ideolojiler öldü lafını kullanıyor yeni devrimciler...
ne güzelde mantıgı baslatıp bitirdiler..
herkes bozulmalardan ağlayıp sızlıyor.
kimse memnun değil mevcut düzenden...
şimdi kurtarıcımı bekleyecegiz!
cokta umutluyuz,bakıslardan gözkırpışlardan...
halbuki hiç bir güzel yüzün kirletilmeden ciddiye alınmayacagını biliyorum
tarihin tekerrür ettiğini savlayan insanın kendinde göremedi ilerleme
daha iyisi için,daha yüksekler için,ben ve benim gibilerden gelicek ayaklanmalar gerekiyorsa,ben zatım adına yokum.cocuklarım ve onun cocukları için gerekiyorsa bu,ben bu ugurda ölmem gerekirse,unut gitsin!bu ugurda sessiz yasamayı kabul etcem ama...korkupta havlayan ölümüne kosan her sey midemi bulandırmıstır.devrimcileri sevmem,devrim özünde kan ister,ölüm,en sevdiği koku kan kokusudur,bir devrimi diyerinden ayıran sadece zamandır özü itibariyle yeterli bir düşünce olmadı hiç...
(bkz: devrim isteği)
maske takmalı ve en iyi rolü oynamalıyız(ki zaten bu yapılır)oynadıkca benimser ve o oluruz,kişilikler tam da böyle olusur,tercih cok önemlidir,kişiliğin farklı olusu kavramı bir kavrama sadece yakınlıktan gelir özü itibariyle o bile cok klişedir
bazen sorumlulukları,özgürlük adına sırtlarız,evlilikte baslangıcta budur
istencler saylangoz gibidir,acar içini onu görmek istersiniz,görünce ise hemen kapamak!
teknolojinin dogurdugu tek sey sanımca putlar
büyük düşünceyle,küçük düşünce arasındaki fark zamanlamadır
(bkz: bilgiclerin aforizmalari )
-mahmut oglum benim için birşey alırmısın
+efendim mehmet abi?
-bana bir okey kap gel
+hık?
-hadi yavrum sen öyle de anlar onlar
+costu adam mına koyum,sanki bilmiyorum okey ne,göt herif yakın da bana otuzbir cek diye de bagırır, tamam abi alırım!...
+efendim mehmet abi?
-bana bir okey kap gel
+hık?
-hadi yavrum sen öyle de anlar onlar
+costu adam mına koyum,sanki bilmiyorum okey ne,göt herif yakın da bana otuzbir cek diye de bagırır, tamam abi alırım!...
bazen öyle bir inmeye başlarız ki, tutacak şeyler ya sevimsiz gelir,ya tutmak istemeyiz ya da o duruş hoşumuza gider,ineriz! ve inmeyip hatta çıkmaya başladığımız an, inmekten sıkıldığımız andır…
uzayda yer kaplama, hep içindeki boş havadan daha önemli farz edildi, bu; gazla doldurulmuş balonlara ait bir önyargı, hepsi havalanıp kibirli göz kırpışlarda, gerilip patlar bulutlar arasında ve bunun için şimşeğe gerek yoktur…
(bkz: insandaki sanı)
insanlık ilginç bir sürece girdi, başta hoştu, ilerler gibiydi, teknolojisini yükseklere çıkardı ki teknoloji bir noktaya geldikten sonra uçar gibiydi üstümüzde. insanın kendi iç dünyasını düşünmeye başlamasıyla birlikte günümüzde o doldu artık, aşk, sevgi, arkadaşlık kavramları üzerine konuşamaz oldu, yozlaştı… her bireyin ağzında’’ah eskiler’’sözünü duyar oldu küçükler. bu gelişmişlik günü rahatlatırken, sanal yaşanılanlar ilginç bir stres türünü çıkardı bizlere. mutsuzluğun değişik bir versiyonu. hastalıklı mumyalara dönmenin sızılarını çeken yeni bir tür. teknoloji kelimesinin büyüsünde kendine bir yer bulurken, anlamsızlaşan çehreler. eski aşk filmleriyle, şimdikilere baktınız mı? ikiyüzlülüğün bu kadar açığa çıkması ilginç değil mi? nedeni; kendi hayatında bunu içten yaşayamayan yapımcısına, oyuncusuna… bu kişiler! aile bağları zayıflayan günümüz insanı, nasıl bir aileler zinciri kuracaktır acaba zamanla, bu kopuk, sadece ucuz çıkarları için bir arada olan insanlar mutluluğun adını mı değiştirecekler? eskiden mutlu olduğumuz şeyler birer evlat acısına mı dönecekler?
(bkz: teknoloji ve insan)
hiçbir anlatım ve gösterim, gerçeği veremez. anlatanın objektifliği görecelidir
tartışma uzun sürüyor ve sonuç alınamıyorsa büyük tabular vardır. her eklenen cümle farklı olaylardır. sonunda varılan sonuca o konudan değil başka bir konudaki düşünsel kaybetmeden varılır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?