alerji ile alakası olan, alerji yapan.
tıp dilinde alerjik.
küflerden elde edilen hücrelerin kullanılmasıyla ortaya çıkmış, anal ve oral yollardan bünyeye alınan, alexander fleming tarafından 1926-29 arasındaki bir tarihte bulunmuş, yapılmadan önce alerji testi uygulanması gereken antibiyotik.
1989 çıkışlı ismini bilmediğim gipsy kings albümünde yer alan, özellikle yeni bitme ilkbahar yağmurlarının altında dinlemesi, muhtemelen mükemmel olacak, gitarın huşu içinde çalınmasına kulakların kendisini kaptırmasıyla, huzura erdiren, çeşit ama güzel gipsy kings şarkısı..
george michael in daha kendisini yitirip de erkeklere hizmet etmediği zamanlardan çok daha önceleri 17 yaşında iken, wham zamanlarına denk gelen dönemlerde çok sevdiği bir kız arkadaşı için yazdığı, 80lerin en iyi slow çalışmalarından birisi olarak gösterilen, george michaelin whamdan ayrı olarak okuduğu, ve parayı çuvalladığı, ayakkabılarının altına soktuğu parçası.
insanı, dımçıkı dımçıkı modunda dinlemeye maruz bırakan, disko modundaki david guetta parçası. her ne kadar mesleğin ne diyenlere, ben tikiyim, b.kun önde gideniyim diyen kardeşlerimizce pek dinlenilse de, her bünyeye hizmet eden bir şarkıdır efenim bu parça.
sanki, böyle dinleyen kişiyi, uzay yolculuğuna çıkmış gibi duygulara sevk eden, synth-popu iliklerinize kadar hissedebileceğiniz, en iyilerinden bir adet ace of base parçası..
80lerde bir sıkımlık hit parça çıkarıp da sonradan toz olan gruplara bir örnek. synth pop ve rock tarzı bir karışım, died in your arms gibi ölümsüz kült bir parça ve sonrasının olmaması.
80lerin bereketli şarkılarından birisi olma derecesini her daim muhafaza atmiş bir adet cutting crew parçası.
celine dion dan çok daha önceleri jennifer rush tarafından söylenmiş, 80li yılların en bilindik tınılarıyla bezenmiş aşk şarkılarından birisi olan, back to the future filminde de kullanılmış, süper şarkı.
özellikle erkek güruhu için(bkz: biz) gerek duyulan zamanlarda, perde takmak eylemi ile birlikte en kıllandıran eylemlerin başında gelmektedir.
en zor ütü olaylarından birisine imza atan aktivite. hele bir de, ütü yapan kişi gömleği ekürisi ile birlikte yani pantolonla ütülüyorsa, yok kol iziydi, yok manşetleriydi, yok yakasıydı derken, ütünün buharına gerek kalmaz, zira kişi sinirden, gömleği yırtma raddesine gelir.
(bkz: gömlek)
(bkz: pantolon)
(bkz: ütü yapmak)
(bkz: gömlek)
(bkz: pantolon)
(bkz: ütü yapmak)
ömrü hayatım boyunca en kıl olduğum, en gıcık kaptığım aparatlardan birisi olup, ismi üstünde ütü yapabilme işini kolaylaştırma (!) için icat edilmiş aygıt. teyzelerimiz, annelerimiz, anneanne ve babaannelerimiz, yerlere örtü serip de, boylu boyunca uzanma gibi işlerle uğraşmasın diye, elin oğlu du şööle bişi yapayım da şekilli mekilli, bayanlarımız rahat etsin diye düşünüp de tasarlamıştır. buna mukabil, açması da, kapaması da en kıl, en zor masalardan birisidir. yukarı kaldırırken, tam sıkıştırmadan konulduğunda, tam siz ütü esnasındayken sizi kapanmakla tehdit eder. yine de, üzerine battaniye serilmiş zemin yerine, ütü yapmayı kolaylaştırdığı da bir gerçektir.
en son the fountain filmi ile bünyemdeki karizmasına karizma katmış, 1.89 boyunda, 1968 yıılnda sydneyde dünyaya gelen, solak, hollywood starı olma ylunda da emin adımlarla ilerleyen, gelecek senelerde de, bir jack nicholson, bir robert de niro ya da bir al pacino olarak görmemizin muhtemel olduğu, sağlam oyuncu; aynı zamanda opera ile de ilgilenen sanatçı kişilik.
1953 senesinde istanbulda doğmuş, farklı mecralarda bulunup, eğitimini farklı dallarda tamamlamış olmasına rağmen, film sektörüne hizmet eden, insaat ve her sey cok guzel olacak gibi iki şukela filmin yönetmeni olarak da bilinen, karısı ile kurmuş olduğu şirkete binaen yapımcılık görevini de yerine getiren yönetmen, yapımcı, senarist.
kenan imirzalıoğlu da kabadayı doğmuş be arkadaş diye düşündürse de, yavuz turgul porno senaryosu yazsa onu bile izlerim diyen bünyelerin sabırsızlıkla beklediği, yönetmenliğini de ömer vargı nın yaptığı, aralık ayında gösterime girmesi muhtemel, şener şen ile kenan imirzalıoğlunun başrollerini paylaşacağı film.
