bu kadının şarkılarını ve sözde çizgisini abartan amerikalılar, heralde başlarına bi felaket geldiğinde çözümü etten götten kıyafetler giyerek halledicekler. hani "pop şarkıcısıyım ama duyarlıyım" atraksiyonunun en pespaye hali, bu hatunda dursa gerek.
güzel desen -manyak mısınız olum?- güzel değil, ortalama bir vokal ve vücut hatları. ayrıca sevgili bilgiç, sakın ola ki sahip olamadığımız bir kadını ya da nesneyi kötülüyoruz zannetme. yok öyle şey. sadece amerikalıların genel hastalığı. bu kadın da onlardan biri. şaşılacak pek bişey yok tavırlarında.
kendime iyi bakıyorum sevdiceğim. artık bakımlı bir ölüyüm. çok farklıyım. muhteşemim. hoş, senin iyi bakmana gerek yok kendine. çünkü daha bakabilecek bir kendin var mı o sorun işte!
edit: candanın şarkıyı dinleyince esas, rahatlıyosun bilader.
edit: candanın şarkıyı dinleyince esas, rahatlıyosun bilader.
belki de genetik sorunlarla açıklayabileceğimiz, insanlık tarihinin en bilinçsel sürüncemesi kanımca.
çeyrek asır boyunca büyümeye, kendini geliştirmeye uğraş ama iki tane koca insan kalksın -ki genelde baskın taraf hep annedir sekmez- habire senin arkanı kollasın ve toplamaya çalışsın. oluyor mu ya?
bütün bunlar olurken sen yaşama karşı duruşunu düşün, -bir aşk arefesine yelken açıcam belki de- onlar da kalksınlar yepyeni icatlarla sana te almanyalardan kız bulmaya kalksınlar misal.
lan hiç sordunuz mu bana? ben evlenmek istiyo muyum, yuva kurmak benim hayat çizgimde var mı? yok. "biz böyle gördük sen de soyumuzu devam ettir"
basit bir 25 yıl özeti okudunuz. saygılar.
çeyrek asır boyunca büyümeye, kendini geliştirmeye uğraş ama iki tane koca insan kalksın -ki genelde baskın taraf hep annedir sekmez- habire senin arkanı kollasın ve toplamaya çalışsın. oluyor mu ya?
bütün bunlar olurken sen yaşama karşı duruşunu düşün, -bir aşk arefesine yelken açıcam belki de- onlar da kalksınlar yepyeni icatlarla sana te almanyalardan kız bulmaya kalksınlar misal.
lan hiç sordunuz mu bana? ben evlenmek istiyo muyum, yuva kurmak benim hayat çizgimde var mı? yok. "biz böyle gördük sen de soyumuzu devam ettir"
basit bir 25 yıl özeti okudunuz. saygılar.
zımparayla böyle yaparsa, yakında tineri ve parlatıcıyı da kayganlaştırıcı niyetine kullanır.
genelde tahammül edemiyorum bu tiplere ama rica ediciğim evlilik programlarıyla "işte rol model gençlik" tatavasına sığınmasınlar. etiniz ne budunuz ne lan daha?
evet; aslı iyileşti, deniz özge denen şırfıntıdan ayrıldı. -ya da ayrılma arefesinde- böylelikle tekrar mineyle birleşecek. -şuan film izliyorlar-
her neyse. sonuçta ben disko kralını beklerken çerezlik bakıyorum bunlara. aradan sene geçse gene herhangi bi bölümü açsanız hikaye belli matrisler halinde sürecek.
her neyse. sonuçta ben disko kralını beklerken çerezlik bakıyorum bunlara. aradan sene geçse gene herhangi bi bölümü açsanız hikaye belli matrisler halinde sürecek.
ayın yedisinde açılıyormuş arkadaşlar.
hıyarlı babaya güzel paslar atması dışında ortalamanın bir iki basamak üzeri bir oyuncudur kendileri.
zeitgeist serisinin üçüncü filmi. filmde eleştiriler yine ekonomik, sınıfsal ve sosyal sistemler üzerine. fakat bu seferkinde daha farklı bir kulvar var. bilim.
birçok sistemsel eleştiri insan doğası ve genetik bilimine atfedilen hurafelere dayandırılarak yapılmış ve son derece akıcı bir dille sizi alıp götürüyor. bilimsel verilerin baskın geldiği, inanılmaz örneklemelerle donatılmış harika bir film sizi bekliyor.
birçok sistemsel eleştiri insan doğası ve genetik bilimine atfedilen hurafelere dayandırılarak yapılmış ve son derece akıcı bir dille sizi alıp götürüyor. bilimsel verilerin baskın geldiği, inanılmaz örneklemelerle donatılmış harika bir film sizi bekliyor.
serinin üçüncü filmi zeitgeist moving forward sitelerinde yayınlandı arkadaşlar.
bugün ankara ziya gökalptekine gittim. geçen yazdığınız vurucu entrylerden cesaretimi topladım. orta boy mantarlı pizza menüye dadandım gider gitmez. allahım o ne güzellik, o acı sosun boğazımdan geçişi... şiir gibi lan. personeli de gayet güleryüzlü. sevimli bi mekan.
merakla bekliyoruz yeni albümü. bikaç intro dinledim gayet de sardı. hadi beni güldür tadında parçalar bizi bekliyor millet.
hıncal uluç / #987979
aynen katılıyorum.
edit: hasan abi sana söylüyorum, hıncalla serdar siz anlayın insanlık düşmanları.
aynen katılıyorum.
edit: hasan abi sana söylüyorum, hıncalla serdar siz anlayın insanlık düşmanları.
sohbet kutucuğu sürekli sorunlu bu aralar. kutuda 36 arkadaş gözüküyo 30u piyasada yok mesela. ya da kimse görünmüyo ama arkadaşlar sitem ediyolar "sana yazıyoruz görmüyo musun" diye. ciddi ciddi saykoya bağladı facebook chat.
yazıdan anladığım kadarıyla hıncal uluçun beyin ölümü gerçekleşmiş.
(bkz: barış manço)
edit: adam gibi adam!
edit: adam gibi adam!
bu satırları ilk defa faydalı bir amaç için kullanıyorum sayın seyirciler. yaşamımın kilometre taşlarından birine damgasını vuran bir adam için. ben genelde cins belirtmem, insandır ortak paydamız. fakat buradaki tabir insan olmanın ötesinde, kendi kimliğini ve çizgisini afişe ederken aynı zamanda tutarlı olabilen biri için oldukça yerinde bir tabir.
2002 yılının ağustosuydu yanılmıyosam. ayvalıktan dönmeden önce dedem almanyadan kalan eşyaları yükletip getirtmişti bu şirin kasabaya. eşyaları yerleştirdikten sonra olayın müzikalite kısmıyla beni vurup sürükleyeceği on yıla yakın sürecin pimi de böylelikle çekilmiş oluyordu. dedemin gözü gibi baktığı 45likler, şuan bi çok mixerden daha gıcır olan pikabı ve kaset formatında beklemeye yüz tutmuş barış manço arşivi… çok enteresandı ilk tepkim. küçüklüğümden beri dinlerdim babayı fakat ‘tanışmamıştım’ henüz onla. yani ne yapmayı amaçladığıyla…
dönüş yolunda -dile kolay 600km- genel isteğim üzerine iki kült kasedi çaldı. (buraya parantez açıyoruz, kült dediğimiz şarkılar babanın 60-76 arası şarkılarının olduğu kasetler, yaklaşık 15 tane. ilk zaman parçaları) ağlama değmez hayat çalarken ağlar mı bi insan bilader? duygulanmak doğal tamam da hıçkırıklara boğulmak niye? çünkü daha bizim şimdi düşündüğümüzü ya da hasbelkader kurguladığımızı adam o zaman tüm imkan kıtlığına rağmen yapmış, uygulamış “işte ayinem budur, deyin ki; lafımı dinleteyim” kabilinden şeklini de koymuş. ağlanmaz mı?
o sene benim yaşamımda neyse şimdiki halim de ordan kalma arazlarıyla artılarıyla. pişman mıyım ‘o’nu tanıdığıma. kim pişman olur ki? bir “ne ola yar ola” dinlemeden aşkın ne olduğunu nasıl hissedeceksin kardeşim? “bal sultan” dinlemeyip bu toprakların trajikomedyasını anlaman mümkün mü sence? nick the chopper sıradan bi oduncunun hikayesi miydi acep? altın orfe kazanmasını saymıyorum bile bu kült parçanın.
fazla dallandırıp budaklandırmayacağım. az konuşup çok iş yapmış ve hepsinin de hakkını vermiş bi adamın hatırasına saygısızlık etmek de istemem doğrusu.tavsiye vermek, ukalalık yapmak da istemem. ama herşeyden geçtim, açın bi little darling dinleyin şu saatte. gözünüzden iki damla yaş süzülsün. parçayı bilenler ne demek istediğimi anlamıştır zaten. ruhun şad olsun barış ağbi. rahmet olsun gani gani. iyi ki hala varsın!
2002 yılının ağustosuydu yanılmıyosam. ayvalıktan dönmeden önce dedem almanyadan kalan eşyaları yükletip getirtmişti bu şirin kasabaya. eşyaları yerleştirdikten sonra olayın müzikalite kısmıyla beni vurup sürükleyeceği on yıla yakın sürecin pimi de böylelikle çekilmiş oluyordu. dedemin gözü gibi baktığı 45likler, şuan bi çok mixerden daha gıcır olan pikabı ve kaset formatında beklemeye yüz tutmuş barış manço arşivi… çok enteresandı ilk tepkim. küçüklüğümden beri dinlerdim babayı fakat ‘tanışmamıştım’ henüz onla. yani ne yapmayı amaçladığıyla…
dönüş yolunda -dile kolay 600km- genel isteğim üzerine iki kült kasedi çaldı. (buraya parantez açıyoruz, kült dediğimiz şarkılar babanın 60-76 arası şarkılarının olduğu kasetler, yaklaşık 15 tane. ilk zaman parçaları) ağlama değmez hayat çalarken ağlar mı bi insan bilader? duygulanmak doğal tamam da hıçkırıklara boğulmak niye? çünkü daha bizim şimdi düşündüğümüzü ya da hasbelkader kurguladığımızı adam o zaman tüm imkan kıtlığına rağmen yapmış, uygulamış “işte ayinem budur, deyin ki; lafımı dinleteyim” kabilinden şeklini de koymuş. ağlanmaz mı?
o sene benim yaşamımda neyse şimdiki halim de ordan kalma arazlarıyla artılarıyla. pişman mıyım ‘o’nu tanıdığıma. kim pişman olur ki? bir “ne ola yar ola” dinlemeden aşkın ne olduğunu nasıl hissedeceksin kardeşim? “bal sultan” dinlemeyip bu toprakların trajikomedyasını anlaman mümkün mü sence? nick the chopper sıradan bi oduncunun hikayesi miydi acep? altın orfe kazanmasını saymıyorum bile bu kült parçanın.
fazla dallandırıp budaklandırmayacağım. az konuşup çok iş yapmış ve hepsinin de hakkını vermiş bi adamın hatırasına saygısızlık etmek de istemem doğrusu.tavsiye vermek, ukalalık yapmak da istemem. ama herşeyden geçtim, açın bi little darling dinleyin şu saatte. gözünüzden iki damla yaş süzülsün. parçayı bilenler ne demek istediğimi anlamıştır zaten. ruhun şad olsun barış ağbi. rahmet olsun gani gani. iyi ki hala varsın!
hindular feng shuiydi, yogaydı derken ses aralıklarıyla da kayışı kopardıklarını gösterdiler abi. her sene facebookta böyle videolar görüyorum, en az bir kere düşüyo yani.
bi de numunelik sesler arkadaş, heralde brezilyada topçu arar gibi memleketin en ücra köşesindeki yetenekleri itinayla araştırıyolar falan sonra böyle abidik bi organizasyonla filme kaydediyolar. enteresan yani. kulaklarımın pasından önce kendisi silindi şuan.
bi de numunelik sesler arkadaş, heralde brezilyada topçu arar gibi memleketin en ücra köşesindeki yetenekleri itinayla araştırıyolar falan sonra böyle abidik bi organizasyonla filme kaydediyolar. enteresan yani. kulaklarımın pasından önce kendisi silindi şuan.
bu herif toronto maçında kanal zaplar gibi sayı attı ve içimden "81 kere maaşallah" dedirtti bana. o nasıl bi rekordur lan!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?