harun resit, savasta esir aldigi dusman generale
-hayatini bagislarim ama bir sartim var: kadinlar hayatta en cok ne ister,budur bilmek istedigim. bu sorunun yanitini getir; kurtar kelleni.der.general sorar sorusturur, bu cetin sorunun yanitini arar ve kafdagindaki bir cadinin bunu bildigini ogrenir.gunlerce gecelerce at kosturur, cadiyi arar bulur ve sorar
- kadinlar hayatta en cok ne ister?
korkunc cadinin, yanit icin oyle bir sart ileri surer ki yenilir yutulur degil. -evlen benimle, o zaman ogrenirsin istedigini.bu olumcul teklifi, kabul eder general ve dogru yaniti alir almaz kosar harun reside: -kadinlar, en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister.harun resit bizimkinin hayatini bagislar ya; cadiyla evlenmek icin de soz verilmistir. evlenirler. o ilk gece; general bir bakar ki o korkunc cadi, dunyalar guzeli bir afete donusmus,karanlik odada.konusur cadi: -benim kaderim boyle; gunun sadece yarisi guzel olabilirim,diger yarisi ise cirkinim. ne dersin geceleri seninleyken mi,
yoksa gunduzleri disaridayken mi guzel olayim?general dusunur ve -sen bilirsin, kararini kendin ver der; iste o andan itibaren korkunc cadi sonsuza dek cok guzel bir kadin olarak kalir.
peki bu oykuden cikarilacak uc ders nedir?
1. kadinlar en cok kendi ozgur iradeleriyle hareket etmek ister.
2. ozgur iradesiyle hareket eden bir kadin, her zaman guzeldir.
3. ister guzel olsun ister cirkin, her kadin aslinda bir cadidir.
kadınlar
tartı$ma ba$latmak için hakikaten üzerlerine yoktur bu varlıkların...
(gece yatakta)
+hayatım...
-hiç dokunma bana! sen git bu gün araba kullanırken durup yol verdigin kırmızı otomobilli kadının koynuna gir!
+oha!
-evet bence de!
+...
(gece yatakta)
+hayatım...
-hiç dokunma bana! sen git bu gün araba kullanırken durup yol verdigin kırmızı otomobilli kadının koynuna gir!
+oha!
-evet bence de!
+...
yeni nesil genç ve orta yaş grubunun, sözüm ona entellektüel, farklı, beyaz türk, (halk arasında ekşici) diye adlandırabileceğimiz tiplerine bir kaç sözüm var.
sizin için, kimsenin bilmediği müzikleri dinlemek, cihangir de fiskos sonrası (ay şurda şunun partisi var amanın çok farklı ve farklıyız hadi gidelim) tasarlanan bar/house partilere gitmek, ay bak bu bize özel diyerek o partilerin tadını çıkartmak, hande yener kliplerindeki erkekler gibi giyinen yine sözüm ona farklı tiplerle takılmak, galata ve tünel kültürünü piç edip popülerize etmekten öteye gitmeyen, tünel ve asmalımescit takılmacaları, ortam yapmacaları... vs. vs. vs. ne kadar güzelse, benim için o kadar alay konusu...
evet önyargı gibi gözükse de uzaktan, bende zaman zaman böyle ortamlar da bulunmuş ve gözlemlemiş biriyim en nihayetinde. inanın bana dalga geçtikleri, alt sınıf, üst sınıf diye ayırdıkları insanlardan tek farkları, sadece ingilizce biliyor olmaları. (yine bilmeyen de vardır içlerinde elbet) bana göre apaçi dedikleri neyse, onların dünyasındaki insanlarda o.
kısacası, her şeyi tüketme çılgını bu kadınlar, gerçek entellektüelleri taklit ettiklerinin ne yazık ki farkında da değiller. bu kızcağızlarımız yüzünden, garip duygulara kapılır olduysam ben, cihangirde, tünelde bokta püsürde kendimi dışlanmış hissetmeye başladıysam, emin olun ki bir "çingeneler zamanı" resitali başlıyor demektir. korkuyorum sözlük. beni de tüketmeye, bir yanımı sürekli eksik göstermeye çalışan bu güruhtan korkuyorum. onlara verecek tek bir tavsiyem yok. mümkün mertebe, ezber bilgileriyle, (duymuş bi yerden, okumuş, tüketmiş, üstüne kendi yorumunu katmamış) benimle laf yarışına girmesinler, yan masamdaysalar bana bakmasınlar ve alçak sesle konuşsunlar. gerçekten boş konuşuyorlar. he ben çok mu iyiyim? tabi ki hayır ama normal bi adamım en azından...
