confessions

camurhan

- Yazar -

  1. toplam entry 522
  2. takipçi 1
  3. puan 52236

tanrı

camurhan
insanlik evriminin basindan beri var olan kavram. magara adami sirasinda mamut, ates, simsek iken antik zamanda daglarda oturan insanlar, göklerin sahibiydi. ortacagda bagnaz otorister bir yaratan iken simdiki cagimizda nietzsche’nin demis oldugu üzere ölmüstür. belki gelecekte varsa bir boyuttaki bir enerji kaynagi olacaktir. tanri insanin icindeki korku, bilemedigini bilememe duygusu oldukca, zamani gelecegi belirleyememesi mevcut oldugu sürece var olacaktir. isterseniz adina ates, isterseniz zeus, isterseniz jesus, isterseniz allah deyin.

düşünerek konuşma

camurhan
bazilarinin ise ezbere yaptiklari konusma tarzidir. söyleki düsünmelerinin tek sebebi aslinda acaba su gerekceyi mi yoksam bu gerecekyi mi kullansamdir. lakin papaganlastiklari icin bu bünyeler, sonrasinda sadece ve sadece dar kaliplara dayanarak kaynak verirler. tahammül edemedikleri zaman ise kemkirirler, karsisindakini asagilarlar, zeka düzeyini düsük olmakla itham ederler.

hakimiyet kayıtsız şartsız allahındır

camurhan
islam’da herseyi yaratan ve hakimi olanin allah oldugu inanci. egemenlik kayitsiz sartsiz milletindir söylemine zittir. politik ve hukuki arenada uygulanmasi iran, suudi arabistan gibi ülkelerdeki taaa ortacagda avrupa’da tartisilmis olan "meleklerin cinsiyeti" veya günümüzdeki "sms ile es bosanilabilir mi?" tartismalarina dolayisiyla hepten gerikalmisliga yol acmaktadir.

edit: politik ve hukuksal manada girilmis bir aciklamadir. suan ki islam devletlerindeki dayanilan yasa yapici kaynaklar bellidir. bu kaynaklar ise hakimiyetin allah’a ait oldugunu esasina dayanir. gerisi bostur.
#398298

hakan şükür

camurhan
2002 dünya kupasi sirasinda takim icerisinde takim kurmakla, dolayisiyla birligi bozmakla suclanan futbolcu. ayriyeten kendisi hakkinda en son bir kadina saldirmak suclamalariyla yüzyüze kalmistir.

galatasaray’in ünlü fettullahcilarindan olup, sirti sivanladiginda oynadigi bircok kez zikredilmistir.

futboldan pek anlamadigim icin de futbolculuguna yorumda bulunamayacagim.

kılık kiyafet kanunu

camurhan
asagidaki maddeleri görülebilecek kanun:

kanun no : 2596

madde 1- herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin (din görevlilerinin) mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. hükümet her din ve mezhepten münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsadeler verebilir. bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya başka bir ruhaniye verilmesi caizdir.

madde 2- türkiye’de kanuna tevfikan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüp gibi heyetler ve mektepler mahsus kıyafet, alamet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname ve talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alamet ve levazım taşıyabilirler.

madde 3- türkiye’de bulunan türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekkülleri ile münasebetli kıyafet ve alametlerini ve levazımını taşımaları yasaktır.

madde 4- ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alamet ve levazımları ile türkiye’yi ziyaret etmeleri, icra vekilleri heyeti kararıyla tayin olunacak mercilerin müsadesine bağlıdır.

madde 5- türkiye devleti nezdinde memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer’i adetlere tabidir.

madde 6- bu kanunun tatbik suretini gösterir bir nizamname yapılır.

madde 7- birinci maddenin hükümleri, bu kanunun neşri tarihinden altı ay sonra ve diğer maddelerin hükümleri bu kanunun neşri tarihinden itibaren mer’idir.( geçerlidir.)

madde 8- bu kanunun icrasına icra vekilleri heyeti memurdur.

http://www.ataturkiye.com/devrimleri/kilikkiyafetkanunu.html

laiklik

camurhan
örtünme ile karistirilan kavram. kimse sana sokakta laiklik unsuruna dayaranarak örtünme demiyor. kilik-kiyafet kanunun gecerli oldugu kamusal alanlarla siyasal ve ayni zamanda dinsel bir sembol olan türbani "dinsel tarafsizlik" ilkesine göre yasakliyor. nedir bunlar? kilik kiyafet kanunu altina irdelenebilir.

ayrica konunun saptirildigi diger baslik icin bkz: türban yasagi.

(bkz: hakimiyet kayıtsız şartsız allah ındır)

laiklik

camurhan
yetismis olduklari hayat görüsleriyle hicbir zaman kavrayamayacak bünyelerin dayatma, kontrol olarak düsündükleri kavram.

türkiye’deki uygulamalarinin kesinlikle insan haklarina aykiri olmadigi bir unsurdur laiklik. kilik kiyafet kanunun neden cikarilmis oldugu malümken ve bunun dayanmis oldugu laiklik hakkinda hala insanlarin vicdan hürriyetine sanki tecavüz edildigi gibi bir kaninin olusmasidir.

ibadet kisitlamalarinin olmadigi bir yasam biciminde, sirf eskinin kullugunu yasamak isteyen siyasal islamcilarin sabah aksam karsi kinlerini kustuklari kavramdir.

laik olmayan müslüman ülkerininin hala neden ortacag karanligini yasandigi irdelenmiyor. fark bicimlendirilemiyor.

insanin laik olamayacagi gibi ici bosaltilmis kargasaliga yol aciliyor.

laiklik sanki öyle lanse ediliyor ki sanki devlet nazani kilarken pissttt kilma, orucunu tutarken hocam gel ayran icelim, haccina giderken seni antalya’ya gönderelim gibi dikte ediliyor.

kilik-kiyafet ise bellidir. tarafsiz olacak devlet herkesin önünde ve herkeste devletin önünde.

magdur durumdayiz rollerini laiklige catarak esas niyeti saklamaya gerek yoktur. gidin iran’a, gidin arabistan’a ümmetinizle yasayin doya doya!

laiklik

camurhan
türkiye’de uygulanan yöntemin sekülarizm denilen anglo-sakson yönetiminden ayrildigi kavram.

söyleki ingiltere, amerika gibi anglo-sakson ülkerinde dinin günlük hayata etkisi gercek manada yoktur. herkes istedigi sekilde, devletin denetimi olmadan inanclarini icra edebilir. bunun biraz da o ülkelerin kosullari ile alakalidir. sekülarist din-devlet isleri ayrismasina giden bütün ülkeler protestandir. protestanlik katoliklikten daha sonra olustugu ve ayni zamanda bunu besleyen kanallar farkli oldugu icin bu mezhebin devlet üzerinde baski olusturmasi söz konusu degildir. bu ise laiklikten ayristirir kendini. nitekim amerika gibi sonradan nüfüsu cogalip, belli bir milliyete dayanmayan insanlarin kurmus oldugu bir ülkede fransadaki gibi bir laiklik tanimina ihtiyac duyulmamistir.

fransa ve türevi olan katolik ülkelerde ise devletin dini kurumlari denetimi aldigi bir anlayis hakimdir. bu ise daha cok dinin o ülkede gerceklestirmis oldugu rolle alakalidir. katoliklik , mezhep olarak belli bir otoriteye baglidir. bu otorite ise bilindigi üzere ortacagi karanlik bir devir haline getirmis kurum kilise ve onun en yüksek mercii papadir. dinin her alanda etkin kilinmasi prensibinin tanri adina yasatilmaya calisildigi bu gibi kurumlar karsisinda laik uygulamalara gecilmistir. devlet, kendi topraklari icersinde dinin kendi otoritesinin üzerinde bir güc olarak yer almasina izin veremez ve vermez de.

bu iki kavramin türkiye’ye yansimasi ise o zamanin aydinlarinin - devrin kültürel manada parlayan yildizi - fransiz egitimi almis olmasiyla ilinti olarak türkiye’ye uygulanabilirlik olarak daha yakin olarak görülmüs olmasidir.

islam, uygulama bazinda -ortodoksluk disinda- katolikle karislastirilabilir. her ne kadar islam’da kilise gibi bir kurum olmasa da islam’in günlük hayata yansilamalari kilise ile yarisabilicek düzeydedir. kuran ve sünnetiyle islam günlük hayati gercek manada düzenler. bunun islam’in peygamberinin ayni zamanda bir devlet baskani olmasiyla byük bir paralelligi vardir. islam’in peygamberi, ki ayni zamanda devletin basidir, kendi yasam tarzinin örnek alinmasiyle yüzyillardir icinden cikilamayan bir kargasayada yol acmistir. o da peygamber döneminin yasam tarzinin ve gündelik isleyisinin kendi sonrasindaki cagcil olmayan döneme uygulanmasidir.

bu kosullar altinda yeni kurulmus olan cumhuriyetin hala irtica tehditinin oldugu bir ortamda „birakiniz gecsinler“ mantigiyla herseye izin vermesi beklenemezdi. islam’in din olarak bu düzenleyici rolü aydinlanma felsefesiyle yogrulmus aydinlarin laikligi secmesinde büyük rolü oynamistir.

laiklik kelime en basit tanimiyla dinin kesinlikle ve kesinlikle toplumun ve dolayisiyla bireyin hayatinda dikte edici bir tavir almamasina dayanmaktadir ki devlet düzeni tanri degil yurttas iradesinde kalabilsin.

yurttas iradesinin yansimasi lakin iran’daki gibi otu boku oraya buraya bakarak denetleyen meymenetsiz insanlarin rizasi altinda yapilamayacak kadar mühimdir. farkli bir dinden olan ya da inanmayacak bir insan icin dayanilamayacak bir yasam bicimini dayatmaya calisan irade uygulamalari ve catismalari temel insan haklarina da aykiridir. bu sebeple türban yasagi basligi altinda irdelemis oldugum gibi islam icin temel hak olarak görülen yasantilar digerleri icin dayatma olmaktadir. cünkü islam’da hristiyanlik ya da diger diger dinlerde oldugu gibi- yahudilik haric- bizden olmayana farkli tavir almasi vardir. bu ise gerek ekonomik gerek siyasal manada asla bir müslüman olmayanin göremeyecegi veya elde edemeyecegi haklardir.

seriat gibi dinsel hukukun uygulandigi bir devlette ve bunun özlemini duyanlarin önemli bir baski araci olaildigi toplumlarda bir ateiste ya da baska bir mezhepe sahip insana hic bir sekilde yasama bicimi izin vermeyen bu anlayisa karsi laiklik korumadir. inananlara karsi ayni mesafede oldugu gibi inanmayanlara da tanimindan ötürü ayni mesafededir laiklik.

iste türkiye’deki en büyük sorunlardan birisi olan irtica tehlikesine karsi laiklik birey acisindan kabul edilmistir. uygulama acisindan ise dogru yoldadir. cünkü türkiye’nin kendi kosullari vardir, kendi sorunlari vardir, kendi bünyesinde cogunlugu olusturan din baskadir.

vahdettin

camurhan
padisah olacak kadar sansli ve bir o kadar bahtsiz son padisah.

sansi, köklü bir ailenin mensubu olup, kendisinin bile az bir kismini görmüs oldugunu düsünmüs oldugum böyle büyük bir cografyayi yönetebilme imkanidir.

bahtsizligi ise cökmekte olan kara mizah misali bir ülkenin basina gecmektir.

kendisi hakkinda yapilan en büyük spekülasyon ise atatürk’e "git vatani kurtar efendi" diyerek para vermis oldugu iddiasidir.

efendim, pacalari tutusmus, yurttaki isyanlari gören bir padisahin kendi onuruyla cikip yönetmesi degil baskasini buna yetkilendirmesi ne kadar absürd bir durumdur. kaldi ki bu padisah, bu parayi vatani kurtarsin diye degil, isyanlari bastirsin diye mustafa kemal’e vermistir. vahdettin’in sahsen tanidigi, parlak bir sicile sahip bir mustafa kemal’in cevresindekilerin de telkiniyle bu konuda atanmasi ve yardim görmesi gayet normaldir.

ayni sacmaligi yine osmanli sarayindan hicbir sey götürmemesinde görmekteyizdir. takdir etmek gerekir ki vahdettin gemi batarken ilk sivisan modelinde bir insan olmasina ragmen bir gün tahta dönecegi ümidiyle yasamaktaydi. eger hazineleri yaninda tasimadiysa ya da tasiyamadiysa budur sebebi. yoksam isgalci güclere karsi yurdunu savunan kuvayi milliyecilere hos görünmek icin degildir.

evet, vahdettin han, hainliginin yaninda onursuzlugu da osmanli tarihine silik harflerle yazilmis kackin bir yöneticiydi sadece. korkak ve onursuz hain!

edit: vahdettin’in hainligin ve kacginliginin tersinin ispatlanmasi ümmetci bir toplum hayalinde olan siyasal islamcilar icin cok önemlidir. ne de olsa hersey bundan sonra samsun’da baslamisti.
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol