confessions

uptofate

- Yazar -

  1. toplam entry 89
  2. takipçi 8
  3. puan 4963

olası bilgi sözlük buluşması

uptofate
yavaş yavaş hayata geçebilecek bir proje olduğu için bu sefer azıcık daha ciddi bir girdi giriyorum. parsel parsel aldık zaten başlığı...

+öncelikle yer ve zaman. burda bu kadar girdi girilmiş olması bu kadar insanın katılacağı manasına gemliyor. tarihin ve yerin seçenekler arasında özenilerek seçilmesi ve herkese olabildiğince uygun olması gerekiyor. şöyle nezih bir pub'ın kimseye zararı olmayacağı kanısındayım ama kafe vs de seçilebilir tabi. (bu konuda en büyük sorun güvenlik kaygısının olmadığı yerlerin seçilmesi )
+ifşa olmanın ötesinde, güvenlik kaygıları karşılanmalı.

+ilgi ve uzmanlık alanlarının farklı olması muhabbeti nerelere ne kadar çekebilir bilmiyorum ama yine de hoş bir görüntü olacağının kanısındayım. herkes için güzel bir deneyim olabilir.

+yaş konusunun aman aman bir sorun olacağını düşünmüyorum. amaç diyalog kurmak, öğrenmek, bildiklerini paylaşmak. gerekli olgunluğu gösterebilecek kişinin sizin yaşınızda olmasına gerek yok diye düşünüyorum. e polenlik iş değil.

+bir diğer nokta, öyle tanışmak mı olacak yoksa bir şeyler anlatma-dinleme havasında mı olacak ? zaten insanlar tanışmak istediği insanlara bir şekilde mesaj atıyor, konuşuyor ve dolayısıyla az da olsa tanışıyorlar.

+görüntü alacak mıyız, bakın bu gerçekten ifşanın babasıdır.

-son olarak, eğer bunu aslen karşı cins ile kurulacak iletişim gibi gören arkadaşlar varsa ( dur sana laf atmıyorum ) ( ciddiyim bak ) bileklik uygulaması getirelim. renkli bileklik şeysi. "kız düşüreceğim" kafasıyla gelenler güzelim muhabbetin içine sıçmasınlar, kimseyi de kırmaya gerek yok. bunu bir düşünün derim. zaten niyeti olan şakayla makayla karıştırır ya bileklik takacağını ifade eder ya da takar gelir.

+önceki son değilmiş, pardon. süre olarak 2 ay sonrası uygun/ideal gibi. konunun biraz daha demlenmesi için. ayrıca benim de dahil olduğum öğrenci grubunun finalleri de bitmiş olur ( büte kalana gelme demiyorum, hobi olarak yine gelsin,ama gelirse seneye de alttan alacağı dersin finalinden sonraki zirveye gelir ) hem de insanlar katılacak olanlara karşı az da olsa güven duymaya başlar, zirvenin iyi olacağını düşünürler.

ciddi olan yazarlar da renklendirebilir gelen kutumu ( kırmızı oluyor sadece ama ) ciddi düşüncelerini paylaşabilirler.

dediğim başlıktır. ( format bitmiş )

edit :

evet ciddi arkadaşlardan ciddi cevaplar gelmeye başladı.

her türlü istek ve önerinizi, katılacaksanız yer ayırtmayı ( yok rezervasyon yok da liste yaparım bu gidişle ) katılmayı düşünmüyorsanız da (tabii alakalıysa) sebebini bana yazabilirsiniz.

şikayetinizi bize, memnuniyetinizi dostlarınıza anlatın. esenle kalın.

up organizasyon şeysi. (lügatta upto diye de geçtiği oluyor)

edit 2 : liste editi

iyi günler,

bir süredir yaşadığım kişisel sorunlar nedeniyle konu hakkında açıklama yapamadım. hatta özelden soran profesyonelogrenci'ye de sözlüğü bırakmayı düşündüğümü anlatmıştım. sözlükle veya sözlükteki yazarlarla bir alakası yoktu ancak şartlar, vs. neyseki sorunları uzlaşmacı yöntemlerle çözebildik ve yine buradayım.

bu süreçte eklenen ve muhtemelen benim konuya kayıtsız olduğumu düşünüp çıkan yazarlar oldu. sağlık olsun, herhangi bir şekilde konu ile ilgili alakasızlık vs söz konusu değil. listeyi yayınlayarak başlıyorum.

x adimneo
x willbohemsson
x nevermore
x scalet
x turksolbek
x profesyonelogrenci
x browncharlie
x ruknettin
x mentat
x uptofate (ta daaaa)


katılmak için olsun, bilgi almak için olsun iletişim kuran herkese yaptığım ufak açıklamayı yinelemek ve son durumu göstermek adına;

genel oylamada istanbul ezici üstünlükte. nazikçe, 6 istanbul 1 ankara ve bir çekimser oy ( evet sonuç ne olursa olsun etkilemek istemedim ). extrem şartlar oluşumadığı sürece istanbul'da olmasının yerinde olacağı kanısındayım. ( avrupa yakası olursa daha iyi olur minvalinde ekleme mevcut )

istanbul'u seçmiş gibi olmanın yanında ortaya hangi yakada hangi mekanda buluşacağımız sorusu çıkıyor. istanbul'u çok aman aman bilmememden ötürü bu konuda yardımcı olabilecek 7 kuşak istanbullu yazarlar/yazarlardan yardım bekliyorum. bu konuda şurası olmasın / şurası olsun tadında herhangi bir yorum da gelmedi. ancak buluşmadaki amaç (scalet de belirtmişti) sol framde harıl harıl entry girdiğimiz başlıklar üzerine muhabbet. yani ses vs gibi konulara dikkat ederek mekan tavsiye edilirse çok güzel olur. geri kalan detaylarda, yaratıcı olunabilir.


zaman olarak katılımcıların dikkat edilmesini istediği noktalara gelecek olursak:

1temmuzdan sonra uzak diyarlarda olacak bir yazarımız,
hafta içi olacaksa iş çıkışı saatlerinde olsun diyen bir yazarımız ve son olarak
haftasonu olursa çok mutlu olacak birkaç yazarımız var.
önümüzdeki 3 hafta boyunca müsait olamayacak bir yazarımız var.

genel hatlarını belirtmiş olduğumuz zaman konusunda herhangi bir yazardan daha spesifik detaylara ilişkin yorum gelmedi. madem öyle ben açayım perdeyi, 24 mayısta başlayan finaller sanıyorum haziran başında bitecek. haziran başından itibaren ( pazartesi günü kesin tarihleri öğrenmeye çalışırım) müsait olacağım ancak haziran ortalarına gelindiğinde kız arkadaşımın sınavları nedeniyle müsait olamam, temmuza sarkmak zorunda kalabilir.

katılmak isteyen arkadaşlar, aklında soru olan arkadaşlar bana ulaşabilir. elimden geldiğince yardımcı olmak isterim. bunun yanında katılan arkadaşların da nihayi durumu belirlemek açısından girdideki noktaları değerlendirip beni bilgilendirmeleri güzel olur.

up organizasyon şeysi

anadolu çomarı

uptofate
öncelikle, her ne kadar doğru bulmasam da benim de zaman zaman ( tabi özel diyaloglarda ) kullandığım bir terimdir bu. anadolu çomarı.

ama bu bir partiye oy veren insanlara takılmış bir lakap değildir. ben hiç öyle kullanmadım, çevremdeki insanlar da öyle kullanmazlar. tabi şöyle bir istatistik vardır, anadolu çomarı diye tabir edilen kesimin 90%'ının oy verdiği parti bellidir. mesele yanlış anlaşılmaya kurban gitmiş. sağlık olsun, birazcık ifade edelim. akıllarda soru işaretleri kalmasın.

yobaz insan çomardır. (tdk diyor ki "bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse)" ) . hani bir tek o doğrudur. konu hakkında başka bir kaynaktan bilgi almamıştır. başka düşüncelerin varlığından haberi bile yoktur. birisi anlatmaya çalışırsa da gelemez çomar.

çıkarcı insan çomardır. (tdk diyor ki "yalnız kendi çıkarını düşünen, çıkarını kollayan (kimse), çıkarsever, menfaatçi, menfaat düşkünü, menfaatperest, menfaatperver, menfaattar" ). devamlı kendi menfaatini her şeyin önüne koyma taraftarıdır. arkadaşlık, dostluk hak getiredir. konu para olunca yalan olur gerisi.

şark kurnazı insan çomarın önde gidenidir. emniyet şeridinden gitmeyi biz bilmiyorduk, tek sen akıllısın biz de zeka geriliğinden trafikte tıkıldık kaldık. vezne'de sırada beklerken veznedar o dandik-matikte sonraki sayıyı azıcık geç istesin;bir şey sorabilir miyim diye girip işini hallettirmeye kadar zorlar o çomar. he bi de, sıra bende kardeşim der. delirtir. elindeki boş kağıdı ( sıra yazması gereken ) gösteren var. sigara'ya çıkarsın adam paketini cebine sokar "ortak bir dalın var mı ya ?" diye yanaşır.

ahlaksız ama ahlak bekçisi olan insan çomardır. otobüste giyimini beğenmediği bir kıza cıkcık yapar, tövbe estağfirullah der. senin annen baban yok mu kızım ?'a kadar götürür. kız indikten sonra "bu kız ne şey yapılır" diye başlar abimiz.

saygısız insan çomardır. senin toplum içinde göstermekle yükümlü olduğunu hissettiğin nezaketi göstermez, gösterene de entel der iter. he yabancı olduğunu anlarsa, nerden yerleştirebilirse yerleştirir.

bahsettiğim özellikler hep medeniyete çıkıyor evet biliyorum ama eklemeden duramadım. medeniyet kavramından bir haber insandır çomar.

bu insanlara anadolu çomarı denmesinin anadolu'da doğması/büyümesi/yaşaması değil yani. isterse new orleans'da doğsun, şunları yapıyorsa çomardır. ha new orleans çomarı olur, anadolu çomarı olur onu tartışırız.

burdaki dert davranıştır. burdaki dert niyettir. burdaki dert, insan olmaktır.

insan olduktan sonra ( insan olmaktan kastımı da açıklama gereği duymuyorum ) nerde doğduğun, nerde büyüdüğün, nerde yaşadığının bir önemi yok.

ygs'ye gireceklere tavsiyeler

uptofate
öncelikle, kendinize güvenin.

sınava şunun şurasında sayılı günler kalmışken ders konusunda yapabileceğiniz en verimli şey ufak tekrarlardır. aklınıza takılan konulara bakarsınız. ya da baştan sona kısaca tüm konuların üzerinden geçersiniz. yeni bir konu öğrenmek olmaz mı ? tabiiki olur ama öğrenmek başka bir dünyadır. bir konuyu yapamadığınızı bilirsiniz. şunu da öğreneyim geçerim dersiniz. o anda sizin gördüğünüz konunun yüzeyidir. öğrenmeye başladığınızda konunun derinliklerine inersiniz ve bilmediğiniz şeylerin fazlalığı gözünüzü korkutur. eğer sınava dair bir stres hissetmiyorsanız, hissetmeye başlarsınız. ve bu stres sizin o konuyu öğrenmenizi de engeller. ve eğer azıcık kafaya takan bir yapınız varsa bu stres sınava kadar artar-artar-artar. o yüzden yüzeysel tekrarlar ya da zor soruların çözümleri bence bu zamanlarda daha verimlidir.

kendinize güvenin dedim. ben sınavlarda hiç ama hiç heyecanlanmadım. rahat bir yapım var. tabiri caiz ise bir tarafım diğer tarafıma denk. o yüzden sınav stresi konusunu kendimden bilmiyorum. ama sınav stresi yüzünden beklediğinin altında sonuç alan arkadaşlarım oldu. devamlı yapabilecek miyim, ya yapamazsam, başıma bir şey gelirse, bir yerim ağrırsa, unutursam diye düşünürken sınavda özellikle zamanın bu kadar değerli olduğu ygs'de bocaladılar.

güvenin kendinize. eğer zaten çalışmışsanız, hocalara soru sormuşsanız, yapamdıklarınıza bakmışsanız ve öğrenmek için emek harcamışsanız rahat olun. nerden baksanız 10 aydır çalışıyorsunuz. yapacaksınız ve her şey güzel geçecek. ha size güvenen, destek olan birileri yoksa. ben varım ? çok samimiyim. size güveniyorum, yapabileceğinize inanıyorum.* sadece sakin olun.

eğer yeteri kadar çalışmamışsanız da - yeteri kadar çalışmış ama tatmin olmamış olabilirsiniz. üstteki paragrafı bir kez daha okuyun bence- ygs tüm sonucun yüzde 30u ile yüzde 40ı arasında etkili. yani son lafı lys söylecek. ve ygs'den sonra lys için çalışmanıza yetecek kadar zamanınız da olacak. tek yapmanız gereken ygs'yi elinizden gelen en iyi şekilde tamamlamak. lys ile her şeyi daha güzel bir hale getireceksiniz. kendinize güvenin. olumsuz düşünen-konuşan insanlardan uzak durun. etrafınızda pozitif insan yok mu ? ben varım. ben size güveniyorum.*

sınavda yerinizi aldığınızda etrafınızdaki insanlar heyecanlı olacaklar. onlara bakmayın. önünüze bakın. boş masaya bakın. kendinize güvenin, " tamam sınav güzel geçecek, üstesinden geleceğim,başaracağım" düşünceleri aksın beyninizin içinde. sınıfınızda osym saati var, her sorudan sonra bakmayın. iki sayfada bir olmadı sayfada bir bakın. zamanınızı iyi değerlendirin. tek seferde bir dersi bitirmek yerine hızlı hızlı -önce kolay sonra orta en sona da zor soruları bırakarak- turlar atın. bir soruyu gördüğünüzde çözemeyip sonraki soruya geçseniz bile beyniniz soru üzerine düşünecek. sonraki bakışınızda çözüme bir adım daha yaklaşmış olacaksınız. ve bu şekilde turlar atmak size zamanı değerlendirme fırsatı verecek.

benim tavsiyelerim bu şekilde. unutmadan ekleyeyim. kendinize güvenin.

*samimiyim. size güveniyorum. sınavdan sonra gelin yine konuşalım.

internetsiz kalmak

uptofate
son zamanlarda fazlaca araştırdığım, benim de merak ettiğim bir konuydu aslında bu. internetsiz kalma durumunda kendi internetimizi - küçük ölçekli bir internet diyelim- oluşturmamız mümkün mü ? mümkünse nasıl ? hazır birileri okuyorken kısaca değinelim bazı noktalara.

öncelikle internet dediğimiz yapı, küçük ölçekli ağların birleşmesiyle oluşan, daha büyük ölçekli bir ağ. basit bir örnekle açıklamak gerekirse, 2 işlemci arasında bir yol yaparsanız bu bağlantı olur, 3 işlemci arasındaki bağ ağ, ve bu ağlardan birkaç tanesini birbirine bağlarsanız internet. bu temel bilgiye ek olarak interneti kullanma amacımızı da belirlediğimizde, veri transferi, düşük maliyetli iletişim, kendi küçük internetimizi kurmak için gerekli motivasyona sahip olabiliriz.

peki bunu nasıl yaparız ? bu kısmı pratiğe dökme fırsatım olmadı. ancak araştırmak isterseniz 2010 yılında haiti'de deprem sonucu internet erişimi büyük ölçekli sekteye uğradığında serval project diye bir şey duymaya başladık. araştırın efendim.

birçok ağ şekli var; bunlardan bizim ihtiyaçlarımıza en uygun olanı mesh ağ diye bilinen, ağa dahil tüm cihazların birbirleriyle bağlantılı olduğu için - n cihaz (n-1) cihaza doğrudan bağlı- bir cihazın ayrılması veya yeni bir cihazın ağa dahil olması gibi durumlarda yeni duruma kolayca adapte olabilen bir ağ . tüm cihazların birbirleriyle bağlantılı olduğu kısmına, " bir ağ tabiiki bağlantılı olacak" diyebilrisiniz, haklı da olabiliriniz ancak benim değinmek istediğim nokta şuydu; misal bus ağ olarak bilinen sistemde bütün cihazlar bir seriye bağlıdır, ring ağ'da ise her cihaz doğrudan yanındakine bağlıdır. yani 4 cihazdan oluşan bir ring ağınız varsa 4 bağlantınız olur. ancak 4 ağdan oluşan bir mesh ağ 6 bağlantıya* sahip olacaktır. * bağlantı sayısı mesafe gibi etmenlere bağlı olabilir.

ağ tipimizi seçtikten sonra ortaya çıkan diğer bir soru şu olacaktır. router kullanacak mıyız yoksa servan project gibi firechat gibirouter olmadan, bir sonraki kullanıcıya ulaşmak için mevcut kullanıcıyı mı kullanacağız. bu soru, verilebilecek cevaplar açısından güzel bir soru ancak şimdilik kenarda dursun. veya raspberry pi'a basit bir router düzeneği kuralım, şimdilik kalsın.

mesh ağ tipini seçerken şunu da göz önünde bulundurduk. küçük ölçekli bir ağ olmamıza rağmen - yazılım ile desteklendiğinde- ağa dahil bir kullanıcı internete bağlandığında, mesh ağ bunu tüm ağa yayacak ve tüm ağın internet bağlantısı olacak. raspberry pi'ı bunun için hazırlamıştık asında, router görevi görsün ve mesh ağımızı internete bağlasın. asıl güzel nokta şu, o ağa bağlı olan ve bizim gibi kendilerine mesh ağ kurmuş diğer topluluklara ulaşabileceğiz. -evet interneti yeniden icat ettik- - ama hala dışa bağımlıyız.- . konu hakkında ismini hatırlayamadığım bir proje diyordu ki " bu tip küçük ölçekli ağların zamanla büyümesi ile ağlar arası iletişim için internet bağlantısı gerekmeyecek." mümkündür.

neyse uzun ve sıkıcı bir girdi/entari/entry ( ne diyoruz burda ?) oldu ama okuyan faydalanır, merakını giderirse ne güzel olur. entryde geçen ve araştırıp, deneyip, tecrübe edebileceğiniz noktalar :

(bkz: serval project) (bkz: firechat)

türk kızının alkolü bırakmadan önceki gece yaşadığı olay

uptofate
eskiden kız yüz vermediği için lezbiyen falan ilan ediliyordu. çok değerli yazar arkadaşımız olayı bir sonraki aşamaya taşımış.

bu insanları çekememezlik, kararlarına karşı saygısızlık falan nerden geliyor merak etmiyor değilim doğrusu. hani , kaynağı bulup hortumunu kendinize mi bağladınız ? dedirten başlıktır.

yazar arkadaşlardan ricam. eksilemeyin adamı, alkolü bırakanlar; alkol tüketimi yüksek olan insanlara göre daha uzun yaşıyor.

hamsitava

uptofate
"bakın çok enteresan, sözlük kaybettiği bir troll'ü yerine yenisini koyarak telafi ediyor. " diye düşünmeme sebep olan yazardır efendim..

böyle konuşmak için erken diyebilirsiniz, ben de erken teşhis derim. ki baktık durum farklı efendi efendi editlerim.

sur'da çekilen klip

uptofate
'bu sayfadaki yazilarin hepsini okudum ve mustaitbiradam, sen haksizsin mustait. seni kiniyorum, ve sana laflar hazirladim.'

"kalk, uyan herkes ermeni, hepsi kalpazan" yalnızca bu satırı bile ele alacak olursak şarkı milliyetçilik ile faşistlik arasındaki ince çizgiyi kaçırmış oluyor. bir yanlış anlaşılma mı var diye düşünecek olursak,

"herkes ermeni olursa, ben kuva-yi milliye!" kısmı yine sırıtıyor. yani verilmek istenen mesaj farklı olsa bile iki kere bu hataya düşmek... ki bizim ülkemizde ermeni, yahudi gibi; ırk bildiren, köken bildiren kelimelerin nerde nasıl kullanıldığını biliyoruz. en basit örneklerini siyasetçlerde görebiliriz sanıyorum. ( siyasetçileri halktan çıkar ) şöyle ki :

"benim için çıktı bir tanesi gürcüdür dedi; hatta çok daha çirkin şeyler söyleyenler oldu ermeni dedi, ben türk'üm"

nefret suçu, azınlığa karşı işlenen suçlar, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu gibi kavramlar ülkemizde her ne kadar ciddiye alınmasa da; bu suçların işlendiği gerçeği apaçık ortadadır.

tanım : sözlerine azıcık dikkat edilse çok güzel şeyler ortaya çıkabilecekken sanıyorum birkaç devlet memuru hakkında işlem başlatılmasıyla sonlanan kliptir.

edit : eksilemeyin demiyorum, hobi olarak yine eksileyin. ama bir mesaj atın, ama bir girdi yapıştırın şuraya bir yere neden eksilediğinizi anlatın. bilgi alış-verişi olur. kalbin ömrünü uzatıyor diyorlar.

allahın dünyasında yaşamayacaksın

uptofate
ben aslında kendi halinde bir agnostik-ateist idim. ılımlı insandım, hala öyleyim ama gerçekten insanlığa olan inancımı kaybediyorum.

karakter sınırına takıldı başlık, hoş bu sözü sarf eden de bir sürü sınıra takılmış ama; 1-1 yani. biz yazalım asıl halini : "allahın kitabından rahatsız oluyorsan, allahın dünyasında yaşamayacaksın."



Olay çukurova üniversitesinde gerçekleşmiş anladığım kadarıyla. yeni olduğunu tahmin ediyorum. ben yeni denk geldim en azıdan. toplum içinde nasıl davranacağını bilmeyen bir bireyin, bunun ahlakını almamış bir bireyin (hangi ahlakı aldığını da merak etmiyor değilim ), otobüste diğer insanları rahatsız etmeyi kendine hak bilmesi ve bunu fütursuzca savunması durumu söz konusu. birisi onu nazik ve makul bir şekilde ikaz edince de bu savunmayı yapıyor.

"allahın kitabından rahatsız oluyorsan, allahın dünyasında yaşamayacaksın." zaten nazikçe uyaran elemana ( ki en asil duyguların insanıdır ) da çirkinleşiyor.

dertliyim sözlük, böyle böyle dertleniyorum. şimdi bu adama neyin savunmasını yapacaksın. radikal islam, siyasal islam buyur bu da sonucu. bu adamla neyi konuşacaksın. adam senin en temel hakkına, yaşama hakkına göz dikmiş. biz de oturalım. hak diyelim, hukuk diyelim, adalet diyelim...

edit : başlığı parsellemiş gibi olmayalım diye editliyorum.

öncelikle doğru-yanlış kavramları, kısmen göreceli kavramlardır. bir insanı üzmek yanlıştır, onu mutlu etmek ise doğrudur.bu iki örnek bu kavramların kısmen mutlak olduğu noktalardır. ancak kanıtlayamadığınız ve kanıtlayamayacağınız otoritelere dayanarak insanları rızaları dışında şeyler yapmaya zorlamanız, göreceli bir doğruluktur. size göre doğru olması karşı taraf için doğru olmasını gerektirmez. genel manada kabul görmesini gerektirmez. [başka insanlara zarar vermediğin sürece istediğini düşünmekte özgürsün, mantığını ne zaman kabul edeceğiz ] bunu bir yana bırakırsak,

üslup hatası ? öncelikle üslup nedir ?

tdk'ya göre "1. isim anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz".

bu bağlamda değerlendirdiğimizde anlatım iki temel ögeden oluşuyor. amaç[temel öge] ve biçim. hemen bir örnek verelim, havada kalmasın. hatta direk bu söz öbeğini inceleyelim.

allah'ın dünyasında yaşamayacaksın. allahın dünyasından kasıt -bilinen tek dünya- bu dünya sanırım. eleman diyor ki bu dünya'da yaşamayacaksın o zaman. bahsettik, yaşayabileceğimiz başka bir dünya yok. biçim unsurunu kaldırdığımızda bu eleman zaten bizim yaşamamızı istemiyor.

toplayacak olursak edit1'i : sizin doğrunuza inanmak istemeyen birini zorlayamazsınız. dünya üzerinde 7.4 milyar insan varken, hep ben doğruyum tek ben doğruyum diye gezemezsiniz. saygı, düşünce özgürlüğü, saygı... ve burda hatalı olan şey üslup değil, temel öge. yani amaç. sizin fikrinizi paylaşmayan insanların da yaşama hakkı var. ben demiyorum avrupa insan hakları sözleşmesi madde 2 diyor. uzağa gitme diyorsanız, 1982 anayasası madde 17 diyor.

bilgi sözlük'ün diğer sözlüklerden farkı

uptofate
belki biraz benim beklentilerim gibi olacak ama bence siyasetten uzak - siyaset beni üzüyor artık-, küfürsüz, trollsüz, yeni yetme bir sosyal ağ görünümünden uzak; yazarların okuyanları bilgilendirmek amacıyla yazdıkları bilgi dolu, araştırmaya iten girdileriyle dolu güzel bir platform olması.

aslında bunu sağlamak o kadar da zor değil gibi geliyor. yazarların niteliğine bağlı olarak kendiliğinden oluşacaktır. bekleyip göreceğiz.

sevgiliden alınmış en güzel hediye

uptofate
cübbedir, gerisi de hikayedir sanıyorum ?

doğum günüm, eskiden severek gittiğimiz, küçük, 3 katlı - ama harbiden küçük- bir pastanedeyiz. güzeller güzelim ve ben. oturmuşuz terasa benim kendi doğum günümü baltalama denemelerime rağmen sevdiceğimin önceden hazırlattığı pasta geliyor. pasta dediğiniz frambuazlı olur zaten. bir dilim alıyoruz yiyoruz. işte doğum günün kutlu olsun, nice mutlu yıllara, kocaman sarılmalar. neyse ben bir sigara yakıyorum.

sonra sevdiceğim çantasından bir hediye paket çıkartıyor. ancak böyle karton veya türevi değil, belli giyecek tarzında bir hediye. ben de paketin orasını burasını elliyorum, hani anlayacağım ya ne olduğunu. dedim ben bunu tahmin ederim. yok edemezsin, dedi. hani ne olabilir ? t-shirt olur, sort olur, gömlek olur ? 3 hak verdi bana. eğer bilirsem her istediğim olacak. başladım paketi evirip çevirmeye. yakasında sert bir his geldi. gömlek ! dedim yok. t-shirt o zaman ? hayır. allah allah. yok bilemedim. paketin ucunu açtım. elimi attım kumaşı anlamaya. güzel bir kumaş böyle siyah, sade ve pürüzsüz ?

aha-forma dedim. ama ben futbol sevmem. belki beşiktaş formasıdır? ama yok bana forma alsa... hass*ktir! saints forması almış bana diyorum. sonra al bak diyo. paketi bi açıyorum. böyle siyah bir kumaşi önünde yeşil şeritler, yakası kırmızı ??? içinde bi isim işlenmiş altın sarısı iple, av. mert k. ? benim bu.

benim doğumgünü hediyem. üzerine adım işlenmiş cübbem. bu sefer sesli bir hass*ktir. kocaman sarılmalar falan. ama ben hala olayın şokundayım. benim doğumgünü hediyem cübbem. cübbe değil, cübbem. üzerine adım işlenmiş.

kız arkadaşımı bıraktıktan sonra arkadaşlarla gezerken durun lan bir şey göstericem dedim. yaktım dörtlüleri. sevgilimin aldığı hediyeye bakın dedim. giydim cübbeyi yolun ortasında geziyorum. nasıl olmuş diye. cübbem var benim. adım da işlenmiş.

hediyeyi asıl özel kılan şeyi de ekleyeyim. ben ilk cübbemi, fakülteye adımımı atmadan aylar önce aldım. henüz sınava bile girmemiştim. öyle inanmıştı bana. ha dünyanın en şanslı insanı olduğumu hatırlattı bi de. bu da önemli. devamlı aklında projeler olan, maymun iştahlı ve pes etmeye meyilli birisi iseniz; size böyle inanan, her konuda sizi destekleyen birisi varken yaşamak ne kadar güzel bir duygu siz bilir misiniz ? sanki her şeyi yapabilecek gibi...

yaşamak bana öyle güzel işte. güzel bir mesaj bırakayım da güne güzel başlasın..

ülkeyi kurtarmak

uptofate
içki sofrasının olmazsa olmazıdır.

biz önce ülkeyi kurtarırız, sonra beşiktaşı, özel istek varsa fenerbahçeyi... sonra olaysız dağılırız, siz de bu sırayı izlerseniz çok güzel olur.

pesin edit : kız mevzularına girmeyin diye dedim, bu sıra iyi, bu sıra güzel..

ali ağaoğlu'nun cebindeki para miktarı

uptofate
ali ağaoğlu, hatırlayamadığım bir progaramda 2000 yılı öncesinde mevzuata aykırı binalar yaptığını ve bu binaların olası bir depremde yerle yeksan olacağını itiraf etmişti. programı tam olarak hatırlayamadım hangi programdı ama savunmasını çok iyi hatırlıyorum " sadece ben yapmadım, herkes yaptı."

bir televizyon programında bu tip bir açıklama yaptığı için suçun itirafı konu başlığı altında değerlendirilerek, bir savcımızın görevini yerine getirmesi gerekirdi. ama sanıyorum o gün o programı izleyen kimse yoktu benden başka.

bu arada, hakkında o zamandan bu zamana işlem yapılmadı. bir deprem olması ve o binaların yıkılması bekleniyor sanırım. o zaman açılacak soruşturma kaybolan hayatları geri getirecek mi, yada bunu benden başka düşünen yok mu, merak ediyorum.

tanım olarak da;

işte bu adamın, görgüsüz tavırlarında yalnızca birisidir.

online yazarlar

uptofate
online yazarlar (1)


uptofate - 04:10


ben kazandım, iyi geceler sözlük.

edit : karşınızda yaşar, "kalan yalnız kalırsa, giden insafsız demektir" diyor; masal.

sevip de kavuşamayanlara, şuan yolda olup bizi dinleyenlere, bütün polis teşkilatına ve beni bu saatte yalnız bırakan sözlük ahalisine gelsin bu parça.



edit2 : mustaitbiradam gelmiş.. o zaman sıradaki parçayı kendisine gönderiyorum.

"aldanırım ben zaten gülüşüne ah gülüşüne; aldanırım, aldanırım, aldanırım gülüşüne mustait..."

yaşar - aldanırım diyor.



edit3: saatlerimiz 5i gösterirken, bize ayrılan sürenin sonuna gelmiş bulunuyoruz pek değerli dinleyenler.

bugün 4 mayıs, çarşamba. muhtemelen hava bok gibi olacak, birçok işiniz denk gitmeyecek ama yine de sabah oluyor.

"gözlerinde sabah oluyor aşkım..." diyor yaşar,"..açıyorsun pencereni.". gözlerinde sabah parçası ile sonlandırıyoruz bu tatlı birlikteliğimizi. esenlikle kalın, güzel günleriniz olsun.

ahsen tv sosyal deneyi

uptofate
yahu, zaten provokatör olmanın ötesinde bir cacık olmamıştı bu elemanlardan da, şu sosyal deney kavramını türkçe'ye çeviren elemanı bulursam; kalbini kıracağım.

ota boka sosyal deney demek ne. iki tane anlamını bilmediği kelimeyi yan yana getirip yine anlamını bilmediği bir öbek ortaya çıkaran ve otu boku bu sınıfa dahil ederek var olan "sosyal deney kültürü"nün içine sıçan şu güruh sayesinde gerçekten başarılı olabilecek projeleri es geçiyoruz. es geçeceğiz.

olsa olsa prank diye tabir edebileceğiniz "saçma-salak-şaka ( ben buldum )" kategorisinde yayınlanması gereken şu videoyu sosyal deney başlığı altında yayınlamak; zaten kültüre aşina olmayan toplum için sosyal deney algısını başlamadan bitirmek demektir.

güvenlik üzerine, ebeveyn kontrolü üzerine, gündemdeki olayların toplumsal yankıları üzerine onlarca belki yüzlerce güzel örnek varken öğrenilebilecek; bu boş insanlar sürüsü internetten ne gördüler. hangi videoyu izlediler anlamadılar da "aa sosyal deney böyle bir şeymiş demek ki" dediler.

sabah sabah sinirlendiren, henüz anlamını bilmedikleri şeyleri izleyici kitleyisi diye bilmiyor diye satan boş insanların boş videosudur. izlemedim hepsini.

(bkz: açmayın bedük)

edit : lan söyleyin neden eksilediğinizi bilelim. anlamadığınız nokta var ise anlatalım.

heryere reklam koyan zihniyet

uptofate
ooo mezuniyet fotoğrafları gibi olmuş burası. şöyle beraber bir fotoğrafımızı çeksinler de unutulmayalım

benim derdim olmayan reklamlardır ama pop-up olmasın bir zahmet. platin falan zaten olmasın diyerek de arttırdığım reklamlardır.

şimdi bir jedi gelecek ve gelir-gider açıklaması yapacak. ve kapanış.

edit :

artık derdim olan reklamlardır. o mobil ekranı ne öyle. girdiler gözükmüyor.

feminist

uptofate
teorik ve pratik olarak bakıldığında farklılıklar gösteren bir kavram. ülkemizde ve dünya genelinde her ne kadar absürt örneklerine -bazı makalelere göre feminizmin "alet edildiği" örnekler- denk gelsek de tam manasıyla araştırmadan ve anlamadan, hareketin çıkış noktasını ve varolduğu ilk dönemden bu yana değişen şartları düşünmeden yorum yapmanın yersiz olacağı kanısındayım. yapacak olsam yakın zamanda hacettepe kampüsündeki olay üzerinden yorum yapardım. aptallık derdim, geçerdim.

ama şuna kesinlikle katılmıyorum.

"evlenen her erkek çocuğu olsun ister, çocuk doğurmak kadına verilmiş doğal bir görev ne yapalım biz mi doğuralım !"

temel manada evlilik, iki bireyin ortak amaçlar ve duygular çerçevesinde süreklilik ilkesi takibinde hayatlarını birleştirmeleri durumudur. bu tanımdan yola çıkarak, ortak amaçlar ve duygular çerçevesinde kısmınoı değerlendirelim:

evlenme her ne kadar aile hukuku bağlamında değerlendirildiğinde, düzenleme serbestinin bulunmadığı bir kurum olsa da; bireyler ortak amaçlarda ve duygularda anlaşacakları için zaten yaşamak istedikleri bu ortak hayatın şartlarını kendi aralarında belirleyeceklerdir. misalle netleştirmeye çalışayım, kariyer ve çocuk -klişe ama güzel bir örnek- ikileminde önceden verilmiş kararlar evlenme kurumunun kurulmasını takip eden zamanlarda bireylerin "pürüz" çıkarmasını engelleyecektir.

türk medeni kanunu, aile hukukunda da eğer eş çocuk istemiyorsa bu konuda öngörülen bir yaptırım -doğrudan bunu neden alan bir yaptırım- mevcut değildir. ama aile hukukunda belirtilen boşanma sebepleri arasında "evlilik birliğinin sarsılması (genel boşanma sebebidir)" mevcuttur.

bu sebebin kullanılarak evliliğin sonlnandırılması için gerek koşullardan biri, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması durumudur. eşler arasında önemli fikir ve duygu ayrılığının bulunması şeklinde açıklanabilir. - eşlerin kusurlarıyla ortaya çıkabileceği gibi eşlerin kusuru olmadan da ortaya çıkabilir-

yani kanun koyucu, eşlerden birinin çocuk istememesi durumunda boşanmayı uygun görürken " o kadın, çocuk doğurmak onun görevi, o doğrumasın da biz mi doğuralım!" mantığıyla gitmemiş, bireylerin ortak amaç ve duyguda birleşemedikleri, önemli fikir ayrılıkları yaşadıkları ve bu sebepten evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gerekçesini kullanmıştır.

her bireyin kendi hayatı üzerinde söz söyleme hakkı vardır.

edit : eksilenmişiz. evet eksileyen arkadaş, o insan değil köle. sen haklısın, ben öyle saçmaladım. affola.

alttaki yazara soracaklarım var

uptofate
olmeden once iz birakmak istiyorum.

yuksek maas, prestij, belki de bambaska bir alan. ama bir sekilde iz birakmak, hatirlanmak istiyorum. ve bu esnada sevdigim insanlari mutlu etmek gibi planlarim da var.

benim icin olumden sonra gidilecek cennet/cehennem yok. yani bu dunya, su an yasadigim hayat, tek. o yuzden ben olunce, oyun bitiyor.

alttaki yazar, gordugun gibi baslik sozluk formatinin disinda bir format ile kaleme alindi. bilgiforum projesinin on hazirlik asamalarindan olan bu baslik, deneysel yapisi ile toplumun bilgiforum'a hazir olup olmadigini sorgularken; yazarlarin forum tecrubelerini de aciga cikarmak amaciyla acildi.

bilgiforum'a hazir misin ? hazir degilsen sebepleriyle beraber aciklar misin. swh.

bilgi sözlük

uptofate
o kadar şey yazdım, sildim, yazdım,sildim.

aslında taşınmakla ilgili bir derdim yoktur. mekana falan çok takılmam da, bu sözlük olayı olmadı ya. jargondan kurtulmaya çalışıyorum, yeni sözlük. kendi formatı vardır öyledir böyledir diye. yok. yazıyorum siliyorum.

en iyisi net bir şekilde ifade edelim ilk izlenimlerimizi. özet geçer gibi.

öncelikle, kayıt olurken ne çok yazdık ya. benim de huyumdur hep doğru bilgileri veririm. aramızda kalsın onlar. bi yerden sonra ev adresimi yazacaktım boşluğuma geldi.

sonra temayı fark ettik. tema güzel. tema arkaplanı beyaz olmasına rağmen - kanzuk bak adamlar yapmış.- güzel. beyaz ışık gözlerimi delip beynimi eritmeye çalışmadı gibi geldi. belki de zaten eridiği için hissetmemişimdir. zamanla fark ederiz. temayı güzel kılan şey yarım kalmış gibi durması. diğer yarısı bir gece ansızın çıkagelmediği sürece, tema güzel.

aşağıda basurla ilgili bir şey yazıyo. o güzel değil ama. onu beğenmedim.

şimdi biraz başlıklar arasında gezineyim, halka karışayım. format neymiş, nasıl konuşuluyormuş bakayım. fark ettikçe ekleriz/çıkartırız.

edit : basurlu kısımlar gizlenmiş, çok daha önceden fark etmiştim de yazma fırsatı bulamamıştım. hızlı tepki ve mantıklı çözüm için teşekkürler.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol