confessions

chamomile

- Yazar -

  1. toplam entry 519
  2. takipçi 1
  3. puan 51063

sıla

chamomile
ilk bölümlerdeki heyecanı süren lakin ’töre’ meselesini konu itibarıyla çokça abartıp, zannımca mardin ve yöresini fazlaca tefe koyan, cansu dere’nin güzelliğinin oyunculuktaki eğitimsizliğini perdeleyememeye başladığı yine de izlenebilir, vakit bulabildikçe izlediğim dizi. dizideki ’narin’ karakterini canlandıran boran’ın kız kardeşinin sözleri beni çok etkiliyor. duru bir kişiliğe ait özlü sözleri var.

hırsız polis

chamomile
geçen sezon asla kaçırmadığım; fakat son dört bölümdür izlemeye tahammül edemediğim, hele hele aksak ve çetesinin çiçekçi dükkanının altında açtıkları tünel ile o bölümü faciaya dönüştüren, ’bu kadar başarılı bir yapım nasıl böyle başarısızca harcanır?’ sorusunu sorduğum sanırım yakında temelli ’hoşçakal’ diyeceğim dizi.

türk polisi

chamomile
haklarında olumsuz pek çok şey söylenip, yazılıp çizilmesine karşın; bir defasında bir tinercinin saldırısına uğradığımda çok yardımda bulunan; apartman hududuna hırsız dadandığında bir hafta süreyle ekipçe sokakta sabahlayan, şüpheli yakalanınca ’gönlünüz rahat olsun’ diyen, şahsıma hep iyi kalpli olanlarının denk düştüğü meslek grubunun insanları.

polis

chamomile
bir gece şirkette sabahlarken elektrikler kesildi. karanlıkta elektriklerin gelmesini beklerken, kapı çaldı. açtık. iki polis. ’binada hırsız varmış, ihbar aldık, ses duydunuz mu?’ dediler. ’yok, duymadık’ dedik. ’kapınızı kilitleyin, dikkat edin, bir şey olursa bizi arayın’ dediler. hırsızın nerede olduğu, silahlı olup olmadığı bilinmediği zifiri karanlık binada gözden yitip gittiler. ’zor iş, arkadaş’ dedirten meslek, diyebilirim.

bilgi sözlük

chamomile
google’de arama yaparken, ilk sıralarda karşıma ekşisözlük çıkmaktadır. tdk’da ya da farklı sitelerde bulamadığım bir başlık hakkında pek çok defa faydalı olmuştur. dolayısıyla yazarı olduğum ’bilgi sözlük’ün böyle bir niteliği kazanıp; eşe dosta, internet kullanıcılarına fikir vermesini dilediğim, bu doğrultuda bilgi verici entrylerin de girmesini temenni ettiğim sevgili sözlük. adı üstünde, ’bilgi sözlük’...

antoloji com

chamomile
pek bir fayda sağlayamadığım, fayda sağlayanların da nasıl fayda sağladıklarını anlayamadığım, google’de arama yaparken sürekli karşıma çıktığı için sıklıkla ziyaret ettiğim; lakin dişe dokunur bir şey bulamayıp, her defasında ’boşu boşuna baktım, okudum yine’ dediğim site. belki ben de bir şey vardır, anlayanlar var galiba.

karınca

chamomile
kırda, bayırda, piknikte huzur ararken, seyredilesi, yuvalarının kenarına ekmek kırığı atılası hayvancık. bereket timsalidir. evde karınca öldürmenin evin bereketini kaçıracağı inancı halk arasında yaygındır.

sezen aksu

chamomile
müzik hayatının ilk zamanlardaki tarzını kendime daha yakın bulduğum, kanımca; popüler müziğin diğer müzik türlerine soluk aldırtmadığı 90’lı yılların ortalarında, 2000’lerde müziği fazlaca popülerleşen; ancak tarzına en uzak duran şarkısı bile yeni yetme popçulara taş çıkartacak nitelikte olan, türk batı müziği’nin klasikleşmiş ismi. ’sen ağlama’, ’gitme’, ’gidiyorum’, ’belalım’, ’el gibi’ bin yıl geçse de aynı duygularla dinlenecektir. iyi ki var.

elif

chamomile
arap alfabesinin ilk harfi. elif harfi düz bir çizgi olduğundan ince, uzun boylu anlamına da gelir. islamiyet’in kutsal kitabı ’elif lam mim’ ile başladığı için islam dünyasınca çok önemsenen isimlerdendir. ayrıca türkler’in islamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte anadolu kadınlarının da ismi olmuş ve kurtuluş savaşı’nda düşmana karşı, karda kışta cepheye cephanelik taşıyan türk kadını elif adıyla sembolleşmiştir. hatta fazıl hüsnü dağlarca’nın şiiri ’mustafa kemal’in kağnısı’ndaki türk kadını elif ismini almıştır. şiir şöyledir:

mustafa kemal’in kağnısı

yediyordu elif kağnısını
kara geceden geceden.
sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu
uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
inliyordu dağın ardı, yasla
her bir heceden.

mustafa kemal’in kağnısı derdi kağnısına
mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
çabuk giderdi, çok götürürdü elifçik
nam salmıştı asker içinde.
bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü
doğrulmuştu yola önceden önceden.

öküzleriyle kardeş gibiydi elif
yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar.
kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı
mahzundu bütün bütün sarıkız, yanı sıra
gecenin ulu ağırlığına karşı
hafiftiler, inceden inceden.

iriydi elif kuvvetliydi kağnı başında.
elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim;
toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
alın yeşilini kapmıştı, geçirmişti
niceden niceden.

durdu birden bire, kocabaş, ova bayır durdu
nazar mı değdi göklerden, ne?
dah etti, yok. dahha dedi, gitmez
ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur.
nasıl durur mustafa kemal’in kağnısı.
kahroldu elifçik, düşünceden düşünceden

aman kocabaş, ayağını öpeyim kocabaş
süs beni, öldür beni, koma yollarda beni.
geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin
koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
düşerim gerilere iyceden iyceden.

kocabaş yığıldı çamura
büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
örtüldü gözleri örtüldü hep.
kalır mı mustafa kemal’in kağnısı bacım
kocabaşın yerine koştu kendini elifçik
yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden

fazıl hüsnü dağlarca



17 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol