2006-2007 ve 2007-2008 sezonlarında fenerbahçede harikalar yaratmış, tam ismi cappie pondexter olan, başarılı guard. 2007 senesinde wnbade mvp olma başarırısını göstermiştir. bendeniz tarafından siyah afacan dennis lakabıyla eşleştirmiş olduğum 24 yaşındaki bayan basketbolcu, 2008-2009 senesinde rusyada top sektirecek.
izmirde başladığı basketbol hayatına ceyhanda devam etmişitir. 1988 doğumlu başarılı forvet, aynı zamanda milli takım formasını da ıslatmıştır, ıslatıyor. 2008-2009 sezonunda galatasarayda izleyeceğimiz bayan basketbolcu
önce gırçlatılır sonra tıkır tıkır.
son dünya kupasına kalmasıyla şaşırtan, isveçle berabere kalmasıyla "oha" dedirten bir takıma sahip ülke.
"akp kapatılmamıştır ama çok ciddi bir uyarı verilmiştir" cümlesi ile kapatılmsından hayırlı bir karar çıktığına inandığım durumdur.
hayırlısıysa olsun dediğimiz dönemler geride kalmıştır, hayır mı şer mi görülecektir.
hayırlısıysa olsun dediğimiz dönemler geride kalmıştır, hayır mı şer mi görülecektir.
"durdurun dünyayı inecek var" demenize sebep olan durum
içenin parasından yararlanma aracı, içmeyenler tütün fabrikalarında çalışarak bu açığı kapatabilirler
o kadar çok karmaşıklaşmış ve karışıklaştırılmıştır ki, kafamız karmaşımtırak bir şekilde, acaba bu da ergenekoncu mu yoksa o da mı ergenekoncu diye dolaşıp durmaktayız. öyle ki, ergenekoncuları yakalayan polisler de ergenekoncuysa onları kim yakalayacak diye düşünmekten kendimizi alabilmişsek ya etkisinden çıkmışızdır, ya da olayı anlamışızdır.
ama, pkk, dhkpc, hizbullah, el kaide gibi örgütlerin yanında tskdan kişilerin olması, rektörlerin bulunması, parti liderleri, gazeteciler derken, acaba milli görüşe uzanır mı dediğimiz zaman diliminde, milli görüşçülerin de içeri alınmasıyla iyice karışmış, biz 70 milyon ergenekoncu muyuz? yoksa sadece %52 ergenekoncu muyuz biz? diye sormuşsak, henüz anlamadığımızı kabul etmeliyiz.
uğur mumcuyu patronu mu öldürttü, susurluk ergenekonsa niye değilse ne? falan filan diyerek ilerlenebilecek ve her babayiğidin içinden çıkamayacağını düşündüğümüz sırada da tuncay güney denen, eski gazeteci yeni haham yardımcısı, kanadada yoğun güvenlik önlemleriyle korunan vatandaşımız da işin içine girince tadından yenemeyecek bir yayla çorbası kıvamına gelmişse, bundan sonrasını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
ama bir iddia var ki, kuvvetli bir iddiadır, o da darbe yapılacak denmesidir. bundan sonra şunu tahmin edebiliriz, tahmin ettiğimiz her uçuk fikir gerçek olur.
birşey anlamadıysanız aşağıdaki paragrafı okuyalım:
yukarıdaki kadar karmaşık bir olay olgu bütünü!
ama, pkk, dhkpc, hizbullah, el kaide gibi örgütlerin yanında tskdan kişilerin olması, rektörlerin bulunması, parti liderleri, gazeteciler derken, acaba milli görüşe uzanır mı dediğimiz zaman diliminde, milli görüşçülerin de içeri alınmasıyla iyice karışmış, biz 70 milyon ergenekoncu muyuz? yoksa sadece %52 ergenekoncu muyuz biz? diye sormuşsak, henüz anlamadığımızı kabul etmeliyiz.
