işte orada ölümü düşündüm bak.
ölüm ürkütücü gelmiyor insana. ama insan ölümü kabul edemiyor. kesin bir gerçek bu.
bilimi düşünüyorsun orada. iki yüz yıl, üç yüz yıl sonrasını düşünüyorsun. ve bilimin insanlığa getireceklerini. ve birden içinde bulunduğun o durum anlamsız geliyor sana. ionesco’nun oyunları gibi bir şey. saçma geliyor kimi şeyler sana o anda. yaşaman gerektiğini kavrıyorsun. bilim almış başını yürürken, karşındaki bir sürü insanın ne kadar küçük şeylerle uğraştıklarını düşünüp acınıyorsun. içerliyorsun. “lânetli adamlar” diye geçiriyorsun kafandan.
insanlığın geleceğini; ve senin o günleri göremeyeceğini düşünüyorsun; insanı hüzünlendiriyor bu. bir yanda güzel, eşsiz bir gelecek, bir yanda o güzelim günleri göremeyeceğin duygusu. “nasılsa öleceğim” diye düşünmeye başlıyorsun.
mermi vardı oysa yanımda.
birazdan bir bomba sallayacaklar üzerime diyordum, ölüp gideceksin.
ilk anda ölmemeyi düşünüyordum; yaralanmayı, yaralı ve rahat bir ölümü. ama bir süre sonra, dünyanın dört bir yanında ölen bir sürü devrimciyi düşünüyorsun ve bir an nasılsa rahat bir ölümü düşünmüş olduğun için korkunç bir utanç duyuyorsun kendi kendine.
bir devrimci nasıl ölmesi gerekiyorsa öyle ölmeli.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?