çocukluk hatıralarından birisidir işte bu da. mahallede özellikle ilkbahar ve de yaz aylarında, toplu biçimde oyun oynayan çocukların içerisinde illaki anlaşamayanları da çıkacaktır. işte bu tarz anlaşamamazlıkların sonucunda da, anlaşamamaya mahal veren çocuğun annesi de, hemen olaya müdahele de bulunsun diye çağrılır,bağrılır.
mesela, ismail ile hasan, mahallede maç yaparken, olur ya çocuk bunnar evladım! kavga ederler, bakarsın ismail bir de, hasan ı bir güzel pataklamış, sen şimdi görürsün diye de tehditler alıyor. bir bakmış, ki hasan, ismail in annesiee, ismaaieellin annneessiea diye anırıyor.
+ ismaiieeelin aanneessiieaa..!!!
- efendim yavrum?
+ ya teyze, hasan beni dövdü, bişi desene.
- tamam yavrum, eve gidince ben kulaklarını çekerim onun...
bir de, daha da büyüyen, dayağı yiyince, x in annesine değil, kendi annesine giden bünyeler de yok değildir. bir de, akşama olaya babalar da karıştı mı, ufacık veledin dediklerine bakan bünyelerin, bir de benim babam senin babanı döver olayına da girmesi işten bile değildir.
mesela, ismail ile hasan, mahallede maç yaparken, olur ya çocuk bunnar evladım! kavga ederler, bakarsın ismail bir de, hasan ı bir güzel pataklamış, sen şimdi görürsün diye de tehditler alıyor. bir bakmış, ki hasan, ismail in annesiee, ismaaieellin annneessiea diye anırıyor.
+ ismaiieeelin aanneessiieaa..!!!
- efendim yavrum?
+ ya teyze, hasan beni dövdü, bişi desene.
- tamam yavrum, eve gidince ben kulaklarını çekerim onun...
bir de, daha da büyüyen, dayağı yiyince, x in annesine değil, kendi annesine giden bünyeler de yok değildir. bir de, akşama olaya babalar da karıştı mı, ufacık veledin dediklerine bakan bünyelerin, bir de benim babam senin babanı döver olayına da girmesi işten bile değildir.
zamanında, uludag sozluk ve zamane sozluk de açmış olduğum, ve de zamanında acıların en büyüklerinden sadece birisine sevk eylemiş, kötü durum;
insanın içini burkmaktan daha da ötede hislere sevk eden, insanın yerle bir solmasına sebebiyet veren, fakat öyle ya da böyle doğal bir sonuç olarak, her şeyin allahtan olduğu gibi, anne ya da babanın ölmesi yanında, belki de pek bir yakıcı etki yapmayacak durum.. lakin öyle bir durumlar vardır ki; ölen kişi kardeşten daha yakındır, güzel günleriniz, kötü günleriniz olmuştur, kafalarınız bozulduğunda beraber iki tek atmış, sigara dumanı, bira kokusu altında dertleriniz size eşlik etmiştir; kız konusu beraberinde borçlara, oradan da ailevi sorunlara bağlanmıştır, belki aynı kızı sevmişsinizdir, belki de parasız kalmışsınızdır, ya da o çok sıkışmıştır, ya da askerde parasız kalmıştır, sizin için en iyisi ona günlükten bi 5 kağıt ayırıp, askerde boşta kalmasın diye para göndermektir; hani ailesine de yük olmasındır, onun dışında da kimi zaman kavga edersiniz, kimi zaman kol kola giderken yumruk yumruğa girecek tartışmalarda bulabilirsiniz kendinizi, sonra da, aradan iki gün geçer, ya telefonunuz çalar ya da iki defa kısa şekilde mesaj geldiğini belirten ses çalar, yine barışırsınız, yıllar böyle akıp gider, hala tanıştığınız merhaba birader ben de faidelibilgi, memnun oldum dediğiniz gün dün gibidir; yine gün gelir, ya siz evlenirsiniz, ya da cebinizde para olmasa dahi, bir çeyrek altın takabilmek için bir paket sigaranızdan, bir haftalık yol paranızdan, ya da sevgilinizin ya da nişanlınızın bir akşamlık yemek parasından feragat edersiniz, o altını onun önüne serilmiş bilimum, tllerin arasına iğnelemek sizi yüceltir, sonra sıra çocuk ziyaretine gelir, ee nasıl olsa yeğeniniz doğmuştur, onun için de kendinizi sıkmışsınızdır, nasıl olsa o da sizin kızınıza nazarlığı hemen doğduğu gece takmıştır, böyle sıcak koyu muhabbetlerle beraber leyla olunan akşamların, mahçup biçimde rus a gidilen, aga hadi halı sahaya gidiyoruz al çantanı da gel lerin sonunda, geç yattığınız gecenin bir yarısında acı acı telefon kulağınızda çınlar, bir bakarsınız en yakın arkadaşınızın karısı çaldırmaktadır telefonu; gecenin ve uykunun vermiş olduğu mahmurluk ile endişe arasındaki bir düşüncenin içerisindeyken, içinizi ateş gibi yakan, tüylerininizi kaskatı kesen, başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden o berbat haberi iliklerinizde hissdersiniz..
ne de acıdır, gidip de o evde bulunmak, en yakın arkadaşınızın yanında gözyaşı döküp, eski günleri yad etmek, evlat acısını yaşayan o annenin, ya da babanın yerine kendini koymak, ve son yolculuğundan önce, tekbirler arasında önce hakkını helal et ip, sonra da, mezarına yağmur suyuna karışmış solucanlı iki kürek toprak atmak...
insanın içini burkmaktan daha da ötede hislere sevk eden, insanın yerle bir solmasına sebebiyet veren, fakat öyle ya da böyle doğal bir sonuç olarak, her şeyin allahtan olduğu gibi, anne ya da babanın ölmesi yanında, belki de pek bir yakıcı etki yapmayacak durum.. lakin öyle bir durumlar vardır ki; ölen kişi kardeşten daha yakındır, güzel günleriniz, kötü günleriniz olmuştur, kafalarınız bozulduğunda beraber iki tek atmış, sigara dumanı, bira kokusu altında dertleriniz size eşlik etmiştir; kız konusu beraberinde borçlara, oradan da ailevi sorunlara bağlanmıştır, belki aynı kızı sevmişsinizdir, belki de parasız kalmışsınızdır, ya da o çok sıkışmıştır, ya da askerde parasız kalmıştır, sizin için en iyisi ona günlükten bi 5 kağıt ayırıp, askerde boşta kalmasın diye para göndermektir; hani ailesine de yük olmasındır, onun dışında da kimi zaman kavga edersiniz, kimi zaman kol kola giderken yumruk yumruğa girecek tartışmalarda bulabilirsiniz kendinizi, sonra da, aradan iki gün geçer, ya telefonunuz çalar ya da iki defa kısa şekilde mesaj geldiğini belirten ses çalar, yine barışırsınız, yıllar böyle akıp gider, hala tanıştığınız merhaba birader ben de faidelibilgi, memnun oldum dediğiniz gün dün gibidir; yine gün gelir, ya siz evlenirsiniz, ya da cebinizde para olmasa dahi, bir çeyrek altın takabilmek için bir paket sigaranızdan, bir haftalık yol paranızdan, ya da sevgilinizin ya da nişanlınızın bir akşamlık yemek parasından feragat edersiniz, o altını onun önüne serilmiş bilimum, tllerin arasına iğnelemek sizi yüceltir, sonra sıra çocuk ziyaretine gelir, ee nasıl olsa yeğeniniz doğmuştur, onun için de kendinizi sıkmışsınızdır, nasıl olsa o da sizin kızınıza nazarlığı hemen doğduğu gece takmıştır, böyle sıcak koyu muhabbetlerle beraber leyla olunan akşamların, mahçup biçimde rus a gidilen, aga hadi halı sahaya gidiyoruz al çantanı da gel lerin sonunda, geç yattığınız gecenin bir yarısında acı acı telefon kulağınızda çınlar, bir bakarsınız en yakın arkadaşınızın karısı çaldırmaktadır telefonu; gecenin ve uykunun vermiş olduğu mahmurluk ile endişe arasındaki bir düşüncenin içerisindeyken, içinizi ateş gibi yakan, tüylerininizi kaskatı kesen, başınızdan aşağı kaynar sular dökülmesine neden o berbat haberi iliklerinizde hissdersiniz..
ne de acıdır, gidip de o evde bulunmak, en yakın arkadaşınızın yanında gözyaşı döküp, eski günleri yad etmek, evlat acısını yaşayan o annenin, ya da babanın yerine kendini koymak, ve son yolculuğundan önce, tekbirler arasında önce hakkını helal et ip, sonra da, mezarına yağmur suyuna karışmış solucanlı iki kürek toprak atmak...
özellikle yaz aylarının bir numaralı ferahlatıcı eylemi. bir de, yıkanmayı seven bir bünyeye sahipseniz, gün boyunca yaz aylarında, yıkanma rekoru kırabilme olanaklarına da sahipsinizdir.
her daim çevremde olsa da, bir türlü anlaşamadığım ya da kimyamın tutmadığı (kimyanın tutması da ne b.ksa, kim çıkardıysa soksun bu cümleyi bir yerlerine), az buz değil epey zeki olan hanımlardan oluşan, melankolik bünyeye sahip hatunlara sahip grup. burçalara inanmıyorum deyip de burçalara inan salak burcu insanı bir türlü çözememiştir kendilerini.
(bkz: aslan burcu erkeği)
(bkz: aslan burcu erkeği)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?