düzenlemesinden, yorumuna kadar her şeyi harika olan, eskilerden vurucu bir adet fatih erkoç parçası.
senaryosu çok çok ilginç olmasa da, kadrosunda muhafaza ettikleri kişiler için bile izlenesi, özellikle fikret kuskan, nejat isler ve de alemin en krallarından birisi olan erkan can için bile izlenebilecek, pazartesi akşamları hatunların koltuklara hapsolacağını da belgeleyen dizi.
sürükleyicilik ve de çekim kalitesi açısında, yavanın üstünde hatta vasatın üzerinde olduğu, daha ilk bölümden kesinlik kazansa da, vildan atasever biraz iğreti durmuştur sanki. avukatım ama, kimse bilmiyor tadındaki oyunculuğu ile, ilk bölümden haftanın rüküşü olmuştur efendim. nejat işler ise, oyunculuk bazında da,fikret kuskan ve erkan candan eksiği olmadığını da fazlasıyla göstermiştir. bu arada, keramet bıyıktaysa, ben de bırakacam huleynn! demek istiyorum...
bir söz de, melisa sozen için gelecektir efendim. topu topu 22 yaşında olan bu kardeşimiz, bacımız güzel hanım kızımızın; 10 seneden beri evli olan bir hanımı, başarıyla canlandırmış olması da, ne kadar iyi bir oyuncu kumaşına rast gelindiğinin de göstergesi olsa gerektir kanımca.
kısacası, pazartesi kimin kime kira ödeyeceğini belgeleyen dizi olacaktır zamanla...
sürükleyicilik ve de çekim kalitesi açısında, yavanın üstünde hatta vasatın üzerinde olduğu, daha ilk bölümden kesinlik kazansa da, vildan atasever biraz iğreti durmuştur sanki. avukatım ama, kimse bilmiyor tadındaki oyunculuğu ile, ilk bölümden haftanın rüküşü olmuştur efendim. nejat işler ise, oyunculuk bazında da,fikret kuskan ve erkan candan eksiği olmadığını da fazlasıyla göstermiştir. bu arada, keramet bıyıktaysa, ben de bırakacam huleynn! demek istiyorum...
bir söz de, melisa sozen için gelecektir efendim. topu topu 22 yaşında olan bu kardeşimiz, bacımız güzel hanım kızımızın; 10 seneden beri evli olan bir hanımı, başarıyla canlandırmış olması da, ne kadar iyi bir oyuncu kumaşına rast gelindiğinin de göstergesi olsa gerektir kanımca.
kısacası, pazartesi kimin kime kira ödeyeceğini belgeleyen dizi olacaktır zamanla...
bol bol collezione, rodi, loft, colins, lcw kotları giymiş birisi olarak, yaptığım karşılaştırmalar sonucu, özellikle kot pantolon olarak daha iyisini bulamadığım marka. kazık olsa da, biraz araştırılıp, depo-outlet mağazaları dolaşıldı mı, kotlar yarı fiyatına da alınabilir...
yine de, yeni sezon olayında, fiyat olaraktan levi s ile boy ölçüştürmeye çalışmaktadır kendisi...
yine de, yeni sezon olayında, fiyat olaraktan levi s ile boy ölçüştürmeye çalışmaktadır kendisi...
lcw nin bir alt markası olan, fiyatına göre de oldukça kaliteli kazak ve de gömleklere sahip; alınası ve de giyilesi giyim markası.
kolpa kalitedeki t - shirtleri ile, verilen paralar için iyi bedduları kolpalamış, batmakla batmamak arasında bir yerlerde olan marka. fiyat olayında başarılı olsa da, giyimden anlayan kişi, bikaç kuruş daha veririm, daha iyisini giyerim diyerek, bu markayı seçmeme lüksüne sahiptir zannımca. daha iyileri için,
(bkz: mavi jeans)
(bkz: lcw)
(bkz: southblue)
(bkz: mavi jeans)
(bkz: lcw)
(bkz: southblue)
çok içildi mi, insana hamallıktan fazlasını vermeyen, toplu içildi mi, muhabbet güzelleştirici; tek içildi mi efkar bastıran kötü an yoldaşı içecek. her ne kadar, için için, hesabını çatır çatır vereceksiniz tadında, sol melekler amel defterini süslese de, efkarlı ve de depresif anlarda, bünye kendisini içine almaktan alıkoyamamaktadır.
iyi ki varsın! dedirten güzellikte kendisine has bir dünyaya sahip, mükemmel müzik, ve danstan da öte, sanat türü...
flamenko şarkıları için kullanılan isimdir.
yaz boyunca uzun uzadıya, dalgalı cinsine giriştikten sonra, oluk oluk saç dökülmesine sebebiyet verip de, neredeyse kel kalmama sebebiyet vermiş; saçların döküldüğü anlaşıldığı anda son verilmesi gereken eylem. bakımı da çok zordur. bir de, saçlarınız hafif kıvırcık ve dalgalıysa, işiniz de iştir efem...
doğrusunu cinnet getirmek olarak bildiğim, gazetelerin 3. sayfalarında gözlerimizi faltaşı gibi açabilme potansiyeline sahip haberlerde bolcana kullanılan kalıp...
başıma gelen ilginç bir olayın da, başrolünde oynayan, sabahları insanın kimi zaman, özellikle de kış aylarında kambur gibi midesini içeri çeke çeke tuvalete kaçmasına sebebiyet verdiren durum...
efenim, alt katta iki velet kıza sahip dayımlarla altlı üstlü oturmamızdan mütevellit, kız kardeşimle pek bir haşır neşir olan dayımın kızlarından, o zamanlar 2. sınıfa giden büyük kızı, sabahçı olarak okuluna gitmeyi beklediği bir sabah, nereden estiyse, bizim odaya girmiş ve de, uyanmak için uykusuyla savaş halinde olan bendenizin yatağına kadar gelmiştir. bir anda, karşımda onu görüp de irkilmemle, benim de yorganı birden açmamla, karşısında ereksiyon olayına girmiş, halasının oğlunu gören zavallı dayı kızı, o andaki duruma anlam verememiş,
+ nickullah abi o ne öyle?... demesinden sonra, ben de yerlerin dibine girme hissiyatına rağmen, direk hiç bir şey demeden, tek çözüm olan tuvaletin yolunu tutmuşumdur.
ulen sabahı köründe, gideceksin okuluna, ne işin var bizde velet. bir de kış günü, havalar soğuk, iç sütünü, hazırla defterini kitabını, bekle babanı, ısıtsın arabanın motorunu, annene el salla, okula hade yalla demek isterdim şimdi olsa.
efenim, alt katta iki velet kıza sahip dayımlarla altlı üstlü oturmamızdan mütevellit, kız kardeşimle pek bir haşır neşir olan dayımın kızlarından, o zamanlar 2. sınıfa giden büyük kızı, sabahçı olarak okuluna gitmeyi beklediği bir sabah, nereden estiyse, bizim odaya girmiş ve de, uyanmak için uykusuyla savaş halinde olan bendenizin yatağına kadar gelmiştir. bir anda, karşımda onu görüp de irkilmemle, benim de yorganı birden açmamla, karşısında ereksiyon olayına girmiş, halasının oğlunu gören zavallı dayı kızı, o andaki duruma anlam verememiş,
+ nickullah abi o ne öyle?... demesinden sonra, ben de yerlerin dibine girme hissiyatına rağmen, direk hiç bir şey demeden, tek çözüm olan tuvaletin yolunu tutmuşumdur.
ulen sabahı köründe, gideceksin okuluna, ne işin var bizde velet. bir de kış günü, havalar soğuk, iç sütünü, hazırla defterini kitabını, bekle babanı, ısıtsın arabanın motorunu, annene el salla, okula hade yalla demek isterdim şimdi olsa.
matchbox gibi, küçük oyuncak araba modelleri ile, bir dönem velet bünyelerin araba altında yazan ismine anlam veremediği, muhtemelen fransız malı olan oyuncak firması.
bendeniz de, bu oyuncak firmasına türlü türlü arabalar eşliğinde ekürilik yapmış, vefat eden dayımın, makarna yemem üzerine söz verdikten sonra aldığı üzerinde shell reklamı olan bir tır almasıyla, gönlümdeki yeri daha da başka olan markadır. o tırla az mı oynamazdım, dedem de derdi;
- nickullah nereye götüreceksin arabanla, annenleri?
+ bilmem ki, dede! en iyisi yaz gelse de, ben onları denize götürsem... (şimdilerde o tırın bir tekerliği kopmuş, shell yazıları çıkmış olsa da, benim için kartonetin açılmış gündeki yeniliğinden farksızdır. geriye ne diyalogların sahibi dede, ne de, arabayı veren dayım kaldı, orası ayrı mevzu)
bendeniz de, bu oyuncak firmasına türlü türlü arabalar eşliğinde ekürilik yapmış, vefat eden dayımın, makarna yemem üzerine söz verdikten sonra aldığı üzerinde shell reklamı olan bir tır almasıyla, gönlümdeki yeri daha da başka olan markadır. o tırla az mı oynamazdım, dedem de derdi;
- nickullah nereye götüreceksin arabanla, annenleri?
+ bilmem ki, dede! en iyisi yaz gelse de, ben onları denize götürsem... (şimdilerde o tırın bir tekerliği kopmuş, shell yazıları çıkmış olsa da, benim için kartonetin açılmış gündeki yeniliğinden farksızdır. geriye ne diyalogların sahibi dede, ne de, arabayı veren dayım kaldı, orası ayrı mevzu)
veletken daha bir anlamlı olsa bile, şimdilerde bile kardeşime alınanından ka$ık ka$ık hüplettiğim çocukluğumun içeceklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan, kakaolu toz karışım, süper icat.
seneler, takriben 89 ya da 90 yıllarına gösteriyorken, ki o senelerde kendime iyice ben kimim lan? sorularını yöneltmeye başlayacak olmamdan mütevellit, her bakkala gittiğimde, babamın kucağında kinder surprise yanında ona ekürilik yapan şey olmuştur, büyük kutular içerisinde. bir de, o zamanlar altında made in malaysia yazan ilginç güzellikte majorettenin ağzına zıçabilecek arabalar verirlerdi. sırf onları aldırabilmek için bile, bir keresinde sinirlenmem sonucu makasla pijamalarımda çeşitli ve de ilginç şekiller oluşturduğumu da hatırlarım. tabii ki, ilk önce temiz bir iki anne tokadı sonrası emelime kavuştuğumu da bilirim efenim bendeniz.
seneler, takriben 89 ya da 90 yıllarına gösteriyorken, ki o senelerde kendime iyice ben kimim lan? sorularını yöneltmeye başlayacak olmamdan mütevellit, her bakkala gittiğimde, babamın kucağında kinder surprise yanında ona ekürilik yapan şey olmuştur, büyük kutular içerisinde. bir de, o zamanlar altında made in malaysia yazan ilginç güzellikte majorettenin ağzına zıçabilecek arabalar verirlerdi. sırf onları aldırabilmek için bile, bir keresinde sinirlenmem sonucu makasla pijamalarımda çeşitli ve de ilginç şekiller oluşturduğumu da hatırlarım. tabii ki, ilk önce temiz bir iki anne tokadı sonrası emelime kavuştuğumu da bilirim efenim bendeniz.
kunteper canavarı nın insansı adı.. o da nasıl oluyorsa, bir de şekilli olsaydı, erol kol böreği - arnavut böreği falan diye...
(bkz: iğrenç)
(bkz: iğrenç)
her an, biri beni mi çağırdı lan, zın zın zın modunda, tepeleme başınızdan aşağı uzayan zamazingosu ile, cillop gibin g.tünüze kişisel hesap açabilme olasılığına sahip, nam ı diğer erol börek olan, bir bakıma halk kahramanı, yüce gönüllü şahsiyet; bir written and directed by cengiz üstün vakası.
babaya söylemeden hemen bir önceki evre olup, babaya göre daha az tehlike teşkil etmedektir. zira, çoluk çocuk ’ufacık veletler daha bi b.ktan anlamazlar, olur onların arasında bööle mahalle kavgaları’ demeyip de, birbirlerine sırf bu şikayetler sonucu giren, angut metabolizmaya sahip ebeveynler de yok değildir.
biraz daha bıraksaydınız, deniz de ona girerdi dedirten, içkiyi neresinden içtiğini merak ettiğim, zopalanası hatun. ulen, iyi fikir verdi; gerçi doğum günümüz de daha yeni geçti, ama seneye ömrümüz varsa, bekle beni doğduğum gün...
(bkz: tövbe)
(bkz: sinir)
(bkz: asabiyet)
(bkz: tövbe)
(bkz: sinir)
(bkz: asabiyet)
bir macerasında, polisten kaçan aygır gibi bir zenciyi içine almış, alma konusunda potansiyeline söz söylenmeyecek, sonsuzluktan farksız, efsanevi, cengiz üstün ün kaleme aldığı oha karakter.
hollywood bir el atsın da, fantastik macera çatlaklıklarına bir film, bir kırmızı halı edasıyla son versin dediğim, cengiz üstünün senelerdir eskitemediği, her ne kadar kimi zaman sıkıcı olsa da, çoğu zaman yaratıcı eylemler sonucu, maceradan maceraya akan, cengiz üstün karakteri. kendisini, kunteper canavarı kadar sevdirmemiş olsa da, ailecek zamanında gözlüğünü kupp diye takıp da macera manyağı oluşunu pek bir okumuştur. şimdilerde, fermuar dergisinin macera işleri bakanıdır kendisi.
(bkz: cengiz üstün)
(bkz: kunteper canavarı)
(bkz: mokar hastası nihan)
(bkz: cengiz üstün)
(bkz: kunteper canavarı)
(bkz: mokar hastası nihan)
acaba nickini uludag sozluk te mi, yoksa eksi sozluk te mi gördüm? bir türlü karar veremediğim, ilginç niki ile sözlüğü şenlendirmiş bilgicimiz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?