stalin faşizmi karşısında 25 temmuz 1933’te sığınmacı olarak istanbul, heybeliada’dan fransa’ya gitmek zorunda bırakılan devrimci teorisyendir..
israil saldırganlığı karşısında aşağıdaki açıklamayı yapan insan hakları örgütüdür.
insan hakları izleme örgütü (hrw) israilin lübnana saldırılarında misket bombası kullandığını açıkladı; israil ordusunun bu silahları kullanmayı derhal durdurmasını istedi.
misket bombası, yüzlerce küçük bombadan oluşuyor. en büyük tehlikesi ise bombaların tamamının yere düştüğünde patlamaması. saldırı sırasında patlamayan bu parlak ve sarı renkteki küçük bombaların kurbanı ise genellikle ne olduklarını bilmeyen küçük çocuklar oluyor. bu bombalar, mayınlar gibi yıllarca fark edilmeden düştükleri yerlerde üzerilerine basılmayı bekliyor.
hrw, israil topçularının kullandığı cephaneleri görüntülediğini, bu bombaların içerdiği 88 küçük bombanın patlamama oranının yüzde 14 olduğunu, sivillere çok büyük zarar verebileceğini de açıkladı.
örgütün genel direktörü kenneth roth, bu tür silahları kullanmanın kabul edilemeyecek denli yanlış ve güvenilmez olduğunu belirtti; nüfusun yoğun olduğu yerlere yöneltilmemesi gerektiğini söyledi.
lübnan başkanı: israil fosfor bombası kullanıyor
bu arada, lübnan devlet başkanı emil lahud da fransa radyosu rfiye verdiği demeçte, israilin fosfor bombası kullandığını, bunun cenevre sözleşmelerine aykırı olduğunu söyledi.
lahud, birleşmiş milletlerin israil saldırılarını durdurmak için sağlam adımlar atmasını istedi.
israil 391 kişiyi öldürdü
israil lübnana bugünkü saldırılarında, biri çocuk, 7 sivili daha öldürdü. lübnan yetkililerinin açıklamalarına göre, israilin öldürdüklerinin toplam sayısı 391i buldu. bunların en az 360ı sivil.
israildeyse, resmi açıklamalara göre toplam 41 kişi öldürüldü. bunların 17si sivil.
insan hakları izleme örgütü (hrw) israilin lübnana saldırılarında misket bombası kullandığını açıkladı; israil ordusunun bu silahları kullanmayı derhal durdurmasını istedi.
misket bombası, yüzlerce küçük bombadan oluşuyor. en büyük tehlikesi ise bombaların tamamının yere düştüğünde patlamaması. saldırı sırasında patlamayan bu parlak ve sarı renkteki küçük bombaların kurbanı ise genellikle ne olduklarını bilmeyen küçük çocuklar oluyor. bu bombalar, mayınlar gibi yıllarca fark edilmeden düştükleri yerlerde üzerilerine basılmayı bekliyor.
hrw, israil topçularının kullandığı cephaneleri görüntülediğini, bu bombaların içerdiği 88 küçük bombanın patlamama oranının yüzde 14 olduğunu, sivillere çok büyük zarar verebileceğini de açıkladı.
örgütün genel direktörü kenneth roth, bu tür silahları kullanmanın kabul edilemeyecek denli yanlış ve güvenilmez olduğunu belirtti; nüfusun yoğun olduğu yerlere yöneltilmemesi gerektiğini söyledi.
lübnan başkanı: israil fosfor bombası kullanıyor
bu arada, lübnan devlet başkanı emil lahud da fransa radyosu rfiye verdiği demeçte, israilin fosfor bombası kullandığını, bunun cenevre sözleşmelerine aykırı olduğunu söyledi.
lahud, birleşmiş milletlerin israil saldırılarını durdurmak için sağlam adımlar atmasını istedi.
israil 391 kişiyi öldürdü
israil lübnana bugünkü saldırılarında, biri çocuk, 7 sivili daha öldürdü. lübnan yetkililerinin açıklamalarına göre, israilin öldürdüklerinin toplam sayısı 391i buldu. bunların en az 360ı sivil.
israildeyse, resmi açıklamalara göre toplam 41 kişi öldürüldü. bunların 17si sivil.
bianet orgun haberine göre öğrencileri daha zor günlerin beklediği, sağlıkta tasarruf bahanesi ile kaynağı kesilen yapıdır.
maliye bakanlığı medikoların kaynağını kesti. öğrenci yılmaz: öğrencinin zaten sosyal güvencesi yok. mediko öğrencinin güvencesiydi. karar geri alınmalı. ttb başakanı gencay gürsoy: utanç verici. şimdi de sıra öğrencinin sağlık harcamasına el koymaya mı geldi?
öğrenciler, maliye bakanlığının sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası (ssgss) yasasına dayanarak üniversitelerin öğrencilerin ilaç ve tedavi giderlerini ödenek kapsamından çıkarmasına tepkili. öğrenciler kararın geri çekilmesini talep ediyorlar.
boğaziçi üniversitesi öğrencisi volkan yılmaz: zaten sosyal güvencesi olmayan üniversitelinin sağlık adına tek güvencesi medikoydu. insanın temel yaşam ihtiyaçlarını kısıtlayarak tasarruf etmek akıl alacak gibi değil.
anadolu üniversitesi öğrencisi elif yıldız: öğrenciler zaten yetersiz beslendikleri için sık hasta oluyorlar. karar bir an önce geri çekilsin, yoksa bundan böyle doktora gitmek yerine kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız.
türk tabipleri birliği (ttb) genel başkanı prof. dr. gençay gürsoy: uluslararası para fonunun (imf) "sağlıkta tasarruf" direktifleri doğrultusunda adalet ve kalkınma partisi (akp) hükümeti elinin uzanabileceği her alanda kısıntıya gidiyor.
"öğrencilerin sağlık hakları ellerinden alınıyor"
devlet üniversitelerinde öğrenim gören 1 milyon 400 bin öğrencinin sağlık hakları tehlikede. maliye bakanlığı ssgss yasasını dayanak göstererek 2007den itibaren üniversitelerdeki sağlık merkezleri ve medikoların bütçeden kaynağını kesti. öğrencinin ilaç ve tedavi giderleri ödenek kapsamından çıkarılmış oldu. medikoların geleceği belirsiz.
15 temmuz 2006 tarihli resmi gazetede yayınlanan maliye bakanlığının "2007-2009 dönemi bütçe çağrısı" yönetmeliğinde ilgili karar şöyle:
"ssgss yasası hükümleri çerçevesinde, yükseköğretim kurumları öğrenci ilaç ve tedavilerine ilişkin ödenek teklifinde bulunulmayacaktır."
yıldız: mecburen hastalıkları ihmal edeceğiz
öğrenci yıldızın üniversitedeki ikinci yılı. "iki yıldır kronik hastalıklarım nedeniyle üniversitenin sağlık merkezinden yararlanıyorum. ilaçlarım pahalı olduğu için masrafları da mediko aracılığıyla karşılamış oluyorum" diyen yıldızın bundan böyle nasıl bir çözüm bulacağı konusunda fikri yok.
"sadece bir ilacımın fiyatı 45 ytl ve bu benim karşılayabileceğim düzeyin çok üstünde" diyen yıldız medikoların işlevsizleştirilmesinin mağdur edeceği kesimin zaten hep yetersiz beslenen, zor geçinen ve bu yüzden sık sık hasta olan öğrenciler olacağını görüşünde.
"devlet öğrencinin sağlık giderini karşılamak zorunda"
öğrencilerin en çok göz, kulak, burun, boğaz gibi şikayetlerle bu kurumlara başvurduğunu söyleyen yıldız "karar hemen geri çekilmeli, yoksa doktora gitmek yerine kendi başımızın çaresine kendimiz bakmak zorunda kalacağız" dedi
"eğer üniversitede sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanamayacaksak mecburen hastalıklarımızı ihmal edeceğiz. devlet hastanelerinde öğrenciye yer yok.devlet bizim sağlık hizmetlerimizi karşılamak zorunda."
yılmaz: insan yaşamından tasarruf edilemez
"öğrencilerin özellikle final dönemlerinde acil bir sorunla karşılaştıklarında tek başvurabildikleri yer mediko" diyen öğrenci yılmaz, öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin medikoya özellikle başvurduğunu aktarıyor.
"bir öğrenci olarak herhangi bir sosyal güvencem yok. mediko sosyal hizmetler bir öğrenci için önemli bir kurum çünkü cüzi miktarda muayene olabiliyorsunuz. sonuç olarak bir öğrenci sağlık ihtiyaçlarının çok önemli kısmını oradan sağlıyor" diyen yılmaz bu anlamda mediko sosyal hizmetlerin varlığını sürdürebilmesinin önemini vurguladı.
final dönemlerinde öğrencilerin çok daha yüksek oranda hasta olduklarını söyleyen yılmaz "okula yakınlığı ve ücretin düşük olması nedeniyle çoğumuz medikoya başvuruyoruz" diyor.
"sosyal güvencesi olmayan bir öğrenci hiçbir şeyden yararlanamıyor. boğaziçi üniversitesinde sosyal güvencesi olamayan öğrenciler için mediko hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilme hakkı verilmişti" diyen yılmaz, şimdi bu hakkın ellerinden alınmasıyla mağdur edildiklerini ifade ediyor.
"hükümet nedense önce sağlık ve eğitim alanlarında tasarrufa gidiyor. insan yaşamının temel ihtiyaçlarıyla ilgili tasarruf kararını kabul etmek mümkün değil. karardan vazgeçilsin"
gürsoy: sosyal devletin kırıntıları varsa vazgeçsinler
ttb başkanı gürsoy, kararı "sürpriz değil" diye yorumladı ve şöyle dedi:
"imfnin sağlıkta tasarruf direktifleri doğrultusunda hükümet elinin uzanabileceği her alanda kısıntıya gidiyor. ilaç sınırlamaları, ayaktan teşhis başvurularındaki paket program uygulamalarından sonra sıra öğrencilerin sağlık harcamalarına el koymaya geldi."
"utanç verici bir durum" diyen gürsoy, türkiyede hükümetin sağlığa kişi başına yaklaşık 250 dolardan fazla harcamadığını söyledi.
"üstelik bu paranın yüzde sekseni ilaç ve teknoloji tüketimiyle çok uluslu şirketlere tahsis ediliyor. sosyal devletten kırıntılar kaldıysa bu uygulamanın derhal durdurulması gerekiyor."
maliye bakanlığı medikoların kaynağını kesti. öğrenci yılmaz: öğrencinin zaten sosyal güvencesi yok. mediko öğrencinin güvencesiydi. karar geri alınmalı. ttb başakanı gencay gürsoy: utanç verici. şimdi de sıra öğrencinin sağlık harcamasına el koymaya mı geldi?
öğrenciler, maliye bakanlığının sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası (ssgss) yasasına dayanarak üniversitelerin öğrencilerin ilaç ve tedavi giderlerini ödenek kapsamından çıkarmasına tepkili. öğrenciler kararın geri çekilmesini talep ediyorlar.
boğaziçi üniversitesi öğrencisi volkan yılmaz: zaten sosyal güvencesi olmayan üniversitelinin sağlık adına tek güvencesi medikoydu. insanın temel yaşam ihtiyaçlarını kısıtlayarak tasarruf etmek akıl alacak gibi değil.
anadolu üniversitesi öğrencisi elif yıldız: öğrenciler zaten yetersiz beslendikleri için sık hasta oluyorlar. karar bir an önce geri çekilsin, yoksa bundan böyle doktora gitmek yerine kendi başımızın çaresine kendimiz bakacağız.
türk tabipleri birliği (ttb) genel başkanı prof. dr. gençay gürsoy: uluslararası para fonunun (imf) "sağlıkta tasarruf" direktifleri doğrultusunda adalet ve kalkınma partisi (akp) hükümeti elinin uzanabileceği her alanda kısıntıya gidiyor.
"öğrencilerin sağlık hakları ellerinden alınıyor"
devlet üniversitelerinde öğrenim gören 1 milyon 400 bin öğrencinin sağlık hakları tehlikede. maliye bakanlığı ssgss yasasını dayanak göstererek 2007den itibaren üniversitelerdeki sağlık merkezleri ve medikoların bütçeden kaynağını kesti. öğrencinin ilaç ve tedavi giderleri ödenek kapsamından çıkarılmış oldu. medikoların geleceği belirsiz.
15 temmuz 2006 tarihli resmi gazetede yayınlanan maliye bakanlığının "2007-2009 dönemi bütçe çağrısı" yönetmeliğinde ilgili karar şöyle:
"ssgss yasası hükümleri çerçevesinde, yükseköğretim kurumları öğrenci ilaç ve tedavilerine ilişkin ödenek teklifinde bulunulmayacaktır."
yıldız: mecburen hastalıkları ihmal edeceğiz
öğrenci yıldızın üniversitedeki ikinci yılı. "iki yıldır kronik hastalıklarım nedeniyle üniversitenin sağlık merkezinden yararlanıyorum. ilaçlarım pahalı olduğu için masrafları da mediko aracılığıyla karşılamış oluyorum" diyen yıldızın bundan böyle nasıl bir çözüm bulacağı konusunda fikri yok.
"sadece bir ilacımın fiyatı 45 ytl ve bu benim karşılayabileceğim düzeyin çok üstünde" diyen yıldız medikoların işlevsizleştirilmesinin mağdur edeceği kesimin zaten hep yetersiz beslenen, zor geçinen ve bu yüzden sık sık hasta olan öğrenciler olacağını görüşünde.
"devlet öğrencinin sağlık giderini karşılamak zorunda"
öğrencilerin en çok göz, kulak, burun, boğaz gibi şikayetlerle bu kurumlara başvurduğunu söyleyen yıldız "karar hemen geri çekilmeli, yoksa doktora gitmek yerine kendi başımızın çaresine kendimiz bakmak zorunda kalacağız" dedi
"eğer üniversitede sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanamayacaksak mecburen hastalıklarımızı ihmal edeceğiz. devlet hastanelerinde öğrenciye yer yok.devlet bizim sağlık hizmetlerimizi karşılamak zorunda."
yılmaz: insan yaşamından tasarruf edilemez
"öğrencilerin özellikle final dönemlerinde acil bir sorunla karşılaştıklarında tek başvurabildikleri yer mediko" diyen öğrenci yılmaz, öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin medikoya özellikle başvurduğunu aktarıyor.
"bir öğrenci olarak herhangi bir sosyal güvencem yok. mediko sosyal hizmetler bir öğrenci için önemli bir kurum çünkü cüzi miktarda muayene olabiliyorsunuz. sonuç olarak bir öğrenci sağlık ihtiyaçlarının çok önemli kısmını oradan sağlıyor" diyen yılmaz bu anlamda mediko sosyal hizmetlerin varlığını sürdürebilmesinin önemini vurguladı.
final dönemlerinde öğrencilerin çok daha yüksek oranda hasta olduklarını söyleyen yılmaz "okula yakınlığı ve ücretin düşük olması nedeniyle çoğumuz medikoya başvuruyoruz" diyor.
"sosyal güvencesi olmayan bir öğrenci hiçbir şeyden yararlanamıyor. boğaziçi üniversitesinde sosyal güvencesi olamayan öğrenciler için mediko hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilme hakkı verilmişti" diyen yılmaz, şimdi bu hakkın ellerinden alınmasıyla mağdur edildiklerini ifade ediyor.
