içki sofrasının olmazsa olmazıdır.
biz önce ülkeyi kurtarırız, sonra beşiktaşı, özel istek varsa fenerbahçeyi... sonra olaysız dağılırız, siz de bu sırayı izlerseniz çok güzel olur.
pesin edit : kız mevzularına girmeyin diye dedim, bu sıra iyi, bu sıra güzel..
bir başarı hikayesidir bu dizi.
sen en dandik süper yetenekli karakteri al. - kimse kimseyi kandırmasın, hızlı koşmak nedir ? - ondan bir süper kahraman çıkar ortaya. sonra o dizi tutsun. helal olsun ya.
adam önce hızlı koştu, sonra daha hızlı koştu. mermiden hızlı koştu, mermiden hızlı hareket etti, bir yerlerde ses duvarını aştı, patlamadan - hafızam beni yamultmuyorsa nükleer bir patlamadan da koşarak uzaklaşıyor- koşarak uzaklaştı... ve en sonunda beklenen oldu, o zayıf hikayesi çıt diye kırıldı.
o yüzden diyorum ya, öyle bir yeteneği alıp böyle bir karakter yaratmak, helal olsun.
bi de şu arrow ile şey yaptığı bölümler var ya. aynı evrene iki süper kahraman neden öyle kafana göre koyulmaz, öğrenmiş olduk. bi de ne kadar dandik olursa olsun. adam merminin hızını geçeli kaç bölüm oldu arkadaş, senin okların -arrow dizisine de kılım--ona da bi entari ekleriz--başımıza bir şey gelmeyecekse- adama ne kadar zarar verebilir. ya da daha doğrusu, neden zarar verebileceğini düşünüyoruz ?
bu konularda çok doluyum. çizgi roman hali daha güzeldi. he unutmadan
sen en dandik süper yetenekli karakteri al. - kimse kimseyi kandırmasın, hızlı koşmak nedir ? - ondan bir süper kahraman çıkar ortaya. sonra o dizi tutsun. helal olsun ya.
adam önce hızlı koştu, sonra daha hızlı koştu. mermiden hızlı koştu, mermiden hızlı hareket etti, bir yerlerde ses duvarını aştı, patlamadan - hafızam beni yamultmuyorsa nükleer bir patlamadan da koşarak uzaklaşıyor- koşarak uzaklaştı... ve en sonunda beklenen oldu, o zayıf hikayesi çıt diye kırıldı.
o yüzden diyorum ya, öyle bir yeteneği alıp böyle bir karakter yaratmak, helal olsun.
bi de şu arrow ile şey yaptığı bölümler var ya. aynı evrene iki süper kahraman neden öyle kafana göre koyulmaz, öğrenmiş olduk. bi de ne kadar dandik olursa olsun. adam merminin hızını geçeli kaç bölüm oldu arkadaş, senin okların -arrow dizisine de kılım--ona da bi entari ekleriz--başımıza bir şey gelmeyecekse- adama ne kadar zarar verebilir. ya da daha doğrusu, neden zarar verebileceğini düşünüyoruz ?
bu konularda çok doluyum. çizgi roman hali daha güzeldi. he unutmadan
şu diziyi izlemeyen adamla muhabbet ederken, hangi diziyi ne kadar övdüğünü dikkate almayınız. bsg'yi izlemeyen, güzel dizinin neye benzediğini bilmez. o yüzden size bir dizi için güzel diyecektir, bsg izlemiş bir bünye önüne koyulanı izlemez. izleyemez.
bir de şu adam var bak. "aga uzay gemisi var, robotlar var işte. bilim-kurgu bu olum. ben sevmem" gibi söylemlerde bulunan adam. siz ona laf anlatacaksınız, bsg şöyle mitolojik unsurlar içeriyor, böyle kurgusu var, şöyle insanı konu alıyor, böyle psikolojik çöküşler-tırmanışlar var, toplum ve politika üzerine şunları anlatıyor, din tarihi'ni şöyle eleştiriyor... yok, olmayacak. tutacak bsg'yi star trek ile karşılaştıracak.
tamam olay genel olarak uzayda geçiyor, hani uzay gemileri var, cylonlar var. ama salt bilim-kurgu derseniz, kobol tanrıları çarpar.
belki bi ara uzun bi girdi de bu başlığa. o zamana dek şu güzel, anti-militarist söz öbeği *peh* dursun şurda.
"ıt's all so pointless. we kill them, and they kill us, so we kill more of them, so they kill more of us. what's the point anymore?"
şaka şaka
lieutennant kara "starbuck" thrace: permission to speak off the record?
tigh: granted.
starbuck: you're a bastard.
"so say we all"
bir de şu adam var bak. "aga uzay gemisi var, robotlar var işte. bilim-kurgu bu olum. ben sevmem" gibi söylemlerde bulunan adam. siz ona laf anlatacaksınız, bsg şöyle mitolojik unsurlar içeriyor, böyle kurgusu var, şöyle insanı konu alıyor, böyle psikolojik çöküşler-tırmanışlar var, toplum ve politika üzerine şunları anlatıyor, din tarihi'ni şöyle eleştiriyor... yok, olmayacak. tutacak bsg'yi star trek ile karşılaştıracak.
tamam olay genel olarak uzayda geçiyor, hani uzay gemileri var, cylonlar var. ama salt bilim-kurgu derseniz, kobol tanrıları çarpar.
belki bi ara uzun bi girdi de bu başlığa. o zamana dek şu güzel, anti-militarist söz öbeği *peh* dursun şurda.
"ıt's all so pointless. we kill them, and they kill us, so we kill more of them, so they kill more of us. what's the point anymore?"
şaka şaka
lieutennant kara "starbuck" thrace: permission to speak off the record?
tigh: granted.
starbuck: you're a bastard.
"so say we all"
ilk sigaramı içerken kırmızı vardı yanında. ilk sigaramın tekel 2001 olmasındandı sanıyorum -ağır, ağır çıktık bu merdivenlerden-, kırmızının tadını alamadım.
o günden sonra kırmızı hiç yüksek alkollü bira gibi gelmedi bana. tekel 2001 sağolsun, su içer gibi gitmişti.
*birada alkol oranı muhabbetini sevmem, bu girdide de kırmızı'nın alkol oranına vs laf etmiyorum. yanlış anlaşılmasın.
ama güzel bir yüksek alkollü bira arıyorsanız. amsterdam navigator güzeldir, güzel.
o günden sonra kırmızı hiç yüksek alkollü bira gibi gelmedi bana. tekel 2001 sağolsun, su içer gibi gitmişti.
*birada alkol oranı muhabbetini sevmem, bu girdide de kırmızı'nın alkol oranına vs laf etmiyorum. yanlış anlaşılmasın.
ama güzel bir yüksek alkollü bira arıyorsanız. amsterdam navigator güzeldir, güzel.
dur dur, bunsefer tanim guzel olacak.
acilen psikolojik yardim almasi gereken yazar beyani.
pesin edit : kisisel bir durum yok, hakaret maksadi da gudulmedi.
acilen psikolojik yardim almasi gereken yazar beyani.
pesin edit : kisisel bir durum yok, hakaret maksadi da gudulmedi.
öncelikle uzun bir entari olacak. tanımlarda ve anlatımda anlama kolaylığı olması açısından bazı terimleri başta tanımlayacağım. sonrasında ufak bir giriş, olayları birbirine bağlayarak devam ettiğimiz gelişme ve günümüz değerlerine bağlayabilirsem, güzel bir çıkış. takiben de araştırmak isteyenler için birkaç güzel kaynak, unutmazsak da bir tanım eklemeyi düşünüyorum.
kanunlaştırma, iki manada kullanılır. genel anlamda kanunlaştırma, kanun halinde kural koyma, kısaca kanun yapma demektir. bu anlamda kanunlaştırma için eski dilde "taknin" kelimesi kullanılırdı. özel manada kanunlaştırma ise, belirli bir alana ilişkin, dağınık halde mevcut olan yazılı veya yazısız bütün hukuk kurallarının sistemli olarak derlenmesi demektir. bu kanunlaştırma "tedvin" olarak adlandırılır. fransızca karşılığı : codification (kodifikasyon). arapça bir kelime olan "tedvin" kelimesini kullanmak istemeyenler fransızca kodifikasyonu kullanırlar. [burda kaynakça belirtmek istiyorum x1 olsun] konuyu fazla dağıtmadan,
cıc olarak kısaltacağımız corpus ıuris civilis, yeryüzünde yapılan ilk tedvindir. doğu roma imparatoru ıustinianus tarafından yapılmıştır. [x1] yani ıustinianus kanun koyarak cıc diye bildiğimiz külliyatı oluşturmamış, önceki hukuki olay ve kanunların "kanunlaştırılması" için bir kurul toplayarak bu külliyatı oluşturmuştur.
ıustinianus, büyük roma imparatorluğu'nun siyasal bakımda olduğu gibi, hukuk açısından da en parlak dönemi olan principatus dönemi'nin hukukunu, yani klasik dönem hukukunu, çağının toplumsal ve ekonomik gerçeklerine uygun düşecek ve gereksinmelerini karşılayacak oranda değiştirerek yeniden geçerli kılmak istiyordu. [x2] anlayacağınız, ıustinianus'un amacı; eski -ihtişamlı- roma imparatorluğu'nu canlandırmak amacıyla kazandığı büyük savaşlarla gelen siyasi birliği hukuk açısından tamamlamak ve pekiştirmekti. [cümlenin birazı benim ama hala x2]
amaç uygulanacak hukuku derlemek olduğundan, cıc bir kanun kitabı olarak düşünülmüştü. [x2] tedvin yöntemlerine kısaca girecek olursak, modern hukuki derlemeler genelden özele doğru yapılır. ancak cıc yukarıda kısaca değindiğimiz üzere, özel olaylardan yola çıkarak hazırlanmıştır. bu durum cıc'den her durumda uygulanabilek genel kurallar çıkarmayı zor bir hale getirdiği için, cıc'nin kanun olarak uygulanmaya çok da elverişli olduğunu söyleyemeyiz. [x2]
ufak bir sorun daha var. cıc neredeyse tümüyle latince yazılmıştı. doğu roma imparatorluğunda ise yunanca konuşuluyordu. buna ek olarak hacimsel manada bu kadar büyük bir derlemeyi sıradan bir hukuk uygulayıcısının öğrnemesi, imkansıza yakındı. bu durum cıc'nin yayımlanmasından kısa süre sonra yunanca özetlerinin ortaya çıkmasına yol açtı. [x2]
cıc'nin 4 bölümden oluştuğu söylenir. oysa, ıustinianus bu derlemeyi 3 bölüm olarak tasarlamıştı. 4. bölüm ortaçağ'da eklendi. [x2]
bugün elmizde bulunan cıc baskılarındaki düzenleniş şöyledir: [x2]
1.ınstitutiones
2.digesta
3.codex
4.novellae
5.ınterpolatio'lar ve glossa'lar
önceki entaride ilk dört bölüm açıklandığı için aslında bölüm olmayan ancak bilinen kaynaklarda bölümler incelenirken karşımıza çıkan ınterpolatio'lara ve glossa'lara kısaca değinmek istiyorum.
digesta ve codex derlemeleriyle bize kadar gelen hukuk, arı klasik dönem hukuku olmayıp, doğu roma imparatorluğunun gereksinimlerine uydurulmak amacıyla değiştirilmiş ve düzeltilmiş bir hukuktur. ıustinianus'un emriyle cıc'yi hazırlayanlar tarafından yapılan -bilinçli ve nitelikli- bu değişikliklere "ınterpolatio" denir. değiştirilen metinlere işaret edilmediğinden, interpolatio'ları kesinlikle saptamak büyük bir güçlük gösterir. [x2]
glossa'lar ise gerek hocaların, gerekse öğrencilerin cıc değerlendirmelerinde artık ihtiyaçları karşılamayan hükümleri belirtmelerinden dolayı ortaya çıkmıştır. bu tip açıklamalar kitapların satır aralarına veya kenar boşluklarına not edilmiş ve sonraki kopyalarda metine eklenmiştir. bu değişikliklerin de hemen görülme, saptanma gibi olanağı yoktur. [x2]
kısaca derleyecek olursak.
cıc, ıustinianus'un eski - ihtişamlı- roma imparatorluğunu canlandırmak için yapmış olduğu kanunlaştırma hareketidir. daha çok özel hukuki olayları, münferit olayları derlediğinden dolayı kanun olmak için ortaya çıkmasına rağmen hukuk derslerinin konusu olmuştur. umarım ileride "roma hukuku'nun hukuk eğitimindeki yeri ve önemi " üzerine de bir şeyler karalama fırsatı bulabilirim.
kaynakça
x1 : kemal gözler - hukuka giriş. kendisi kitabın başında okuyuculara uyarı başlığı altında, kitabın kağıt ve mürekkepten ibaret değildir, şeklinde bir uyarı ile telif hakkına dikkat çekmiş. plagiarism ( intihal ) (emek hırsızlığı) (akademik yazılarda daha çok olur) konusunda az önce çığır açmış olabilirim. ancak amaç bilgi aktarmaktı ve gerekli kaynakçayı gerektiği yerde gösterdiğim için kendisinin affına sığınıyorum.
x2 : prof.dr.özcan karadeniz çelebican - roma hukuku. öğrencisi olmasam da duyduğum kadarıyla bu yazıda yapmış olabileceğim intihalcikleri affedebilecek yücelikte bir hoca olduğunu düşünüyorum.
elimden geldiğince intihal'den kaçındım. ancak intihal çok derin bir konu olduğu için - öyle kaynakça verip işin içinden çıkamıyorsunuz- bu hataya bolca düştük. amaç bilgi vermekti ve bilginin fazlası istendiğinde bakılması gereken kaynakları da belirttiğim için, akademik bir makale de olmadığı için, biraz daha rahat hissediyorum.
ama insanlar okusun, işlerine yarasın diye konuşma tadında girdiğim, anlattıkça da anlatasım geldiği için uzun uzadıya yazdığım bu entari; bu kadar uzun olmasından dolayı okunmayacak. ironi.
-yakında devamını okuyayım butonu gelecek ve bu yüzden beni çarmıha germek isteyeceksiniz-
kanunlaştırma, iki manada kullanılır. genel anlamda kanunlaştırma, kanun halinde kural koyma, kısaca kanun yapma demektir. bu anlamda kanunlaştırma için eski dilde "taknin" kelimesi kullanılırdı. özel manada kanunlaştırma ise, belirli bir alana ilişkin, dağınık halde mevcut olan yazılı veya yazısız bütün hukuk kurallarının sistemli olarak derlenmesi demektir. bu kanunlaştırma "tedvin" olarak adlandırılır. fransızca karşılığı : codification (kodifikasyon). arapça bir kelime olan "tedvin" kelimesini kullanmak istemeyenler fransızca kodifikasyonu kullanırlar. [burda kaynakça belirtmek istiyorum x1 olsun] konuyu fazla dağıtmadan,
cıc olarak kısaltacağımız corpus ıuris civilis, yeryüzünde yapılan ilk tedvindir. doğu roma imparatoru ıustinianus tarafından yapılmıştır. [x1] yani ıustinianus kanun koyarak cıc diye bildiğimiz külliyatı oluşturmamış, önceki hukuki olay ve kanunların "kanunlaştırılması" için bir kurul toplayarak bu külliyatı oluşturmuştur.
ıustinianus, büyük roma imparatorluğu'nun siyasal bakımda olduğu gibi, hukuk açısından da en parlak dönemi olan principatus dönemi'nin hukukunu, yani klasik dönem hukukunu, çağının toplumsal ve ekonomik gerçeklerine uygun düşecek ve gereksinmelerini karşılayacak oranda değiştirerek yeniden geçerli kılmak istiyordu. [x2] anlayacağınız, ıustinianus'un amacı; eski -ihtişamlı- roma imparatorluğu'nu canlandırmak amacıyla kazandığı büyük savaşlarla gelen siyasi birliği hukuk açısından tamamlamak ve pekiştirmekti. [cümlenin birazı benim ama hala x2]
amaç uygulanacak hukuku derlemek olduğundan, cıc bir kanun kitabı olarak düşünülmüştü. [x2] tedvin yöntemlerine kısaca girecek olursak, modern hukuki derlemeler genelden özele doğru yapılır. ancak cıc yukarıda kısaca değindiğimiz üzere, özel olaylardan yola çıkarak hazırlanmıştır. bu durum cıc'den her durumda uygulanabilek genel kurallar çıkarmayı zor bir hale getirdiği için, cıc'nin kanun olarak uygulanmaya çok da elverişli olduğunu söyleyemeyiz. [x2]
ufak bir sorun daha var. cıc neredeyse tümüyle latince yazılmıştı. doğu roma imparatorluğunda ise yunanca konuşuluyordu. buna ek olarak hacimsel manada bu kadar büyük bir derlemeyi sıradan bir hukuk uygulayıcısının öğrnemesi, imkansıza yakındı. bu durum cıc'nin yayımlanmasından kısa süre sonra yunanca özetlerinin ortaya çıkmasına yol açtı. [x2]
cıc'nin 4 bölümden oluştuğu söylenir. oysa, ıustinianus bu derlemeyi 3 bölüm olarak tasarlamıştı. 4. bölüm ortaçağ'da eklendi. [x2]
bugün elmizde bulunan cıc baskılarındaki düzenleniş şöyledir: [x2]
1.ınstitutiones
2.digesta
3.codex
4.novellae
5.ınterpolatio'lar ve glossa'lar
önceki entaride ilk dört bölüm açıklandığı için aslında bölüm olmayan ancak bilinen kaynaklarda bölümler incelenirken karşımıza çıkan ınterpolatio'lara ve glossa'lara kısaca değinmek istiyorum.
digesta ve codex derlemeleriyle bize kadar gelen hukuk, arı klasik dönem hukuku olmayıp, doğu roma imparatorluğunun gereksinimlerine uydurulmak amacıyla değiştirilmiş ve düzeltilmiş bir hukuktur. ıustinianus'un emriyle cıc'yi hazırlayanlar tarafından yapılan -bilinçli ve nitelikli- bu değişikliklere "ınterpolatio" denir. değiştirilen metinlere işaret edilmediğinden, interpolatio'ları kesinlikle saptamak büyük bir güçlük gösterir. [x2]
glossa'lar ise gerek hocaların, gerekse öğrencilerin cıc değerlendirmelerinde artık ihtiyaçları karşılamayan hükümleri belirtmelerinden dolayı ortaya çıkmıştır. bu tip açıklamalar kitapların satır aralarına veya kenar boşluklarına not edilmiş ve sonraki kopyalarda metine eklenmiştir. bu değişikliklerin de hemen görülme, saptanma gibi olanağı yoktur. [x2]
kısaca derleyecek olursak.
cıc, ıustinianus'un eski - ihtişamlı- roma imparatorluğunu canlandırmak için yapmış olduğu kanunlaştırma hareketidir. daha çok özel hukuki olayları, münferit olayları derlediğinden dolayı kanun olmak için ortaya çıkmasına rağmen hukuk derslerinin konusu olmuştur. umarım ileride "roma hukuku'nun hukuk eğitimindeki yeri ve önemi " üzerine de bir şeyler karalama fırsatı bulabilirim.
kaynakça
x1 : kemal gözler - hukuka giriş. kendisi kitabın başında okuyuculara uyarı başlığı altında, kitabın kağıt ve mürekkepten ibaret değildir, şeklinde bir uyarı ile telif hakkına dikkat çekmiş. plagiarism ( intihal ) (emek hırsızlığı) (akademik yazılarda daha çok olur) konusunda az önce çığır açmış olabilirim. ancak amaç bilgi aktarmaktı ve gerekli kaynakçayı gerektiği yerde gösterdiğim için kendisinin affına sığınıyorum.
x2 : prof.dr.özcan karadeniz çelebican - roma hukuku. öğrencisi olmasam da duyduğum kadarıyla bu yazıda yapmış olabileceğim intihalcikleri affedebilecek yücelikte bir hoca olduğunu düşünüyorum.
elimden geldiğince intihal'den kaçındım. ancak intihal çok derin bir konu olduğu için - öyle kaynakça verip işin içinden çıkamıyorsunuz- bu hataya bolca düştük. amaç bilgi vermekti ve bilginin fazlası istendiğinde bakılması gereken kaynakları da belirttiğim için, akademik bir makale de olmadığı için, biraz daha rahat hissediyorum.
ama insanlar okusun, işlerine yarasın diye konuşma tadında girdiğim, anlattıkça da anlatasım geldiği için uzun uzadıya yazdığım bu entari; bu kadar uzun olmasından dolayı okunmayacak. ironi.
-yakında devamını okuyayım butonu gelecek ve bu yüzden beni çarmıha germek isteyeceksiniz-
argo kullanimindan olabildigince kacinan bir insanim ancak,
g*te g*t demistir. helal olsun, bizim dilimiz dondugunce anlatmaya calistiklarimizi, en guzel sekilde ve anlatilmasi gereken yerde anlatmistir...
pesin edit : hangi partili oldugumu soylemem. gelecek kaygim var.
g*te g*t demistir. helal olsun, bizim dilimiz dondugunce anlatmaya calistiklarimizi, en guzel sekilde ve anlatilmasi gereken yerde anlatmistir...
pesin edit : hangi partili oldugumu soylemem. gelecek kaygim var.
olmeden once iz birakmak istiyorum.
yuksek maas, prestij, belki de bambaska bir alan. ama bir sekilde iz birakmak, hatirlanmak istiyorum. ve bu esnada sevdigim insanlari mutlu etmek gibi planlarim da var.
benim icin olumden sonra gidilecek cennet/cehennem yok. yani bu dunya, su an yasadigim hayat, tek. o yuzden ben olunce, oyun bitiyor.
alttaki yazar, gordugun gibi baslik sozluk formatinin disinda bir format ile kaleme alindi. bilgiforum projesinin on hazirlik asamalarindan olan bu baslik, deneysel yapisi ile toplumun bilgiforum'a hazir olup olmadigini sorgularken; yazarlarin forum tecrubelerini de aciga cikarmak amaciyla acildi.
bilgiforum'a hazir misin ? hazir degilsen sebepleriyle beraber aciklar misin. swh.
yuksek maas, prestij, belki de bambaska bir alan. ama bir sekilde iz birakmak, hatirlanmak istiyorum. ve bu esnada sevdigim insanlari mutlu etmek gibi planlarim da var.
benim icin olumden sonra gidilecek cennet/cehennem yok. yani bu dunya, su an yasadigim hayat, tek. o yuzden ben olunce, oyun bitiyor.
alttaki yazar, gordugun gibi baslik sozluk formatinin disinda bir format ile kaleme alindi. bilgiforum projesinin on hazirlik asamalarindan olan bu baslik, deneysel yapisi ile toplumun bilgiforum'a hazir olup olmadigini sorgularken; yazarlarin forum tecrubelerini de aciga cikarmak amaciyla acildi.
bilgiforum'a hazir misin ? hazir degilsen sebepleriyle beraber aciklar misin. swh.
genel olarak ilginc bir durum. ınsanlari yargilamak vs istemiyorum, yasamadan bazi seyleri anlamak -en azindan saglikli bir sekilde- anlamak zor ve yaniltici olabilir. ama evlatlik olmak ? zengin bir ailede dogmussun ve sonrasinda her sey senin icin guzel gitmis. - eger guzel gitmemisse ve bizim bilmedigimiz bir seyler varsa tamam- psikolog olmussun uzman olmussun.. yani su noktadan sonra evlatlik oldugunu ogrenince intihara kadar gidecek bir surecin baslamasi? tamam, asil kandan gelmiyormussun -eger sorun buysa- ?
yani her seye ulasmisken, disariya ne kadar bagli kalmis olabilirsin ki, o ortama ait olmadigini hissedince bu kadar buyuk somuclar dogsun.
hikayenin geri kalan kisminda da, oz ailen seni dogar dogmaz baskasina vermis. yasal olarak bu durumun defi mumkun goruluyor. ama iste bunlari destekleyen baska cevresel faktorler varsa...
ve en buyuk sorun, kultur merkezi ? su avm'de intihar eden gencler geldi aklima. ayni bencillik. eger bir kisi bile tanik olmussa bu olay yuzunden yasayabilecegi travmalari, kacacak uykulari dusunun. tabi yasi kucukse hasar buyuyor. evet, intihar davranisi bireyin kendi hayatini sonlandirmasina yonelik hamlesidir. ama bu kendi hayatini sonlandirma neden baskasinin hayatina zarar versin..
bu cocugu boyle yetistiriyorlar, egitim sistemini istedigimiz hale getirelim. bu cocuk eve gidince boyle goruyor. boyle normallestiriliyor bazi seyler bu cocuk icin.
bu cocuk bu sekilde yetistirildigi takdirde buyuyup evlenince -bak sevgili donemlerini cabuk gectim, fark ettiysen- her gun eve gelirken esine cicek alir. haftada bir surpriz yapar disarda yerler. ıste sabah gunaydin opucukleri, her gun guzel sozler.
yazik.
bu cocuk bu sekilde yetistirildigi takdirde buyuyup evlenince -bak sevgili donemlerini cabuk gectim, fark ettiysen- her gun eve gelirken esine cicek alir. haftada bir surpriz yapar disarda yerler. ıste sabah gunaydin opucukleri, her gun guzel sozler.
yazik.
dogru bir tespittir.
bakin cok ilginctir ki, hakimlerimizin savcilarimizin ve avukatlarimizin cubbelerinin onlerinde dugme yoktur. hukukun bagimsizligini temsil eder. hicbir gucun etkisinde kalmayarak adaleti saglayacagini anlatir.
bi de yeri gelmisken ekleyeyim, cepleri de yoktur cubbelerin. yapilan is kamu isidir ve yukarida bahsi gecen 'hicbir gucun etkisinde kalmamak' parayi da kapsar,
ama iste, bu ulkede yasamak nasil sembolik ise; insan haklari, vatandas olarak sahip oldugumuz bircok hak nasil sembolik ise bu oda oyledir.
bakin cok ilginctir ki, hakimlerimizin savcilarimizin ve avukatlarimizin cubbelerinin onlerinde dugme yoktur. hukukun bagimsizligini temsil eder. hicbir gucun etkisinde kalmayarak adaleti saglayacagini anlatir.
bi de yeri gelmisken ekleyeyim, cepleri de yoktur cubbelerin. yapilan is kamu isidir ve yukarida bahsi gecen 'hicbir gucun etkisinde kalmamak' parayi da kapsar,
ama iste, bu ulkede yasamak nasil sembolik ise; insan haklari, vatandas olarak sahip oldugumuz bircok hak nasil sembolik ise bu oda oyledir.
kokusu basinizi dondurebilecek kadar guzel olan bitkisel caydir efendim kendisi.. ama nerde iceceginizi bileceksiniz. pahali olmasina ragmen yeniden kaynatilip icilme ozelligi vardir, 2-3 demlemeye kadar. diger ' bitkisel ' caylar gibi yeniden demlenirken tadindan cok bir sey kaybetmez..
