tanıdığım birkaç tanesi sürekli bir şeylerden yakınmaktalar.
anlayamadıkları şeylerden hoşlanan kızlardır. cezmi ersöz yazar, laf salatası yapar, içi boştur ve kızlar da çok bir şey söylediğini sanıp hayran hayran bakarlar. şeylerin içine, manasına değil de dışına, süsüne bakan kız modelidir.
ayrılırken ama aslında çok da ayrılmak istemezken, karşındakinin bir "kal" demesiyle kalabilecekken o insanın bunu dememesinin ardından söylenecek söz. iki taraf da gurur yapıyordur böyle durumlarda genelde ve güzelim ilişkiler boş yere bitiyordur. terk edenin o ruh halini ne de güzel anlatan bir cümle.
eski arkadaşlarınızı bulmaya yarayabilecek bir site ama eski arkadaşları bulmak neye yarar, onu bilemiyorum. zira adı üstünde "eski". ilkokul arkadaşını buluyorsun ama hangi üniversitede hangi bölümü okuduğunu veya nerede çalıştığını falan öğrenmekten öteye gitmiyor muhabbet pek. ne konuşabilisin ki artık tamamen farklı dünyaların insanları olduktan sonra. bira ısmarlamak, rakı sofrası kurmak gibi olayları da var ki bana sanal bebekleri hatırlatıyor. kullananın amacına bağlı tabii ama çok kendini kaptırınca vakit kaybından öteye gitmeyen site.
devrimde gürler
istiklalin ara sokaklarında eski ve yüksek bir apartmanın üst katlarında yer alan kafe. sokağa ve apartmana bakınca başta niye oraya götürüldüğünüzü düşünebilirsiniz ama terasına çıktığınızda bu düşünceleriniz değişecektir. özellikle gece saatleri inanılmaz keyifli bir manzarası vardır. fiyatları biraz tuzlu olsa da değer.
ney çalar, djlik yapar, bol bol piercingi ve küpesi vardır. tasavvufi bir kişiliktir kendisi. kalıpları kırmıştır. bursalıdır. bursadaki cdbankın sahibinin samimi dostudur. canlı olarak dinlediğinizde gözlerinizi kaparsanız kendinizi çölde sanabilirisiniz. dinlemekten keyif aldığım tek dj de odur ayrıca.
nedense herkesin "liseliyim" diye okuduğu nickim. bilseydim böyle olacağını alır mıydım bu nickim.
bu sene 18.si düzenlenen, türkiyenin bir çok ilini gezen blues festivali. ve bursaya itinayla üniversitenin vize zamanlarında gelir.
ünivesitelerin öğrencinin hiç bir işini doğru dürüst halledemeyen bölümü.
büyük ihtimalle beraber olunduğunda çok küçük yaşta ve çok toy olunduğundan karşılaşılması o ilk rezilliklerin hatırlanmasını beraberinde getirecek olaydır. ama ilktir, özeldir ve masumanedir ve ilk aşkın hakikaten unutulup unutulmadığını gösterecek bir durumdur. ama bir de sık sık bir araya geleceğiniz bir ortam da denk geldiyseniz ve o sizin rezilliklerinizi herkese anlattıysa çok can sıkıcı olacak bir durumdur. bir de ateşle barut pek yan yana durmaz, ilk aşklar hiç unutulmaz tabii.
bursada santral garaj civarında, iskender kebapı iskenderden iyi yapan ve iskenderden pahalıya yediren minnacık dükkan.
romanın ilk iki yüz sayfasını okuyacak sabra sahipseniz geri kalan kısımlarını okuma şansına sahip olabilir ve böylece içinizde fırtınalar koparacak bir dünyaya girebilirsiniz. nitekim ilk iki yüz sayfa, özellikle de 100-200. sayfalar arası bo bol tasvir doludur. kiliseyi tasvir eder, geçmişteki halini tasvir eder, olayların geçtiği zamanki halini ve kitabın yazıldığı zamanki halini tasvir eder, onu tasvir eder, bunu tasvir eder... ama sonra olaylar öyle bir gelişir ki quasimadoya mı acıyacaksınız yoksa esmeraldaya mı şaşırırsınız. hatta görmediğiniz ama kafanızda canlandırdığınız esmeraldaya aşık olmanız bile muhtemeldir. romanın sonunda ise içiniz acır.
