neşeli bir ibrahim tatlıses şarkısı, dinlenesidir. zaten bazı şarkı ve türküleri dinlenesidir, kendisi değil...
kurtlar vadisi’ndeki deve tuncay karakterinin, adamı abidin’e sıkça söylediği söz.
başbakan’ın, danışman kadrosunu acilen yenilemesinin ya da kadroya yeni isimler eklemesinin gerekliliğini ortaya koyan sözleri...
büyüt çapını abidin, derdi kurtlar vadisi’ndeki tuncay karakteri.
büyüt çapını abidin, derdi kurtlar vadisi’ndeki tuncay karakteri.
emin çölaşan’ın kitabından:
"emin çölaşan: peki cumhurbaşkanlığı konusunda doğan grubu olarak nasıl bir tavır alacaksınız?
ertuğrul özkök: sessiz kalacağız, destek vermeyeceğiz ama karşı da çıkmayacağız. bunlar bizi batıracak. şu poaş olayında üzerimize nasıl geldiklerini gör. ama aydın bey de kinleniyor. zamanı gelince bunların (...)"
zamanı geldi galiba...
(bkz: recep tayyip erdoğan ile aydın doğan polemiği)
"emin çölaşan: peki cumhurbaşkanlığı konusunda doğan grubu olarak nasıl bir tavır alacaksınız?
ertuğrul özkök: sessiz kalacağız, destek vermeyeceğiz ama karşı da çıkmayacağız. bunlar bizi batıracak. şu poaş olayında üzerimize nasıl geldiklerini gör. ama aydın bey de kinleniyor. zamanı gelince bunların (...)"
zamanı geldi galiba...
(bkz: recep tayyip erdoğan ile aydın doğan polemiği)
yeterince dişli değilmiş demekki.
şimdilerde "neden ben, neden ben" diye söyleniyordur herhalde. ne bileyim... belki kısa çöpü çektin, belki iz bıraktın, belki birilerini görmedin... ne bileyim ben.
şimdilerde "neden ben, neden ben" diye söyleniyordur herhalde. ne bileyim... belki kısa çöpü çektin, belki iz bıraktın, belki birilerini görmedin... ne bileyim ben.
o sıralar tbmm’de görüşülen rtük yasası hakkında yazdıkları... öncesi ve sonrasına dikkat lütfen:
22 mayıs 2001
"...
sahiplikten ve saydamlıktan söz etmişken gördüğümüz, bununla ilgili bir yanlışa da değinelim:
tasarı, yürürlükteki yasanın ‘‘bir radyo veya televizyonda yüzde 10’dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerini yasaklayan’’ hükmünü yürürlükten kaldırmayı amaçlamaktadır.
bu yanlıştır. radyo, televizyon ve gazete gibi ‘‘kitle iletişim organı’’ sahiplerinin elindeki güç o kadar büyüktür ki, kamusal yarar böyle bir yasağın sürdürülmesini gerektirir."
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/05/22/300070.asp
23 mayıs 2001
"...
biz dün bu sütunda, ‘‘radyo ve tv’lerde yüzde 10’dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerinin yasaklanması doğrudur’’ dedik. ama bu konuda iki görüş daha var. onları da aktarmak borcumuzdur:
biri, ‘‘neden sadece radyo ve tv’deki ortaklık esas alınıyor? gazete (mevkute) ve (her gün belli sayıdan fazla ziyaretçisi olan) internet yayıncılarına da yasak konulsun’’ diyor. bize ilginç gelen bir öneri.
ikincisi... ‘‘yasak koymak neden? elindeki medya gücünü ihale almak veya çıkar sağlamak için kullananı devlet cezalandırmalı. yani yasaklayarak değil, görevini yaparak çözüm getirmeli’’ diyor. bu, belki daha da ilginç.
galiba biz bu konuya daha bir süre devam edeceğiz."
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/05/23/300297.asp
ikinci yazı arşivde değiştirilmiş.
"ben kişisel görüşlerimi yazdım, ama bağlı bulunduğum medya grubu böyle düşünmüyor. bir başyazarın da şahsi görüşü olamaz" gibi birşeyler yazmıştı.
hayır bugünlerde "biat etmeyiz" diyorlar ya. etmişsiniz zaten. "başkasına biat etmeyiz. aydın doğan’dan başkasını tanımayız" deyin eyvallah. ama hala gazeteciymiş gibi, doğruymuş gibi, dürüstmüş gibi yapmayın. yemiyoruz!
unutulan için edit: umur taludan:
"şu sıra çok şöhretli, çok önemli, çok etkili, çok güçlü, çok özgür kalemlerden bolca "basın özgürlüğü" yazıları okuyorsunuz.
bir sorun bakalım:
o günlerde, medya patronlarına tesis, gazeteciye hapis getiren, küçük ve yerel gazetelere ağır para cezalarıyla sansür ve yıkım bindiren sipariş kanununa karşı, hem de tam iki yıl boyunca, hadi patron bir yana ama, hapis cezasını eleştirebilen bir yazı (hatta bir satır) attıran "büyük medya her şeyi yazanları" parmak kaldırsın!
birazcık yazar gibi olup ertesi gün patron ve yönetmenden özür dileyen yazıyla susan çok özgürlükçü ve etikçi başduayenyazar sağdan sola soldan sağa bize saysın! "
http://www.sabah.com.tr/2008/09/11/haber,e11e9781338d4c80a8a1ca2efc3c18a1.html
22 mayıs 2001
"...
sahiplikten ve saydamlıktan söz etmişken gördüğümüz, bununla ilgili bir yanlışa da değinelim:
tasarı, yürürlükteki yasanın ‘‘bir radyo veya televizyonda yüzde 10’dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerini yasaklayan’’ hükmünü yürürlükten kaldırmayı amaçlamaktadır.
bu yanlıştır. radyo, televizyon ve gazete gibi ‘‘kitle iletişim organı’’ sahiplerinin elindeki güç o kadar büyüktür ki, kamusal yarar böyle bir yasağın sürdürülmesini gerektirir."
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/05/22/300070.asp
23 mayıs 2001
"...
biz dün bu sütunda, ‘‘radyo ve tv’lerde yüzde 10’dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmelerinin yasaklanması doğrudur’’ dedik. ama bu konuda iki görüş daha var. onları da aktarmak borcumuzdur:
biri, ‘‘neden sadece radyo ve tv’deki ortaklık esas alınıyor? gazete (mevkute) ve (her gün belli sayıdan fazla ziyaretçisi olan) internet yayıncılarına da yasak konulsun’’ diyor. bize ilginç gelen bir öneri.
ikincisi... ‘‘yasak koymak neden? elindeki medya gücünü ihale almak veya çıkar sağlamak için kullananı devlet cezalandırmalı. yani yasaklayarak değil, görevini yaparak çözüm getirmeli’’ diyor. bu, belki daha da ilginç.
galiba biz bu konuya daha bir süre devam edeceğiz."
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2001/05/23/300297.asp
ikinci yazı arşivde değiştirilmiş.
"ben kişisel görüşlerimi yazdım, ama bağlı bulunduğum medya grubu böyle düşünmüyor. bir başyazarın da şahsi görüşü olamaz" gibi birşeyler yazmıştı.
hayır bugünlerde "biat etmeyiz" diyorlar ya. etmişsiniz zaten. "başkasına biat etmeyiz. aydın doğan’dan başkasını tanımayız" deyin eyvallah. ama hala gazeteciymiş gibi, doğruymuş gibi, dürüstmüş gibi yapmayın. yemiyoruz!
unutulan için edit: umur taludan:
"şu sıra çok şöhretli, çok önemli, çok etkili, çok güçlü, çok özgür kalemlerden bolca "basın özgürlüğü" yazıları okuyorsunuz.
bir sorun bakalım:
o günlerde, medya patronlarına tesis, gazeteciye hapis getiren, küçük ve yerel gazetelere ağır para cezalarıyla sansür ve yıkım bindiren sipariş kanununa karşı, hem de tam iki yıl boyunca, hadi patron bir yana ama, hapis cezasını eleştirebilen bir yazı (hatta bir satır) attıran "büyük medya her şeyi yazanları" parmak kaldırsın!
birazcık yazar gibi olup ertesi gün patron ve yönetmenden özür dileyen yazıyla susan çok özgürlükçü ve etikçi başduayenyazar sağdan sola soldan sağa bize saysın! "
http://www.sabah.com.tr/2008/09/11/haber,e11e9781338d4c80a8a1ca2efc3c18a1.html
afganistanda bir mağarada, duvara yaslanmış kaleşnikofla poz veren peşmurde görünümlü bir adamın böylesi bir saldırıyı yapabileceğine/yaptırabileceğine pek çok kişi inanmadı.
