confessions

sipsi

- Yazar -

  1. toplam entry 3120
  2. takipçi 2
  3. puan 66314

ali nin sekız günü

sipsi
’özür dilerim, size bir şey sorabilir miyim? hayat neden bu kadar zalim? insanlar neden bu kadar zalim? yaşamak neden bu kadar zor, bu kadar güzel ve vazgeçilmez... peki insanların birbirlerini anlamamak için bu büyük çabası neden?

karım, karım bana çok kızıyor, ona istediği gibi bir hayat sunamadığım için.
istediği gibi bir adam olamadığım için...

çocuklarım, çocuklarım da bana çok kızıyor. onlara bilgisayar, elbise, ayakkabı, araba alamadığım için...

patronum. patronum sürekli alaycı bakışlarla beni izleyerek ne kadar işe yaramaz bir adam olduğumu günün her saatinde bana hatırlatıyor. o da bana çok kızıyor, ona çok para kazandıramadığım için...

dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım beni adam yerine bile koymuyor. onlar da bana kızıyor, onların istedikleri gibi bir adam olmadığım için... onları yemeğe götürmediğim için, onlara borç para veremediğim için, onlara ayak bağı olduğum için, onların eğlendiği gibi eğlenemediğim için...

devlet, devlet de bana kızıyor, daha çok vergi veremediğim için... arada bir ’ne oluyor?’ diye sorduğum için, yanlış partiye oy verdiğim için...

biliyor musun, her tarafım kanıyor, acılar içindeyim. çürüyorum. onların istediği gibi bir adam olmak istiyorum ama beceremiyorum... dostlarıma, akrabalarıma, patronuma, çocuklarıma, karıma ’üzgünüm’ diyorum, ’sizin istediğiniz gibi bir adam olamadığım için özür dilerim’ diyorum, duymuyorlar...
acılarımı, kederlerimi, sıkıntılarımı anlatıyorum, dinlemiyorlar. ben, ben... ’bana yardım edin’ diyorum, kaçıyorlar. ’gelin biraz konuşalım’ diyorum, masayı terk ediyorlar. ’ölüyorum ben’ diyorum, ’ne zaman öleceksin?’ diye soruyorlar.
lütfen bana söyler misin? ne oldu, bize ne oldu?..

eskiden böyle değildi, şimdi ne oldu? neden insanların artık bir takım duygulara ve düşüncelere prim verecek zamanları yok? neden bu kadar hızla koşuyorlar? neden, bir an bile olsun durup hayatın, insanın, evrenin anlamı üzerine düşünmüyorlar?

ben acılarımı, sıkıntılarımı, kederlerimi onlara anlatırken neden beni dinlemiyorlar? benim bütün bu düşlerim, arzularım, hayata dair imdat çığlığım onlara neden sahte geliyor? sahici gelmiyor, samimi gelmiyor, neden, neden, neden, söyle bana neden?

ne olur bana yardım et... yardım et bana.. lütfen, lütfen! neden beni bu halimle kabul edip aralarına almıyorlar? neden beni sevmeleri için sürekli, inanmadığım halde onların ilgisini çekip, onlarla konuşmak zorundayım?

neden egom olmak zorunda? neden onların arasında bencil olmak durumundayım? neden var olabilmek için rekabet etmek zorundayım ha? lütfen bana yardım et... bana hayatta yaşamanın sırrını söyle. bak, biliyorsan eğer bana o yolu göster, lütfen... çünkü ben artık yalnız yaşamak istemiyorum. bana hayatta, yaşayabilmem için güç ver. neden ben hayatta yaşamayı beceremiyorum. lütfen bana yardım et. lütfen, lütfen...

özür dilerim, lütfen beni bağışlayın, kendi derdimle sizi üzdüm. özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim...’

selvi boylum al yazmalım

sipsi
’mutluluk bu muydu? mutluluk neydi ben bilmezdim... o vardı bir zamanlar...
onu sevmiştim. sevgi o muydu? sevgi neydi?

coşkun akan dere,sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar, cama vurup dağılan yağmur damlaları... bir yürek çarpıntısı... sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner güneş çıkardı...

sevgi neydi? sevgi sahip çıkan, dost, sıcak insan eli,insan emeğiydi... sevgi iyilikti, sevgi emekti...’

masumiyet

sipsi
uğur: ceza derler oğlum buna ceza! hakim kime kalem kırar düşündün mü hiç? kimi falakaya yıkarlar? kimi orospu yapıp, kimi aç öldürürler? kim gözünü kırpmadan beynine sıkar kurşunu? koyun gibi kesilmeyi bekleyen şerefsizler mi? beş paralık düzenleri için hayatlarını peşkeş çeken pezevenkler mi? söyle lan kim!

canım kardeşim

sipsi
o kadar umutsuz, o kadar huzursuz, o kadar iç acıtan bir filmdir ki; izledikten sonra saatlerce etkisinden kurtulamaz insan..

- bana bak, sana bir şey söyleyeyim mi?
+ söyle...
- kimseye söylemek yok ama..
+ söyleme dedin ya söylemem...
- yemin et bakayım!
+ valla söylemem...
- ben ölecekmişim.
+ ne var oğlum bunda yemin ettirecek?
- hiiç, ama abimle halit abim ’duydun mu!’ diye bağırdılar akşam bana, ben de korkudan ’duymadım’ dedim.
+ sen sahiden ölünce bilyalar ne olacak?
- ne bileyim ben...
+ bana versene...
- iyi ya, ölünce abimden alırsın.
+ yaşa!!

aaah belinda

sipsi
çok korktuğum filmlerdendir, yine izlerim yine korkarım.

’evvel zaman içinde
var imiş bir dunganga
alırmış çocukları atarmış sepetine
yaparmış hep dunganga dunganga dunganga..’


çiş kumuna işeyen bilgiç

sipsi
denemek için ya da mecburiyetten böyle bir işe kalkışmış olabilir. denemeyi bilmem de mecburiyeti anlatayım: evde 20 kişi varsa, çoğu uyuyor, bir kısmı sevişiyorsa ve tuvaletin sifonunun sesi çok fazla çıkıyorsa, kimseyi uyandırmamak ve konsantrasyonun içine etmemek için yapılabilir, yapılmayabilir de. tercih sizin. bence yapmayın, yapıyorsanız da eşelenerek üstünü örtün, ortada bırakmayın öyle ayıp..
62 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol