yok yok şeftaliydi o #194933
başlık: kızlık zarı
entry: #206508
meal: dişilerin vücudundaki en önemli organdır. bilirim bu konuyu . geçen sene yıllık ödevimdi organlar. neyin organ olup neyin olmadığını şıp diye anlarım. dediğim gibi organlar da feleğin çemberinden geçmişdir. bahsi geçen bu organ "talihsizler" grubuna giriyor. daha "kader kurbanı organlar", "boynu bükük organlar", "başı dik alnı açık organlar" da var, onlara da başka entrylerde değinirim artık.
entry: #206508
meal: dişilerin vücudundaki en önemli organdır. bilirim bu konuyu . geçen sene yıllık ödevimdi organlar. neyin organ olup neyin olmadığını şıp diye anlarım. dediğim gibi organlar da feleğin çemberinden geçmişdir. bahsi geçen bu organ "talihsizler" grubuna giriyor. daha "kader kurbanı organlar", "boynu bükük organlar", "başı dik alnı açık organlar" da var, onlara da başka entrylerde değinirim artık.
olay ankara’da bir otobüste, muavinle doğulu bir yolcu arasında geçiyor. yolcu cep telefonuyla konuşmaktadır.
yolcu: he gardaşım, otobusteyem..
muavin: beyfendi otobüste cep telefonuyla konuşmak yasak, kapatır mısınız?
y: bir saat sonra ordayam taabi..
m: beyfendi lütfen konuşmayın cep telefonuyla, frenleri balataları bozuyo, kapatın!
y: alo gardaşım bu arabada telefonla konışmak yasah, sen konış ben seni dinliyrem
yolcu: he gardaşım, otobusteyem..
muavin: beyfendi otobüste cep telefonuyla konuşmak yasak, kapatır mısınız?
y: bir saat sonra ordayam taabi..
m: beyfendi lütfen konuşmayın cep telefonuyla, frenleri balataları bozuyo, kapatın!
y: alo gardaşım bu arabada telefonla konışmak yasah, sen konış ben seni dinliyrem
başlık: rezervuar köpekleri
entry: "...benim gibi replik seven bir adamın böyle tamamı replik bir filmi defalarca izlemesi kaçınılmazdı zaten. gerçi türkçeye çevirirken boyuna bok,lanet olsun demişler ama olsun!gene de ilk 10’uma giren bir filmdi.."
meal: öncelikle şunu belirteyim, ben replik seven bir adamım, bu özelliğime bayılıyorum. filmi çok izledim diyorum ama hiç bakmadım bile ekrandaki resimlere, sadece konuşulanları dinledim. adamların ağzı iyi laf yapıyo arkadaş; ama bizimkiler dublajla sıçmış filmin içine. harvi kitıl’ın "amuğa koyyim" lafını "bok,lanet" diye çevirmişler ya deli oldum, sanat katliamı bu vahşet! ayrıca ilk onuma giren filmdir bu, ki kolay kolay çıkarmam.
entry: "...benim gibi replik seven bir adamın böyle tamamı replik bir filmi defalarca izlemesi kaçınılmazdı zaten. gerçi türkçeye çevirirken boyuna bok,lanet olsun demişler ama olsun!gene de ilk 10’uma giren bir filmdi.."
meal: öncelikle şunu belirteyim, ben replik seven bir adamım, bu özelliğime bayılıyorum. filmi çok izledim diyorum ama hiç bakmadım bile ekrandaki resimlere, sadece konuşulanları dinledim. adamların ağzı iyi laf yapıyo arkadaş; ama bizimkiler dublajla sıçmış filmin içine. harvi kitıl’ın "amuğa koyyim" lafını "bok,lanet" diye çevirmişler ya deli oldum, sanat katliamı bu vahşet! ayrıca ilk onuma giren filmdir bu, ki kolay kolay çıkarmam.
sözlüğe hoş gelmiş yeni yazar, sorunu bu ortamda sesli düşünmek galiba, esas sorun nerde.
iyi ki elimizde bi maus var, bi buton var. işimize gelmeyince basıp duralım. sağcıysan solcu görüşe yüklen, solcuysan sağcıya. dinciysen ateiste bas, münafıksan radikale asıl. yendik! evet bravo, maçı aldık. yirmi altıya karşı sıfır. küme düşürdük karşı takımı. düzendeki aksaklığa ancak bu kadar etkiyebiliyoruz işte. berbat oyu ver, provakasyona hayır de! kampanyamız bu, yolumuz açık. 10 yaşındaki çocuğun eline bi bıçak verirsin elma soysun diye. gider sevmediği çocuğun topunu keser o yokken, sevmediği kişiye tepkisini gösterir güya. ya da gider zengin çocuğunun bisikletinin tekerini keser kıskançlıktan. eşitsizliğe böyle karşı konulabileceğini sanar. veya o böyle bir tepki geliştirmiştir. kinini konuşamaz, duygusunu dillendiremez. dilden çok el gelişmiştir çünkü, kafa yormaya gerek yoktur. oy verme olayı da öyle. yazılanları değerlendirme kriteri entry içeriğindeki kalite değil, savunduğu görüş. asıl yanlış olan böyle kısır bir perspektife sahip olmak. tabi kimin neye-niye oy verdiği çok tınında değil kimsenin ve o sadece oy vereni bağlar. ama şu ortaya çıkıyor ki; başka tepki gösteremeyen insan burda elindeki oy verme hakkıyla kendini gerçekleştirmek istiyor, adam olduğunu hissetmek istiyor. "ben de varım işte! görüşüme ters görüşün var öyle mi? bende de berbat oyu verme yeteneği var o zaman" diyor.
eğer karşıt görüşe saygı duymuyorsan, kendi görüşüne saygı beklemek de aptalca olur? ve karşı görüşteki kişiye konuşma hakkı vermediğinde, bastırmaya çalıştığında, bir gün hiç hesap etmediğin bir zamanda ve tahmin edemeyeceğin şiddette geri teper mutlaka. abye girmekten, düşünce özgürlüğünden dem vurup vaazlar veren, nutuk atan zihniyet, şurda göt kadar anlayış göstermekten aciz. bu tedirginlik ne? biri kürdistan dedi, vurun! biri kürt dedi, susturun. hepimizin evine şehitler gelmiştir sırf bu tür görüşler çerçevesinde filizlenmiş olaylardan kaynaklı olarak; ama olayların bu boyuta gelmesinin nedeni de toplum olarak bu konuya, hep sözlükte tasara yaklaşıldığı gibi yaklaşılmasıdır. elbette apoculuk veya pkk, kürt sorununu götünden yorumlayıp, yanlış yoldan halletme yoluna gitmekle ve şiddeti-kaba kuvveti araç olarak seçmekle, esas sınır düşmanlarımızdan aldığı destek ve gazla başarıya ulaşacağını sanmış olmakla tartışılmayacak bi şekilde hata etmiştir. bir iki üniversite okuyup, bir çok kitap yazıp, bazı kesimlerce filozof(?!) olarak anılan apo; orta yol bulup, türk halkını uyuz etmiycek bir uzlaşma noktası bulmaya çalışacakken yanlış yol seçip aslında kendi halkına da en çok zararı yine kendisi vermiştir.
olay daha küçük boyutlardayken hoşgörüyle veya karşılıklı anlaşmayla çözülebilecekken, şuan bu sorunun "sus provakasyon yapma", "bölücü bu" şeklindeki baskıyla susturularak halledilmesi, hayalperestlik ve hala pembe düşlerde yaşamakla açıklanabilir. çünkü eşşeğin amına çoktan su kaçmış durumda.
tasar belki bu ortamda yanlış uslupla düşüncesini ortaya koymakla hata etti, belki ekşideki shark bülbülü gibi bir yerlerden fırlamak niyetindeydi, ama ona karşı yapılan onun yaptığını da geride bıraktı. belki bunu yapanlar, sözlükte çoğunlukta olan kesime hitap etme, göze girme çabasıyla hareket etti, belli değil.
isteniyor ki herkes türküm desin. ne olacak ki brader? göğe mi erecek bi yerimiz. beni sevmeyen, benle olmak istemeyen birine ben niye zorla kendimi sevdireyim ki. olaya olabildiğince yüzeysel bakıyoruz ve buna o kadar alıştırmışızki kendimizi; empati kuramıyor, derine inemiyor, sorunu tespit edemiyor ve tespit edemeyince de çözüm getiremiyoruz. gökyüzüne epeyce bi yükselip yukardan bi bakmak gerek olaya, bakalım acaba ordan nasıl gözüküyor. daha etraflıca ve atgözlüksüz yaklaşmak daha doğru olur.
karşı taraftaki de insan ve artık kendisine "sen kendini yok say, kişiliğini sil, yozlaş, böyle düşünmeden ot gibi yaşa ortalarda, kendine ait düşüncelerin olmasın" denmesinden bıkmış durumda. her toplum kendi içinde yaşayan farklı uluslara hoşgörüyle yaklaşabiliyor, demokrasinin gereği bu. peki biz o kadar korkak mıyız? tuz gibi dağılacağımızdan, saman alevi gibi bir anda yok olacağımızdan mı çekiniyoruz? bu kadar köksüz bi toplum muyuz? kendimizden korkar olmuşuz, kendi dinamiklerimizden şüphe duyar olmuşuz. (ara: türk)
edit ney ki?
iyi ki elimizde bi maus var, bi buton var. işimize gelmeyince basıp duralım. sağcıysan solcu görüşe yüklen, solcuysan sağcıya. dinciysen ateiste bas, münafıksan radikale asıl. yendik! evet bravo, maçı aldık. yirmi altıya karşı sıfır. küme düşürdük karşı takımı. düzendeki aksaklığa ancak bu kadar etkiyebiliyoruz işte. berbat oyu ver, provakasyona hayır de! kampanyamız bu, yolumuz açık. 10 yaşındaki çocuğun eline bi bıçak verirsin elma soysun diye. gider sevmediği çocuğun topunu keser o yokken, sevmediği kişiye tepkisini gösterir güya. ya da gider zengin çocuğunun bisikletinin tekerini keser kıskançlıktan. eşitsizliğe böyle karşı konulabileceğini sanar. veya o böyle bir tepki geliştirmiştir. kinini konuşamaz, duygusunu dillendiremez. dilden çok el gelişmiştir çünkü, kafa yormaya gerek yoktur. oy verme olayı da öyle. yazılanları değerlendirme kriteri entry içeriğindeki kalite değil, savunduğu görüş. asıl yanlış olan böyle kısır bir perspektife sahip olmak. tabi kimin neye-niye oy verdiği çok tınında değil kimsenin ve o sadece oy vereni bağlar. ama şu ortaya çıkıyor ki; başka tepki gösteremeyen insan burda elindeki oy verme hakkıyla kendini gerçekleştirmek istiyor, adam olduğunu hissetmek istiyor. "ben de varım işte! görüşüme ters görüşün var öyle mi? bende de berbat oyu verme yeteneği var o zaman" diyor.
eğer karşıt görüşe saygı duymuyorsan, kendi görüşüne saygı beklemek de aptalca olur? ve karşı görüşteki kişiye konuşma hakkı vermediğinde, bastırmaya çalıştığında, bir gün hiç hesap etmediğin bir zamanda ve tahmin edemeyeceğin şiddette geri teper mutlaka. abye girmekten, düşünce özgürlüğünden dem vurup vaazlar veren, nutuk atan zihniyet, şurda göt kadar anlayış göstermekten aciz. bu tedirginlik ne? biri kürdistan dedi, vurun! biri kürt dedi, susturun. hepimizin evine şehitler gelmiştir sırf bu tür görüşler çerçevesinde filizlenmiş olaylardan kaynaklı olarak; ama olayların bu boyuta gelmesinin nedeni de toplum olarak bu konuya, hep sözlükte tasara yaklaşıldığı gibi yaklaşılmasıdır. elbette apoculuk veya pkk, kürt sorununu götünden yorumlayıp, yanlış yoldan halletme yoluna gitmekle ve şiddeti-kaba kuvveti araç olarak seçmekle, esas sınır düşmanlarımızdan aldığı destek ve gazla başarıya ulaşacağını sanmış olmakla tartışılmayacak bi şekilde hata etmiştir. bir iki üniversite okuyup, bir çok kitap yazıp, bazı kesimlerce filozof(?!) olarak anılan apo; orta yol bulup, türk halkını uyuz etmiycek bir uzlaşma noktası bulmaya çalışacakken yanlış yol seçip aslında kendi halkına da en çok zararı yine kendisi vermiştir.
olay daha küçük boyutlardayken hoşgörüyle veya karşılıklı anlaşmayla çözülebilecekken, şuan bu sorunun "sus provakasyon yapma", "bölücü bu" şeklindeki baskıyla susturularak halledilmesi, hayalperestlik ve hala pembe düşlerde yaşamakla açıklanabilir. çünkü eşşeğin amına çoktan su kaçmış durumda.
tasar belki bu ortamda yanlış uslupla düşüncesini ortaya koymakla hata etti, belki ekşideki shark bülbülü gibi bir yerlerden fırlamak niyetindeydi, ama ona karşı yapılan onun yaptığını da geride bıraktı. belki bunu yapanlar, sözlükte çoğunlukta olan kesime hitap etme, göze girme çabasıyla hareket etti, belli değil.
isteniyor ki herkes türküm desin. ne olacak ki brader? göğe mi erecek bi yerimiz. beni sevmeyen, benle olmak istemeyen birine ben niye zorla kendimi sevdireyim ki. olaya olabildiğince yüzeysel bakıyoruz ve buna o kadar alıştırmışızki kendimizi; empati kuramıyor, derine inemiyor, sorunu tespit edemiyor ve tespit edemeyince de çözüm getiremiyoruz. gökyüzüne epeyce bi yükselip yukardan bi bakmak gerek olaya, bakalım acaba ordan nasıl gözüküyor. daha etraflıca ve atgözlüksüz yaklaşmak daha doğru olur.
karşı taraftaki de insan ve artık kendisine "sen kendini yok say, kişiliğini sil, yozlaş, böyle düşünmeden ot gibi yaşa ortalarda, kendine ait düşüncelerin olmasın" denmesinden bıkmış durumda. her toplum kendi içinde yaşayan farklı uluslara hoşgörüyle yaklaşabiliyor, demokrasinin gereği bu. peki biz o kadar korkak mıyız? tuz gibi dağılacağımızdan, saman alevi gibi bir anda yok olacağımızdan mı çekiniyoruz? bu kadar köksüz bi toplum muyuz? kendimizden korkar olmuşuz, kendi dinamiklerimizden şüphe duyar olmuşuz. (ara: türk)
edit ney ki?
başlığı açarken yaşanan kaygı ve kargaşadan dolayı iki büklüm olarak açılmış başlık olarak gözüküyor. şöyle ortaya çıkmış olabilir.
(büyükler gepgereksiz espiriler yapıyo, bunlara bi başlık altında değineyim en iyisi. ama adı üstünde adamlar büyük, ya alınırlarsa, kalpleri kırılırsa, kızarlarsa. olsun ben yine de bi açmaya çalışayım bu başlığı)
- büyüklerin yaptığı gereksiz..
- şşt evlat! noluyoruz, yoksa bize laf mı sokacan!! bakıyorum da "büyükler ve gereksiz" kelimeleri aynı cümle içinde yer alıyor?!
- yoo, "gereksiz yapılan espiriler" diyecektim, ama karıştı böyle ya. ne dediğimi biliyo muyum?
(büyükler gepgereksiz espiriler yapıyo, bunlara bi başlık altında değineyim en iyisi. ama adı üstünde adamlar büyük, ya alınırlarsa, kalpleri kırılırsa, kızarlarsa. olsun ben yine de bi açmaya çalışayım bu başlığı)
- büyüklerin yaptığı gereksiz..
- şşt evlat! noluyoruz, yoksa bize laf mı sokacan!! bakıyorum da "büyükler ve gereksiz" kelimeleri aynı cümle içinde yer alıyor?!
- yoo, "gereksiz yapılan espiriler" diyecektim, ama karıştı böyle ya. ne dediğimi biliyo muyum?
giderse sözlüğün tadını tuzunu da götürecek faten. umaım sildiği entryleri bir yerde muhafaza ediyordur, onlarda bir çok bilgicin kahkahası, şaşkınlığı, hayranlığı, hüznü saklı. küskünlüğünün geçip, kendisini de entrylerini de ait olduğu yere koyması gerek.
sözlükteki seyrine bakınca; bazen kendisine karşı sergilenen yanlış tutumlara karşı gösterdiği sabırlı ve bildiğinden şaşmayan tavrına, her kavram ve olayda eğlendiren bir yön bulabilen bakışına, pozitif tutumuna, espirili yaklaşımına ve bir şekilde yerleştirdiği oturttuğu faten duruşuna sadık kalarak sözlüğe geri dönmesi gereken yazardır.
sözlükteki seyrine bakınca; bazen kendisine karşı sergilenen yanlış tutumlara karşı gösterdiği sabırlı ve bildiğinden şaşmayan tavrına, her kavram ve olayda eğlendiren bir yön bulabilen bakışına, pozitif tutumuna, espirili yaklaşımına ve bir şekilde yerleştirdiği oturttuğu faten duruşuna sadık kalarak sözlüğe geri dönmesi gereken yazardır.
karşılaştığı bir olay sonrası şaşkınlığa uğrayan isanın çıkardığı ses, verdiği tepki olarak geçiyor diyaloglarda. ben yapamıyorum ama, bi türlü çıkaramadım bu sesi. hö çıkıyor, heü çıkıyor, bazen hön sesi de çıkabiliyor kendimi çok şaşırttığımda; ama orjinal bir honk sesini daha yakalayamadım. acaba sesi yanlış yerden çıkarmaya mı çalışıyorum diye de şüphelerim var.
kucağındaki ağlayan çocuğunu susturmaya çalışan anne, yanıdaki adamdan yardım ister,
- sus yavrum, ağlama. bak amca kızıyo. amcası bi kız buna da sussun.
- lan velet sus bakim, skerim ananı yoksa ha!
- sus yavrum, ağlama. bak amca kızıyo. amcası bi kız buna da sussun.
- lan velet sus bakim, skerim ananı yoksa ha!
(bkz: bükemediğin bileği öpeceksin)
- özde insan olmaya geldim
- bura manav, iki yandaki dükkana geç plastip showcu var orda
- sözde ben bir insan olma..
- sana insan diyenin amına koyim
- bura manav, iki yandaki dükkana geç plastip showcu var orda
- sözde ben bir insan olma..
- sana insan diyenin amına koyim
klasik türk filmlerinin azcık zamane versiyonu. adam öksürmeye başladığı an "ahanda kesin kanserdir bu" dediğim, bir kaç hoş diyalogla süslenmiş, sonu yine baş karakterin ölümü ve küçük beyin yetim kalmasıyla biten türk filmi.
tanımam etmem ama iyi biri olsa gerek. nickinin sayılardan oluşması da çok güzel olmuş. ayrıca iyi bir yazardır, üye takip şeysini takip ettiğimiz takdirde güzel entrylerini de bulabiliriz. hele bir entrysi var ki çok çok güzeldi, şimdi entry numarasını unuttum, aklıma gelmiyo ya pardon. yazarlığı, bilgiçliği bir yana insan olarak da beğenirim
bunun yanında epilasyon da yapmamışlarsa bir çoğu amcama benzer.
- senin için yandığımı görmüyor musun?
- nerdesinki tam olarak, kordinatları bildir.
- nerdesinki tam olarak, kordinatları bildir.
- hiç çocuğunuz yok mu?
- geride kalıcı eserler bırakmaktan yanayım.
- geride kalıcı eserler bırakmaktan yanayım.
önemli bi faktördür, hep bir adım önde olmak demektir. ama kendini kandırmaktır, ilerde çocuklarınla konuşurken, "yav zamanında bilgi sözlük vardı, kralıydım oranın. puanım binbeşyüzdü. döktürürdüm. daha a demeden takdir edilirdim. o kadar güzel kasardımki" şeklinde eski günlerden bahsederken elbet bi cız sesi gelir içerlerden
ve asıl önemli olan ikinci husus da şu; sözlükte size kafayı takmış biri olması faktörü. bu ilk durumdan daha fenadır. mesela bir entryimden dolayı bana kafayı takan kişi üye takip şeysi sayfamı açıp görebildiği bütün entrylerime berbat oyu vermiş, entrylerin içeriğine hiç bakmadan .
bu çocukça bir öç alma taktiğidir. küçükken hatasını yüzüne söylediğimiz çocuk, bunu hazmedemeyip, biz yokken akvaryumumuzun suyunu boşaltıp balığımızı öldürüp öç aldığını sanardı, ya da diktiğimiz çiçekleri arkamızdan koparırdı. bu çok saçma bir şey. eline vermişler oy kullanma hakkı, bu şekilde gücü hissetmeyi ve kullanmayı deniyor. ama bunun sonucunda ne bana bir şey yapabilir ne de haksızken haklı pozisyonuna geçebilir. puanım 80’den 60’a inmiş, çok mu dertti yani. madalya mı takacaktık sonunda. sorunlu bir ruh hali göstergesi bu yapılan, o kadar.
böylece, kendimi yem olarak kullandığım olayla birlikte seri eksi oy veren ibne de ortaya çıkarılmış, birilerinin yapması gereken amme hizmeti de gerçekleştirilmiş oldu.
sözlüğü populer olma, kendini ıspatlama yeri ya da en çok muhteşem oyu alanın kazandığı bir yarışma olarak görmemek gerek. berbat oyu almıym diye canının istediğini yazmaktan geri dıurmak da olmaz. kasıtlı olarak kötü oy mu kullanmışlar, bırak gençler eğlensin . olaya "karşılaştığım kavramlara ne gözle bakıyorum, çeşitlendirebiliyor muyum? hazır boş yer var aklımdakileri not edeyim" gözüyle bakmak daha iyi olur
ve asıl önemli olan ikinci husus da şu; sözlükte size kafayı takmış biri olması faktörü. bu ilk durumdan daha fenadır. mesela bir entryimden dolayı bana kafayı takan kişi üye takip şeysi sayfamı açıp görebildiği bütün entrylerime berbat oyu vermiş, entrylerin içeriğine hiç bakmadan .
bu çocukça bir öç alma taktiğidir. küçükken hatasını yüzüne söylediğimiz çocuk, bunu hazmedemeyip, biz yokken akvaryumumuzun suyunu boşaltıp balığımızı öldürüp öç aldığını sanardı, ya da diktiğimiz çiçekleri arkamızdan koparırdı. bu çok saçma bir şey. eline vermişler oy kullanma hakkı, bu şekilde gücü hissetmeyi ve kullanmayı deniyor. ama bunun sonucunda ne bana bir şey yapabilir ne de haksızken haklı pozisyonuna geçebilir. puanım 80’den 60’a inmiş, çok mu dertti yani. madalya mı takacaktık sonunda. sorunlu bir ruh hali göstergesi bu yapılan, o kadar.
böylece, kendimi yem olarak kullandığım olayla birlikte seri eksi oy veren ibne de ortaya çıkarılmış, birilerinin yapması gereken amme hizmeti de gerçekleştirilmiş oldu.
sözlüğü populer olma, kendini ıspatlama yeri ya da en çok muhteşem oyu alanın kazandığı bir yarışma olarak görmemek gerek. berbat oyu almıym diye canının istediğini yazmaktan geri dıurmak da olmaz. kasıtlı olarak kötü oy mu kullanmışlar, bırak gençler eğlensin . olaya "karşılaştığım kavramlara ne gözle bakıyorum, çeşitlendirebiliyor muyum? hazır boş yer var aklımdakileri not edeyim" gözüyle bakmak daha iyi olur
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?