confessions

benbirdelicocuk

- Yazar -

  1. toplam entry 365
  2. takipçi 1
  3. puan 11360

deniz gezmiş

benbirdelicocuk
yıllar sonra...

mecliste idam kararını oylayanlardan,

süleyman demirel’in yapmış olduğu bir açıklama

"devirler değişiyor. bundan 30 sene evvelin şartları bugün yoktur. başka şartlar vardır. bugünkü şartları düne götürerek düşünemezsiniz, çok yanlış olur. binaenaleyh insani tarafını düşündüğümüz zaman, kimsenin, karıncanın incinmesine razı olmayız. fakat bir olay var: hikmet - i idare, devletin bekası gibi kavramlar bizim geleneklerimizde vardır. padişahlar, kardeşlerini, çocuklarını astırmıştır".


deniz gezmiş

benbirdelicocuk
işte orada ölümü düşündüm bak.

ölüm ürkütücü gelmiyor insana. ama insan ölümü kabul edemiyor. kesin bir gerçek bu.

bilimi düşünüyorsun orada. iki yüz yıl, üç yüz yıl sonrasını düşünüyorsun. ve bilimin insanlığa getireceklerini. ve birden içinde bulunduğun o durum anlamsız geliyor sana. ionesco’nun oyunları gibi bir şey. saçma geliyor kimi şeyler sana o anda. yaşaman gerektiğini kavrıyorsun. bilim almış başını yürürken, karşındaki bir sürü insanın ne kadar küçük şeylerle uğraştıklarını düşünüp acınıyorsun. içerliyorsun. “lânetli adamlar” diye geçiriyorsun kafandan.

insanlığın geleceğini; ve senin o günleri göremeyeceğini düşünüyorsun; insanı hüzünlendiriyor bu. bir yanda güzel, eşsiz bir gelecek, bir yanda o güzelim günleri göremeyeceğin duygusu. “nasılsa öleceğim” diye düşünmeye başlıyorsun.

mermi vardı oysa yanımda.

birazdan bir bomba sallayacaklar üzerime diyordum, ölüp gideceksin.

ilk anda ölmemeyi düşünüyordum; yaralanmayı, yaralı ve rahat bir ölümü. ama bir süre sonra, dünyanın dört bir yanında ölen bir sürü devrimciyi düşünüyorsun ve bir an nasılsa rahat bir ölümü düşünmüş olduğun için korkunç bir utanç duyuyorsun kendi kendine.

bir devrimci nasıl ölmesi gerekiyorsa öyle ölmeli.

deniz gezmiş

benbirdelicocuk
deniz gezmiş ’in anlatımı ile

yakalanışım mı?
o da bir garip hikâyedir.
pusu. son düştüğüm pusu. yakalandığım.
tarlanın içinde. çukurda.
tarla. vıcık vıcık çamur. her yan çamur. bir yandan da aralıksız yağmur yağıyor, sulusepken.
parkamın başlığını başıma geçiriyorum.
ellerim üşüyor. eldivenlerimi, silahı daha rahat kullanayım diye daha önce bir yerlerde fırlatıp atmıştım. eldiven de yok.
hava buz gibi.
bir çukurun içindeyim.
çepeçevre sarmışlar.
bütün arabaların farları üzerimde.
içine girdiğim çukur, işte bu hücre kadar bir yer.

deniz gezmiş

benbirdelicocuk


avukat halit çelenk’in anlatımıyla

infaz anı...

ulucanlar cezaevi’nin avlusunda kurulan darağacı, başgardiyanın odasının penceresinden net bir şekilde görülüyordu. biz cezaevine geldiğimizde deniz bu odaya alınmıştı ve pencerenin tam karşısındaki koltukta oturuyordu. deniz’in biraz sonra can vereceği darağacı, tam karşısında duruyordu. hazırlıklar tamamlandıktan sonra deniz’i darağacına çıkardılar. infaz sürerken, odaya yusuf’u getirdikler. yusuf, pencereden deniz’in son nefesini verişini izledi. yusuf infaz edilirken de, hüseyin’i odaya getirdiler ve o da, yusuf’un infazını saniye saniye gördü. bunu kitabımda bile yazmadım, sadece yusuf aslan’ın, “duydum deniz’in sesini” sözlerine yer verdim. biraz sonra aynı darağacında ölecek birine, arkadaşının infazını seyrettirmekten daha ağır bir işkence olabilir mi?
14 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol