demeter fragrances tarafından üretilen, taze saman, taze hayvan pisliği ve tatlı hayvan teri kokan, öyle yazmışlar, stable adlı parfüm. inanmıyorsanız buyrun buradan bakın.
http://www.demeterfragrance.com/704189/products/stable.html
suşi, pipo, toprak boya, kereviz, martini, çikolata kaplı çilek, istakoz, kitap, kurabiye ve çeşitli kokteyler gibi ilginç kokular üreten, süpersonik parfüm üreticisi. koku listelerine baktıkça deliresim geliyor. ürünlerini şuradan inceleyebilirsiniz.
http://tinyurl.com/ny82cmc
harika bir şey, tüm haftasonumu bunları inceleyerek geçirebilirim.
http://tinyurl.com/ny82cmc
harika bir şey, tüm haftasonumu bunları inceleyerek geçirebilirim.
kerevize ve kokusuna olan hayranlığımdan dolayı çocukluğumdan beri yapılmasını istediğim parfümdür. sonunda hayallerim gerçek oldu ve buldum.
http://www.demeterfragrance.com/704049/products/celery.html
http://www.demeterfragrance.com/704049/products/celery.html
hep kokusundan bir parfüm üretmek istediğim şeydi onu da yapmışlar. bunu daha önce düşünmüştüm ama ben.
http://www.demeterfragrance.com/704049/products/celery.html
http://www.demeterfragrance.com/704049/products/celery.html
çok acayip, büyüleyici bir kokusu olan şey, ramazan pidesi kokulu bir parfüm üretmek istiyorum. kesinlikle baştan çıkarıcı, kokusuna duyanların hayır diyemeyeceği.
bu miami metro polis departmanı ne yapıyor allah aşkına demek istediğim dizidir. hakkaten, ne yapıyor onlar allah aşkına ??
-----------------------------spoiler----------------------------: katil dextermış -----------------------------spoiler----------------------------
-----------------------------spoiler----------------------------: katil dextermış -----------------------------spoiler----------------------------
kendi annesini küvet içerisinde gözlerinin önünde kesilmiş olduğuna babası gibi şahitlik yapmış, dexter’ın biricik oğlu. haydi bakalım bu kardeş de kanla doğmuş, ne olacak da biz orasında değiliz 30 yaş üstü kadın dernekleri olarak, bu çocuğu oynayanları nerden buluyorlarsa, allahım hep bir tatlı, hep bir sevimli, içimizi kımıl kımıl ediyor, alıp katı meyve sıkacağında sıkıp suyunu içmek filan istiyoruz. dexter’ı izleme sebebim, yıllardır izlemiyordum, geri döneyim, aman sıkıldım derken bak kendisini gördüm, dayanamadım aynen devam. eskiden böyle mal mal bakışları vardı anlamsız, kafayı oraya buraya sallayıp, sırıtışları vardı, değişmiş şimdi de hala salak ama bir o kadar da datlı.
ismarlasalar yemeyeceğimdir, hayır piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmış olsam bile yanlışlıkla yersem kahrımdan öleceğim ve çok büyük olay çıkaracağımdır. dünya üzerindeki hiç kimsenin kaşarlı tosta 26 tl vermediği, barış dolu bir dünya diliyorum. düşünsene, menüye bakmadan en fazla kaç para olabilir ki, diye düşünüp, istediğini ki ben sabahları domatesli kaşarlı tost yemek için doğmuşum, kesin yerim. canını sevdiğimin deniz büfesinde 2 tl.
yokluğunda gerçekten de çok kitap okuyacağım sitedir.
bir gün kullanmak istediğim laf öbeğidir.
https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/532946_496307077083599_498747981_n.jpg
https://fbcdn-sphotos-c-a.akamaihd.net/hphotos-ak-prn1/532946_496307077083599_498747981_n.jpg
(bkz: sedef avcı)
beyoğlunda bir tane vardı, geçtiği yerde düğün var sanarsın, böyle cosku böyle sanat görmedim ben arkadaş, o bilindik nameler hak getire, abe kaynana ne aptın bize filan çalıyor, 30 gün boyunca ne namelerle coşturuyodu sokağı. arkadaş yataktan kalkıp oynamışlığımız vardır bir gece, ay artık dayanamıyorum diye, böyle bir de hemen geçmezdi beklerdi sanki, uzun uzun çalardı. o davulcudan sonra da ne zaman duysam, davul sesi, çılgınca oynayasım gelir.
