elektrokardiyografi
kalbin elektriksel aktivitesini saniye saniye gösterip kağıda çizen alet.
(bkz: cream)
cerrahpaşa tıp fakültesinde çok baba bir kadın doğum hocası.
anlattığı fıkralarla yarılırsınız.
ben hocayım siz kimsiniz gibi kompleksleri yoktur.
anlattığı fıkralarla yarılırsınız.
ben hocayım siz kimsiniz gibi kompleksleri yoktur.
bodrum´un en tiki koyu.
evler denize sıfır, kafeler ise denizin üzerindedir.
iskelede beklersiniz taksi gibi çalışan tekneler gelip sizi alır ve açıktaki yatınıza götürür.
ahmet ertegün´ün evi de buradadır.
evler denize sıfır, kafeler ise denizin üzerindedir.
iskelede beklersiniz taksi gibi çalışan tekneler gelip sizi alır ve açıktaki yatınıza götürür.
ahmet ertegün´ün evi de buradadır.
etrafta takılmak, gezinmek anlamına gelir.
bir ray charles parçası. sözleri ahmet ertegün´e aittir.
ah, you can talk about the pit, barbecue
the band was jumpin, the people too
ah, mess around
they doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
ah, everybody was juiced, you can, bet your soul
they did the boogie-woogie, with a steady roll
they mess around
they doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
now, ah, when i say stop dont you move a peg
when i say go, just ah, shake your leg
and do the mess around
i declare, do the mess around
yeah do the mess around,
everybodys doin the mess around
now let me have it there boy
[piano solo]
now you got it boy
[sax solo]
(yeah, ah, mess around, go on mess around)
(mess around, boy)
now this bands goin to play from, 9 to 1
everybody heres gonna have some fun
doin the mess around
ah, doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
now you see that girl, with that, diamond ring
she knows how to, shake that thing
mess around
i declare, she can mess around
ah, mess around,
everybody do the mess around
ah, you can talk about the pit, barbecue
the band was jumpin, the people too
ah, mess around
they doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
ah, everybody was juiced, you can, bet your soul
they did the boogie-woogie, with a steady roll
they mess around
they doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
now, ah, when i say stop dont you move a peg
when i say go, just ah, shake your leg
and do the mess around
i declare, do the mess around
yeah do the mess around,
everybodys doin the mess around
now let me have it there boy
[piano solo]
now you got it boy
[sax solo]
(yeah, ah, mess around, go on mess around)
(mess around, boy)
now this bands goin to play from, 9 to 1
everybody heres gonna have some fun
doin the mess around
ah, doin the mess around
they doin the mess around,
everybody doin the mess around
now you see that girl, with that, diamond ring
she knows how to, shake that thing
mess around
i declare, she can mess around
ah, mess around,
everybody do the mess around
ray charles´ın bir parçası. elvis presley de coverlamıştır.
well
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
say i got a woman way over town good to me oh yeah
she give me money when im in need
yeah shes a kind of friend indeed
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
she saves her lovin early in the morning just for me oh yeah
she saves her lovin early in the morning just for me oh yeah
she saves her lovin just for me oh she love me so tenderly
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
sax solo
shes there to love me both day and night
never grumbles or fusses always treats me right
never runnin in the streets and leavin me alone
she knows a womans place is right there now in her home
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
say i got a woman way over town thats good to me oh yeah
oh shes my baby now dont you understand
yeah and im her lover man
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
a dont ya know shes alright
a dont ya know shes alright
shes alright shes alright
whoa yeah oh yeah oh
well
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
say i got a woman way over town good to me oh yeah
she give me money when im in need
yeah shes a kind of friend indeed
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
she saves her lovin early in the morning just for me oh yeah
she saves her lovin early in the morning just for me oh yeah
she saves her lovin just for me oh she love me so tenderly
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
sax solo
shes there to love me both day and night
never grumbles or fusses always treats me right
never runnin in the streets and leavin me alone
she knows a womans place is right there now in her home
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
say i got a woman way over town thats good to me oh yeah
oh shes my baby now dont you understand
yeah and im her lover man
i got a woman way over town thats good to me oh yeah
a dont ya know shes alright
a dont ya know shes alright
shes alright shes alright
whoa yeah oh yeah oh
mess around isimli parçasının sözleri ahmet ertegün´e aittir.
eric clapton, jack bruce(bas gitar) ve ginger baker´ın(bateri) kurduğu grup.
pink floyd´un bateristi nick mason da bir ginger baker hastası olduğunu soylemiştir.
pink floyd´un bateristi nick mason da bir ginger baker hastası olduğunu soylemiştir.
bundan yıllar önce eric clapton adındaki genç gitarist, çalıştığı yardbirds grubunu bırakıp john mayall’ın bluesbreakers topluluğuna katılmıştı. yapılan albüm ve verilen konserlerden sonra seyircinin ve müzik basınının üzerinde uzlaştığı tek bir slogan vardı; "clapton tanrıdır!"
clapton 30 mart 1945’te ingiltere’nin ripley kasabasında evlilik dışı doğduğunda bu durumun sonraki hayatını nasıl etkileyeceğini tahmin edemezdi. büyükannesi tarafından büyütüldü. yani daha o zamanlar içinde "blues" vardı. fiziksel yönden zayıf olduğundan, sanata, daha da çok müziğe eğilimliydi. herkes gibi buddy holly ve elvis presley dinliyordu. ta ki 14 yaşına gelip "kendimi buldum, yeni bir dünya..." diye tanımladığı blues müziği ile tanışıncaya dek. müzik eğilimi muddy waters ve robert johnson dinledikten sonra bir tutku halini almaya başlamıştı. ailesini ilk gitarını almaya ikna ettiğinde 16 yaşındaydı. gitar efsanesinin tohumları bu basit ve ucuz akustik modelle atılırken saatler süren çalışmaları onu tanınmış bir gitarist yapmaya başlamıştı bile.
1963 yılında ingiltere’nin önemli gruplarından yardbirds’e davet edilmesiyle profesyonel müzik hayatı başladı. grupta birkaç ay ritm çaldıktan sonra öncü (lead) gitarist oldu. bu arada ilk elektro gitarını da almıştı ama bu da ses tesisatlarının ve diğer aletlerin kalitesiyle orantılı olarak kötü bir gibson taklidinden öteye gitmiyordu. ancak yardbirds’ün son zamanlarında bir fender telecaster ve gibson 335 edinebildi. yardbirds ile "five live yardbirds" ve "sonny boy williamson and the yardbirds" albümlerini yaptıktan sonra grubun popa kayıp, ticari müzikle uğraşması eric’in gruptan ayrılması sonucunu doğurdu. bundan sonraki adımı bluesun ingiltere’deki temsilcilerinden john mayall olacaktı. mayall ve grubuna katılmasıyla gibson les poul, ağırlıklı olarak kullandığı gitar oldu. beraber "john mayall bluesbreakers with eric clapton" albümünü kaydettiler. bu albümdeki gitar soloları, stili, wah wah pedalını kullanışı, "clapton tanrıdır!" sloganının doğmasına neden olmuştu. fakat clapton’a grupta tanınan özgürlük ona yeterli gelmemeye başlamıştı, sınır tanımaya niyeti yoktu. işte bu sırada mayall’ın basçısı jack bruce ve baterist ginger baker ile bir araya geldi. grubun adı cream’di. cream, eski blues parçalarını yeniden yorumluyor, emprovizasyon yapıyor, 2-3 dakikalık stüdyo şarkıları konserlerde gitar ve bateri sololarıyla 20-25 dakikaya kadar çıkıyordu. kişisel ve müzikal anlaşmazlıklar, ne yazık ki, heavy metalin bir anlamda led zeppelin’den önceki ilk temsilcisi olarak da tanımlanabilen cream’in sonunu getirdi. "fresh cream", "disreali", "gears", "wheels of fire" ve "goodbye", gruptan kalan albümler olarak raflardaki yerini aldı.
takvimler 1969’u gösterdiğinde, clapton, steve winwoad, rick grech ve ginger baker ile beraber blind faith grubunu oluşturdu. grubun ömrüne tek albüm sığabildi. dağılmanın ardından clapton’ın solo yıllarının başlangıcı olan ve arkadaşlarının ısrarı sonucu çıkarttığı "eric clapton" albümü piyasaya çıktı. albüm iyiydi, ancak "layla" çıkana kadar kimse bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu düşünmemişti. 1970 sonbaharında, arkadaşı jimi hendrix’in ölümüyle büyük üzüntü yaşayan clapton’ı kötü bir sürpriz daha bekliyordu. dostu george harrison’un eşi pattie’ye aşık olmuştu. bu ortamda "layla" şarkısı ve aynı adlı albüm ortaya çıktı. eric’in kalbini açtığı inanılmaz bir giriş solosu ile başlayan "layla", çığlık çığlığa devam ediyordu. sevdiği o kadın hakkındaydı... çok uzakta olan o kadın... böylece uyuşturucu problemiyle dolu 3 yıllık sessizliği başladı. onu geriye döndürmek için pete townshend’in düzenlediği "rainbow concert" ve george harrison’un "bangladesh" konserleri haricinde hiç bir yerde görünmedi.
yıl 1974 olduğunda ise uyuşturucuyu bıraktı, sevdiği kadını elde etti ve geri dönüş albümü "461 ocean boulevard"ı piyasaya çıkarttı. arkası çorap söküğü gibi geldi. "there’s one in every crowd", "e.c was here", "no reason to cry", "slowhand" ve "backless"... 79’a gelindiğinde alışılmış stilinde bir yumuşama ve akustiğe geri dönüş hissediliyordu. daha sonraki dönemde bunu sıkça aldığı alkolün sonucu olarak tanımlayacaktı, ta ki 1985’teki "behind the sun" albümüne kadar... albümde kendini bulmuş ve geriye dönmüş bir clapton karşımıza çıktı. gitarı ve karakteri yeniden ön plandaydı. 86’daki "august" ve 89’daki "journeyman" bunu pekiştirmiş, 88’de "crossroads" adlı 4 cd’lik bir en iyiler derlemesiyle geri dönüşünü ölümsüzleştirmişti. 92’de ise trajik bir biçimde ölen oğluna yaktığı ağıt olarak nitelendirebileceğimiz "tears in heaven" şarkısının da bulunduğu "unplugged" çalışması yayınlandı. bu çalışmayla yılın grammy ödüllerinin bir çoğunu almayı başaran sanatçının son albümü ise 1994’te piyasaya çıkan ve blues köklerine geri döndüğü "from the cardle" oldu. daha sonra içerisinde toplamaların ve canlı performansların da yer aldığı bazı albümleri çeşitli etiketlerle beğeniye sunuldu.
solo ve çalıştığı gruplarla çıkardığı 34 albüm ve sayısı bilinmeyen katkılarının olduğu diğer çalışmalar... teknik olarak kendini çok iyi bulmayan clapton, esas önemli olanın duygu olduğunu savunuyor. blues sololarında ilk ve en büyük etkilenimleri freddie king ve b.b king iken, dobro tekniğinde ise en çok duane allman’dan etkilenmiştir. wah wah pedalı, cream zamanında çok kullanılmakla beraber son zamanlarda pek görülmemiştir. gitar ayarı ise her zaman sabit 1/8’dir. efsanevi gitarist "blackie"yi üç fender staratocester’ı birleştirerek elde etmiştir. 1989’lara kaddar esas gitarı olan "blackie" o yıl emekliye ayrılmış, yerini "eric clapton serisi" adı altında çıkarılan yeni bir stratocaster almıştır. les paul ve gibson diğer sevdiği gitar türleri olmasına karşın clapton adı, stratocaster ismiyle özdeşleşmiştir. 1980’lerden bu yana ingiltere’nin royal albert hall konser salonunda klasikleşmiş konserler veren clapton’u dinleme şansına sahip olanlar, hayatta en sevdiği işi yapan bir adamla karşılaştılar; müzik yapan bir adamla... yaşadığı acıları, mutlulukları, aşkları, uyuşturucuyu, alkolü, armonileri ve rifleriyle bizlere anlatan ve çoktan evrenselliği yakalamış bir adamla... o, eric clapton...
http://www.muzikkutusu.com
clapton 30 mart 1945’te ingiltere’nin ripley kasabasında evlilik dışı doğduğunda bu durumun sonraki hayatını nasıl etkileyeceğini tahmin edemezdi. büyükannesi tarafından büyütüldü. yani daha o zamanlar içinde "blues" vardı. fiziksel yönden zayıf olduğundan, sanata, daha da çok müziğe eğilimliydi. herkes gibi buddy holly ve elvis presley dinliyordu. ta ki 14 yaşına gelip "kendimi buldum, yeni bir dünya..." diye tanımladığı blues müziği ile tanışıncaya dek. müzik eğilimi muddy waters ve robert johnson dinledikten sonra bir tutku halini almaya başlamıştı. ailesini ilk gitarını almaya ikna ettiğinde 16 yaşındaydı. gitar efsanesinin tohumları bu basit ve ucuz akustik modelle atılırken saatler süren çalışmaları onu tanınmış bir gitarist yapmaya başlamıştı bile.
1963 yılında ingiltere’nin önemli gruplarından yardbirds’e davet edilmesiyle profesyonel müzik hayatı başladı. grupta birkaç ay ritm çaldıktan sonra öncü (lead) gitarist oldu. bu arada ilk elektro gitarını da almıştı ama bu da ses tesisatlarının ve diğer aletlerin kalitesiyle orantılı olarak kötü bir gibson taklidinden öteye gitmiyordu. ancak yardbirds’ün son zamanlarında bir fender telecaster ve gibson 335 edinebildi. yardbirds ile "five live yardbirds" ve "sonny boy williamson and the yardbirds" albümlerini yaptıktan sonra grubun popa kayıp, ticari müzikle uğraşması eric’in gruptan ayrılması sonucunu doğurdu. bundan sonraki adımı bluesun ingiltere’deki temsilcilerinden john mayall olacaktı. mayall ve grubuna katılmasıyla gibson les poul, ağırlıklı olarak kullandığı gitar oldu. beraber "john mayall bluesbreakers with eric clapton" albümünü kaydettiler. bu albümdeki gitar soloları, stili, wah wah pedalını kullanışı, "clapton tanrıdır!" sloganının doğmasına neden olmuştu. fakat clapton’a grupta tanınan özgürlük ona yeterli gelmemeye başlamıştı, sınır tanımaya niyeti yoktu. işte bu sırada mayall’ın basçısı jack bruce ve baterist ginger baker ile bir araya geldi. grubun adı cream’di. cream, eski blues parçalarını yeniden yorumluyor, emprovizasyon yapıyor, 2-3 dakikalık stüdyo şarkıları konserlerde gitar ve bateri sololarıyla 20-25 dakikaya kadar çıkıyordu. kişisel ve müzikal anlaşmazlıklar, ne yazık ki, heavy metalin bir anlamda led zeppelin’den önceki ilk temsilcisi olarak da tanımlanabilen cream’in sonunu getirdi. "fresh cream", "disreali", "gears", "wheels of fire" ve "goodbye", gruptan kalan albümler olarak raflardaki yerini aldı.
takvimler 1969’u gösterdiğinde, clapton, steve winwoad, rick grech ve ginger baker ile beraber blind faith grubunu oluşturdu. grubun ömrüne tek albüm sığabildi. dağılmanın ardından clapton’ın solo yıllarının başlangıcı olan ve arkadaşlarının ısrarı sonucu çıkarttığı "eric clapton" albümü piyasaya çıktı. albüm iyiydi, ancak "layla" çıkana kadar kimse bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu düşünmemişti. 1970 sonbaharında, arkadaşı jimi hendrix’in ölümüyle büyük üzüntü yaşayan clapton’ı kötü bir sürpriz daha bekliyordu. dostu george harrison’un eşi pattie’ye aşık olmuştu. bu ortamda "layla" şarkısı ve aynı adlı albüm ortaya çıktı. eric’in kalbini açtığı inanılmaz bir giriş solosu ile başlayan "layla", çığlık çığlığa devam ediyordu. sevdiği o kadın hakkındaydı... çok uzakta olan o kadın... böylece uyuşturucu problemiyle dolu 3 yıllık sessizliği başladı. onu geriye döndürmek için pete townshend’in düzenlediği "rainbow concert" ve george harrison’un "bangladesh" konserleri haricinde hiç bir yerde görünmedi.
