(bkz: delii kanlı kızlar molped kullanır)
sırasıyla,
entry: #226804
başlık: aklımdasın
entry: #235728
meal: ben de denedim, oluyorr! işe yarıyor!!
entry: #226804
başlık: aklımdasın
entry: #235728
meal: ben de denedim, oluyorr! işe yarıyor!!
şu günlerde iş değişikliği nedeniyle biraz yoğun, meşgul, huysuz; ama her zamanki gibi nüktedan bir birey. ve yine şu aralar en çok yardımına ihtiyaç duyduğum kişi..
başlık: (bkz: sanatçi hosgelir)
entry: #222269
meal: oy oy oy! neler var bende neler.. sabaha kadar malzeme çıkarırım bilgiçlerin aslında söylemek istedikleri başlığına. uğraştırırım sizi.
entry: #222269
meal: oy oy oy! neler var bende neler.. sabaha kadar malzeme çıkarırım bilgiçlerin aslında söylemek istedikleri başlığına. uğraştırırım sizi.
yanındaki erkeğin, kızın sevgilisi olmasından iyidir.
(bkz: evliliği yasal seks sanan erkek zihniyeti)
(bkz: devlete vergi veren yasal genelevlerden bihaber erkek zihniyeti)
(bkz: devlete vergi veren yasal genelevlerden bihaber erkek zihniyeti)
- oha arif bey, 9 çocuğu nası yaptınız?
- zor olmadı, siktim oldu.
- zor olmadı, siktim oldu.
bir an önce hayata başlamak isteyen erkektir, zira evlenene kadar kişi kendini bir bekleme döneminde veya bir geçiş sürecinde hisseder. evlenince, gerçek hayatı bekleme süreci sona erecektir ve asıl hayat başlayacaktır.
bir plan, bir projeye atılma sürecindeyken bunu bahane edip duraklar kişi bazen, "evlenince yaparım" "evlenene kadar böyle idare ederim" "evlenince olur" gibi telkinlerle kendini hep geçiş döneminde muhafaza eder ve bazı başlangıçlardan alıkoyar kendini, tıpkı "iş sahibi olunca artık kendi ayaklarım üstünde rahatça durabileceğim, o tarihten itibaren isteklerimi dilediğim gibi yerine getirebileceğim" düşüncesiyle iş sahibi olma zamanı beklenirken ve o zamana kadar yaşadığı hayatı o günü beklemekle geçiren kişi gibi, evlilik öncesi dönemde asıl hayata geçiş için bir bekleme dönemi gibidir. evlilikle beraber yaşam zerrelerine kadar hissettirir kendini kişiliğe, acısıyla tatlısıyla gerçekten yaşamaya başlanır, ciddi bir sorumluluk duygusu ve algıların aşırı duyarlı hale gelmesi söz konusudur.
bir plan, bir projeye atılma sürecindeyken bunu bahane edip duraklar kişi bazen, "evlenince yaparım" "evlenene kadar böyle idare ederim" "evlenince olur" gibi telkinlerle kendini hep geçiş döneminde muhafaza eder ve bazı başlangıçlardan alıkoyar kendini, tıpkı "iş sahibi olunca artık kendi ayaklarım üstünde rahatça durabileceğim, o tarihten itibaren isteklerimi dilediğim gibi yerine getirebileceğim" düşüncesiyle iş sahibi olma zamanı beklenirken ve o zamana kadar yaşadığı hayatı o günü beklemekle geçiren kişi gibi, evlilik öncesi dönemde asıl hayata geçiş için bir bekleme dönemi gibidir. evlilikle beraber yaşam zerrelerine kadar hissettirir kendini kişiliğe, acısıyla tatlısıyla gerçekten yaşamaya başlanır, ciddi bir sorumluluk duygusu ve algıların aşırı duyarlı hale gelmesi söz konusudur.
türkçeyi yahudi göçmeninden öğrenmiş bir kızılderili geleneğidir.
- sizin buğalar çok sicak olmak mösyöğ oturan kömüş. siz daltöşak gezebilorsuz. tüğkiyede bizim götümiz donoor.
- bizde adet boyle olmak.
- sizde odun komür bol. sen bize odun vermek, komür vermek he?
- bizde odun kutsal olmak. odun vermemek komürg vermemek.
- siz katmerli pintü olmak, siz aciykmamak için siçmamak.
- ne yapalim cannimm, sizden öğğenmek!
- sizin buğalar çok sicak olmak mösyöğ oturan kömüş. siz daltöşak gezebilorsuz. tüğkiyede bizim götümiz donoor.
- bizde adet boyle olmak.
- sizde odun komür bol. sen bize odun vermek, komür vermek he?
- bizde odun kutsal olmak. odun vermemek komürg vermemek.
- siz katmerli pintü olmak, siz aciykmamak için siçmamak.
- ne yapalim cannimm, sizden öğğenmek!
onu alan bunu da aldı;
-şirin bi bebek sahibi olma korkusu
-her akşam sıcak yatak korkusu
-her daim yaslanabilecek bir omuz bulma korkusu
-kendin yapmadığın halde arasıra mutfakta hazır yemek bulma korkusu
.
-şirin bi bebek sahibi olma korkusu
-her akşam sıcak yatak korkusu
-her daim yaslanabilecek bir omuz bulma korkusu
-kendin yapmadığın halde arasıra mutfakta hazır yemek bulma korkusu
.
- ayten pozisyon değiştirecez, bu tutmadı domal.
- biz işimize baksak arif
- indir bacağını, tut şu eşyamı, koy yerine. hah oraya.
- nası böyle?
- iyi, sen kıpırdama gol atana kadar.
- saldır kartal, yavaş arif! belim kırıldı hadi bi gol
- biz işimize baksak arif
- indir bacağını, tut şu eşyamı, koy yerine. hah oraya.
- nası böyle?
- iyi, sen kıpırdama gol atana kadar.
- saldır kartal, yavaş arif! belim kırıldı hadi bi gol
atların da şehit olabildiğini ve onlara hakarete teşebbüs içinde olduğumuzu bize hatırlatan bir entrydir, bu açıdan kalmalı. duyarlı moderatör arkadaşlarımızdan bu entrymin silinmesi rica olunur.
alıcı: 46. nesil bilgiç adaylarından jüpitertoynağı
sevgili jüpitertoynağı yiğğenim,
buralar hep bağ bahçe şu an, sana hava atarak göstermem için bekliyor yavaş yavaş bozulmayı. o zamanlar daha ortam göt olmuş olacak, denizden yarrak çıkacak ve atasözüne uyup onu da yiyecez, keza yemişiz çoktan. yaşarsam bi göttirik sözlük zirvesinde buluşup gezeriz 2050nin çarpık götleşmeli mekanlarınının aslını anlatırım sana. seni tahayyül edemiyorum; saçını, gözünü.. ama götgöbek bi deden olarak karşına çıktığımda "niye bu dünyayı düzdünüz dedelek" diye sitem etme çarparım! sana kızmaya hakkım da yok aslında, kıyıda köşede sikilmedik bir değer de bırakmadık size ama mektubu yazan olarak zeytinyağı rolünde değilim yanlış anlama yegenim. hepimiz bi deliği gözümüze kestirdik öyle geçirdik düzene. aslında iyi yaptık belki, eskiler kastı da ne oldu, bize geçiş dönemini yaşamak düştü. çok garip bir döneme rastladık. son 10 bin yılda biriken bilgiyi 10 yılda üçe beşe katladık.
fakat bu değişim döneminde ayakta durmakta zorlandık, tutunamadık çoğu zaman. eski biz olamazdık, yeni bir portre çizmeliydik, ama formunu örnek alabileceğimiz bir profil yoktu önümüzde. doğaçlama yapmak zorunda kaldık. elimiz ayağımıza dolaştı, bocaladık. geçmişimizi yadsıdık, batıya öykünmeyi denedik genelde. yine batı da dikenli yatak gibi göründü gözümüze çoğunlukla. uyum sağlamak için yargılamayı ve değerlendirmeyi bi yana bıraktık. ille de her şey mantığa uymak zorunda değil, dedik. bu kadarını başarabildik. belki olumlu sonuçlanabilir bu evrim, senle karşılaşana kadar. ne diyelim kısmet, ya da sadece ben diyeyim bunu, en azından şu an böyle söyleniyor bu durumlarda.
bunlar bi yana kaçırdığın çok şey var aslında. benim, dünya savaşlarını, atatürkü, menderesi, lenini, ajda pekkanı, büyük-küçük olayları.. sadece çok eski arşivlerde görebildiğim gibi; sen de, şu an gözümüze zorla sokulan tayyipi ve ekürisi unakıtanı, devrimi, ekonomik krizi, usame bin ladeni, abd-ırak savaşını, beşiktaşın barcelonayı 3-0 dağıtışını, gsnin uefa kupasını, michael jacksonı... vesair bir çok şeyi ancak eski arşivlerde bulabileceksin.
iadei entry de bekliyorum ha toynağından başlarım yoksa, kestane kebap acele cevap.
sevgili jüpitertoynağı yiğğenim,
buralar hep bağ bahçe şu an, sana hava atarak göstermem için bekliyor yavaş yavaş bozulmayı. o zamanlar daha ortam göt olmuş olacak, denizden yarrak çıkacak ve atasözüne uyup onu da yiyecez, keza yemişiz çoktan. yaşarsam bi göttirik sözlük zirvesinde buluşup gezeriz 2050nin çarpık götleşmeli mekanlarınının aslını anlatırım sana. seni tahayyül edemiyorum; saçını, gözünü.. ama götgöbek bi deden olarak karşına çıktığımda "niye bu dünyayı düzdünüz dedelek" diye sitem etme çarparım! sana kızmaya hakkım da yok aslında, kıyıda köşede sikilmedik bir değer de bırakmadık size ama mektubu yazan olarak zeytinyağı rolünde değilim yanlış anlama yegenim. hepimiz bi deliği gözümüze kestirdik öyle geçirdik düzene. aslında iyi yaptık belki, eskiler kastı da ne oldu, bize geçiş dönemini yaşamak düştü. çok garip bir döneme rastladık. son 10 bin yılda biriken bilgiyi 10 yılda üçe beşe katladık.
fakat bu değişim döneminde ayakta durmakta zorlandık, tutunamadık çoğu zaman. eski biz olamazdık, yeni bir portre çizmeliydik, ama formunu örnek alabileceğimiz bir profil yoktu önümüzde. doğaçlama yapmak zorunda kaldık. elimiz ayağımıza dolaştı, bocaladık. geçmişimizi yadsıdık, batıya öykünmeyi denedik genelde. yine batı da dikenli yatak gibi göründü gözümüze çoğunlukla. uyum sağlamak için yargılamayı ve değerlendirmeyi bi yana bıraktık. ille de her şey mantığa uymak zorunda değil, dedik. bu kadarını başarabildik. belki olumlu sonuçlanabilir bu evrim, senle karşılaşana kadar. ne diyelim kısmet, ya da sadece ben diyeyim bunu, en azından şu an böyle söyleniyor bu durumlarda.
bunlar bi yana kaçırdığın çok şey var aslında. benim, dünya savaşlarını, atatürkü, menderesi, lenini, ajda pekkanı, büyük-küçük olayları.. sadece çok eski arşivlerde görebildiğim gibi; sen de, şu an gözümüze zorla sokulan tayyipi ve ekürisi unakıtanı, devrimi, ekonomik krizi, usame bin ladeni, abd-ırak savaşını, beşiktaşın barcelonayı 3-0 dağıtışını, gsnin uefa kupasını, michael jacksonı... vesair bir çok şeyi ancak eski arşivlerde bulabileceksin.
iadei entry de bekliyorum ha toynağından başlarım yoksa, kestane kebap acele cevap.
bir hayalin gerçekleşmesini beklerken, bir an önce zaman geçsin, vakit dolsun, kavuşayım istersin. bir an önce lise bitsin, üniversiteyi kazanayım, üniversite bitsin de iş bulup rahatlayayım dersin.
genelde annelerde çok olur; çocuğum büyüyüp yürüse de beraber gezmeye çıksak.. oğlum bir an önce askerden gelse de yanımda olsa, kızımın okulu bi bitse...
ama hep bu uzaktaki hedefin gerçekleşmesi beklendiğinden, içinde bulunulan o anın tadı çıkarılamaz, es geçilir. beklenen an gelene kadar bir yaşam yaşanmaz, hep hayal edilen o an düşünüldüğü için içinde olunan zaman dilimi öylesine bir bekleme salonundaki boş oturuş modunda geçer. ancak hayale kavuşma günü geldiğinde kişi gerçekten yaşamaya başlayacaktır. hiç yaşanmadan ve değerlendirilmeden geçen o bekleme dönemi yüzünden, kişi zamanın nasıl geçtiğini fark etmez, ve bilincinin kendinde olmadığı o boş dönemden sonra aklı başına geldiğinde, kendine bi bakar ve yılların geçtiğini, yaşlandığını fark eder. istediğine ulaşır sonunda; ama yaşanmadan geçen zaman telafisiz bir kayıptır.
genelde annelerde çok olur; çocuğum büyüyüp yürüse de beraber gezmeye çıksak.. oğlum bir an önce askerden gelse de yanımda olsa, kızımın okulu bi bitse...
ama hep bu uzaktaki hedefin gerçekleşmesi beklendiğinden, içinde bulunulan o anın tadı çıkarılamaz, es geçilir. beklenen an gelene kadar bir yaşam yaşanmaz, hep hayal edilen o an düşünüldüğü için içinde olunan zaman dilimi öylesine bir bekleme salonundaki boş oturuş modunda geçer. ancak hayale kavuşma günü geldiğinde kişi gerçekten yaşamaya başlayacaktır. hiç yaşanmadan ve değerlendirilmeden geçen o bekleme dönemi yüzünden, kişi zamanın nasıl geçtiğini fark etmez, ve bilincinin kendinde olmadığı o boş dönemden sonra aklı başına geldiğinde, kendine bi bakar ve yılların geçtiğini, yaşlandığını fark eder. istediğine ulaşır sonunda; ama yaşanmadan geçen zaman telafisiz bir kayıptır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?