victor hugo, bu romanı romantizm etkisinde yazmıştır ve dolayısıyla okurken yazarın varlığını ve hangi tarafı tuttuğunu bolca hissederiz. iyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür ama yine de okunmasu gereken bir eserdir. filminden salma hayek oynamıştır ve kafamdaki esmeraldaya hiç uymadığı için izlemekten kaçınmaktayım.
victor hugo, bu romanı romantizm etkisinde yazmıştır ve dolayısıyla okurken yazarın varlığını ve hangi tarafı tuttuğunu bolca hissederiz. iyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür ama yine de okunmasu gereken bir eserdir. filminden salma hayek oynamıştır ve kafamdaki esmeraldaya hiç uymadığı için izlemekten kaçınmaktayım.
"19.yy türk edebiyatı tarihi" diye bir kitabı vardır. türk dili ve edebiyatı okuyan öğrencilere genelde ilk senelerinde kaynak kitap olarak verilir. daha bölüme yeni başlamış, osmanlıca kelimelerden nasibini almamış öğrenci için oldukça ağır bir kitaptır bu. lakin zaman geçip öğrenci, osmanlıca kelimelere aşina olunca "ben bunu mu okuyup anlayamamıştım" der. tanpınar, bu araştırma kitabında sanatçı yönünü ortaya çıkaran tanımlar ve yorumlar yapar. bu kitaba ayrı bir güzellik katar. zira tanpınar edebiyat araştırması olduğu kadar sanatçıdır da. bursayı çok seven bir sanatçı. "bursada zaman" şiirini edebiyat derslerinde en azından bursada her öğrenci okumuştur. bursada mahfele gelip otururmuş. ne yazık ki onun dönemindeki mahfel artık madonun elinde tabii. "beş şehir" adlı kitabında anlattığı şehirlerden biri de bursadır zaten. adına her sene edebiyatın çeşitli alanlarında ödüller verilir.
okuma hızınızı arttırma iddasında olan kurslardır. dedikleri alıştırmaları düzenli olarak yaparsanız arttırır da. bunu göz kaslarınızı geliştirerek yapar. yani yaptığınız bir nevi spordur. başta göz kaslarınız ham olduğu için başınız çok ağrıyacaktır ama zamanla geçer bu ağrı. maksat kelimeyi görüp algılamayı sağlamak, böylece de iç seslendirmeyi azaltmaktır. bu sayede gördüğümüz kelimeleri daha hızlı anlarız. bir de kelimeleri gruplar halinde algılamak önemlidir. bu da satır üzerinde gözlerimizin sıçraması sürecinde kaybettiğimiz zamanı azaltır.
özünde gayet pahalı bir kalem markasıdır ve "kalemine kadar her şeyi marka" düşüncesinden yola çıkılarak anlam genişlemesine uğramış, marka düşkünü insanlar için kullanılmaya başlanmıştır.
şarkılarının sözlerinden yola çıkarak kendisinin dengesiz bir ruh haline sahip olduğu kanısına, oradan da ikizler burcu olduğu kanısına vardığım şarkıcı ki gayet doğru bir tespit yapmışım.
ülkemizde de bolca oynanması ve okunması gerektiğini düşündüğüm bir moliere oyunu. dini çıkarları için kullanan ama aslında gayet de ahlaksız olan birinin kimilerini kandırarak nasıl her şeylerini ellerinden aldığını anlatan bir oyundur. oyun bir dönem yasaklanmıştır çünkü kilisenin işine gelmemiştir fakat moliere ne yapıp ne edip, onu da destekleyen kralın yardımıyla oyunun yasağını kaldırmayı başarmıştır.
asıl konu kıskançlık gibi gözükse de aslında iyi ama saf olanların kötülerin oyununa nasıl geldiğini anlatır. "son pişmanlığın fayda etmez"" dedirten bir shakespeare oyunudur.
halide edip adıvarın en güzel romanı. nitekim diğer romanlarına göre daha objektiftir bu. istibdad dönemini anlatır ama roman yazıldığında olayların üzerinden çok zaman geçtiği için halide edibin de öfkesi geçmiştir ve daha objektif bakmıştır olaylara. esere yine doğu batı çatışması hakimse de halide edip bu romanda bu konuyu diğer romanlarına göre daha yumuşak bir üslupla işlediği için rahatsız edici değildir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?