hurriyet: 45 kupona ilhan irem kaseti
(bkz: olanlar olmus)
dinle turkiyem dinle...
bizi yonetenler bole giderse, yonetilenlerde bu kadar koyun olursa su tur sasırmalarımız olucak; meclise bası acık girmek, yada bir kadının milletvekili olması...
zaten onceden istenilen beklenen bir seydi,akp bunu istiyordu zaten.
ak parti 376 olsun istiyordu, cumhurbaskanlıgı secimi icin toplantı yeter sayısının.
oldu da.
cunku anayasayı degistirmek icin sebepleri hazır olacaktı; bu sartlar altında kim secebilirki cumhurbaskanı, madem degistirelim kurtulalım.
simdi art arda degisiklikler geliyor, anyasa bazında.
5+5 yıl olarak vatandasın sececegi cumhurbaskanlarımız olacak, yani baskanlık sistemi olacak. baskanlık sistemin dogal sonucları ise; uniter devletin yıkılıp federal devlete gecilmesi, cumhur baskanının yetkilerinin azalması.
yerel yonetim akp elinde, meclis akp elinde, hukumet akp, cumhurbaskanıda devre dısı kalıyor, bundan sonra cem uzan olsa cumhurbaskanı akp istedigini yapar.
sonuc olarak, buyuk bir cıgı baslatacak ilk kartopu olmsutur bu cekilme olayı....
ak parti 376 olsun istiyordu, cumhurbaskanlıgı secimi icin toplantı yeter sayısının.
oldu da.
cunku anayasayı degistirmek icin sebepleri hazır olacaktı; bu sartlar altında kim secebilirki cumhurbaskanı, madem degistirelim kurtulalım.
simdi art arda degisiklikler geliyor, anyasa bazında.
5+5 yıl olarak vatandasın sececegi cumhurbaskanlarımız olacak, yani baskanlık sistemi olacak. baskanlık sistemin dogal sonucları ise; uniter devletin yıkılıp federal devlete gecilmesi, cumhur baskanının yetkilerinin azalması.
yerel yonetim akp elinde, meclis akp elinde, hukumet akp, cumhurbaskanıda devre dısı kalıyor, bundan sonra cem uzan olsa cumhurbaskanı akp istedigini yapar.
sonuc olarak, buyuk bir cıgı baslatacak ilk kartopu olmsutur bu cekilme olayı....
su sıralar ana yasanın anasını gozune kestirmis sahsiyet, sanırım ana yasamızı da alıp gidicez boyle giderse, onu degistir bunu degistir, baskanlık sistemi getir, eyaletlere bolunelim, ulke parcalansın falan filan, bizde hala demokrasi diyip sagda solda birlesme var diyip gezinelim, afferim bize...
a child arrived just the other day,
he came to the world in the usual way.
but there were planes to catch, and bills to pay.
he learned to walk while i was away.
and he was talking ’fore i knew it, and as he grew,
he’d say, "i’m gonna be like you, dad.
you know i’m gonna be like you."
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, dad?" "i don’t know when,
but we’ll get together then.
you know we’ll have a good time then."
my son turned ten just the other day.
he said, "thanks for the ball, dad, come on let’s play.
can you teach me to throw?" i said, "not today,
i got a lot to do." he said, "that’s ok."
and he walked away, but his smile never dimmed,
said, "i’m gonna be like him, yeah.
you know i’m gonna be like him."
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, dad?" "i don’t know when,
but we’ll get together then.
you know we’ll have a good time then."
well, he came from college just the other day,
so much like a man i just had to say,
"son, i’m proud of you. can you sit for a while?"
he shook his head, and he said with a smile,
"what i’d really like, dad, is to borrow the car keys.
see you later. can i have them please?"
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, son?" "i don’t know when,
but we’ll get together then, dad.
you know we’ll have a good time then."
i’ve long since retired and my son’s moved away.
i called him up just the other day.
i said, "i’d like to see you if you don’t mind."
he said, "i’d love to, dad, if i could find the time.
you see, my new job’s a hassle, and the kid’s got the flu,
but it’s sure nice talking to you, dad.
it’s been sure nice talking to you."
and as i hung up the phone, it occurred to me,
he’d grown up just like me.
my boy was just like me.
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, son?" "i don’t know when,
but we’ll get together then, dad.
you know we’ll have a good time then."
seklinde sozleri olan, cat stevens ve guns n roses’dan dinlemesi pek bi zevkli olan sarkı...
he came to the world in the usual way.
but there were planes to catch, and bills to pay.
he learned to walk while i was away.
and he was talking ’fore i knew it, and as he grew,
he’d say, "i’m gonna be like you, dad.
you know i’m gonna be like you."
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, dad?" "i don’t know when,
but we’ll get together then.
you know we’ll have a good time then."
my son turned ten just the other day.
he said, "thanks for the ball, dad, come on let’s play.
can you teach me to throw?" i said, "not today,
i got a lot to do." he said, "that’s ok."
and he walked away, but his smile never dimmed,
said, "i’m gonna be like him, yeah.
you know i’m gonna be like him."
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, dad?" "i don’t know when,
but we’ll get together then.
you know we’ll have a good time then."
well, he came from college just the other day,
so much like a man i just had to say,
"son, i’m proud of you. can you sit for a while?"
he shook his head, and he said with a smile,
"what i’d really like, dad, is to borrow the car keys.
see you later. can i have them please?"
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, son?" "i don’t know when,
but we’ll get together then, dad.
you know we’ll have a good time then."
i’ve long since retired and my son’s moved away.
i called him up just the other day.
i said, "i’d like to see you if you don’t mind."
he said, "i’d love to, dad, if i could find the time.
you see, my new job’s a hassle, and the kid’s got the flu,
but it’s sure nice talking to you, dad.
it’s been sure nice talking to you."
and as i hung up the phone, it occurred to me,
he’d grown up just like me.
my boy was just like me.
and the cat’s in the cradle and the silver spoon,
little boy blue and the man in the moon.
"when you coming home, son?" "i don’t know when,
but we’ll get together then, dad.
you know we’ll have a good time then."
seklinde sozleri olan, cat stevens ve guns n roses’dan dinlemesi pek bi zevkli olan sarkı...
bakınız veren tek kelime veya cumleli bol hiciv, alabildigine saka iceren, cinbaz ruhlu kelime oyunlu entryler girin, populer olmazsanız ben edicem sizi, soz, allahın adını verdim...
nihilist baslıgındaki bir entry yuzunden beni 30 kilo sanmısdır kendileri beni, korktum bir an, sonra tartıldım gecti, hala 78 kiloyum oheyh dedim en sonundada, gece gece atraksiyon yasattı bana uzerinize afiyet...
superman ile spider man birlessin denebilir, amerika bayragı seklinde tayt giyen iki oglan birlesebilir, ama yılların dark knight’ı olaganca karizması ile yalnız kalıcak seklinde dusuncelere gark ediyor bu ruya bireyi,ya ben asırı dozda resimli roman okuyorum, ya da dogrusu bu, tam bilemiyorum...
soyleyecek fazla bisi yok kısaca; 250 milyon dolar degerinde koca bir cop...
guzellik denilen sey karsıdakinin gordugudur. ne fazlası ne azı. o kadar likit o kadar sana, karsıdakine, ozgudurki, yoktan bir adım otesidir sadece, her topalın bir koru var ise, herkesin vardır kendisine ozgu bir guzelligi. zaten guzellik denilen seyin antrapolojik okuması yapılırsada bu bole cıkar. soz gelimi orta cagda senyorlerin hakimiyetindeki guzellik anlayısı ile simdiki aynı mıdır?
orta cagın en guzelllerinden mona lisa bıngıl bıngıl degil miydi?
simdiki guzellik serflerin estetik anlayısından baska bir sey degil. zamanın koleleri simdinin kapital sahipleri ise. zamnında zayıf olan koleler, neden cagımızda toplu bireyleri cirkin bulur hic dusunmedik mi demezler mi?
yada guzellik kapitalizmin cirkinligidir desek az mı demis oluruz? o kadar bakım urunleri o kadar zayıflama urunleri, spor salonlarına verilen aylık ucretler degilmidir guzellik anlayısımızın sınırları. yada goguslere takılan slikonlar degil midir?
daha ne anlatır birey bireye, guzellik gorudugun kadardır fazla dusunmemek gerekir. guzellik dedigin minubus arkası yazı olmus biz hala dusunuyoruz...
orta cagın en guzelllerinden mona lisa bıngıl bıngıl degil miydi?
simdiki guzellik serflerin estetik anlayısından baska bir sey degil. zamanın koleleri simdinin kapital sahipleri ise. zamnında zayıf olan koleler, neden cagımızda toplu bireyleri cirkin bulur hic dusunmedik mi demezler mi?
yada guzellik kapitalizmin cirkinligidir desek az mı demis oluruz? o kadar bakım urunleri o kadar zayıflama urunleri, spor salonlarına verilen aylık ucretler degilmidir guzellik anlayısımızın sınırları. yada goguslere takılan slikonlar degil midir?
daha ne anlatır birey bireye, guzellik gorudugun kadardır fazla dusunmemek gerekir. guzellik dedigin minubus arkası yazı olmus biz hala dusunuyoruz...
filmi sinemalarda iken izleyememistim, dun dvd’den izledim, izleme fırsatı buldum. film oncelikle rahatsız etmek icin cekilmis, bu cok net.zaten mel gibson’ın brave heart’taki gercegi arama cabası passion of the christ ile farklılasmıs ve rahatsız etmeye yonelmisti. mel gibson filmlerinde kendi bakıs acısı ile yorumladıgı olayları izleyiciye tokat niyetine sunuyor artık buna alısmak lazım. filmlerde uc noktada kullandıgı her sey zaten bu tokat atma hevesinin bir parcası, ve bu baglamda dusunursek apocalypto bu acıdan basarılı ve kaliteli. filmin verdigi tutucu ve net mesajlar yerini buluyor, bu yonden izleyici olarak bizim yapabielcegimiz sadece bu fikirlere katılmamak olabilir, film olarak diyebilecek pek bir sey yok menfi anlamda.
