keşke bu yaşananlar sadece ’rol icabı’olsaydı dedirtiyor.
barda
daha ilk yarısında hem benim hem de sevdiceğimin sinirlerini bozan, ikinci yarısını küfrederek izlediğim, "ulan bizim de anamız bacımız var." dedirten film.
tokat gibi diyecem, olmayacak. yumruk gibi...
tokat gibi diyecem, olmayacak. yumruk gibi...
gerçek hayatta yaşanırken erkeklere de tecavüz edilmesine rağmen filmde sadece kızlara tecavüz ediliyor olmasının sebebini merak ediyorum.. nedir yani daha mı rencide edici olacaktı "bir de" tecavüze uğrasalardı..
ayrıca polise haber vermeyen ibne bakkalın da bu yaşananların başına gelmesi temennisini eklemeden edemeyeceğim..
ayrıca polise haber vermeyen ibne bakkalın da bu yaşananların başına gelmesi temennisini eklemeden edemeyeceğim..
son sahnesi gerek teması gerekse oyunculuk kalitesi adına [nejat işler], kesinlikle defalarca izlenmesi gereken film..
gerçek bir olaydan esinlenerek yapılmış olmasından ötürü asıl kaynağı olan hikaye ile özleştirilip kıyaslanması kesinlikle filme yapılan büyük bir haksızlık..sonuçta filmde işelenen konu temelinde gayet basit olan, "kötü olanın iyi olanı hırpalaması" üzerine..filmde yapılmak istenen, yaşanan olayın bir canlandırması olsaydı başarısız olarak değerlendirilmesi gayet doğal olurdu.ama burda gerçek olayın filme sadece esin kaynağı olması ve sinematik bir dille izlenilebilir seviyede işlenilmesi gerektiği düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç olması gerektiği gibi..
filmin esin kaynağı olan olayı okuduktan sonra olayın ne kadar acı olduğunu ve türk toplumunun duygusal esnekliği göz önüne alındığında birebir filme aktarılmasının ne denli sert ve tehlikeli olacağı düşünmeyenlere ohaaa diyorum..
filmde serdar akay tarafından mecburen yumuşatılarak perdeye yansıtılan şiddet sahneleri bazı sinema eleştirmenleri ve izleyenler tarafından "gereksiz, aşırı" , hatta "şiddetten reytig sağlamak", olarak değerlendirilirken diğer bir kitlenin gerçek olayda yaşanan şiddet dozajını filmde yeterince işlenmeyişini sinematik açıdan "yönetmenin korkaklığı" olarak tanımlaması konu edilen toplumsal şiddete ne denli alışık olduğumuzun göstergesi..
sonuç olarak senaryoda ufak tefek eksiklikler olsa da gayet başarılı ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film.teknik ve oyunculuk bakımından da gayet yeterli bence..özellikle kötü adamları canlandıran tüm oyuncular filmi sırtlamış götürmüşler.nejat işler üzerine yapışan yakışıklı oyuncu sıfatını bu rolle kesinlikle sikip atmış..hakan boyav için ise ben söylenecek söz bulamıyorum.adam tam anlamıyla döktürmüş..iyiler grubunda yer alan oyuncuların kızlarıgayet başarılı iken erkekler biraz silik kalmış gibi geldi..
-- spoiler --
filmin başında izlenen tgg [tekrar gözden geçirme ] felsefesi bende "noluyo lan ne diyo bu adamlar" nidalarına sebep oldu..sadece "olaylar göründüğü gibi değildir.gerçekler olay yaşandıktan daha sonra anlaşılır" gibi bir şeyler anladım..manyak selim de bir bok anlamamış ki sıktı bebenin böğrüne böğrüne..neyse ki bu geyik kötü adamların bara girişiyle son buldu..işte o andan itibaren film gerçekten başladı ve sanki bende o çocuklarla birlikte mekana hapis oldum..
filmin kötü adamlarının toplumsal yerleri ve ruh halleri gayet iyi yansıtılmış.selim karakteri yer yer olaylara kendinden beklenmeyecek kadar felsefik yaklaşıyor ve alt kültür insanının psikolojik analizini izleyene net şekilde yansıtıyor.