sizin için, kimsenin bilmediği müzikleri dinlemek, cihangir de fiskos sonrası (ay şurda şunun partisi var amanın çok farklı ve farklıyız hadi gidelim) tasarlanan bar/house partilere gitmek, ay bak bu bize özel diyerek o partilerin tadını çıkartmak, hande yener kliplerindeki erkekler gibi giyinen yine sözüm ona farklı tiplerle takılmak, galata ve tünel kültürünü piç edip popülerize etmekten öteye gitmeyen, tünel ve asmalımescit takılmacaları, ortam yapmacaları... vs. vs. vs. ne kadar güzelse, benim için o kadar alay konusu...
evet önyargı gibi gözükse de uzaktan, bende zaman zaman böyle ortamlar da bulunmuş ve gözlemlemiş biriyim en nihayetinde. inanın bana dalga geçtikleri, alt sınıf, üst sınıf diye ayırdıkları insanlardan tek farkları, sadece ingilizce biliyor olmaları. (yine bilmeyen de vardır içlerinde elbet) bana göre apaçi dedikleri neyse, onların dünyasındaki insanlarda o.
kısacası, her şeyi tüketme çılgını bu kadınlar, gerçek entellektüelleri taklit ettiklerinin ne yazık ki farkında da değiller. bu kızcağızlarımız yüzünden, garip duygulara kapılır olduysam ben, cihangirde, tünelde bokta püsürde kendimi dışlanmış hissetmeye başladıysam, emin olun ki bir "çingeneler zamanı" resitali başlıyor demektir. korkuyorum sözlük. beni de tüketmeye, bir yanımı sürekli eksik göstermeye çalışan bu güruhtan korkuyorum. onlara verecek tek bir tavsiyem yok. mümkün mertebe, ezber bilgileriyle, (duymuş bi yerden, okumuş, tüketmiş, üstüne kendi yorumunu katmamış) benimle laf yarışına girmesinler, yan masamdaysalar bana bakmasınlar ve alçak sesle konuşsunlar. gerçekten boş konuşuyorlar. he ben çok mu iyiyim? tabi ki hayır ama normal bi adamım en azından...
kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.
götümüzden ter akan bu sıcak havalarda püfür püfür etekler giyebildikleri için kıskanılan canlı türü.
lami cimi yok! bu modacıları skip skip çoğaltmak lazım abi.
lami cimi yok! bu modacıları skip skip çoğaltmak lazım abi.
kafalari,futbol,para ve seksten baska seylere de calisabilen yaratiklar;girdikleri ortama zerafet,nezâket,zekâ ve seviye getirdiklerinden sozluk camiasinda sayilarinin artmasi dilenesiler..
masallarda prenses olsan bile kadınlık zor zanaattir kanımca
-biri kurbağa öper.
-biri yüzyıllarca uyur.
-biri cücelerle yaşar.
-biri kuleye kapatılır.
-biri kurbağa öper.
-biri yüzyıllarca uyur.
-biri cücelerle yaşar.
-biri kuleye kapatılır.
tütün mamullerine benzerler. kimisi sigara gibidir. ucuzdur, yerde izmariti bulur yine içersin. kimisi nargile gibidir. pahalıdır, her yerde bulamazsın ve sadece zevk için içersin. kimisi ise pipo gibidir. sana özeldir, senden başka hiç kimse içemez ve her sabah kalktığında temizlemezsen küflenir.
katlanamayacakları 10 şey şöyleymiş:
1. terli pipi
2. tatu dinleyen erkek arkadaş
3. arthur miniboy
4. pörsümüş mor billur
5. köçek sevgili
6. kate moss ile kanka olmak
7. siyah tüpçü çorabıyla seks
8. devamlı ağlayan erkek
9. yaptığı yemeğin beğenilmemesi
10. arabalı erkek arkadaşın eve değil en yakın durağa bırakması
1. terli pipi
2. tatu dinleyen erkek arkadaş
3. arthur miniboy
4. pörsümüş mor billur
5. köçek sevgili
6. kate moss ile kanka olmak
7. siyah tüpçü çorabıyla seks
8. devamlı ağlayan erkek
9. yaptığı yemeğin beğenilmemesi
10. arabalı erkek arkadaşın eve değil en yakın durağa bırakması
ve kadinlar
bizim kadinlarimiz:
korkunc ve mubarek elleri
ince, kucuk ceneleri, kocaman gozleriyle
anamiz, avradimiz, yarimiz
ve sanki hic yasanmamis gibi olen
ve soframizdaki yeri
okuzumuzden sonra gelen
ve daglara kacirip ugrunda hapis yattigimiz
ve ekinde, tutunde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana kosulan ve agillarda
isiltisinda yere sapli bicaklarin
oynak, agir kalcalari ve zilleriyle bizim olan
kadinlar,
bizim kadinlarimiz.
bizim kadinlarimiz:
korkunc ve mubarek elleri
ince, kucuk ceneleri, kocaman gozleriyle
anamiz, avradimiz, yarimiz
ve sanki hic yasanmamis gibi olen
ve soframizdaki yeri
okuzumuzden sonra gelen
ve daglara kacirip ugrunda hapis yattigimiz
ve ekinde, tutunde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana kosulan ve agillarda
isiltisinda yere sapli bicaklarin
oynak, agir kalcalari ve zilleriyle bizim olan
kadinlar,
bizim kadinlarimiz.
charles bukowskinin en saglam cali$masidir.anlatilan hadiselerden ziyade tespitleri fazla sert ve gercektir.akli ba$inda her adamin okumasi kendisinin avantajina bence.
-lar ekinin en tehlikeli hali.
bukowskinin okurken kendinden nefret ettiren ama bitirince bünyede derin izler bıraktığı anlaşılan etkileyici kitabı.
-bugun beni sadece 8 defa aradı,yoksa beni sevmiyor mu ?
-saclarımı 2 cm kısalttım ,farketmedi,yoksa beni sevmiyor mu ?
birlesmis milletler tarafindan yapilan bir arastirmaya gore;
1. dunyadaki islerin %66’si kadinlar tarafindan goruluyor.
2. buna karsin kadinlar dunyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. dunya’daki mal varliginin ise % 1’ine sahipler.
4. baska bir degisle dunyadaki islerin % 34’u erkekler tarafindan goruluyor ama erkekler dunyadaki toplam gelirin % 90’ina ve toplam mal varliginin % 99’una sahipler.
turkiye’den rakamlar ( milliyet, 8 mart 2001)
1. sehirlerde evli kadinlarin % 18’i, koylerde de % 76’si esleri tarafindan dovuluyor.
2. kadinlarin % 57,7’si evliliklerinin ilk gununde siddetle karsilasiyor.
3. aile ici suclarin % 90’ini kadina karsi islenen suclar olusturuyor.
1. dunyadaki islerin %66’si kadinlar tarafindan goruluyor.
2. buna karsin kadinlar dunyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. dunya’daki mal varliginin ise % 1’ine sahipler.
4. baska bir degisle dunyadaki islerin % 34’u erkekler tarafindan goruluyor ama erkekler dunyadaki toplam gelirin % 90’ina ve toplam mal varliginin % 99’una sahipler.
turkiye’den rakamlar ( milliyet, 8 mart 2001)
1. sehirlerde evli kadinlarin % 18’i, koylerde de % 76’si esleri tarafindan dovuluyor.
2. kadinlarin % 57,7’si evliliklerinin ilk gununde siddetle karsilasiyor.
3. aile ici suclarin % 90’ini kadina karsi islenen suclar olusturuyor.
(bkz: bekir coşkun)dan ;
kadinlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:
mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
sık sık boynunu büker "sarıkız".
o teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
*
bir kadın gittiğinde...
bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci. ..
bir anne gider...
bir dost...
bir arkadaş...
bir sevgili...
ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
*
"güzin abla gitti..." dediklerinde, kaç kişinin gittiğini ve arkasında kalan "yetimlerini" düşündüm.
o benim dostumdu.
dün feyzayı arayıp başsağlığı diledim.
o canımın sıkıldığı gün telefonda "sana gelen bana gelsin" diyen sesini hiç unutmamıştım.
yine ıslandı göz pınarlarım, ben dahi yetim kaldım.
sözcükler yetim kaldı.
hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
kapı eşiğindeki "dikkat et..." duyulmaz, annesi gitmiştir "geç kalma"nın.
kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
kadinlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:
mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
sık sık boynunu büker "sarıkız".
o teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.
*
bir kadın gittiğinde...
bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci. ..
bir anne gider...
bir dost...
bir arkadaş...
bir sevgili...
ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
*
"güzin abla gitti..." dediklerinde, kaç kişinin gittiğini ve arkasında kalan "yetimlerini" düşündüm.
o benim dostumdu.
dün feyzayı arayıp başsağlığı diledim.
o canımın sıkıldığı gün telefonda "sana gelen bana gelsin" diyen sesini hiç unutmamıştım.
yine ıslandı göz pınarlarım, ben dahi yetim kaldım.
sözcükler yetim kaldı.
hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
kapı eşiğindeki "dikkat et..." duyulmaz, annesi gitmiştir "geç kalma"nın.
kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
kadınlar,her zaman kendilerini güzel görmek isteyen varlıklarımız ne kadar da akademik kariyerde yapsalar,birinin çok çirkinsin ööööö demesiyle hayatttan pek zevk alamayan tatlı çikolatalar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?