ısin kotu tarafi bizim dandik cafelerimizde bunun istismar edilmesidir. tamam pahali da bana da maliyetinden satmiyorsun, birak da tadina varalim... gibi serzenislere yol acabilir.
tecrubelerime gore, rahatlatma ve mutlu etme gibi guzel etkileri var. belki az miktarda agri kesiyor da olabilir. ancak aradiginiz kas gevsetici, uyku getirici -element uydurdum gibi oldu- bir bitkisel cay ise, papatya cayi daha uygun bir secim olacaktir. tabii tedarik her bitkisel cayda oldugu gibi pspatya cayinda da onemli bir etmendir.
papatya cayi olarak bilinen cay, sizin toplayabileceginiz papatyalardan yapilmaz. tibbi amacla uretilen papatyalar haricinde papatyalar kullanarak yaptiginiz papatya cayi, tat olarak sizi tatmin etmeyecegi gibi midenizde de hos bir etki birakmayabilir. ama guzel bir tedarikciniz varsa, papatya cayi kaslarinizin oturdugunuz koltuga aktigi hissini verecektir. -abartmiyorum- -vallahi bak-
ote yandan ihlamur cayi, sifa verici yonu ile one cikmakta olan; limon vs yan urunlerle tadina tat katabileceginiz bir icecektir. rahatlatir ancak temel ozelligi soguk alginligi basta olmak uzere bircok akciger kaynakli hastaligin semptomlarini ortadan kaldirmasidir. bu konuda dogrudan benim denk geldigim bir anlasmazlik var. bazi makalelere gore hastaliklari tedavi islevi gormesine ragmen sadece semptomlari ortadan kaldirdigini soyleyen makaleler de mevcut. ben onlarin yalancisiyim. ve iyi geldigi hastaliklar yalnizca solunum yolunu alakadar eden hastaliklar degildir.
ısbu entry kendini bircok parcaya ayiracak ve tum parcalar ilgili basliklarin altinda kendine yer bulacaktir.
ısin kotu tarafi bizim dandik cafelerimizde bunun istismar edilmesidir. tamam pahali da bana da maliyetinden satmiyorsun, birak da tadina varalim... gibi serzenislere yol acabilir.
tecrubelerime gore, rahatlatma ve mutlu etme gibi guzel etkileri var. belki az miktarda agri kesiyor da olabilir. ancak aradiginiz kas gevsetici, uyku getirici -element uydurdum gibi oldu- bir bitkisel cay ise, papatya cayi daha uygun bir secim olacaktir. tabii tedarik her bitkisel cayda oldugu gibi pspatya cayinda da onemli bir etmendir.
papatya cayi olarak bilinen cay, sizin toplayabileceginiz papatyalardan yapilmaz. tibbi amacla uretilen papatyalar haricinde papatyalar kullanarak yaptiginiz papatya cayi, tat olarak sizi tatmin etmeyecegi gibi midenizde de hos bir etki birakmayabilir. ama guzel bir tedarikciniz varsa, papatya cayi kaslarinizin oturdugunuz koltuga aktigi hissini verecektir. -abartmiyorum- -vallahi bak-
ote yandan ihlamur cayi, sifa verici yonu ile one cikmakta olan; limon vs yan urunlerle tadina tat katabileceginiz bir icecektir. rahatlatir ancak temel ozelligi soguk alginligi basta olmak uzere bircok akciger kaynakli hastaligin semptomlarini ortadan kaldirmasidir. bu konuda dogrudan benim denk geldigim bir anlasmazlik var. bazi makalelere gore hastaliklari tedavi islevi gormesine ragmen sadece semptomlari ortadan kaldirdigini soyleyen makaleler de mevcut. ben onlarin yalancisiyim. ve iyi geldigi hastaliklar yalnizca solunum yolunu alakadar eden hastaliklar degildir.
ısbu entry kendini bircok parcaya ayiracak ve tum parcalar ilgili basliklarin altinda kendine yer bulacaktir.
kitap yazmis arkadas... sonra ben ne desem gg, ne desem zamanin otesinden el sallar, uzerine bi de ben kendini begenmis olurum, elitist olurum.
ama o soruya kadar iyi gelmis, etkilendim..
tanim da olsun, 3-4 dakika sonra pisman edecek olan eylemdir.
ama o soruya kadar iyi gelmis, etkilendim..
tanim da olsun, 3-4 dakika sonra pisman edecek olan eylemdir.
yaklasik bir hafta once sigarayi birakmamdaki en buyuk -muhtemelen tek- etmen.
marlboro redi hic tanimasaydim, hala winston box iciyor olabilirdim.
marlboro redi hic tanimasaydim, hala winston box iciyor olabilirdim.
maalesef, istediğiniz dosya mevcut değil.
doğru url'ye sahip olduğunuzdan ve dosyanın sahibinin dosyayı silmediğinden emin olun.
diyor.. dosya sahibi, bir seyler yap da biz de gelelim..
edit : usenmedim, facebook sayfalarina kadar gittim -ee- etkinligi buldum - sonraaa?- kayit formu icin tanimlanan link de hata veriyor.
edit2 : evrim agaci'nin web sitesinde verilen iletisim adresine mail attim. konu hakkinda gelismeleri ben de elimden geldigince aktarmaya calisacagim. gitmeyi dusunen arkadaslar beni haberdar edebilirse guzel olur, haberdar etmezlerse de canlari sagolsun.
edit3 : attigim maile en kisa surede yanit geldi. kotu haber.
etkinlik kayıtları kontenjan sınırına ulaşmıştır.yarın kesin ve yedek katılımcı listesi yayınlanacaktır.ilginiz için çok teşekkürler!
sanirim biraz gec haberimiz olmus...
edit4 : 12sinde etkinligi facebook uzerinden baslatmislar. ertesi gunun gecesinde kontenjan dolmus. bizim gec haberimiz olmamis aslinda. kim eksiledi goremedim ama sebebini de soylesin uzuldum..
doğru url'ye sahip olduğunuzdan ve dosyanın sahibinin dosyayı silmediğinden emin olun.
diyor.. dosya sahibi, bir seyler yap da biz de gelelim..
edit : usenmedim, facebook sayfalarina kadar gittim -ee- etkinligi buldum - sonraaa?- kayit formu icin tanimlanan link de hata veriyor.
edit2 : evrim agaci'nin web sitesinde verilen iletisim adresine mail attim. konu hakkinda gelismeleri ben de elimden geldigince aktarmaya calisacagim. gitmeyi dusunen arkadaslar beni haberdar edebilirse guzel olur, haberdar etmezlerse de canlari sagolsun.
edit3 : attigim maile en kisa surede yanit geldi. kotu haber.
etkinlik kayıtları kontenjan sınırına ulaşmıştır.yarın kesin ve yedek katılımcı listesi yayınlanacaktır.ilginiz için çok teşekkürler!
sanirim biraz gec haberimiz olmus...
edit4 : 12sinde etkinligi facebook uzerinden baslatmislar. ertesi gunun gecesinde kontenjan dolmus. bizim gec haberimiz olmamis aslinda. kim eksiledi goremedim ama sebebini de soylesin uzuldum..
bu başlığı yarım saat önce açmayı düşündüm. eski güzel temayı buldum diye. görüyorum ki benden önce bulmuşsunuz. (bkz: swh)
cübbedir, gerisi de hikayedir sanıyorum ?
doğum günüm, eskiden severek gittiğimiz, küçük, 3 katlı - ama harbiden küçük- bir pastanedeyiz. güzeller güzelim ve ben. oturmuşuz terasa benim kendi doğum günümü baltalama denemelerime rağmen sevdiceğimin önceden hazırlattığı pasta geliyor. pasta dediğiniz frambuazlı olur zaten. bir dilim alıyoruz yiyoruz. işte doğum günün kutlu olsun, nice mutlu yıllara, kocaman sarılmalar. neyse ben bir sigara yakıyorum.
sonra sevdiceğim çantasından bir hediye paket çıkartıyor. ancak böyle karton veya türevi değil, belli giyecek tarzında bir hediye. ben de paketin orasını burasını elliyorum, hani anlayacağım ya ne olduğunu. dedim ben bunu tahmin ederim. yok edemezsin, dedi. hani ne olabilir ? t-shirt olur, sort olur, gömlek olur ? 3 hak verdi bana. eğer bilirsem her istediğim olacak. başladım paketi evirip çevirmeye. yakasında sert bir his geldi. gömlek ! dedim yok. t-shirt o zaman ? hayır. allah allah. yok bilemedim. paketin ucunu açtım. elimi attım kumaşı anlamaya. güzel bir kumaş böyle siyah, sade ve pürüzsüz ?
aha-forma dedim. ama ben futbol sevmem. belki beşiktaş formasıdır? ama yok bana forma alsa... hass*ktir! saints forması almış bana diyorum. sonra al bak diyo. paketi bi açıyorum. böyle siyah bir kumaşi önünde yeşil şeritler, yakası kırmızı ??? içinde bi isim işlenmiş altın sarısı iple, av. mert k. ? benim bu.
benim doğumgünü hediyem. üzerine adım işlenmiş cübbem. bu sefer sesli bir hass*ktir. kocaman sarılmalar falan. ama ben hala olayın şokundayım. benim doğumgünü hediyem cübbem. cübbe değil, cübbem. üzerine adım işlenmiş.
kız arkadaşımı bıraktıktan sonra arkadaşlarla gezerken durun lan bir şey göstericem dedim. yaktım dörtlüleri. sevgilimin aldığı hediyeye bakın dedim. giydim cübbeyi yolun ortasında geziyorum. nasıl olmuş diye. cübbem var benim. adım da işlenmiş.
hediyeyi asıl özel kılan şeyi de ekleyeyim. ben ilk cübbemi, fakülteye adımımı atmadan aylar önce aldım. henüz sınava bile girmemiştim. öyle inanmıştı bana. ha dünyanın en şanslı insanı olduğumu hatırlattı bi de. bu da önemli. devamlı aklında projeler olan, maymun iştahlı ve pes etmeye meyilli birisi iseniz; size böyle inanan, her konuda sizi destekleyen birisi varken yaşamak ne kadar güzel bir duygu siz bilir misiniz ? sanki her şeyi yapabilecek gibi...
yaşamak bana öyle güzel işte. güzel bir mesaj bırakayım da güne güzel başlasın..
doğum günüm, eskiden severek gittiğimiz, küçük, 3 katlı - ama harbiden küçük- bir pastanedeyiz. güzeller güzelim ve ben. oturmuşuz terasa benim kendi doğum günümü baltalama denemelerime rağmen sevdiceğimin önceden hazırlattığı pasta geliyor. pasta dediğiniz frambuazlı olur zaten. bir dilim alıyoruz yiyoruz. işte doğum günün kutlu olsun, nice mutlu yıllara, kocaman sarılmalar. neyse ben bir sigara yakıyorum.
sonra sevdiceğim çantasından bir hediye paket çıkartıyor. ancak böyle karton veya türevi değil, belli giyecek tarzında bir hediye. ben de paketin orasını burasını elliyorum, hani anlayacağım ya ne olduğunu. dedim ben bunu tahmin ederim. yok edemezsin, dedi. hani ne olabilir ? t-shirt olur, sort olur, gömlek olur ? 3 hak verdi bana. eğer bilirsem her istediğim olacak. başladım paketi evirip çevirmeye. yakasında sert bir his geldi. gömlek ! dedim yok. t-shirt o zaman ? hayır. allah allah. yok bilemedim. paketin ucunu açtım. elimi attım kumaşı anlamaya. güzel bir kumaş böyle siyah, sade ve pürüzsüz ?
aha-forma dedim. ama ben futbol sevmem. belki beşiktaş formasıdır? ama yok bana forma alsa... hass*ktir! saints forması almış bana diyorum. sonra al bak diyo. paketi bi açıyorum. böyle siyah bir kumaşi önünde yeşil şeritler, yakası kırmızı ??? içinde bi isim işlenmiş altın sarısı iple, av. mert k. ? benim bu.
benim doğumgünü hediyem. üzerine adım işlenmiş cübbem. bu sefer sesli bir hass*ktir. kocaman sarılmalar falan. ama ben hala olayın şokundayım. benim doğumgünü hediyem cübbem. cübbe değil, cübbem. üzerine adım işlenmiş.
kız arkadaşımı bıraktıktan sonra arkadaşlarla gezerken durun lan bir şey göstericem dedim. yaktım dörtlüleri. sevgilimin aldığı hediyeye bakın dedim. giydim cübbeyi yolun ortasında geziyorum. nasıl olmuş diye. cübbem var benim. adım da işlenmiş.
hediyeyi asıl özel kılan şeyi de ekleyeyim. ben ilk cübbemi, fakülteye adımımı atmadan aylar önce aldım. henüz sınava bile girmemiştim. öyle inanmıştı bana. ha dünyanın en şanslı insanı olduğumu hatırlattı bi de. bu da önemli. devamlı aklında projeler olan, maymun iştahlı ve pes etmeye meyilli birisi iseniz; size böyle inanan, her konuda sizi destekleyen birisi varken yaşamak ne kadar güzel bir duygu siz bilir misiniz ? sanki her şeyi yapabilecek gibi...
yaşamak bana öyle güzel işte. güzel bir mesaj bırakayım da güne güzel başlasın..
mesaj gelen kısmı hata veriyor.
error summary
http error 404.0 - not found
the resource you are looking for has been removed, had its name changed, or is temporarily unavailable.
edit : bildirimler de an itibariyle bu hatayı veriyor.
edit2 : silik entryler de bu hatayı vermeye başladı . dokunduğum yer hata veriyor.
edit3 : profil de hata verdi. siteyi çökertmeden çıkıyorum ben.
edit4 : butonlar eskisi gibi çalışmıyor -nasıl ? - kendi entarimi artıladım yanlışlıkla, bilgisözlük cayma hakkını saklı tutuyor gibi.
error summary
http error 404.0 - not found
the resource you are looking for has been removed, had its name changed, or is temporarily unavailable.
edit : bildirimler de an itibariyle bu hatayı veriyor.
edit2 : silik entryler de bu hatayı vermeye başladı . dokunduğum yer hata veriyor.
edit3 : profil de hata verdi. siteyi çökertmeden çıkıyorum ben.
edit4 : butonlar eskisi gibi çalışmıyor -nasıl ? - kendi entarimi artıladım yanlışlıkla, bilgisözlük cayma hakkını saklı tutuyor gibi.
18 yaşında üniversiteyi kazandığınızı düşünelim.
4 sene lisans eğitimi ve 22 yaşnızda her şey yolunda giderse mezun oldunuz.
yüksek lisans - en azından yüksek lisans olsun ? - yapacaksınız desek. 2 yıl ekliyorum ben ne olur ne olmaz. 24 olduk.
hangi alanda olduğunuzu bilmiyorum ama 1 yıl da staj yazıyorum. - yaz yaz- 25 oldu.
şimdi mesleğinizi yeni elinize aldınız. ev yok, araba yok, iş var da giriş seviyesi maaş... dert yani.
25'te de evlenemedik.
ama 30dan önce evlenmeniz gerekiyor. 32de evlenseniz, evlendiğiniz yıl bir çocuğunuz olsa o çocuk 18ine girdiğinde siz 50ye gireceksiniz.
sonra o çocuğu anlayamazsınız.
30dan önce evlenmek de risk.
ben bilemedim.
4 sene lisans eğitimi ve 22 yaşnızda her şey yolunda giderse mezun oldunuz.
yüksek lisans - en azından yüksek lisans olsun ? - yapacaksınız desek. 2 yıl ekliyorum ben ne olur ne olmaz. 24 olduk.
hangi alanda olduğunuzu bilmiyorum ama 1 yıl da staj yazıyorum. - yaz yaz- 25 oldu.
şimdi mesleğinizi yeni elinize aldınız. ev yok, araba yok, iş var da giriş seviyesi maaş... dert yani.
25'te de evlenemedik.
ama 30dan önce evlenmeniz gerekiyor. 32de evlenseniz, evlendiğiniz yıl bir çocuğunuz olsa o çocuk 18ine girdiğinde siz 50ye gireceksiniz.
sonra o çocuğu anlayamazsınız.
30dan önce evlenmek de risk.
ben bilemedim.
arena'da ilk galibiyet.
şu 1.
şu 1.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?