(bkz: pearl harbor)
çıkar kokusu, bir kaç on yıl sonra.
(bkz: pearl harbor)
çıkar kokusu, bir kaç on yıl sonra.
hiç oylanmamış ya da muhteşem/berbatlarla oyu sıfırda sabitlenmiş entrylerin kötü hissetmesine neden olacak uygulama. oy kullanmaya teşvik etmesi umulmuş herhalde...
gazetelerin bugüne kadar reklamını yaptıkları bir adamı direkt satmaları da, bilmem ki kimi ilgilendirir artık.
sünnet, estetik, kalp hastalıkları, kanser üzerine kimler döktürüyorsa; "ulan ben doktormuyum, medya maymunu mu? dur en iyisi sadece işimi yapayım. yerim reklamı" deyip kendilerine çekidüzen vermeliler.
bir kısım basınımız da "ailenizin doktoru" tavrını bırakıp gazetecilik yapmalı.
ve tabii sevgili halkımız, gazete okuyup-tv izleyip kendini tedavi edecek neredeyse...
ölenin arkasından ne çok konuşulurmuş. ailesi ne konuşur, boş ağızlar ne konuşur?
bir de sağlık bakanlığımız vardı bizim. bir de bakanı. sahi nerde o?
sünnet, estetik, kalp hastalıkları, kanser üzerine kimler döktürüyorsa; "ulan ben doktormuyum, medya maymunu mu? dur en iyisi sadece işimi yapayım. yerim reklamı" deyip kendilerine çekidüzen vermeliler.
bir kısım basınımız da "ailenizin doktoru" tavrını bırakıp gazetecilik yapmalı.
ve tabii sevgili halkımız, gazete okuyup-tv izleyip kendini tedavi edecek neredeyse...
ölenin arkasından ne çok konuşulurmuş. ailesi ne konuşur, boş ağızlar ne konuşur?
bir de sağlık bakanlığımız vardı bizim. bir de bakanı. sahi nerde o?
taliban -başka yok sanırım- zihniyetinin uygulamalarından olsa gerek. bir çeşit mormon gibiler. tabi mormonlar şiddete başvurmuyor en azından, bildiğim kadarıyla.
şirinler komünist mi, tartışmalarına son verecek gelişme. ya da yeni bir tartışma başlatacak...
-bak iyi düşün, sakız olmasın o!
seyyar satıcı tabir edilen kişinin, gün boyu "ha geldi ha gelecek" diye yaşadığı zabıta korkusunun gece kabus şeklinde karşısına çıkmasıdır.
fırsat olmadı, diye cevaplanması muhtemel...
(bkz: hiç göstermiyorsun)
saçlarıyla birlikte, kız olduğunu anlamamıza vesile olur. iyidir, güzeldir, severiz...
dünyanın ve dünya halklarının çanına ot tıkayacak girişimleri başlatan ekibin deli saçması projesi. george w bush gibi bir başkan bulunmuş, sahneye konulmuştur.
(bkz: ırak )
(bkz: afganistan)
enerji kaynakları ve yollarının güvenliği için harekete geçmek bunun için de her yolu kullanmak şeklinde kendini göstermiştir. bir de evanjelizm olayı var ki oyoyoyoy...
neyse ki, dinsizin hakkından imansız gelir hesabı bir putin çıktı meydane, du bakalım nolcak.
(bkz: ırak )
(bkz: afganistan)
enerji kaynakları ve yollarının güvenliği için harekete geçmek bunun için de her yolu kullanmak şeklinde kendini göstermiştir. bir de evanjelizm olayı var ki oyoyoyoy...
neyse ki, dinsizin hakkından imansız gelir hesabı bir putin çıktı meydane, du bakalım nolcak.
(bkz: küflü peynir)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?