adalet sistemine olan tepkilerini göstermek için linç sahnelerindeki mahkumları cagan irmak, zeki demirkubuz, cemal san, selim demirdelen ve serdar akar canlandırmış..hoş olmuş..
barmen elemanın yarı baygın şekilde yerde yatarken tek eliyle sandalyenin ayağını kopartıp üstüne üstlük tek darbeyle adamın bacağını kırması çüşlük bi durumdu..(bkz: çüş)
son olarak ;
(bkz: futbol sadece futbol değildir)
-- spoiler --
sike sike edit:entrynin başında bahsettiğim sahne filmin son sahnesi değilmiş..hatta şöyle ki, ben filmin son sahnesini görmemişim..
gerçek bir olaydan esinlenerek yapılmış olmasından ötürü asıl kaynağı olan hikaye ile özleştirilip kıyaslanması kesinlikle filme yapılan büyük bir haksızlık..sonuçta filmde işelenen konu temelinde gayet basit olan, "kötü olanın iyi olanı hırpalaması" üzerine..filmde yapılmak istenen, yaşanan olayın bir canlandırması olsaydı başarısız olarak değerlendirilmesi gayet doğal olurdu.ama burda gerçek olayın filme sadece esin kaynağı olması ve sinematik bir dille izlenilebilir seviyede işlenilmesi gerektiği düşünüldüğünde ortaya çıkan sonuç olması gerektiği gibi..
filmin esin kaynağı olan olayı okuduktan sonra olayın ne kadar acı olduğunu ve türk toplumunun duygusal esnekliği göz önüne alındığında birebir filme aktarılmasının ne denli sert ve tehlikeli olacağı düşünmeyenlere ohaaa diyorum..
filmde serdar akay tarafından mecburen yumuşatılarak perdeye yansıtılan şiddet sahneleri bazı sinema eleştirmenleri ve izleyenler tarafından "gereksiz, aşırı" , hatta "şiddetten reytig sağlamak", olarak değerlendirilirken diğer bir kitlenin gerçek olayda yaşanan şiddet dozajını filmde yeterince işlenmeyişini sinematik açıdan "yönetmenin korkaklığı" olarak tanımlaması konu edilen toplumsal şiddete ne denli alışık olduğumuzun göstergesi..
sonuç olarak senaryoda ufak tefek eksiklikler olsa da gayet başarılı ve kesinlikle izlenmesi gereken bir film.teknik ve oyunculuk bakımından da gayet yeterli bence..özellikle kötü adamları canlandıran tüm oyuncular filmi sırtlamış götürmüşler.nejat işler üzerine yapışan yakışıklı oyuncu sıfatını bu rolle kesinlikle sikip atmış..hakan boyav için ise ben söylenecek söz bulamıyorum.adam tam anlamıyla döktürmüş..iyiler grubunda yer alan oyuncuların kızlarıgayet başarılı iken erkekler biraz silik kalmış gibi geldi..
-- spoiler --
filmin başında izlenen tgg [tekrar gözden geçirme ] felsefesi bende "noluyo lan ne diyo bu adamlar" nidalarına sebep oldu..sadece "olaylar göründüğü gibi değildir.gerçekler olay yaşandıktan daha sonra anlaşılır" gibi bir şeyler anladım..manyak selim de bir bok anlamamış ki sıktı bebenin böğrüne böğrüne..neyse ki bu geyik kötü adamların bara girişiyle son buldu..işte o andan itibaren film gerçekten başladı ve sanki bende o çocuklarla birlikte mekana hapis oldum..
filmin kötü adamlarının toplumsal yerleri ve ruh halleri gayet iyi yansıtılmış.selim karakteri yer yer olaylara kendinden beklenmeyecek kadar felsefik yaklaşıyor ve alt kültür insanının psikolojik analizini izleyene net şekilde yansıtıyor.
adalet sistemine olan tepkilerini göstermek için linç sahnelerindeki mahkumları cagan irmak, zeki demirkubuz, cemal san, selim demirdelen ve serdar akar canlandırmış..hoş olmuş..
barmen elemanın yarı baygın şekilde yerde yatarken tek eliyle sandalyenin ayağını kopartıp üstüne üstlük tek darbeyle adamın bacağını kırması çüşlük bi durumdu..(bkz: çüş)
son olarak ;
(bkz: futbol sadece futbol değildir)
-- spoiler --
sike sike edit:entrynin başında bahsettiğim sahne filmin son sahnesi değilmiş..hatta şöyle ki, ben filmin son sahnesini görmemişim..
en son sahnesi ilginç olan filmdir.film biter yazılar akmaya başlar bardaki futbol sahasının soyunma odasından bir adam çıkar yani adam filmin başından beri soyunma odasında uyuyormuş en sonunda kalktı ama baya geç oldu tabi film bitti,ama sinemada görememiştim bu sahneyi film bitince hemen kalkıp gidiyorsun doğal olarak ama cd de sonuna kadar izleyincedurun lan bu adam kim nerden çıktı şimdigibi sorular soruldu arkadaşlar arasında o adam hala muallak kimdir,nedir bilinmiyor.
nejat işleri ve diğer psikopat abilerin oyuncuklarını beğendim.doğal olan şeylerle ilgili tu kaka muhabbeti yapıldığı için " ay çok küfür ediyorlar , ne bu şimdi film mi"diyen angutlar seyretse de olur seyretmese de.
iyi film
iyi film
iyi film
iyi film
izlediğim en iyi türk filmlerinden diyebilirim oyunculuklar konu mükemmeldir son zamanlarda izlediğim insanı etkileyen ender filmlerdendir sinema salonundaki tüm izliyiciler kendilerini karekterlerle özleştirmiştir ve herkesi moralmen çökertmiştir.
sokak terörü,maganda terörü,metropol terörü gibi izafi, ki izafiliği tüm bu terör çeşitlerinin tek nedenden kaynaklandığı gerçeği bir türlü kabul edilmez olmasından geçer,saldırganlık güdüsünün bir barda kan revan içinde tatmininin söz konusu olduğu,doğala özdeş psikopat bir grubun bir gecesini anlatan çok sıkı son dönem türk filmi.
nejat işler in oyunculuğuna hayran olduğum filmdir.
gel gidelim hamama
otur benim kamama
seni sikerdim ama
götün olmuş yalama
gel gidelim hamama
otur benim kamama
seni sikerdim ama
götün olmuş yalama
(bkz: bardak)
insanı seks yapmaktan bir süreliğine alıkoyan film.
nejat işlerin oynadığı karaktere çok iyi uyum sağladığı; izleyenlerin çoğunun çok rahatsız edici bulduğu; gerçek bir hikayeye dayandığını bildiğim halde bana çok komik gelen, eğlenceli film ...
nejat işler performansı ile etkileyicilik oranı artmış,
gerçekçiliği fazla şiddet sahneleri ile türk sinemasında
yapılmayanı yapmış,izleyip salondan çıktıktan sonra,insanı
uzunca bir süre bara gitme fikrinden epeyce uzaklaştıran,
müziklerinin gayet başarılı olduğu,konusu ile
mesaj gerekli mercilere iletilmiştir dedirten
bol kanlı başarılı film.
gerçekçiliği fazla şiddet sahneleri ile türk sinemasında
yapılmayanı yapmış,izleyip salondan çıktıktan sonra,insanı
uzunca bir süre bara gitme fikrinden epeyce uzaklaştıran,
müziklerinin gayet başarılı olduğu,konusu ile
mesaj gerekli mercilere iletilmiştir dedirten
bol kanlı başarılı film.
alkol ve extacynin insana yaptırabileceği şeyleri anlatan çok başarılı bir film.adamlar su ihtiyaçlarını ve yemek ihtiyaçlarını paso biradan gideriyorlar.anlamadığım nokta o kör neden jiletledi o kızı?orası da muallak.
-kızmış lan bu
-dur abi ben şunun bi a.q yup geliyim
-am biti
unutulmaz replikler.
-kızmış lan bu
-dur abi ben şunun bi a.q yup geliyim
-am biti
unutulmaz replikler.
youtube de bazı sahneleri mevcut film. aslında filmden daha da korkunç olan sahneler üzerine yapılan yorumlar. gerçek mi sahiden, bu insanlarla aynı havayı mı soluyorum ben diye düşündürdü.
bu filmi izlemek için sağlam sinirlere sahip olmak gerekli.
yine ohaa ne filmmiş demememe sebep olan filmdir.zira etkisi az sürmüştür.oyunculuk açısından nejat işler iyi iş çıkarmıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?