uğur mumcuyu patronu mu öldürttü, susurluk ergenekonsa niye değilse ne? falan filan diyerek ilerlenebilecek ve her babayiğidin içinden çıkamayacağını düşündüğümüz sırada da tuncay güney denen, eski gazeteci yeni haham yardımcısı, kanadada yoğun güvenlik önlemleriyle korunan vatandaşımız da işin içine girince tadından yenemeyecek bir yayla çorbası kıvamına gelmişse, bundan sonrasını tahmin etmek hiç de zor olmasa gerek.
ama bir iddia var ki, kuvvetli bir iddiadır, o da darbe yapılacak denmesidir. bundan sonra şunu tahmin edebiliriz, tahmin ettiğimiz her uçuk fikir gerçek olur.
birşey anlamadıysanız aşağıdaki paragrafı okuyalım:
yukarıdaki kadar karmaşık bir olay olgu bütünü!
ne kılıbıktır ne pısırık, sadece biraz akılsızdır ki böyle erkekler ölmeden ya da annesi ölmeden boşanmıştır muhtemelen
fenerbahçe kızılelma ülküsü. yapılması imkansız kadar zor, ama inanılması bir o kadar kolay bir ülküdür
dik duramayanlar için, 5 dakika boyunca yapılması neredeyse imkaansız olan fiil
mesela kötü espriler başlığına sahiden berbat bir espri yazılır ve bu espri berbat oyu alır, yazar da tereddüte düşer, acaba mükemmel bir espri yaptım da benim mi haberim yok diye
oğlu yağmur atsız ile birlikte bir kitap okurlar; bu kitap ince memeddir. ikisi de bu kitabı çok sever. daha sonra hüseyin nihal atsız, bu kitabın yazarıyla tanışır ve iyi bir arkadaş olur.
buna benzer sözlerle yazılan bir makalesi vardır yağmur atsızın. yeni yayımlanan bir makale (sanırım 2004 veya 2005)
yağmur atsız, "ömrümün ilk 65 yılı isimli kitabının 110.sayfasında, şunları yazıyor.
yaşar kemal, biliyor musun ben bir dönemler senin babanla beraber raki içerdik diyor, buna yağmur atsız, nasıl olur babam sizin gibi çulsuz bir komunistle nasıl rakı içer sohbet ederdi diye soruyor yaşar kemal de yanıtlıyor;
ederdi, ederdi.. hem öyle ahım-şahım yerlerde değil, ikindi üzerleri zaman zaman sirkeci’deki meyhanelerde buluşup rakılar ve laflardık. sonra o karaköy’den karşıya geçerdi. ben de kendi işime giderdim.
- peki ne münasebetle tanıştınız?
- benim ince memed’i okumuş ve çok hoşuna gitmiş. ‘ben bu gençle tanışmak istiyorum’ demiş. götürüp tanıştırdılar. birbirimizden hoşlandık. o tabii ki benim komünist olduğumu biliyordu. ben de onun türkçü olduğunu. ama yine de iyi anlaşırdık.
---------------
vasiyetnamesinde oğlunun asla komunist olmaması gerektiğini söylemiş nihal atsızın oğlu bugün komunist ve yazar
komunistlere güvenilmeyeceğini söyleyen nihal atsız da yaşar kemalle beraber rakı içerdi.
yağmur atsızın bunları niçin yazdığını bilmek zor ama babasının taraftarları tarafından inkar edileceği kesin.
buna benzer sözlerle yazılan bir makalesi vardır yağmur atsızın. yeni yayımlanan bir makale (sanırım 2004 veya 2005)
yağmur atsız, "ömrümün ilk 65 yılı isimli kitabının 110.sayfasında, şunları yazıyor.
yaşar kemal, biliyor musun ben bir dönemler senin babanla beraber raki içerdik diyor, buna yağmur atsız, nasıl olur babam sizin gibi çulsuz bir komunistle nasıl rakı içer sohbet ederdi diye soruyor yaşar kemal de yanıtlıyor;
ederdi, ederdi.. hem öyle ahım-şahım yerlerde değil, ikindi üzerleri zaman zaman sirkeci’deki meyhanelerde buluşup rakılar ve laflardık. sonra o karaköy’den karşıya geçerdi. ben de kendi işime giderdim.
- peki ne münasebetle tanıştınız?
- benim ince memed’i okumuş ve çok hoşuna gitmiş. ‘ben bu gençle tanışmak istiyorum’ demiş. götürüp tanıştırdılar. birbirimizden hoşlandık. o tabii ki benim komünist olduğumu biliyordu. ben de onun türkçü olduğunu. ama yine de iyi anlaşırdık.
---------------
vasiyetnamesinde oğlunun asla komunist olmaması gerektiğini söylemiş nihal atsızın oğlu bugün komunist ve yazar
komunistlere güvenilmeyeceğini söyleyen nihal atsız da yaşar kemalle beraber rakı içerdi.
yağmur atsızın bunları niçin yazdığını bilmek zor ama babasının taraftarları tarafından inkar edileceği kesin.
jeanne darc (fransızca) ve joan of arc (ingilizce) olarak anılan tarihsel bir fransız kız.
bilgi;
14 yaşında tanrının ona fransayı kurtarmasını söylediğini iddia etmiş.
16 yaşına geldiğinde kraldan birtakım ordularla başta toulouse kalesi olmak üzere birkaç büyük kaleyi kurtarmış
18 yaşına geldiğinde fransa kralı tarafından bir tehlike olduğu anlaşılmış ve hapse atılmış
19 yaşında fransızlardan gelen serbest bırakma talebi üzerine kral da onlardan karşılığında para istemiş
bu durum üzerine halk da jeannearcı kurtarmak için para toplamış ancak fransa kralı bu paraya karşılık kızı ingilizlere satmış
ingilizler de o sıralar 20 yaşına basmış bu genç kızı halkın gözleri önünde halka moral, düşmana ibreti alem ve birtakım kişilere de boy gösrterişi olsun diye diri diri yakmıştır.
halk iyice isyan ederek kralı alaşağı etmiş ve getirilen yeni kral ile de ingilizleri yenmeyi başarmıştır
bunun sonucu olarak yüzyıl savaşları uzamıştır.
jeanne darca katolik kilisesi tarafından azize unvanı verilmiştir.
yorum;
bilindiği gibi istanbulun fethinin fazla engelle karşılaşmadan tamamlenmasının sebeplerinden biri (lise 1 tarih kitaplarından hatırlarız)fransa ile ingiltere arasında yaşanan yüzyıl savaşlarıdır.
jeanne darc, bu savaşın uzamasındaki en önemli rolü oynamış çünkü fransa tam yenilecekken jeanne çıkıvermiştir. yani yüzyıl savaşları uzamıştır.
bu sayede ingiltere ile fransa haçlı seferlerine katılamayınca istanbul tehdidine avrupadan bir yardım gelememiştir.
yani istanbulun fethinin sebeplerinden biri de kısmen jeanne darctır
bilgi;
14 yaşında tanrının ona fransayı kurtarmasını söylediğini iddia etmiş.
16 yaşına geldiğinde kraldan birtakım ordularla başta toulouse kalesi olmak üzere birkaç büyük kaleyi kurtarmış
18 yaşına geldiğinde fransa kralı tarafından bir tehlike olduğu anlaşılmış ve hapse atılmış
19 yaşında fransızlardan gelen serbest bırakma talebi üzerine kral da onlardan karşılığında para istemiş
bu durum üzerine halk da jeannearcı kurtarmak için para toplamış ancak fransa kralı bu paraya karşılık kızı ingilizlere satmış
ingilizler de o sıralar 20 yaşına basmış bu genç kızı halkın gözleri önünde halka moral, düşmana ibreti alem ve birtakım kişilere de boy gösrterişi olsun diye diri diri yakmıştır.
halk iyice isyan ederek kralı alaşağı etmiş ve getirilen yeni kral ile de ingilizleri yenmeyi başarmıştır
bunun sonucu olarak yüzyıl savaşları uzamıştır.
jeanne darca katolik kilisesi tarafından azize unvanı verilmiştir.
yorum;
bilindiği gibi istanbulun fethinin fazla engelle karşılaşmadan tamamlenmasının sebeplerinden biri (lise 1 tarih kitaplarından hatırlarız)fransa ile ingiltere arasında yaşanan yüzyıl savaşlarıdır.
jeanne darc, bu savaşın uzamasındaki en önemli rolü oynamış çünkü fransa tam yenilecekken jeanne çıkıvermiştir. yani yüzyıl savaşları uzamıştır.
bu sayede ingiltere ile fransa haçlı seferlerine katılamayınca istanbul tehdidine avrupadan bir yardım gelememiştir.
yani istanbulun fethinin sebeplerinden biri de kısmen jeanne darctır
işçilerin haklarını aramaları için dünyanın 160 ülkesinde senkronize olarak kutlanan ama canım türkiyesinin taksiminde yasak olan eyleme katılmak isteyen işçilerimizin, polislerle karşılaştıktan sonra meydana gelen en baş komiserin açıklaması, "olumsuz bir durum yaşanmadı (polisler için, onlar hep dayak attı, hiç yemedi)"
bir türk yüzbaşısına incirlikte kimliğini soran amerikalı nöbetçiye türk yüzbaşısı olduğunu söyleyen yüzbaşının yere yatırılarak (eşi ile beraber) üzerinin arandığı, buna yakındaki amerikan barından çıkan kişilerin de "go ahead" diye bağırdıkları ve bu durumdan şikayetçi olan yüzbaşının bu durumu askeri kanadın en üstüne şikayet ettiğini (heyhat ismini hatırlayamadığım) havayüzbaşısı röportajda belirtiyor.
yine aynı röportajda şikayet ettiği için merkeze çekildiğini dinlendirilmek üzere, o erin ise askerliğine son verildiğini ve evine gönderildiğini, mükafatlandırıldığını söylüyor. bir yüzbaşıya yaptığı bu muameleden sonra yüzbaşı askeri mahkemeye çıkarılmasının gerektiğini düşünerek, bu olayın da bir leke olduğunu belirterek ordudaki görevinden istifa etmiş. şu an da thyde kaptan pilotluk yapmaktaymış.
bir üstteki (bkz: #785120) entry sahibine selam eder, götürülerin içine bunu da eklemeyi münasip görürüm.
yine aynı röportajda şikayet ettiği için merkeze çekildiğini dinlendirilmek üzere, o erin ise askerliğine son verildiğini ve evine gönderildiğini, mükafatlandırıldığını söylüyor. bir yüzbaşıya yaptığı bu muameleden sonra yüzbaşı askeri mahkemeye çıkarılmasının gerektiğini düşünerek, bu olayın da bir leke olduğunu belirterek ordudaki görevinden istifa etmiş. şu an da thyde kaptan pilotluk yapmaktaymış.
bir üstteki (bkz: #785120) entry sahibine selam eder, götürülerin içine bunu da eklemeyi münasip görürüm.
hayatının 40 yılını mu kıtasını aramak için harcamış, oxford üniversitesi mezunu, kimyacı, tarihçi asker ve saire birçok işi bünyesinde barındıran ama hayatının en büyük oranını tarih ile yan yana koyun koyuna hatta iç içe geçirmiş bir kişi. bu konuda 4 tane kitabı vardır:
the children of mu (munun çocukları) 1931 yılında basılmış, 1934 yılına kadar 5 baskı yapmıştır. 267 sayfa
the lost contient of mu (kayıp kıta mu) 1931 yılında basılmış, 1934 yılına kadar 5 baskı yapmıştır. 335 sayfa
the sacred of mu (munun kutsal sembolleri) 1933 yılında basılmış, 1934te 2. baskısını yapmıştır. 296 sayfa
cosmics forces of mu (munun kozmik güçleri) 1933 yılında basılmış ve tek baskı yapmıştır. 246 sayfa.
tüm kitapları new yorktaki ives vashburn matbaası tarafından yapılmıştır. çok eski ve değerli kitaplardır. (şu sıralar türkçe baskılarının olup olmadığını, bulunup bulunmadığını araştırmaktayım, bulursam eklerim)
the children of mu (munun çocukları) 1931 yılında basılmış, 1934 yılına kadar 5 baskı yapmıştır. 267 sayfa
the lost contient of mu (kayıp kıta mu) 1931 yılında basılmış, 1934 yılına kadar 5 baskı yapmıştır. 335 sayfa
the sacred of mu (munun kutsal sembolleri) 1933 yılında basılmış, 1934te 2. baskısını yapmıştır. 296 sayfa
cosmics forces of mu (munun kozmik güçleri) 1933 yılında basılmış ve tek baskı yapmıştır. 246 sayfa.
tüm kitapları new yorktaki ives vashburn matbaası tarafından yapılmıştır. çok eski ve değerli kitaplardır. (şu sıralar türkçe baskılarının olup olmadığını, bulunup bulunmadığını araştırmaktayım, bulursam eklerim)
atatürk tarafından atanmış ilk meksika büyükelçisi, mu kıtası ve mayalılar ile ilgili çok araştırma yapmıştır. daha ayrıntılı bilgi için; (bkz: #785114)
dünyada bir kısım komunist devletin olduğunu görünce:
-küba, çin ve kuzey koreye savaş açıyoruz. ulan gittik komunistler vardı geldik hala var.
alman halkının nüfus artış hızının yılda -%0,1 olduğunu görünce;
- ey alman, en az 3 çocuk yap!
almanyadaki türk nüfusunu görünce;
-yahudiler gitti, boşluğumu fırsat bilmiş şimdi de türkler basmış burayı.
amerikanın israil ile ilişkisini görüncei;
-ben onlara dedim yahudileri saklamayın diye.
ismet inönünün öldüğünü ve türkiyenin kapısının herkese açık olduğunu görünce;
-rusyaya saldıracak olursak türkiye üzerinden gidelim, yoğun savunma yok, ayrıca yabancılara karşı kapıları sonuna kadar açık
almanyadaki ateist nüfus oranını görünce;
-gamalı haç sökmez, başka formuller bulmak lazım
almanyayı ab üyesi olarak görünce;
-işte hayalim buydu, avrupa tek bayrak altında toplanmış, şimdi de bu bayrağı değişelim.
gibi gibi çoğaltarak hitlere uygun, uzun uzun demeçler kaleme alınabilir
-küba, çin ve kuzey koreye savaş açıyoruz. ulan gittik komunistler vardı geldik hala var.
alman halkının nüfus artış hızının yılda -%0,1 olduğunu görünce;
- ey alman, en az 3 çocuk yap!
almanyadaki türk nüfusunu görünce;
-yahudiler gitti, boşluğumu fırsat bilmiş şimdi de türkler basmış burayı.
amerikanın israil ile ilişkisini görüncei;
-ben onlara dedim yahudileri saklamayın diye.
ismet inönünün öldüğünü ve türkiyenin kapısının herkese açık olduğunu görünce;
-rusyaya saldıracak olursak türkiye üzerinden gidelim, yoğun savunma yok, ayrıca yabancılara karşı kapıları sonuna kadar açık
almanyadaki ateist nüfus oranını görünce;
-gamalı haç sökmez, başka formuller bulmak lazım
almanyayı ab üyesi olarak görünce;
-işte hayalim buydu, avrupa tek bayrak altında toplanmış, şimdi de bu bayrağı değişelim.
gibi gibi çoğaltarak hitlere uygun, uzun uzun demeçler kaleme alınabilir
çeviri sanılabilecek bir yazı;
kadıköydeki umumi helaya gittiğimde, lavabodaki sabunlukların yanına yazmışlar
press the pomp for soap (sabun için pompaya basınız)
lütfen pompaya yavaş basınız
düşündüm, heralde yabancılar pompaya basmayı, türkler de ayarlı basmayı bilmiyorlar
kadıköydeki umumi helaya gittiğimde, lavabodaki sabunlukların yanına yazmışlar
press the pomp for soap (sabun için pompaya basınız)
lütfen pompaya yavaş basınız
düşündüm, heralde yabancılar pompaya basmayı, türkler de ayarlı basmayı bilmiyorlar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?