confessions

camurhan

- Yazar -

  1. toplam entry 522
  2. takipçi 1
  3. puan 52231

çamurhan

camurhan
kafasi bir tonken, tipik orta büyüklükte bir avusturya dag kasabasinin diskosuna gitmis kisi.

efendim, bu diskodaki avusturyalilarla baslayalim :

- birisinin üzerinde (freiwillige feuerwehr) gönüllü itfayiye eri üniformasi vardi. ayakkabilari da hak götüreydi. beklersiniz ki altina bu tarz kusama uygun ayakkabilar olsun. "ne gezer efendim!". görülebilecek en igrenc ayakkabilar. bi discoda...

- diger avusturyali’da filmlerde görmüs olma ihtimalinizin yüksek oldugu geleneksel avusturya kiyafetli, evet, hani o komik tüy sapkali, deri baldirlari ehemmiyetle göstermesi gerekecek kadar kisa, dizüstü pantolonlu, turuncu kareli gömlekli ki dogal olarak kisa pantolonun kemerimsi askisi hos dursun bir dagli. amcam sanki köy dügününe gelmisti.

bildiginiz hiphop tingiri, mingiri caliyordu. hani kliplerde gördügünüz dansci hatunlarli timgir mingir.

türklerden de iki adet alalim ki adetli olsun.

- efendim, ace teyzenin beyazlarindan daha beyaz - anne tarrafindan kesin soguk avusturya suyunda dövmülmüs - kumas pantolon, üstünde pembe-turuncu arasinda bir renkte gömlek. altta sivri uclu "huleeeee, ben burdayim" die bagiran kahverengi ayakkabilar. bitmedi efedim. beyzademiz birde ikiziyle gelmis. olabilir tabiki. insan kardesiyle bir yerlere gidebilir. lakiiinnn, ulannn, insan ayni elbiseleri giyik gelir mi? hhaaaaaaa

- ikinci örnegimiz ise pisste avusturya kizlarina illalah dedirtecek kadar asilan yurdum insaniyla alakali. bu yagiz delikanli hatunlari neredeyse sikistiriyordu. artik sikilinca hemen kaciyorlardi. bu amcami cesaretinden dolayi kutlasam mi yoksam "ohaa bak lan ayiya bakk" yersem mi hala düsünmekteyim.

ben dört örnek verdim. gerisini siz düsünün.

itiraf com

camurhan
türk internet tarihindeki yerini alicak olan sayfa. bazi itiraflari atmasyonun en krali olsa bile eglence amacli kurulmus bir sitedir. itiraf yazabilmek icin site sahibi kimseye kimlik sormaz ya da savciliktan sabika kaydi istetmez. sitenin icerigi hosunuza gider gitmez o ayri bir konudur. lakin siteye kusmanin ne alemi vardir bunu anlayamam. hala kusanlariniz varsa da "hadi magmaya, kis kis" yaparim. ehuehuehu

#395652

the kooks

camurhan
brighton kökenli, luke pritchard, hugh harris, max rafferty, paul garred dörtlüsünden olusan indierock grubu. 2006 cikisli inside in inside out isimli gayet eglenceli olan bir albümleri vardir.

editörün notu: netten baktim da simdi bu albümle ayni ismi tasiyan bir aküstik albümleride varmis.


time awaits

camurhan
bir the kooks parcasi.

time waits for no man but you
time waits for no man but you
hold on don’t leave this town
hold on don’t leave this town

there we are
we’re that in our hands
they tear you down
cause they don’t understand
you tried it once again
to love me better
she tore those panties down
love me wetter

woo oh oh oh
and like ones and twos and threes and fours
woo oh oh oh
and i hear you knocking at my door

so hold them down
with blood on your hands
it’s past the point
where you don’t understand
the worst you do is lie
run for shelter
so cast aside these chains
love me better

woo oh oh oh
and like ones and twos and threes and fours
woo oh oh oh
and i hear you knocking at my door
woo oh oh oh
and like ones and twos and threes and fours
woo oh oh oh
and i hear you knocking at my door

i hear you knocking at my door darling twenty times or more
i hear you knocking at my door darling twenty times or more
i hear you knocking at my door darling twenty times or more
i hear you knocking at my door darling twenty times or more

ooh la

camurhan
hos bir the kooks parcasi. sözleri asagidaki gibidir:

in their eyes is a place that you finally discovered
that you love each year, you’ve got to stay
on the bottom of the rock, an island
on which you find you love it when you twitch
you feel that itch in you pettycoat
your pretty pretty pettycoat

then you smiled, he got wild
you didn’t understand that there’s money to be made
beauty is a card that must get played
by organisation

and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out
and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out

the world can be a very big place
so be yourself don’t get out of place
love your mum and love him twice
go to hollywood and pay the price
oh go to hollywood

and don’t be a star, it’s such a drag
take care of yourself, don’t begin to lag
it’s a hard life to live, so live it well
i’ll be your friend and not in pretend
i know you girl
in all situations

and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out
and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out

pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty
pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pettycoat
pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty
pretty pretty pretty pretty pretty pretty pretty pettycoat
in all situations

and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out
and ooh la, she was such a good girl to me
and ooh la, the world just chewed her up, and spat her out

islam ın kaybettirdikleri

camurhan
yorumsuz bir aciklama:

"türkler arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. arapların dinini kabul ettikten sonra bu din arapların (..) türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. bilakis türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. (..)
"türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde kur’an’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)
"türk milletini allah için, peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, allah’la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)
"... din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, türk düşmanları olan arap çöllerine gitti. (..) artık türk, cenneti değil, (..) son türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. işte dinin, din hissinin türk milletinde bıraktığı hatıra..."

(bkz: mustafa kemal atatürk)

http://www.milliyet.com.tr/2006/10/30/yazar/dundar.html

edit: otur sifir kategorisinde yer alis sebebini anlayamadigim bir aciklamadir ayni zamanda. basliga uygun olarak yapilmis olan bir alintinin ki bu alintinin icerigi esasinda ünlü bir tarihi kisilige dayanmaktadir, neden birilerini rahatsiz ediyor? sözlük konseptini anlayamayan eksici arkadaslar, bana degil can dündar’a arastirmaci gazetecilignden dolayi kiziniz!

türkiye bir islam ülkesidir

camurhan
devlet düzeninin tamamen islam dininin esaslarina göre tanimlandigi bir ülkedir türkiye manasina gelen baslik. türkiye halkinin %98 oraninda müslüman olmasi safsatasi ya da zamaninda gerekli oldugu icin kurulmus bir resmi kurulusun devlet bütcesinden su kadar bütce almasi gercegi yine de degistirmez. aslolan devletin anayasasinda yer alan ibarelerdir.

anayasa yapilirken bu ilke degistirilemeyecek bir bicimde naksedilmistir. bunun ötesinde türkiye islam ülkesidir gibi talihsiz aciklamalarda bulunmak cumhuriyetin dayandigi temelleri yikmak demektir.

günümüz uygulamalarina bakildigi zaman ise abd’nin yesil kusak politikasina yakin kusaklar yetistirilmistir. dindarlik artmistir. lakin bu yine de bir ülkenin hukuksal daha iyi dile getirmek gerekirse sisteminin islam’a dayali oldugu manasina gelmemektedir.

editörün notu: alevilerin maruz kaldigi uygulamalari tasvip etmemekle beraber, alevilerin yasamis olduklarini bir islam devletine yormak bendenizce abesle istigaldir.

ota boka irtica diyen zihniyet

camurhan
irtica sözcügü türkiye kosullari altinda dinle veya saltanatla iliskilendirilir. yukarida bahsedilen iki kavramdan din eksenli siyasetin ve uygulamalarinin günümüzdeki baskisindan ya da gidisatindan bunalmis insanlari rahatsiz etmesi sonucunda yukarida bahsi gecen süpheciligin ortaya cikmasi normaldir. bu konuda artik ipini koparmis derecede tepki gösteren danalar disinda birakin 12 eylül döneminden beri olani, menderes’in iktidara gelisinden beri güdülen ince cizilmis bir hareket vardir. bu cizginin takkiye ustalarinin yumurtadan cikacak timsah yavrulari misali son zamanlarini bekledigi asikarken insanlarin timsah gözyaslari dökmeye hazirlanmasi ya da bile bile buna dogru gitmeleri zihniyetin ve sosyal ahmakligin islerligi acisindan tartisilmalidir. eee ne demisler:

dogru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!