yıl 1974 olduğunda ise uyuşturucuyu bıraktı, sevdiği kadını elde etti ve geri dönüş albümü "461 ocean boulevard"ı piyasaya çıkarttı. arkası çorap söküğü gibi geldi. "there’s one in every crowd", "e.c was here", "no reason to cry", "slowhand" ve "backless"... 79’a gelindiğinde alışılmış stilinde bir yumuşama ve akustiğe geri dönüş hissediliyordu. daha sonraki dönemde bunu sıkça aldığı alkolün sonucu olarak tanımlayacaktı, ta ki 1985’teki "behind the sun" albümüne kadar... albümde kendini bulmuş ve geriye dönmüş bir clapton karşımıza çıktı. gitarı ve karakteri yeniden ön plandaydı. 86’daki "august" ve 89’daki "journeyman" bunu pekiştirmiş, 88’de "crossroads" adlı 4 cd’lik bir en iyiler derlemesiyle geri dönüşünü ölümsüzleştirmişti. 92’de ise trajik bir biçimde ölen oğluna yaktığı ağıt olarak nitelendirebileceğimiz "tears in heaven" şarkısının da bulunduğu "unplugged" çalışması yayınlandı. bu çalışmayla yılın grammy ödüllerinin bir çoğunu almayı başaran sanatçının son albümü ise 1994’te piyasaya çıkan ve blues köklerine geri döndüğü "from the cardle" oldu. daha sonra içerisinde toplamaların ve canlı performansların da yer aldığı bazı albümleri çeşitli etiketlerle beğeniye sunuldu.
solo ve çalıştığı gruplarla çıkardığı 34 albüm ve sayısı bilinmeyen katkılarının olduğu diğer çalışmalar... teknik olarak kendini çok iyi bulmayan clapton, esas önemli olanın duygu olduğunu savunuyor. blues sololarında ilk ve en büyük etkilenimleri freddie king ve b.b king iken, dobro tekniğinde ise en çok duane allman’dan etkilenmiştir. wah wah pedalı, cream zamanında çok kullanılmakla beraber son zamanlarda pek görülmemiştir. gitar ayarı ise her zaman sabit 1/8’dir. efsanevi gitarist "blackie"yi üç fender staratocester’ı birleştirerek elde etmiştir. 1989’lara kaddar esas gitarı olan "blackie" o yıl emekliye ayrılmış, yerini "eric clapton serisi" adı altında çıkarılan yeni bir stratocaster almıştır. les paul ve gibson diğer sevdiği gitar türleri olmasına karşın clapton adı, stratocaster ismiyle özdeşleşmiştir. 1980’lerden bu yana ingiltere’nin royal albert hall konser salonunda klasikleşmiş konserler veren clapton’u dinleme şansına sahip olanlar, hayatta en sevdiği işi yapan bir adamla karşılaştılar; müzik yapan bir adamla... yaşadığı acıları, mutlulukları, aşkları, uyuşturucuyu, alkolü, armonileri ve rifleriyle bizlere anlatan ve çoktan evrenselliği yakalamış bir adamla... o, eric clapton...
http://www.muzikkutusu.com
31 temmuz 1923 istanbul doğumlu müzik insanı.
atlantic records´un kurucusu.
beraber çalıştığı kişi ve gruplardan bazıları:
(bkz: cream)
(bkz: led zeppelin)
(bkz: ray charles)
(bkz: the bee gees)
(bkz: yes)
(bkz: genesis)
atlantic records´un kurucusu.
beraber çalıştığı kişi ve gruplardan bazıları:
(bkz: cream)
(bkz: led zeppelin)
(bkz: ray charles)
(bkz: the bee gees)
(bkz: yes)
(bkz: genesis)
ahmet ertegün´ün jerry wexler ile birlikte 1947 yılında kurduğu plak şirketi.
penguen´in son kapağı süper olmuş (2006/08)
penguen ve rte var sadece çizimde ve penguen rte´ye "afedersiniz, lütfen. validenizi de alıp gider misiniz beyefendi?!." diyor kibarca, rte´nin tayyipler alemi kapağına açtığı davayı kaybetmesi üzerine.
penguen ve rte var sadece çizimde ve penguen rte´ye "afedersiniz, lütfen. validenizi de alıp gider misiniz beyefendi?!." diyor kibarca, rte´nin tayyipler alemi kapağına açtığı davayı kaybetmesi üzerine.
en iyi kullanımı için (bkz: woodoo child)
hangi versiyonunda hatırlamıyorum ama oyundan çıkarken bir asker asla görevden kaçmaz evet mi hayır mı diyordu.
cerrahpaşa tıp fakültesi genel cerrahi ana bilim dalında bir öğretim üyesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?