eve gelip, zorla bana kabak tatlısı yedirmesi fobim yüzünden sürekli ürpermeme neden olan meslek erbabıydı kendisi yukarıdaki davulcuya kadar ayrıca, sonra bir gün karşılaştık gece çok geç saatte eve dönerken, nasıl rahatlatmıştı varlığı, o saatte, boş sokakta, sonra dedim ya adamın işi gücü yok zorla sana kabak tatlısı yedircek, attım içimden ne zaman duysam bana kabak tatlısı yedirmeye geliyorlar hissini, gördüm adamı birebir, umrunda değil, benim kabak tatlısı yiyip yiyememem, adam işini yapıyor.
eve gelip, zorla bana kabak tatlısı yedirmesi fobim yüzünden sürekli ürpermeme neden olan meslek erbabıydı kendisi yukarıdaki davulcuya kadar ayrıca, sonra bir gün karşılaştık gece çok geç saatte eve dönerken, nasıl rahatlatmıştı varlığı, o saatte, boş sokakta, sonra dedim ya adamın işi gücü yok zorla sana kabak tatlısı yedircek, attım içimden ne zaman duysam bana kabak tatlısı yedirmeye geliyorlar hissini, gördüm adamı birebir, umrunda değil, benim kabak tatlısı yiyip yiyememem, adam işini yapıyor.
yazarın sarhoş olması durumunda da gerçekleşebilecek durumdur. inan bunu nasıl yazıyorum bilemedim. vöyle aklından ne başlıklar filan geçer, yaratıcılığın son saffadadır ama yazamazsın, toparlayıp. ee tabi entry yazabilmiş olıyorum bu durumda.
dehşet görüntülerine sahne olacak düğündür. düğünde katliam yaşandı sayın seyirciler, jilet gibi keskin mendili sallamak suretiyle kullanan halaybaşı, gelin ve damat dahil, halaydaki 55 kişiyi doğrayarak öldürdürdü.
en çok yiyip, içen, oynayan, eğlenenin yine ben olacağı düğündür. zaafım var ne yapayım, eğlence gördüm mü kaybedip, tutamıyorum kendimi. halay başı olmasam bari. tek kafa karışıklığım, bir çeyrek takıp takmamak konusunda olur.
çok itici bulduğum kişidir. bilmiyorum ama o gülüşler, bakışlar, yaşam tarzı çok yapay geliyor sanki yaşamıyor kadın, tanrının bilimsel bir araştırması. boşanmaları olayına gelince, ananemin lafı vardır, " çok methedilen yere, sepeti küçük götür" diye kısacası, sanki bir oyun canlandırıyorlar gibi gelirdi hep zaten. yine de üzücü bir durum tabi, duruma değil, tavırlara sözüm.
katıldığım önermedir. özellikle zor şartlarda, ağır işlerde çalışanlar için. adam hamallık yapıyor, madende taş taşıyor, fırıncılık, dönercilik yapıyor. imkansız bu şartlarda 17 saat susuz durmak, gün zaten 24 saat, önemli olan niyet denmeli.
-----------------------------spoiler----------------------------: çok hızlı ilerleyen dizidir, şimdiden 5 kişi gitti, heralde bir yerden sonra ayrılamayacaklar, kapana kısılacaklar orda, geri kalan bu kadroyla devam edecek.
dog soldiers filmine dönüşmesinden şüphe ediyorum, ha filmi çoğu kişinin aksine, zamanına ve çekim şartlarına göre hiç de beğenmedim diyemem, şimdi izleyince ne olur bilmiyorum ama rusların süper ötesi askerler yaratmak amacıyla yaptıkları bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkmış korkunç yaratıklar olayına bağlanırsa çok klasik olacak. o mutant kurbağa filan neydi öyle allah aşkına.
ha o mantar, yarattığı halüsinatif etki, şamanların güçleri filan derken daha ruhani olaylara da varır mı bilmem? victoria mantarın etkisiyle adeta bir büyücü şaman gibi geleceği gördü de, o öleceksiniz çok ne bileyim, daha farklı bağlasalarmış, siz ölüsünüz filan dedi, losta bağlamasa bari. gerçekten ölmeli bir survivora dönüşecek, bekliyoruz.
ha bir de sakın ama sakın, bunların hepsi yapım ekibinin yarışmacılara bir oyunu çıkmasın. o başta ölen arkadaş filan ölmemiş, numaraymış heyecan katmak, korkutmak, o sabina’nın birden orada olması, parayı vermemek için kaçırmak amaçlı. zira "hepiniz öleceksiniz" çok fazla eski tip bir korku film repliği oldu. olur ya, oyunla başlar gerçeğe dönüşür aman lütfen, klişelere girmeyelim.
o gözlüklü woody allen tipli arkadaş favori kişim belirtmek isterim. en çok onu sevdim, zaten hep antik kuntik tipleri severim, lostta da favorim charlieydi. o elaman tipinden beklenmeyecek işlere girsin istiyorum. o öldüğü yere gitmeler, mağaraya bağırmalar filan cesaret ister sonuçta, x’i de o buldu, kurbağayı da o gördü, ateşi de o yaktı. yoksa o mu ekipten ayol, anlamadım. ama o kendini lider yapan siyahi arkadaşımız çok sinirimi bozuyor, öyle her zaman, kendi alakası olmayan işlerde bile öne atılan insanlardan nefret ederim. losttaki jack misali, gıcık oluyorum.
ha bir de her milletten adam var yani, türk de koyalarmış çok ilginç olurdu, valla bak alıştık latin, uzak doğulu, siyahi tiplere biraz farklılık yapın artık, gerçi karadağlı koymuşlar ama.
daha çok yazacaktım ama izlemiş kadar olmayınız diye susuyorum. dizinin güzel yanı, survivor gibi olduğundan, gerçeklik katıyor, sanki gerçekmişçesine daha çok heyecanlanıyoruz.-----------------------------spoiler----------------------------
dog soldiers filmine dönüşmesinden şüphe ediyorum, ha filmi çoğu kişinin aksine, zamanına ve çekim şartlarına göre hiç de beğenmedim diyemem, şimdi izleyince ne olur bilmiyorum ama rusların süper ötesi askerler yaratmak amacıyla yaptıkları bilimsel çalışmalar sonucu ortaya çıkmış korkunç yaratıklar olayına bağlanırsa çok klasik olacak. o mutant kurbağa filan neydi öyle allah aşkına.
ha o mantar, yarattığı halüsinatif etki, şamanların güçleri filan derken daha ruhani olaylara da varır mı bilmem? victoria mantarın etkisiyle adeta bir büyücü şaman gibi geleceği gördü de, o öleceksiniz çok ne bileyim, daha farklı bağlasalarmış, siz ölüsünüz filan dedi, losta bağlamasa bari. gerçekten ölmeli bir survivora dönüşecek, bekliyoruz.
ha bir de sakın ama sakın, bunların hepsi yapım ekibinin yarışmacılara bir oyunu çıkmasın. o başta ölen arkadaş filan ölmemiş, numaraymış heyecan katmak, korkutmak, o sabina’nın birden orada olması, parayı vermemek için kaçırmak amaçlı. zira "hepiniz öleceksiniz" çok fazla eski tip bir korku film repliği oldu. olur ya, oyunla başlar gerçeğe dönüşür aman lütfen, klişelere girmeyelim.
o gözlüklü woody allen tipli arkadaş favori kişim belirtmek isterim. en çok onu sevdim, zaten hep antik kuntik tipleri severim, lostta da favorim charlieydi. o elaman tipinden beklenmeyecek işlere girsin istiyorum. o öldüğü yere gitmeler, mağaraya bağırmalar filan cesaret ister sonuçta, x’i de o buldu, kurbağayı da o gördü, ateşi de o yaktı. yoksa o mu ekipten ayol, anlamadım. ama o kendini lider yapan siyahi arkadaşımız çok sinirimi bozuyor, öyle her zaman, kendi alakası olmayan işlerde bile öne atılan insanlardan nefret ederim. losttaki jack misali, gıcık oluyorum.
ha bir de her milletten adam var yani, türk de koyalarmış çok ilginç olurdu, valla bak alıştık latin, uzak doğulu, siyahi tiplere biraz farklılık yapın artık, gerçi karadağlı koymuşlar ama.
daha çok yazacaktım ama izlemiş kadar olmayınız diye susuyorum. dizinin güzel yanı, survivor gibi olduğundan, gerçeklik katıyor, sanki gerçekmişçesine daha çok heyecanlanıyoruz.-----------------------------spoiler----------------------------
çok uzun zamandır, çok fazla takip edemesem de birazcık da olsa anlarım basketboldan, kendisinin takıma seçilmemesinin nedeninin gezi olaylarıyla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum, ha tebrik ederim kendisini destekleri için ama pek istikrarlı bir oyuncu değildir. kendisini 19 yaşından beri tanırım, hep basketbol ile ilgili (yoksa karakteri, siyasi duruşu filan konumuz dışı) çok büyük umutlar bağlanmıştır ama bunları bir türlü gerçekleştirememiştir, biraz problem çocuktur. bence oyunculuğuyla ve kariyerindeki bazı durumlarla ilgili alınmaması, zira olaylara katılmış başka oyuncuları kadroda görmek mümkün. eğri oturup, doğru konuşalım.
son olarak 31 ekimde yayınlanacağı kesinleşmiştir. yani inşallah bu sefer kesinleşmiştir, bu son değişiklik olur da, biz de rahatlarız, delirmeden görsek bari.
http://www.imdb.com/title/tt2189771/
http://www.imdb.com/title/tt2189771/
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?