pembeye
ya da cennete ait olacaksın

çok sahiplenmeden,
çok ait olmadan yaşayacaksın
hem her an avuçlarından kayıp gidecekmis gibi,
hem de hep senin kalacakmıs gibi hayat
ilişik yasayacaksın
ucundan tutarak... ’’

can yücel
duman
can baba başkadır candır o can.samimidir,iyidir,açık sözlüdür,küfür ederken bile bir insan bu kadar doğal olur ruhu şad olsun.
goetica
seni beklerken polis radyosu dinliyorsam
ba$ına bir kaza mı geldi diye merakımdan değil
ne de vapurun batması ürkütüyor beni...
en münasip program o dü$üyor da ondan,
seni böyle saatlerdir kuru tahta üzerinde
karakolluk olmu$ beklerken..
sepulturk
artık bakıyorum da onu anlayanlardan çok sadece dinleyenlerin de diline dolanmış şair. eminim şimdi olsa bir çoğuna küfürü basmıştı.
zekirbelli
eski datçada çalışma odasını, gittiği kahveyi, oturduğu sediri, kapıdaki badem havanını ,binbir renkte çiçeklerle bezeli bahçesini, gündüz uykularına daldığı hamağını ,yaptığı eskizlere damlamış şarap izlerini, sarma tütün içtiği tabakasını, köydeki her evde çektirdiği fotoğrafları, yarım kalan evin şarabını, can yücelin nefesinin değip geçtiği herşeyi, hakkında anlatılan imrenilesi anıları, yokluğunun kalanlarda nasıl acı bir iz bıraktığını görünce daha iyi anlıyor insan insan gibi insan nasıl oluyor.
nemesisceylan
aşık ölmez
sessizliğin içinden yürüyen horoz sesleri
beni ölüm yeşiline götürüyor
vardım zaten varacağım yere
yalnızlık
bütün perdeleri kaldırmış bütün pencereler
son bir ışık
sikimin tellerini çınlatıyor yine de
yine de âşığım yine de âşık

can yücel
sevmiyorum seni gaye
tam olarak hatırlamadığım bir toplantıda, tüzük tartışmaları yapılmakta imiş. can baba söz ister, diğerleri tedirgin bir halde söz vermek zorunda kalır, kürsüye çıkar ve şu efsanevi sözleri söyler;
-arkadaşlar, türkiye’de devrim tüzük işi değil büzük işidir
4 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol