mfö konserlerinde grubun şov yapma, tribüne oynama amacıyla kullandığı parçadır. özkan uğur un taklit yeteneğinin somut örneklerinden birisi bu parça içindeki mfö hayranı kıza ilişkin efektleri sunumunda görülebilir. bu parçada sahnede çocuk gibi eğlenen grubun, iki-üç parça kadar sonra mazeretim var asabiyim ben söyleyip bu parça esliğinde headbang yapan rocker lara dönüşmesi de mfö portföyünün genişliğinin en bariz göstergesi olmaktadır. tüm bunlardan ötürü de herkese en az bir kere bir mfö konserine gitmesi ve orada bu üç delikanlının canlı performansını seyredip bu performans eşliğinde eğlenmesi tavsiye olunur...
kış olimpiyatlarında eurosport un gözdesi, hangi takımın neye göre kazandığının anlaşılmadığı, yer temizlemek sporsa apartman kapıcılarının hepsi sporcu mu oluyor yani diye düşündüren hede. sporcu ruhu taşıyıp da fiziksel ve yeteneksel olarak başka bir şeye gücü yetmeyen soğuk ülke insanları için uydurulmuş olma ihtimali yüksektir.
msn avatar denen nane sebebiyle suyu çıkarılmış şekillerdir. karşınızdaki gülüş şekli yapacak diye sizin ekranınızı olmadık şeyler kaplar. aslında tadında bırakılsa güzeldir de benim milletim neyin suyunu çıkarmamıştır ki gülme şekilleri tadında kalsın? burada çıkarılan efektlerin msn de kullanılmasının anasebebiyse aslında icq dur, fakat tum icq kullanıcılarının msn e transfer olması neticesinde icq dan kalma alışkanlıklar da beraberinde msn kullanımına taşınmıştır. bu kişiler öyle renkli şekilleri ekrana taşımakla falan uğraşmaz; kendi efektini muhahahaha diye kendisi konuşma ekranına çıkarır.
en başta "ben mi futbol mu" diye trip yapmayacak, sonrasında televizyonun karşısına maç izlemek için geçtiğinde kanalın değiştirilmesi talebinde bulunmayacak,hasbelkader izlediği maçta gerçekleşen her olayı "ne oldu şimdi?" diye sormayacak, (benim için en önemlisi) futboldan sadece izleyici olarak değil oyuncu olarak da hoşlanan bir erkek modeli sözkonusuysa gelip o erkek modelinin oynadığı maça seyirci olabilecek, sözkonusu erkeğin halısahada oynamasını beraber geçirilecek zamandan bir eksilme olarak görüp halısaha yerine kendisiyle ilgilenmesi gibi bir istekte bulunmayacak, hemen her eve - her erkeğe lazım kız modelidir. bunların futboldan hoşlanan erkek modeline göre sayılarının son derece sınırlı kaldığı gözönüne alınırsa, futboldan hoşlanan kız modelinden birkaç numune alınıp münkünse klonlama yöntemine gidilmelidir...
bu cümlenin bir şey ifade etmesi, ancak ve ancak hayatın bu cümleyi sarfedecek kişiye eskiden saf mutluluk vermiş olması halinde mümkündür.
çok memleketler gezdim
neler gördüm görmedim
bu kocaman dünyada
senin gibi görmedim
estarabim estarabim
sağdan soldan estarabim....
öyle bir yar istemem
istesem de istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
estarabim estarabim
sağdan soldan estarabim....
özellikle nakarat kısmındaki sözleriyle yıkıp geçen üstün bir erkin koray parçasıdır. (daha doğrusu üstün erkin koray parçalarından bir tanesidir) bu parçanın ünlü adlı grup tarafından yapılmış son derece başarılı bir cover ı da mevcuttur.
neler gördüm görmedim
bu kocaman dünyada
senin gibi görmedim
estarabim estarabim
sağdan soldan estarabim....
öyle bir yar istemem
istesem de istemem
güller bitti dilimde
nasıl diyeyim bilmem
estarabim estarabim
sağdan soldan estarabim....
özellikle nakarat kısmındaki sözleriyle yıkıp geçen üstün bir erkin koray parçasıdır. (daha doğrusu üstün erkin koray parçalarından bir tanesidir) bu parçanın ünlü adlı grup tarafından yapılmış son derece başarılı bir cover ı da mevcuttur.
(bkz: estarabim)
işte bu bizim hikayemiz...
öyle saf öyle temiz...
kenetlenmiş ayrılamaz...
kalbimizde ellerimiz...
ümit besen in bu aşk şarkısı, benim sevgili üniversite grubumun sloganı olmuştu.şimdi üniversite bitti, dağıldık herbirimiz bir köşeye; diğerlerini bilmem ama ben acı-tatlı o günleri mumla arıyorum şimdi. bu sözler de o anları, daha doğrusu o anlarımı paylaştığım o kişileri yanımda hissetmemi sağlıyor. arkadaşlık böyle tuhaf bir duygu işte, belki benim o duyguyu beslediğim insanlar beni anca tesadüfen karşılaşırsak hatırlayacaklar. belki de benim onlar hakkında beslediğim duygulara karşılık ben onlar için bir hiçtim, bilemem. ama işte her şeye rağmen (o her şey de bana saklı..) özlüyorum bugün şimdi herbirini ve herbirini şu yukarda yazdığım ümit besen mısraları eşliğinde hasretle anıyorum, anacağım...
öyle saf öyle temiz...
kenetlenmiş ayrılamaz...
kalbimizde ellerimiz...
ümit besen in bu aşk şarkısı, benim sevgili üniversite grubumun sloganı olmuştu.şimdi üniversite bitti, dağıldık herbirimiz bir köşeye; diğerlerini bilmem ama ben acı-tatlı o günleri mumla arıyorum şimdi. bu sözler de o anları, daha doğrusu o anlarımı paylaştığım o kişileri yanımda hissetmemi sağlıyor. arkadaşlık böyle tuhaf bir duygu işte, belki benim o duyguyu beslediğim insanlar beni anca tesadüfen karşılaşırsak hatırlayacaklar. belki de benim onlar hakkında beslediğim duygulara karşılık ben onlar için bir hiçtim, bilemem. ama işte her şeye rağmen (o her şey de bana saklı..) özlüyorum bugün şimdi herbirini ve herbirini şu yukarda yazdığım ümit besen mısraları eşliğinde hasretle anıyorum, anacağım...
i love you, i love you
do you love me, yes i do
if you want me tell me, tell me
if you love me kiss me, kiss me
diye nakaratı bulunan meşhur ümit besen şarkısının bu nakarat aralarında ümit besen tarafından seslendirilen sözleri:
-o güzel gözlerini gördükten sonra
aşık oldum birden tutuldum sana
seviyorum seni sanki deli gibi
öldürecek beni bu kara sevda...
-senden başkasını düşünmez oldum
eridim mum gibi sararıp soldum
ümitsiz aşkının esiri oldum
öldürecek beni bu kara sevda...
-günlerce bir ümit bekledim senden
kararsızım dedin hep kaçtın benden
gülmedin yüzüme bir kere olsun
öldürecek beni bu kara sevda...
sarkı baştaki "ingilizce" nakaratla başlar, aynı nakaratla sona erer ve her bir kıtadan sonra sözkonusu nakarat tekrarlanır. bu multi-dile sahip şaheser de bu yöntemle ortaya çıkmış olur. böylelikle bizim de her can sıkıntısı halinde keyfimizi yerine getirecek bir şaheserimiz elimizin altında bulunmuş olur.
do you love me, yes i do
if you want me tell me, tell me
if you love me kiss me, kiss me
diye nakaratı bulunan meşhur ümit besen şarkısının bu nakarat aralarında ümit besen tarafından seslendirilen sözleri:
-o güzel gözlerini gördükten sonra
aşık oldum birden tutuldum sana
seviyorum seni sanki deli gibi
öldürecek beni bu kara sevda...
-senden başkasını düşünmez oldum
eridim mum gibi sararıp soldum
ümitsiz aşkının esiri oldum
öldürecek beni bu kara sevda...
-günlerce bir ümit bekledim senden
kararsızım dedin hep kaçtın benden
gülmedin yüzüme bir kere olsun
öldürecek beni bu kara sevda...
sarkı baştaki "ingilizce" nakaratla başlar, aynı nakaratla sona erer ve her bir kıtadan sonra sözkonusu nakarat tekrarlanır. bu multi-dile sahip şaheser de bu yöntemle ortaya çıkmış olur. böylelikle bizim de her can sıkıntısı halinde keyfimizi yerine getirecek bir şaheserimiz elimizin altında bulunmuş olur.
(bkz: i love you)
ligin charlotte bobcats le birlikte en kötü takımı olarak gözüken new orleans/oklohama city hornets ı daha çaylak sezonunda birdenbire playoff potasına sokan, istatistiklerine bakıldığında hem atma hem de attırma görevini layıkıyla yerine getirebilen point guard.
new orleans hornets lı chris paul dan önce draft edilmesi ve chris paul un şu anki performasının karşılığında utah jazz gibi guardsız bir takımda bile performans gösteremeyişi onun nba geleceğini pek de hoş olmayacağının şimdiden göstergeleri gibi sankı... keşke bu göstergeleri tersine çevirip sağlam bir point guard a dönüşse de mehmet okur dan milli takımda göremediğimiz üst düzey performansı nba de düzenli olarak görebilsek.
shaquille o neal ın lakabıdır
jason kidd le aynı takımda herhangi bir insanevladı oynasa bu adam o kişiye bile basket attırmanın bir yolunu bulur. potaaltı savaşçısı pek bulunmayan new jersey nets de her maç en fazla asist yapan oyuncu olmakla kalmaz; gider bir de en fazla ribaunt alan oyuncu olur. triple-double denen hadisenin kendisi için bu denli olağan oldğu başkaca bir oyuncu yoktur. her serbest atış öncesi kendisine uğur getirmesi amacıyla gerçekleştirdiği ritüeli ise potaya öpücük göndermesidir; bahsi geçen bu öpücük nbatv jeneriklerine de bolca malzeme olmuştur.
new jersey nets in zamanında ilk sıradan draft ettikleri bir power forvettir. new jersey de oynadığı dönemde yaptığı smaçlarla birçok jeneriksel nba görüntüsünde görülebilecek bu azman, denver da oyunundan daha çok aldığı teknik faullerle, hatta diskalifiye edildiği maçlarla gündeme gelir olmuştur. bir ilk sıra seçimi için vasat bir oyuncudur ve jason kidd in kanatlarının altından ayrıldığı günden beri bu vasatlığı iyice ortaya çıkmış durumdadır.
ray allen in yıldız statüsüne yükseldiği takım milwaukee bucks tır. "big three" olarak anıldıkları dönemde glenn robinson ve sam cassell le birlikte milwaukee yi doğu nun elit takımları arasına taşımıştır. ray allen in seattle supersonics e takası allen in arkasında yedek bekleyen michael redd e yıldız olma yolunu açmıştır.
bülent karpat: engin, kırmızı kart gördün neler hissediyorsun?
engin ipekoğlu: abi hakem bana orospu çocuğu dedi ben de dayanamadım hakeme saldırdım, o da kırmızı gösterdi...
zamanında star ın lig maçlarını şifresiz olarak yayınladığı dönemden bir enstantane. bülent karpat deyince aklıma hep bu gelir. aslında bütün star muhabirliği ve spikerliği döneminde kendisiyle özdeşleşen cümle "xxx yyy yapmak üzeresin neler hissediyorsun"dur, hatta bu cümle karikatürlere konu olmuştur. bu karikatürlerde elinde mikrofonla sahaya dalıp, kaleciyi geçip boş kaleye doğru ilerleyen golcünün yanına koşup "qqq gol atmak üzeresin neler hissediyorsun" diye sorar durumdadır bülent karpat ve bu olay gerçekten yaşansa kimsenin de pek fazla garipsemeyeceği bir olaydır adı geçen kişinin kendine özgü yapısından ötürü. şu anda habertürk spor genel koordinatörlüğü yapmakta ve futbolla ilgili yayınlarda rol almamaktadır; an itibariyle bir basket programını haftada bir hazırlayıp yayınlamaktadır.
engin ipekoğlu: abi hakem bana orospu çocuğu dedi ben de dayanamadım hakeme saldırdım, o da kırmızı gösterdi...
zamanında star ın lig maçlarını şifresiz olarak yayınladığı dönemden bir enstantane. bülent karpat deyince aklıma hep bu gelir. aslında bütün star muhabirliği ve spikerliği döneminde kendisiyle özdeşleşen cümle "xxx yyy yapmak üzeresin neler hissediyorsun"dur, hatta bu cümle karikatürlere konu olmuştur. bu karikatürlerde elinde mikrofonla sahaya dalıp, kaleciyi geçip boş kaleye doğru ilerleyen golcünün yanına koşup "qqq gol atmak üzeresin neler hissediyorsun" diye sorar durumdadır bülent karpat ve bu olay gerçekten yaşansa kimsenin de pek fazla garipsemeyeceği bir olaydır adı geçen kişinin kendine özgü yapısından ötürü. şu anda habertürk spor genel koordinatörlüğü yapmakta ve futbolla ilgili yayınlarda rol almamaktadır; an itibariyle bir basket programını haftada bir hazırlayıp yayınlamaktadır.
-eeee şeyyy kem küm...
-....
diyalog için her iki tarafın da konuşması gerekecektir, fakat genelde hoşlanan erkek kişisi hiçbir dilde mana taşımayan sözcükler sarfederek (daha doğrusu sesler çıkararak) iletişim kurmaya çalıştığındna hoşlanılan kız kişisi dialoğu tamamlamak yerine genelde acınılacak gözlerle o hoşlanan aciz durumdaki erkek kişisine bakar. sözkonusu erkek kişisi, hoşlanılan kız kişisinden öylesi etkilenmiştir ki o kız kişisinin kendisine doğru bakışlarını yöneltmesinden mest olur. erkek kişisi, o bakışların içerdiği yegane duygunun acıma olduğunu öğrendiğinde ise iş işten çoktan geçmiştir artık. bunun içindir ki dialoğa girme işlemi, hoşlanma işleminden önce gerçekleştirilmeli ve mümkünse erkek, kendisi kızdan hoşlanmadan evvel sözkonusu kızın da kendisinden hoşlanmasını sağlayabilmelidir ki entry başındaki kem küm ler kendi içinde özel bir şifre niteliği kazanabilsin...
-....
diyalog için her iki tarafın da konuşması gerekecektir, fakat genelde hoşlanan erkek kişisi hiçbir dilde mana taşımayan sözcükler sarfederek (daha doğrusu sesler çıkararak) iletişim kurmaya çalıştığındna hoşlanılan kız kişisi dialoğu tamamlamak yerine genelde acınılacak gözlerle o hoşlanan aciz durumdaki erkek kişisine bakar. sözkonusu erkek kişisi, hoşlanılan kız kişisinden öylesi etkilenmiştir ki o kız kişisinin kendisine doğru bakışlarını yöneltmesinden mest olur. erkek kişisi, o bakışların içerdiği yegane duygunun acıma olduğunu öğrendiğinde ise iş işten çoktan geçmiştir artık. bunun içindir ki dialoğa girme işlemi, hoşlanma işleminden önce gerçekleştirilmeli ve mümkünse erkek, kendisi kızdan hoşlanmadan evvel sözkonusu kızın da kendisinden hoşlanmasını sağlayabilmelidir ki entry başındaki kem küm ler kendi içinde özel bir şifre niteliği kazanabilsin...
tecrübe nin argodaki ifade halidir. ancak "ben bu konuda çok tecrübeliyim" dediğinizde çevrenizdeki insanlar o konuda yapacaklarınız/söyleyecekleriniz konusunda tam bir güven sahibi olmaktayken; "ben bu konunun kaşarıyım. resmen böyle işlerde kaşarlandım ben" derseniz size olan bakışların tuhaflaşması yüksek ihtimaldir. bir de bir peynir çeşidinden alınma olan bu kelimeyi isim diye barındıran ve utanmadan bu isimle bir turnuvaya katılmış bir takıma iştirak etmişliğim vardır ki tarifi imkansızdır. bu tecrübenin bana kattığı şey, bundna sonra bir takımda oynama konusunda, sizden sözkonusu takımda oynamanızı arkadaşlara he denmeden önce, oynanacak takımın isminin ne olduğunun sorulması gerektiğidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?