5 yaşında puraya başlayan ve (bkz: buena vista social club ) filmini izledikten sonra yaşam enerjisiyle bu adam hiç ölmezmiş aslında da bi hata olmuş galiba dedirten müzisyen.
(bkz: compay segundo)
neden hep mutsuzum,neden ben, ama bu haksızlık gibi cümleleri en çok kuran kadındır...insan bu kadar mutsuzken nasıl olur da bu kadar eğlenir ya da bu kadar mutluyken nasıl olur aniden hüzünlenir, mutsuzlaşır sorularıyla en çok karşılaşan burçtur da aynı zamanda.
uzun zamandır dinlemediğim, fakat bugün duyduğumda bana lise yıllarımı hatırlatmış ve üstüste dinlemiş bulunduğum şarkı.. cat stevens ister sevgiliye , ister kızına ,ister kendisine kime yazarsa yazsın bana hep üniversiteyi kazandığım ve baba evinden ayrıldığım zamanları hatırtan ve birden ağlamama neden olan şarkı...sözlerin türkçe karşılığı da şöyledir ;
şimdi sana dair herşeyi kaybettim
yeni bir şeye başlamak istediğini söylüyorsun
ve kalbimi kırıyor terkedişin
bebeğim üzülüyorum
ama ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
umarım dayanacak bir sürü güzel şeyin olur
ama sonra bir çok güzel şey kötüye dönebilir
bebeğim, bebeğim, bu vahşi bir dünya
çok zor sadece bir gülümsemeyle geçmek
bebeğim, bebeğim, bu vahşi bir dünya
seni hep bir kız çocuğu gibi hatırlayacağım
biliyorsun ne çok gördüm dünyanın yapabileceklerini
ve bu kalbimi kırıyor yine
çünkü seni asla üzgün bir kız olarak görmek istemem
kötü bir kız olma
ama ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
umarım bir çok iyi dostun olur oralarda
ama pek çok kötünün olduğunu da hatırla ve dikkatli ol
bebeğim seni seviyorum
umarım bir çok iyi dostun olur oralarda
ama pek çok kötünün olduğunu da hatırla ve dikkatli ol
şimdi sana dair herşeyi kaybettim
yeni bir şeye başlamak istediğini söylüyorsun
ve kalbimi kırıyor terkedişin
bebeğim üzülüyorum
ama ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
umarım dayanacak bir sürü güzel şeyin olur
ama sonra bir çok güzel şey kötüye dönebilir
bebeğim, bebeğim, bu vahşi bir dünya
çok zor sadece bir gülümsemeyle geçmek
bebeğim, bebeğim, bu vahşi bir dünya
seni hep bir kız çocuğu gibi hatırlayacağım
biliyorsun ne çok gördüm dünyanın yapabileceklerini
ve bu kalbimi kırıyor yine
çünkü seni asla üzgün bir kız olarak görmek istemem
kötü bir kız olma
ama ayrılmak istiyorsan kendine iyi bak
umarım bir çok iyi dostun olur oralarda
ama pek çok kötünün olduğunu da hatırla ve dikkatli ol
bebeğim seni seviyorum
umarım bir çok iyi dostun olur oralarda
ama pek çok kötünün olduğunu da hatırla ve dikkatli ol
birleşmiş milletler arabalarının üzerindeki (bkz: un) yazısını görür ve onları o bölgeye un taşıyolar zannederdim...malum savaş yiyecek maddesi lazım...ekmek mekmek çıkmaz şimdi...
1.katına genelde eskilerin takıldığı,içeri girdiğinizde her masaya selam verdiğiniz ve oturacak yer bulmakta zorlanmadığınız mekan.sahipleri, işletmecileri ve garsonları da iyidir hele sizi bi kere sevdiler mi biraz fazla korumacı olabilirler...kim ne derse desin gitmekten vazgeçmeyeceğim mekanlardan biridir.
kadınlar da dahi olamaz mı, hatta hem güzel hem dahi(dahi derken 80 iq yetiyo,bu programdaki dahilik sınırını geçmek için)olunamaz mı dedirten yarışma.ama apartman boşluğundan , son ses açık komşunun televizyonuna kulak misafiri oldum da kızlarımız gerçekten de dahi değildi galiba! güzeller miydi onu da göremedim gerçi.program esnasında deli deli gülen bi kadın vardı, sunucu muydu ,yarışamacı mı merak ettim doğrusu.
ruh halim ne olursa olsun beni aniden mutsuzluklara iten mazoşistmiyim neyim peki niye o zaman tekrar tekrar dinliyorum dedirten dido şarkısı...her dinlediğimde kafamda farklı acıklı klipler çektiğim, sözleri mini mini bi kuş konmuştu dahi olsa müzik ve didonun ses tonu beni alıp götürecek olan şarkı. klibi de hoştur ama klipte oynayan , angelken hastası olduğum david boreanaz kilo mu almıştır ,yüzümü şişmiştir ,ince bıyık yüzünden midir ,yoksa saçlar mı uzamıştır da bana bi değişik gelmiştir anlamadım.ama yine hoş adamdır ve klibe yakışmıştır o ayrı.
ruandada üç ay içinde, bir milyondan fazla insanın akla hayale sığmayan yöntemlerle öldürüldüğü soykırım.sadece tutsiler değil onlara sempati duydukları düşünülen ya da yardım eden veya katliama katılmayı reddeden hutular da öldürülmüştür.bu insanlar atom bombası ya da diğer kimyasal herhangi bir silah ile “topyekün imha” edilmemişler, kendi vatadandaşları tarafından tek tek çeşitli işkencelerle,palalarla doğranarak öldürülmüşlerdir.ruandada olanlar aynı dili konuşan, aynı tanrıya inanan, aynı dinden olan, derilerinin rengi bile aynı olan bir halk, sömürgeciler tarafından birbirine nasıl düşürülürün ispatıdır.bu katliama birleşmiş milletler yine (bkz: srebrenitsa katliamı )müdahale edememiş binlerce insanın ölümünü izlemiştir.on adet belçikalı birleşmiş milletler askerinin ölümünden sonra diğer ülkeler de buradaki askerlerini çekmiş ve burada sadece 270 bm askeri kalmıştır , buradaki beyazlar hemen kedilerini köpeklerini dahi alıp ruandadan kaçırılmışlar ,ruanda kendi kaderine terkedilmiştir.izlediğim bi belgeselde gözlerime inanamadım bunun ne açıklaması olabilir diye, katliama karışan bir hutu ise şöyle cevap verdi merakıma öldürün dediler öldürdük, pişmanım insanlar neyi, neden yaptıklarını bile bilmiyolardı.
evdeki her çıtırtıyı,hışırtıyı aniden duymaya başlamaktır.
(bkz: ipana çocuk)
kesinlikle anneler.
aranın bozuk olduğu ve uzun süredir görmediğim bir arkadaş yolda görüp peşinden baş öne eğik suçlu bi şekilde naber nasılsın diye konuşarak gidilir ama suratına bakacak yüz yoktur cevap gelmeyince hala bana dargın mısın diye sorulur şaka filan yapılır, hala daha cevap gelmeyince kızılır naparsan yap be bu saatten sonra konuşsan ne olur konuşmasan ne olur çok da umrumdaydı diye bağırılır. sonra size doğru boş gözlerle bakan bi yabancı hanfendi beni taciz mi ediyosunuz yoksa deli misiniz diye sorunca kahkahalarla gülmeye başlanılır yabancı iyice sinirlenir sonra kahkahalar arasında durum açıklanmaya çalışılır.hemen akabinde dargın olunan arkadaş aranır, olay anlatlır gülünür ,ağlanır ve barışılır.
çaydanlığın üstünü alta altını üste koymaya çalışmak.
evden aceleyle çıkarken en son televizyon kapatılır ve kumanda sırt çantasına atılır, sonraki bir hafta içinde kumanda aranılır bulunamaz koca çantanın dibindeki televizyon kumandası da bir hafta boyunca farkedilmez. arkadaşta kalınan bir gün çantada unutulan cep telefonu çalmaya başlar aceleyle çantanın içinde kaybolan telefon aranırken elimize geçen kumandaya cevap verilir karşıdan bir ses gelmeyince ve telefon hala çalmaya devam edince cep telefonunun büyüklüğünden şüphe duyulur ve televizyon kumandası olduğu farkedilir.alaycı bakışların arasında sırt çantasına eline geçeni atmanın eski bir alışkanlık olduğu hatırlanır.ilkokuldayken sabah aceleyle giyinilip çanta hazırlanır ve okula gidilir okulda kitap çıkarmak için açılan çantanın açinden pijama çıkar.
kadınların üreme zamanlarında daha bir çekicidir.bunun nedeni hormonların da etkisiyle dudakların dolgunlaşması ve kırmızılaşması , gözlerin irileşmesi ve yanakların kızarmasıdır.makyaj yapmak da çok eski çağlardan beri kadınlar da bu durumu taklit etmek ve çekiciliği sürekli kılmak adına başvurdukları bir yöntemdir. gözlere sürme çekerek gözleri irileştiriler,dudaklarına ruj sürerler, yanakları allık yardımıyla kızartırlar.
altında fırtınalar kopan gülüştür.
korku filmi gibi geçen bir sınav sonrasında mümkün olabilecek bir durum.marmara üniversitesi hukuk fakültesinde özellikle başınıza gelebilir, hele bir de üst merasim olarak adlandırılan bir derslikte girmişseniz sınava gayet olasıdır.zira kış aylarında buz gibi olan bu sınıfta, burayı mesken edinip ,sınav mınav dinlemeyip sürekli uçan ve sıçan güvercinleri durdurmak imkansızdır. tabi suç sadece ortamda değildir, bir sene sonra 02 olan vizeyi yükseltmek için girilen sınavdan 06 alan öğrencinin de mutlaka kabahati vardır.
çevresel faktörler tarafından yönlendirilip, kışkırtıldıktan sonra kontrolsüz bir şekilde amaca ulaşma çabasıdır.
öyle bir rahatlıktır ki; sınav sonucu açıklanırken sonuca bakma gereği bile duyulmaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?