"hükümet nedense önce sağlık ve eğitim alanlarında tasarrufa gidiyor. insan yaşamının temel ihtiyaçlarıyla ilgili tasarruf kararını kabul etmek mümkün değil. karardan vazgeçilsin"
gürsoy: sosyal devletin kırıntıları varsa vazgeçsinler
ttb başkanı gürsoy, kararı "sürpriz değil" diye yorumladı ve şöyle dedi:
"imfnin sağlıkta tasarruf direktifleri doğrultusunda hükümet elinin uzanabileceği her alanda kısıntıya gidiyor. ilaç sınırlamaları, ayaktan teşhis başvurularındaki paket program uygulamalarından sonra sıra öğrencilerin sağlık harcamalarına el koymaya geldi."
"utanç verici bir durum" diyen gürsoy, türkiyede hükümetin sağlığa kişi başına yaklaşık 250 dolardan fazla harcamadığını söyledi.
"üstelik bu paranın yüzde sekseni ilaç ve teknoloji tüketimiyle çok uluslu şirketlere tahsis ediliyor. sosyal devletten kırıntılar kaldıysa bu uygulamanın derhal durdurulması gerekiyor."
reha mağdenin çıkarmış olduğu, her telden kişinin her telden konu üzerine yazıları ile dolu olan, çizgileri değişik ve alışılmadık dergidir.
reha mağden 1955’te ordu’da doğdu. ortaokula kadar orada okudu. üniversitede sosyoloji okudu. bir süre üniversitede araştırma görevlisi olarak çalıştı, sonra gazeteci oldu. dergilerde ve günlük gazetelerde çalıştı...
mağden son olarak "vs" adlı bir dergi yayınlıyordu. yazarın yayınlanmış kitapları ise şunlar: "ah o müstehcen salınış", "cehennemde bir şehit", "yazgıların tableti"...
mağden son olarak "vs" adlı bir dergi yayınlıyordu. yazarın yayınlanmış kitapları ise şunlar: "ah o müstehcen salınış", "cehennemde bir şehit", "yazgıların tableti"...
25 temmuz 2006nın ilk saatlerinde, saat 03.00te kansere yenik düşerek aramızdan ayrılan; yapıtları unutulmayacak ve düşledikleri yaşatılıp gerçekleştirilecek olan yazardır.cenazesi aynı zamanda köşe yazarlığı yaptığı birgün gazetesi önünden uğurlanacaktır.unutulmayacak, unutturulmayacaktır.
türkiyede sıradan(açık-adi) faşizmin tüm iğrençliği ve insanlık dışı yöntemleriyle uygulanmasını başlatmış tarihtir.türkiye cumhuriyetini on yıllarca geriye götürmüştür ve etkileri ile yarattığı sistem ve organları hala ülkenin ileri doğru gitmesini engellemektedir.
ideoloji olarak doğruluğu olmayan ve kendi fikriyatını dünyaya bedeller ödeterek başarılı şekilde uygulayan sistemdir.son zamnalarda sıkça söylenen bir kavram olan vahşi kapitalizm ibaresi sond erece çelişkili ve yanlış bir ifadedir;çünkü bu sistemin vahşi olmayan bir tipi mevcut değildir.bir de bunun karşısında görünen ancak uygulamada farklı bir sınıf yaratan devlet kapitalizmi vardır.
12 eylül öncesi abd yardımları ile ayakta kalıp, komandolarını oralarda yetiştirten ve komünizm karşıtlığı üzerinden örgütlenen, vatanı çok seviyoruz deyip halkı için tek bir iş yapmayan partidir.ayrıca 1980 öncesi ve 90’ların ortalarına kadar alevi yurttaşlarımıza da maraş’ta ve sair yerlerde yaptıkları saldırılar bugün unutturulmaya çalışılmaktadır.
türkiye’de belki de iç savaşın bitmesini istemeyen ama onun karşısında duran partilerdendir.terör sayesinde daha da güçlenmiş ve karşıtlıklar üzerinden, kandan beslenerek kendisini varetmiştir bu parti.devlet içinde yapılanmış ve çok büyük bir güç olmuştur; devlet içinde ortaya çıkan çetelerde ya da özelde faaliyet gösteren mafyavari yapılarda bu partiden kişileri görmek sıklıkla mümkündür.son zamanlarda ’’marksistler haklıymış’’ gibi söylemleri konuşsalarda, anti-emperyalizmi yabancı düşmanlığı olarak algıladıkları için sol ile aynı şeyi söyleyememektedirler.
türkiye’de belki de iç savaşın bitmesini istemeyen ama onun karşısında duran partilerdendir.terör sayesinde daha da güçlenmiş ve karşıtlıklar üzerinden, kandan beslenerek kendisini varetmiştir bu parti.devlet içinde yapılanmış ve çok büyük bir güç olmuştur; devlet içinde ortaya çıkan çetelerde ya da özelde faaliyet gösteren mafyavari yapılarda bu partiden kişileri görmek sıklıkla mümkündür.son zamanlarda ’’marksistler haklıymış’’ gibi söylemleri konuşsalarda, anti-emperyalizmi yabancı düşmanlığı olarak algıladıkları için sol ile aynı şeyi söyleyememektedirler.
içinde barış yanlısı, yıllardır olanları kınayan insanlar da bulunan; kapitalist küreselleşme yanlısı, savaş politikalarıyla ayakta duran devlettir.bir halkın ya da dini grubun tamamına yönelik felaket tellallığı yapmak son derece vahim bir durumdur.yapılanları kınayıp mevcut sistemi savunmak, sonra da bunların hepsini katledelim demek ya da anti-semitizm yapmak da bir o kadar faşizandır.bu ülkenin politikalarını değiştirmesi gerekmekte ve halkların düşman olamayacağını, onlara bunu aşılayanın kapitalizm olduğunu görmek en önemli noktadır.
israil işgali sonrası aşağıdaki şekilde mesleki görevini ifa eden örgüt.
israilin lübnan topraklarında başlattığı operasyonda ilk kez bir gazeteci öldü. lübnan dergisi el caras ve fransız afp ajansı için çalışan kadın fotoğrafçı leyal necip, israil hava saldırısında öldü. sınır tanımayan gazeteciler örgütü (rsf), lübnanlı foto muhabiri leyal necibin öldürülmesini ve israilin tutumunu kınadı.sesonline net
israilin lübnan topraklarında başlattığı operasyonda ilk kez bir gazeteci öldü. lübnan dergisi el caras ve fransız afp ajansı için çalışan kadın fotoğrafçı leyal necip, israil hava saldırısında öldü. sınır tanımayan gazeteciler örgütü (rsf), lübnanlı foto muhabiri leyal necibin öldürülmesini ve israilin tutumunu kınadı.sesonline net
fransada kurulmuş, dünya gazetecileri ve derneklerini koruma, haklarını savunma, global platformda gazetecilik örgütlerini temsil etmek gibi amaçlar için faaliyet sürdüren örgüttür.
sınır tanımayan gazeteciler örgütünün orjinal kısa adı.
ülkenin kuzeyindeki hayfa kentine düşen her füzeye karşılık lübnanın başkenti beyrutun güney mahallesinde 10 evi yıkma tehdidinde bulunmuş emperyalist-kapitalist ülke.
"düşünce suçuna (!) karşı girişim"in çağrısı ile "millet, vekillerini arıyor" eylemi yurdun çeşitli kentlerinde ve bazı yurt dışı merkezlerde gerçekleşti.
"- alo, vekilim, bizi duyuyor musunuz?
şu 301i kaldırın.
bize özgürlük ve demokrasi sözü vererek vekaletimizi aldınız, oysa tam tersi yapılıyor.
gelecek seçimde bu vekaleti sizden almak zorunda kalacağız..." şeklinde mesajlar, yurttaşlarca her kentin milletvekillerine sözlü olarak, telefona çıkmayanlara ise; yazılı olarak iletildi.
1908de "sansürün kaldırılışından" bu yana "basın bayramı" olarak kutlanan 24 temmuz 2006 pazartesi günü saat 12:30dan itibaren, 15 dakika süre ile gerçekleşen eylemde vekillerin çoğunun telefonlara çıkmadığı gözlendi. telefona çıkmayanlara ise; yurttaşlar sms mesajları yolladı.
"düşünce suçuna(!) karşı girişim" inisyatifi sözcülerinden besteci şanar yurdatapan yaptığı açıklamada; " vekillerimize mesajlarımızı ilettik. telefonunu açanlar kibar bir şekilde uyarıları dinleyip duyarlılığımızdan ötürü bizi kutladılar. ancak bu duyarlılığı onların da tbmmde gösterip göstermeyeceklerini merakla bekliyoruz. ayrıca tatil nedeniyle kendi illerinde bulunan vekiller de seçmenleri tarafından orada da aranıp bu isteklerini yineleyecekler. bu eylem sadece „aynı gün, aynı saat ve aynı yerde“ yapılan bir uyarı eylemiydi. ama seçmenlerin yerel olarak kendi milletvekillerini ve parti merkezlerini ziyaret ederek onları uyarmayı sürdürmesine de açık, yani ucu açık bir eylem..."
eylemler
telefon eylemlerine katılan sivil toplum örgütlerinin ve partilerin yöneticileri ankara güven parkta eyleme katıldı.
istanbuldaki eylemler taksim ve beyazıtta, diyarbakırda baroda, berlinde kreuzbergde kotbosser torda gerçekleştirildi.
bağımsız sesonline net
"- alo, vekilim, bizi duyuyor musunuz?
şu 301i kaldırın.
bize özgürlük ve demokrasi sözü vererek vekaletimizi aldınız, oysa tam tersi yapılıyor.
gelecek seçimde bu vekaleti sizden almak zorunda kalacağız..." şeklinde mesajlar, yurttaşlarca her kentin milletvekillerine sözlü olarak, telefona çıkmayanlara ise; yazılı olarak iletildi.
1908de "sansürün kaldırılışından" bu yana "basın bayramı" olarak kutlanan 24 temmuz 2006 pazartesi günü saat 12:30dan itibaren, 15 dakika süre ile gerçekleşen eylemde vekillerin çoğunun telefonlara çıkmadığı gözlendi. telefona çıkmayanlara ise; yurttaşlar sms mesajları yolladı.
"düşünce suçuna(!) karşı girişim" inisyatifi sözcülerinden besteci şanar yurdatapan yaptığı açıklamada; " vekillerimize mesajlarımızı ilettik. telefonunu açanlar kibar bir şekilde uyarıları dinleyip duyarlılığımızdan ötürü bizi kutladılar. ancak bu duyarlılığı onların da tbmmde gösterip göstermeyeceklerini merakla bekliyoruz. ayrıca tatil nedeniyle kendi illerinde bulunan vekiller de seçmenleri tarafından orada da aranıp bu isteklerini yineleyecekler. bu eylem sadece „aynı gün, aynı saat ve aynı yerde“ yapılan bir uyarı eylemiydi. ama seçmenlerin yerel olarak kendi milletvekillerini ve parti merkezlerini ziyaret ederek onları uyarmayı sürdürmesine de açık, yani ucu açık bir eylem..."
eylemler
telefon eylemlerine katılan sivil toplum örgütlerinin ve partilerin yöneticileri ankara güven parkta eyleme katıldı.
istanbuldaki eylemler taksim ve beyazıtta, diyarbakırda baroda, berlinde kreuzbergde kotbosser torda gerçekleştirildi.
bağımsız sesonline net
(bkz: cemal süreyya)
(bkz: pol pot)
http://www.ntvspor.net/pages/default.asp linkinden görülebilecek site.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?