şiirlerde en büyük eksik kan
bizler inanmayanın inanır gibi yaptıklarını okuyoruz!
şair oysa yazdıgında aynı zamanda yanar ve ölür işte bu şiirler onun en büyük anlatıcılarıdır
şiir okumak ve begenmek cok zor,o kadar sıkıcı ki bu benzemeye calısmak ve bu ögretmekten yoksun ve bir dolu bogucu aktarım bazen begenmek için sadece tebessüm ettirmesini beklemek zorunda bırakıyor!...
işte türkiyedeki şiir....
şiir
kelime seçme sanatı.her yiğidin harcı olmayan sanat.
ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim.
örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
n.f.k.
ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim.
örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
n.f.k.
şiir yazılmaz, yazılmış olana şiir denemez. şair konuşur, konuştuğuna şiir denir.
03 x 37 = 111
06 x 37 = 222
09 x 37 = 333
12 x 37 = 444
15 x 37 = 555
18 x 37 = 666
21 x 37 = 777
24 x 37 = 888
27 x 37 = 999
(bkz: matematik şiiri)
06 x 37 = 222
09 x 37 = 333
12 x 37 = 444
15 x 37 = 555
18 x 37 = 666
21 x 37 = 777
24 x 37 = 888
27 x 37 = 999
(bkz: matematik şiiri)
şiir bana dokunuyordu. daha doğrusu hayatımı sabitliyordu, acıyı daha derinden hissetmeme neden oluyordu. krizlere giriyordum bu yüzden. korkunç şeyler yapıyordum. sarhoş oluyordum. esrar çekiyordum. hap atıyordum. sürünüyordum..
(bkz: yeşil peri gecesi)
(bkz: yeşil peri gecesi)
ruhun kelimelerce kusması.
duygunun elle tutulur hala gelmesi.
şairin halet-i ruhiyesi.. yazdığını zanneden çoktur,şairler ise onu yaşayanlardır..
$airlere yardım ve yataklık eder.. tabi $air onu kerhanede ziyaret ettikten sonra.
hissin ide ekseninde döndükten sonra kendine matematiksel bir yer bulup oturmasıdır.
kırdın mı incittin mi birilerini?
kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
yeniden düşünmeliyim
dostluklarımı, ilişkilerimi
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mi kaldı
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
geri verdim mi aldıklarımı: aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mi duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları
saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
mevsim sonu dostlarım, işporta mali ayrılıklar
arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zumlalar
gece telefonları, issiz konuşmalar
mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
o kadar çok anlattım ki
kendime kaldım anlatmaktan...
bunaldım kendisiyle boğuşmasını
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
ofset duyarlılıklardan
kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum içtenliğin yada dünya görüsünün kirletmediği
kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
bilmiyorum kalmış midir adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
hala bir umut var midir?
çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
ne çıkmaz sokaktayım nede mutsuz
sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim senin ve benim, yani bizim için...
kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
yeniden düşünmeliyim
dostluklarımı, ilişkilerimi
gözlerim çocukluk fotoğraflarında mi kaldı
yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
borçlarımı ödedim mi?
doğru seçtim mi soruların fiillerini?
tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış, giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
geri verdim mi aldıklarımı: aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları,kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
yokladım mi duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?
ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları
saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
mevsim sonu dostlarım, işporta mali ayrılıklar
arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zumlalar
gece telefonları, issiz konuşmalar
mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey
o kadar çok anlattım ki
kendime kaldım anlatmaktan...
bunaldım kendisiyle boğuşmasını
başkalarında çözmeye çalışan insanlardan
usandım sözcük oynamalarından, tılsımlı sıfatlardan,
ofset duyarlılıklardan
kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum içtenliğin yada dünya görüsünün kirletmediği
kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum
aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
bilmiyorum kalmış midir adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
hala bir umut var midir?
çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde
ne çıkmaz sokaktayım nede mutsuz
sadece rüzgarlardan daha güçlü olmak istiyorum o kadar
açık denizlerde nice yolculuklara yelken açarken
kış güneşinin mutlu ettiği bir kedi gibi mutlu, emin, tasasız
sere serpe ve keyifli olmak tek isteğim ve dileğim senin ve benim, yani bizim için...
duyguların kelimelerle dansı.
zorlama kelime yığınlarının ötesinde yetenekli zihinlerin duygularıyla yaratıldıkları zaman okunması en zevkli olan yazın türüdür. dolayısıyla herkes şiir yazabilir ama şair olamaz.
nazım hikmetin şiir için yazdığı şiir :
ak bir karanfil gibi çatlayınca çekirdek
atom bahçelerine yürüyünce aydınlık
yalnız meraklıları değil bütün insanlık
şiirin aynasında kendini seyredecek...
ak bir karanfil gibi çatlayınca çekirdek
atom bahçelerine yürüyünce aydınlık
yalnız meraklıları değil bütün insanlık
şiirin aynasında kendini seyredecek...
roman akıldır, şiirse kalp...
www.nazimhikmetran.com
an gelir, duygularınız öyle yoğunlaşır ki, sizi kontrol etmeye, beyninizin içinde karmaşık kompozisyonlar oluşturmaya başlar. ve başlarsınız yazmaya..her kelime bir sonrakiyle, her satır bir alttakiyle birleştikçe kaybolup gidersiniz o hikayenin içinde. siz hiç durup kontrol etmeden yazarsınız ama son satırı yazarken de anlarsınız onun son olduğunu. sonra durup bakarsınız bir kaç sayfa dolusu cümleye. şiir.. tekrar hayran olursunuz..
sarhoşken yazılanları çok daha fazla duygusal derinlik taşıyan, edebik şey. duyguların arka bahçesi..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?