(bkz: zinisim adnikraf ninekilhet)

türkiye bir islam ülkesidir

camurhan
gayet yanlis olan cümle. türkiye’deki insanlarin kimliklerine dayatilmis olan "islam" ibaresinin disinda kendine has bir laik düzene sahiptir türkiye. t.c. laik bir devlettir. ama bazi uygulamalariyla ve kurumlariyla laik degildir.

evet dogru bildiniz en basit anlamiyla mevz-u bahis olan diyanet isleri baskanligi’dir. sadece sünni islamin yorumlandigi ve buna uygun uygulamalarin hakim oldugu bu kurumla türkiye laik bir ülke gibi gzükmese de tamamen pratik sebeplerden ötürü kurulmus olan bu kurulusa ragmen laiktir. ne yazik ki atatürk tarafindan 3 mart 1924 tarihinde 429 sayılı kanunla başbakanlıgina bağlı bir teşkilat olarak hayata gecirilmis olmasina ragmen ipini koparmis olan iktidarlarca sünni-müslümanlar arasina aydin din insani yetistirme programindan sapmistir.

bu tür sapmalara ragmen ülke kavraminin sadece cografi bir bütünlük olarak algilanmadigi günümüzde devletin dini resmi olarak yokken bu sekilde yorumlarda bulunmak bendenizce safliktir ya da masa altindan karsidaki cinsdasa parmak ucu dokundurmaya calisma gibi "-pissssttt ben buradayim hasan, hatce, fatma"dir.

(bkz: yallah tazyik)



şakirt

camurhan
"şakir it herif, bana bir cay getir" gibi bir acilimi olabilecek kelime. efendim, "i" harfimize sonradan üvey kardes muamelesi yapilip karizmatik(!) yüksek basinc izdüsümü olan bu kelimeye ulasilmistir.

said nursi

camurhan
hakkinda bir internet sitesinde güzel bir akademik yazi yazilmis kisi:



said-i nursi kimdir?
1877 yılında bitlis’in hizan ilçesine bağlı nurs köyünde doğan
ve 24 mart 1960 tarihinde ölen ve bidayette saidi kürdi diye anılan
bir şahsın esas gayesi, türklüğü tahrif ederek ayrı bir kürt
devleti kurmaktır. nitekim yaşamı boyunca bu amacını
gerçekleştirmek için etkinlik göstermiştir.

doğduğu bölgeden istanbul’a gelen said-i kürdi, 31 mart
ayaklanmasına katılmış, milli mücadele döneminde kürt teali
cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır.

(kaynak marmara brifingi: orgeneral turgut sunalp, korgeneral
abdurrahman ergeç, tümgeneral recai engin, tümgeneral, memduh
ünlütürk, tümgeneral fazıl polat, kur. alb. fikret küpeli...) bu
zamandan 1950’ye kadar risaleleri yaymaya ve cemaatini büyütmeye
devam etmiştir.

1950 sonrasında yazmış olduğu risalelere dayanan cemaatini iyice
güçlendirmiş ve bu dönemki dp hükümeti le işbirliğine
girmiştir. atatürk’ün başlatıığı toprak reformunu yarıda
bırakarak bölgesinin ağalara ve şeyhlerin elinde kalmasında
büyük pay sahibi olan said-i nursi zamanın iktidarı adnan menderes
tarafından eli öpülerek el üstünde tutulmuştur.

1960 ihtilaliyle birlikte adnan menderes ve diğerleri asılmıştır.
said-i nursi’nin cesedi de ihtilal subayları tarafından ortadan
kaldırılmıştır.



volkan gazetesi
şeriat devleti isteyenlerin bütün hareketlerinin gerisinde
emperyalizmin çirkin yüzü sırıtmaktadır. 31 mart irtica olayında
da derviş vahdeti’nin ve melanzade rıfat’ların iplerini elinde tutan
gerçek güç emperyalizmdir.

15 aralık 1908 tarihli volkan, ingilizlerin adem-i merkeziyetçiliği
sayesinde kıbrıs’ın "küçük bir isviçre" haline geldiğini ileri
sürmektedirler. oysa ki kıbrıs ingiltere hükümetinin osmanlı’dan
alacaklarına akrşılık rehin aldığı fakat ilk bahaneyle el
koyduğu veişgal ettiği, nüfusunun da yarıya yakınının türk
olduğu bir topraktır. ingilizlerin burayı tek kurşun bile
sıkmadan dalavereyle ele geçirmesini ve sömürge kurmasını volkan
gazetesi alkışlamaktadır.

8 nisan 1909 tarihli volkan: "ingiliz hükümetinden, kuvvetli,
mütefennin, her surette müterakki, hami-i insaniyet bir hükümetin
mevcudiyetini hala mutasavver mir?" diyerek bugünkü amerikan
dalkavukluğuna andırır biçimde ingiltere’nin her yönden
propagandasını yapmaktadır.

işta 31 mart olayının başkahramanı derviş vahdeti dahi,
günümüz amerikan şeriatçılarına benzer biçimde koyu bir ingliz
ingiliz şeriatçısıdır. 31 mart yobazları önlerine çıkan
ilerici subayları şehit ettikleri halde hristiyan kafirlere karşı
davranışlarında son derece "centilmen"dirler. yobazlara 31 mart
günü yollarda rastladıkları hristiyanlara korkmamaları için
teminat vermişler, yabancı elçiliklerin kapılarına da nöbetçiler
dikmişlerdir.

isyandan sonra hükümet 31 mart olayında ünlü "intelligence
service"e mensup ingiltere elçiliği baştercümanı fitz maurice ile
onun ihzmetindeki yerli işbirlikçilerin marifetlerini saptamışlar
ama bu konuyu kurcalamaktan kaçınmışlardır.



31 mart ayaklanması
halkın temsil edildiği parlamentonun kaldırılarak, padişahın
mutlak egemenliğinin geri getirilmesi için çıkan ve sloganı: "halk
burada çoban nerede?!" olan bu ayaklanma mustafa kemal atatürk’ün
komuta ettiği yıldırım orduları tarafından bastırılmıştır.

bu ayaklanmada önemli rol oynayan volkan gazetesi’nde de yazıları
çıkan said-i kürdi isparta’ya sürülmüştür.



kürt teali cemiyeti
1. dünya savaşında yenilince yurd emperyalistler tarafından daha
önce yapılmış anlaşmaya uygun olarak işgale başlandı. ülkenin
her yerinde yunan ayrılıkçısı, ermeni ayrılıkçısı kürt
ayrılıkçısı cemiyetler türemeye başladı.

isparta’daki sürgünden memleketine dönen said-i kürdi yine
ingilizlerin işgal planına uygun olarak doğu’da ve güneydoğuda
ingiliz hükümeti destekli bir kürdistan kurulması amacıyla "kürt
teali cemiyeti" kurucuları arasında yerini aldı.(kaynak: marmara
brifingi, 1971)

bir yandan işgalcilerle mücadele eden ankara hükümeti bir yandan da
ingiliz destekli gerici isyanları bastırmakta başarılı olunca
said-i kürdi bu sefer m. kemal’le görüşmek için ankara’ya gitti.
amacın şeriat devleti kurmak olmadığını, ulusal temele dayanan
devlet kurmak olduğunu anlayınca bundan vazgeçti.

bugün dahi nurculukta cuma namazı kılınması farz kabul edilmez.
çünkü said-i kürdi’nin anlayışına göre ülke hala "müslüman"
değildir. "dar-ül harp"tir. yani şeriatı getirmek için
savaşılması geren topraklardır.

bu anlayışa uygun olarak çıkan ve arkasında ingiliz desteği
olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan şeyh sait isyanına
katıldığı için istiklal mahkemesince yargılandı ve birçok ilde
sürgün yaşadı. ingiliz destekli bağımsız kürdistan isteyen bu
ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp
vermesine ve misak-ı milli sınırlarımız içinde olan musul ve
kerkük’ün ingilizlere kalması ile sonuçlandı.

nur cemaati’nde atatürk’ün "öküz aleyhisselam", "beton kemal",
"deccal" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı
ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır.


risaleleri ve fikirleri
said-i nursi’nin yaşamı boyunca yazmış olduğu risalelerin tümüne
"risale-i nur külliyatı" denir.

türkçe konuşan insanların %90’ının anlayamayacağı bir dil
kullanan(ve kişisel düşünceme göre hiç de derin anlamı olmayan
ve birbirinin tekrarı niteliğinde olan) bu eser, başlarda cifir’in
islam dışı olduğunu söylediği halde("cifir..., gaybı allah’tan
başkası bilmez ayetine karşı edep dışı bir davranıştır")(bkz.
lem’alar s. 39(yazıldığı tarih 1957) daha sonraki kitaplarında
sık sık cifir kullanarak kendisinin ve yazdıklarının ne kadar
yüce olduğunu anlatır. buna örnek vermek gerekirse:
"-... içlerinde bedbaht olanlar da said olanlar da vardır-
anlamındaki ayetin cifir yyönünden sayı değeri 1303 eder. hud
suresinde -emrolunduğu gibi hareket et-, anlamında bir ayet olduğu
gibi şura suresinin 2. ayetinde de aynı anlamda bir ayet vardır.
-vav-la başlayan şura suresindeki ayetin cifir yönünden sayı
değeri de 1309 eder. bu tarihte bütün muhataplar içinde özellikle
birine kur’an adına iltifat ediliyor, doğru olmak yolunda buyruk
veriliyor. birinci tarih(1303)de ise, risale-i nurlar müellifi(said-i
nursi)nin ilim tahsiline başladığı tarihtir. ikinci ayetin tarihi
ise o müellif(said-i nursi)nin harika bir şekilde pek az bir zamanda
ilimce en son noktaya ulaştığı(!), tahsili bitirdikten sonra ders
vermeğe başladığı ve 3 ayda, bir kış içinde, 15 senede ancak
okunabilen 100’den çok kitap okuduğu ve o zamanın o muhitte en
ünlü alimlerinin yanında o 3 ayın mahsulu fakat 15 yılın mahsulü
kadar olan ilimleri kazandığı, ne kadar büyük bir alim olduğunu;
hangi ilimden olursa olsun sorulan her soruya en doğru cevabı
vermekle ispat ettiği tarihe rastlar."(tasdik-i gaybi, s. 61-62, yıl
1958)

ayrıca hz. ali’nin vbg. islam dünyası’ndaki ünlü kişilerin
sözlerinden cifir yaparak kendisini haber verdikleri anlamını
çıkartır. oysa islam’da gelecekten haber vermek yasaktır!...

said-i nursi bir yerde de kendisini şöyle tanıtır:
"ingiltere’nin en yüksek bilim kurulu, şeyhülislamlık’a 6 soru
sorup cevabını istediği zaman; o 6 soruya 6 kelimeyle cevap veren;
yabancıların en çok önem verdikleri ve bilginlerinin en esaslı
düstur saydıkları ilkelerine, gerçek ilim ve marifetle karşılık
verip üstün çıkan;
.... gerek avrupa filozoflarına, gerek ülemasına ve gerek okullarda
yetişmiş olanlara meydan okuyan, kendisi hiç soru sormadan sorulan
soruları eksiksiz cevaplandıran..."(lem’alar risalesi)

işte said-i nursi böyle üstün bir kişi olduğunu kendisi
anlatıyor...

ayrıca izmir ve erzincan depremleri için şöyle dediğini f. gülen
kendisi naklediyor:"ya oralarda hiç hizmet eden yoktu(dine hizmet
eden) veya onlar yenik durumda idiler ki bu bela başlarına geldi.".
yani müslümanı varsa bile azınlıktıaydı. depremler bu yüzden
olmuştu.

fethullah gülen de bu söze dayanrak şunu ekliyor( prizma 2 sf 66): "
-devlet bu belayı hazrıladı, altyapı hazır değildi, inşaat
ruhsatı verilmemeliydi vs.- diyorlar. halbuki islam inancına göre
maziye ve musibetlere kader açısından bakılır. artık bu safhada
bize allah’a tevekkül etmek düşer. yoksa böyle bir bakış
açısı, musibeti üstad’ın ifadesiyle ikileştirir."



adnan menderes ve said-i nursi
"ben kütüğü aday göstersem milletvekili seçtiririm.", "istersem
hilafeti geri getiririm" söylemlerinde bulunan ve anaaysayı ihal
ederek diktatörlük yolunda giden adnan menderes doğu’daki ve
güneydoğu’daki şeyh, ağalık oluşumu düzeltmek için atatürk
döneminde başlatılan toprak reformunu sürdürmek bir yana oranın
sömürücüleri olan ağalarla ve şeyhlerle işbirliğine girmiştir.
said-i nursi’nin de elini öpmek seviyesine kadar düşerek cemaate
hoş görünmeye çalışmış ve başarılı da olmuştur.

yetiştirilmiş beyinleri ülkeye kazandırmak için atatürk
tarafından kurulmuş olan köy enstitülerini kapatan ve yerine imam
hatip okuları açan, demiryollarını "komünist işi!" diye bırakan
ve ulaşımda, sanayide, ticarette ülkenin geri kalmasına yol açan
adnan menderes ülkeyi amerikan benzinine bağımlı kılmayı tercih
etmiş, abd’nin isteği üzerine uçak fabrikasını kapatmıştır.

demiryollarına halen bir çivi bile çakılmamış olması ülkemizin
mobil, bp gibi ab güdümlü sermayenin bir nuamralı sömürgesi
yapmakta, avrupa2nın toplamında daha çok kamyona sahip olmamıza
neden olmakta ve trafik kazalarını bir katliam boyutuna
çevirmektedir. bütün bunların sorumlusu halka gerçekleri anlatmak
yerine cemaat bilinci aşılayıp uyutanlardır.

nurculuk cereyani (*)

dinci, gelenekçi çevrenin bir temsilcisi olduğu "$akirtleri"
tarafindan belirtilmi$ olan said-i nursi (31 mart olaylarindan said-i
kurdi) ye baglanan cereyan nurculuk adini almi$tir. said-i nursi
taraftarlari, nursi’yi "misilsiz, muellif, hakikat kahramani, butun
islam aleminin muhtac oldugu bir filozof" olarak tanimlami$lardir. ilmi
degeri bakimindan "aristo’yu, ibni sina’yi, ibnirrust’u, farabi’yi"
geride biraktigi da muritlerince iddia edilmi$tir. manevi sahada
turkiye’nin gandisi oldugu belirtilmi$tir. eseri "risale-i nur" kuran-i
kerim’in yirminci asirdaki tefsiri sayilmi$tir.(115) bu hukmu, eseri
hakkinda bizzat said-i nursi de tekrarlami$tir. risale-i nur’a kimsenin
mani olamayacagini, onun manevi bir polis oldugunu, dunya bari$ini
saglayacak kudretini kendisi de belirtmi$tir. bu bakimdan iktidar
partisi (dp) ve eski iktidar partisi (chp), risale-i nur’a minnettar
olmalidir, cunku o belalari defeder. o’na hucum edilirse mutlaka bir
bela ile kar$ila$ilir. nitekim bir eseri ile ilgili yapilan bir arama
sirasinda sifirin altinda 18 derece soguk olmu$tur. (116)

said-i nursi’nin kuran’i yorumlayan yazilari yaninda siyasi ve sosyal
fikirlerini içerenler incelendiginde bu alandaki fikirlerinin ilmi
açidan zayif olduklari gorulmektedir. genel olarak said-i nursi’nin
fikirleriyle dinci çevrenin savundugu fikirler arasinda birlik vardir.

said-i nursi ve talebeleri, cumhuriyet’in 1950 senesine kadar olan
devresini mutlak bir istibdat (dikta) saymi$lardir. bu zaman içinde
pek çok tekliflerinin sonuçsuz kaldigini da uzuntuyle
kaydetmi$lerdir. said-i nursi 1950 genel seçimlerinden sonra ba$layan
devreyi fikirleri için bir kabul ve gerçekle$me devri saymi$tir.

said-i nursi genel olarak teokratik bir devlet $eklinin taraftarligini
yapmi$tir. bu fikrini el hutbei $amiye ba$likli 31 mart olayini konu
edinmi$ bir risalesinde ileri surmu$tur. (117) bu suretle laiklik
prensibini de tamamen reddetmi$ olmaktadir.mesela $apka giyimi ona gore
islam’in geleneksel kanunlarina muhaliftir, çar$afa gelince, kadinlar
için bir " kale ve siper" anlamindadir. (118) açik bacak ve yarim
çiplak kadinlar iman ehline saldirmaktadirlar. çiplak bacaklar,
"cehennem odunlari" dir. cehennemde yilan suretinde gorunurler.
tesetture uymayan kadinlar cehennemde azap çekeceklerdir.(119)

çok kadinla evlenmeye gelince, bir erkek birden çok nikah altina
alinamayacagi gibi, ba$ka kadinlari da nikah edebilir. (120) kadinlarin
bo$anmak için mahkemeye ba$vurmalari "islam onuruna ve milli $erefe"
yaki$mamaktadir. (121)

ogretim alaninda da said-i nursi’nin bazi fikirleri ve teklifleri
vardir. bir anne çocugunu hafiz mektebinden alip avrupa’ya gondermekle
çocugunun ebedi hayatini tehlikeye koydugunu du$unmemektedir. (122)
yuksek ogretim alaninda said-i nursi’nin dikkat çeken teklifi "dogu
universitesinin" kuruşu$udur. bu universite kahire’deki "camiulezher"
in kizkarde$i olacaktir. ogretim dili bakimindan "arap vacip, kurt
caiz, turk lazim" (123) $ark universitesi geleneklere dayanmalidir.
"batilila$maya ve medeniyete muhtaciz" tezi bu universiteye
uygulanamaz. (124) istanbul universitesinde ileride bir "nur medresesi"
açilmalidir. (125)

said-i nursi "ba$bakan ve dindar milletvekillerine" hitaben yazdigi bir
mektupta laiklik prensibinin uygulanma $ekli hakkindaki fikirlerini
açiklami$tir. siyaset gizli dinsizlige degil, dine alet edilmelidir.
bu goru$ bizi said-i nursi’nin natilila$ma meselesi uzerindeki
du$unceleriyle kar$ila$tirmaktadir. islamiyet milliyetinden
faydalanacak yerde , batilila$mak dalalete, sefahate, yabanci
politikaya dayali bir ya$ayi$ $ekli sayilmi$tir. gizli munafik ve
zindiklar, batilila$mak bahanesiyle, dini siyasete alet etmi$lerdir.
avrupa, kulturuyle maddeten islam alemini yenmi$ olabilir. fakat dinen
yenememi$tir.islam dunyasinda avrupa kulturuyle iyile$tirme (islahat)
yapilamaz.(126) avrupa medeniyeti artik "kurtlanmi$ bir agaç"
halindedir ve asya medeniyetine yenilecektir. cumhuriyet rejimini
kurmak için "avrupa’ya dilencilik etmek, islama buyuk cinayettir" zira
islam bu rejimi 13 asir once getirmi$tir.(127)

nurculuk hareketi bir aksiyon cephesine de sahip olmu$tur. said-i nursi
propaganda gezilerine çikmi$, genel ortami oldukça me$gul etmi$tir.
zamanin iktidari bu hareketi desteklemi$tir.



said-i nursi’nin olumunden sonra nuculugun durakladigi ve "ittihadi
muhammedi firkasi" hakkinda soyledigi gibi bir tunele girdigi
soylenebilir. bu hareketin turk devrim prensiplerine muhalefetleri
kayda deger ozelliktedir.

(*) : 1996 tarik z. tunaya, turkiye’nin siyasi hayatinda batililasma
hareketleri, sf 190-194

115- risale-i nur hakkinda ankara universitesinde verilen konferans
(ankara 1957)- e$ref edip : risale-i nur muellifi bediuzzaman said-i
nursi (ıstanbul 1952- 1317)

116-bediuzzaman hz. said-i nursi nihayet konu$tu. (hur adam no. 344- 20
$ubat 1959, s 1-4) ankara’da nurcular hakkinda devam eden mahkeme
safhalari ve avk. bekir berk’in savunmasi için bkz hur adam no 311 den
itibaren said-i nursi’nin tesettur risalesi hakkinda uyesi bulundugumuz
bilirki$i heyeti , verdigi rapor dolayisiyla dokuz imzali bir tehdit
mektubu almi$tir. (1952) bu raporda da risale-i nur’un tedrisati
sayesinde on be$ haftada islah olduklari da belirtilmi$tir.

117-bu kitabin çe$itli baskilari vardir. 1953 senesinde elimize geçen
bir nushasiyla , 1957’de basilan nusha arasinda yazilarin ba$liklari ve
yazilar bakimindan farklar vardir. bu kitabin son baskisi $u ba$ligi
ta$imaktadir: hutbe-i $amiye namindaki arabi risale’nin tercumesi
(antalya-1957)

118-bediuzzaman , yirmidorduncu lem’a (hanimlar rehberi, istanbul 1958,
sf 24-27)

119-birden ihtar edilen mesele-i muhimme (gençlik rehberi, istanbul
1951, sf 14-15)

120-bediuzzaman , yirmidorduncu lem’a sf 24

121- bediuzzaman : ehli iman ahiret taifesi olan kadinlar taifesi ile
bir muhaveredir . (hanimlar rehberi, sf 5-6)

122-123 ayni yazi

124-bediuzzaman said-i nursi’nin $ark universitesi açilmasina
giri$ildigi sirada cumhurba$kani ve ba$bakan’a gonderdigi dilekçeden
bir parça (hur adam no 33- 26 aralik1958) s 2 ayni mektup metni için
bkz risale-i nur hakkinda ankara universitesi’nde verilen bir konferans
s 75-78

125-bediuzzaman gençlik rehberi s 77

126-said-i nursi’nin 1923 tarihinde millet meclisi’ne hitaben yazdigi
bir hutbe:(hur adam no 320- 12 eylul 1958, s 1)

127- badiuzzaman: hutbei $amiye (bkz 117)


editörün notu:
1. laik sistemin düsmanidir. laiklik < demokrasi. gerisi bostur.
2. eksisozluk’te otisabi’nin vermis oldugu aciklamalara dikkat edeniz. gayet güzel ayar vermistir.

http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=6967&phpsessid=c9bbc08ee658e403bd437dc9


rahşan ecevit affı

camurhan
cikaranlarin giyabinda bir cok kez küfr edilmis uygulama. bu nasil mantiktir ki zaten zedelenmis olan adalet duygusunu magdur olanlar nezdinde parcaliyorsun. ceza sisteminin agir aksak yürüdügü ülkemde tamamen bencilce yola cikilip, cogunlugun azinligi ezmesi prensibine göre kusulmus yasa olup onbinyüzbin allah belani versin iclenmelerini de beraberinde sürüklemis tsunami etiketli aptallik.

(bkz: anlayan anladi)

hürriyet

camurhan
internet baskisinda "abd’nin özel kuvvetleri arasında yer alan deniz piyadelerinin ders notlarına göre, ’’abd, kürtleri ödüllendirmek istiyor, ancak türkiye kısıtlıyor.’’ " gibi bir haber yer alan gazete.

yalniz insanin aklina bu notlari nasil buldunuz sorusu geliyor ki haberde sadece muhabirin ismi veriliyor.

eskiden gazeteler böyle miydiler? haberin kaynagini yazarlardi. ya yalan haber yapiyorlar ya da bir yerlere yine propaganda amacli fisiltilar yayiyorlar.

nitekim bunu hürriyet sürekli yapiyor. gözümde güvenilirligi zaten yoktu. iyice yerlerden sürünmeye basladi bu gazete ve grup.
24 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol