kendimi bildim bileli duyduğumda sinirlendiğim zımbırtılardandır. kadın hastalıkları ve doğum uzmanını sen kadın doğum doktoruna nasıl çevirdin be adam, hadi çevirdin bu sürü, nasıl sahiplendi de yıllaaar yıllardır bu böyle söylenegeldi.altı üstü iki tane cins var hangisinin doğurma işlevine haiz olduğu da muğlakta değilken neden böyle yapıyoruz neden?
oğuz saygının abidik kitabı.bi de hasbel kader bu herifin bi zımbırtısına nail oldum.gerçekten gereksiz bir zat.ve gereksiz bi kitap.
evet bu öğrenci hakikaten yazıktır günahtır eziktir savruktur.baştan stajını beleşe yaptığı için caanım tatili ziyan edilmiştir.stajı yaptığı işyerinde şayet işi az çok kapıyorsa üzerine yüklenilir:evraklar,ıvırtılar,hedeler.tafsiye olunur ki(tecrübeyle sabittir) bu öğrenci hiçbişeyden anlamayan bir angut gibi davranmalıdır.ha yok ben öyle davranamam bürokrasiye faydam olsun,devletin yerelinde bi katkım olsun diyosa o safhada benim önerilerim boşa gider,yersiz olur ve tamda burda susulur.
hemen takibe başladığım bilgiç.
evleri çok çirkindir.1+1’ler 500ytl’den başlar.ve yerin iki kat dibindeki bu ev görünümlü yapılar rutubet,börtü böcek pis koku vesilesiyle adamı hasta eder.sokaklarda kışın yürümek için efor harcamak şarttır,yolları pek bi yokuş olmakla beraber bir dehlizi andırır.ama boğaziçinden gecenin bi vakti denize nazır hayal kurmanın keyfi de bir başkadır.
mevsimsiz kar
bir dağ yangını içerim
deli mayınlar döşenir damarlarıma
kınsız bir öfke düşerde yoluma
beni benden aşırır
mevsimsiz kar yağar
taştan demirden içeri
ak ellerini uzat
ellerini ellerime bırak
bir dağ yangını içerim
deli mayınlar döşenir damarlarıma
kınsız bir öfke düşerde yoluma
beni benden aşırır
mevsimsiz kar yağar
taştan demirden içeri
ak ellerini uzat
ellerini ellerime bırak
olaki yürürüm bir başka aşka
ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
unutma ki tek aşk olduğum sensin
aşık olduğum değil
karanlıkla süzülüyor içime yıkım
dur diyorum yıkılıyorum
uçurumları başucuma koyuyorum sonra
okşuyorum saçlarını rüzgarda
sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime
gitme diyorum gitme düşüyorum
sonra beni soroyorlar bana
tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça
yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
önce bir bir sonra hepsi
sonra mı bir ben kalıyorum bir de yalnızlık
uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık
zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana
öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
herşey oyunun yasaklarına uygun bir yasak oluyor sonra
tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte
üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın
bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala
vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
hala kaçıyor musun gözlerini bırakarak birilerinde
hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun
kendin kadar aklımdasın
hala öyle savruk bir gök
hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
ve aşkını şaşırmış bir tanrı
çoğalan sızısıyla mutlu bir yara
öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
öyle bıraktığım gibi misin
gerçeği yakmada hala usta mısın
yoksa çırak mı yanarken yalanda
saçlarıma dolanan aydınlığımsın
somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirede
anlattıkça eksilen tek anlam
anlattıkça eksilen tek anlam
hala bıraktığım gibi misin
yoksa beni bıraktığın gibi mi
kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
hala bıraktığım gibi misin
ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
unutma ki tek aşk olduğum sensin
aşık olduğum değil
karanlıkla süzülüyor içime yıkım
dur diyorum yıkılıyorum
uçurumları başucuma koyuyorum sonra
okşuyorum saçlarını rüzgarda
sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime
gitme diyorum gitme düşüyorum
sonra beni soroyorlar bana
tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça
yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
önce bir bir sonra hepsi
sonra mı bir ben kalıyorum bir de yalnızlık
uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık
zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana
öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
herşey oyunun yasaklarına uygun bir yasak oluyor sonra
tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte
üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın
bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala
vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
hala kaçıyor musun gözlerini bırakarak birilerinde
hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun
kendin kadar aklımdasın
hala öyle savruk bir gök
hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
ve aşkını şaşırmış bir tanrı
çoğalan sızısıyla mutlu bir yara
öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
öyle bıraktığım gibi misin
gerçeği yakmada hala usta mısın
yoksa çırak mı yanarken yalanda
saçlarıma dolanan aydınlığımsın
somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirede
anlattıkça eksilen tek anlam
anlattıkça eksilen tek anlam
hala bıraktığım gibi misin
yoksa beni bıraktığın gibi mi
kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
hala bıraktığım gibi misin
#304005
sevgilim yoksa sen?
hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
bir eski büyük şairmiş gibi
aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından
hiçbir yerde yok asaletin ibresi
bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen
bir doğru sözünde belki.....
saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
ve kokusunda çiçeklerinin kanirej’in
elbet şiir olacak şairin tesellisi
ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
yazana değilse bile okuyana faydalı
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen"
o da üzülmüş aynı benim gibi ....
benimki daha acıklı değil onunkinden,
fiyakalı değil onun acısı benimkinden..
sade güzel olan kelimeler..
sade kelimeler...
kelimeler....
sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
bir elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
bırak yoluma gideyim bildiğimce
yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
içinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
lazımsa eğer...
işte orada duruyor...
ağzımın bir yerinde...
almak ister misin dilini sokup aklıma
sana ait olan herşeyi bir nefeste
bir göz yumma anında
bir soğuk telefon konuşmasında
geri alabilir misin?
seni benden geri alabilir misin?
kovabilir misin beni senden?
sevgilim..
yoksa sen,
sevgilim olmayabilir misin?..
hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
bir eski büyük şairmiş gibi
aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından
hiçbir yerde yok asaletin ibresi
bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen
bir doğru sözünde belki.....
saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
ve kokusunda çiçeklerinin kanirej’in
elbet şiir olacak şairin tesellisi
ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
yazana değilse bile okuyana faydalı
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen"
o da üzülmüş aynı benim gibi ....
benimki daha acıklı değil onunkinden,
fiyakalı değil onun acısı benimkinden..
sade güzel olan kelimeler..
sade kelimeler...
kelimeler....
sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
bir elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
bırak yoluma gideyim bildiğimce
yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
içinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
lazımsa eğer...
işte orada duruyor...
ağzımın bir yerinde...
almak ister misin dilini sokup aklıma
sana ait olan herşeyi bir nefeste
bir göz yumma anında
bir soğuk telefon konuşmasında
geri alabilir misin?
seni benden geri alabilir misin?
kovabilir misin beni senden?
sevgilim..
yoksa sen,
sevgilim olmayabilir misin?..
yaşlı insanların ödlerinin boklarına karışmasına neden olabilecek cümle.
bira türü işetir şen olursun şenlikli olursun.
1)muayyen dönemler
2)kız başına gecenin bu vaktin de nereye gidiyorsun?
3)o erkek yapar!
4)duvara işiyememek
5)sevgililerini anlatan kızlardan gına geldiği vakitler
6)sadece giyinerek,makyaj yaparak bir bok olduğunu düşünen idiotlarla aynı cinsiyette olma realitesinin beynime tosladığı zamanlar.
7)ağda partileri
çoğaltılabilir.ama iyi ki kızmışım diyede yazılır çoğaltılır edilir.yüce allah böyle yaratmışsa vardır elbet bir bildiği.
2)kız başına gecenin bu vaktin de nereye gidiyorsun?
3)o erkek yapar!
4)duvara işiyememek
5)sevgililerini anlatan kızlardan gına geldiği vakitler
6)sadece giyinerek,makyaj yaparak bir bok olduğunu düşünen idiotlarla aynı cinsiyette olma realitesinin beynime tosladığı zamanlar.
7)ağda partileri
çoğaltılabilir.ama iyi ki kızmışım diyede yazılır çoğaltılır edilir.yüce allah böyle yaratmışsa vardır elbet bir bildiği.
--şunu şöyle,bunuda böyle,berikini de öyle yaparsan tamamdır.
__ben kandi kandime mi yapıcaaam.
__ben kandi kandime mi yapıcaaam.
her ne kadar uzak gibi görünse de böyle bişi olursa ve sözlük bize haber verirse saatlerce gülebileceğim hadise.
üstte arkadaşın bahis ettiği kimseler merkeze idari vesayetle bağlıdır.yerel yönetimler merkeze mali ve idari bağımlılıklarından ötürü pek bir iş beceremezler oysa otonom olsalar sorun aktif vatandaşlarında sahneye çıkmasıyla çözümlenecektir.
bildiğim kadarıyla izmirli bir gruptur.taa amına koyayım adlı harika bir şarkısı var .bu şarkı rahatlatıyor adamı.
taptığım wodka şeysi..ama çok pahalı.şişesini bile atamıyor insan.
insanların kafasını bulandırıp kandırma.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?