filme donersek; film dijital kamera ile cekilmiş olmasına ragmen etraflı bir sanat yonetimi tasıyor. yonetmenlik acısından zaten kusursuz olan film, sanat yonetimi ile birleşince doygun bir seyirlik sunuyor. mel gibson filmde dijital sanatın sınırlarını zorlamış bu gayet acık, makyaj efektler ise yerinde ve amacına yonelik olarak gercekci, sozun ozu her sahnede iciniz yanıyor, rahatıszlık duyuyorsunuz.
konu itibari ile cumhuriyetci muhafazakar yonetmenden beklenen bir alt metin geliyor onumuze. icten ice verilen mesajlar hızlı kurgusu ile butunlesip akıyor zihnimize. sonuc olarak film mel gibson sineması icinde saglam bir yerde duruyor, yapısı musade edenler icin ise senenin en saglam filmi denebilir...
filme donersek; film dijital kamera ile cekilmiş olmasına ragmen etraflı bir sanat yonetimi tasıyor. yonetmenlik acısından zaten kusursuz olan film, sanat yonetimi ile birleşince doygun bir seyirlik sunuyor. mel gibson filmde dijital sanatın sınırlarını zorlamış bu gayet acık, makyaj efektler ise yerinde ve amacına yonelik olarak gercekci, sozun ozu her sahnede iciniz yanıyor, rahatıszlık duyuyorsunuz.
konu itibari ile cumhuriyetci muhafazakar yonetmenden beklenen bir alt metin geliyor onumuze. icten ice verilen mesajlar hızlı kurgusu ile butunlesip akıyor zihnimize. sonuc olarak film mel gibson sineması icinde saglam bir yerde duruyor, yapısı musade edenler icin ise senenin en saglam filmi denebilir...
hep hatırlıcaz...
acilen anneyide konusmaya davet etmek gerekir, zira babadan gelicek titresimlerden doalyı ne kafa kalır ne pc, online da olsa annedir sizi kurtarıcak...
gripinin boyle kahpedir dunya ile birlikte en guzel sarkısı. pamela spencein sesi oturmus gripinin solistine, adını bilmiyorum sarkıları soyleyen cocuk iste...
alkollu gazozdur. gobek yapar, tadı nerdeyse yoktur. su ic daha iyi kıvamındadır ama icilir iste...
macın son bilmem kac dakikasını kale arkası kameralardan izlememe sebebiyet vermis olaydır, bir galatasaray taraftarı olarak fenerbahcenin puan kaybetmesini evimde doya doya, done done izliyemeyeceksem ben dava ederim bu digiturku, zaten kılım, o olur...
aldıgım duuymlara gore bu yeni atamadan genc subaylar rahatsız imiş, her an bu konu ile alakalı muhtıra gelebilirmis, bilemem aklım cok karısık bu sıralar ben ole duydum veya gotumden uyduruyorum, cok karısık...
belkis ozenere ait son derece damar bir sarkıdır. cover2ı vardır bol bol uzak durulması gerekenlerdir onlar. sahibinin sesinden adlı albumde bulunabilir. sozleri;
sen uzaklarda degil
damarimda kanimsin
ben sensiz yasayamam
hayatimsin canimsin
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
birazcik seviyorsan
sozlerime darilma
seni kiskaniyorum
beni yanindan ayirma
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
bilmeden kirdim seni
bilerek asla olmaz
ne olur affet beni
hatasiz insan olmaz
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
sen uzaklarda degil
damarimda kanimsin
ben sensiz yasayamam
hayatimsin canimsin
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
birazcik seviyorsan
sozlerime darilma
seni kiskaniyorum
beni yanindan ayirma
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
bilmeden kirdim seni
bilerek asla olmaz
ne olur affet beni
hatasiz insan olmaz
iste kolen olayim
istersen oldur beni
baskasini seversen
bil ki yasatmam seni
abdullah gulun esi bir kac sene once aihme turkiye aleyhine dava acıp, turkiyede demokrasi olmadıgını, din ozgurlugunun olmadıgını savunmus davayı kaybetmisti. simdi bu hanım efendi first lady olucak, cumhurbaskanı esi olup cesitli organizasyonlarda turbanlı sekilde devletimizi temsil edicek. sanırım bu kadar demokrasi fazla geliyor bize. platonun da dedigi gibi tum sistemler hastalıklıdır, ama suphesiz en hastalıklı olanı demokrasidir diyesi geliyor bireyin...
bolluk, bereket manasına gelen hos bir isim...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?