istanbul

6 /
uyuz oglan
birisi cıglık atsa, bi yerden siren sesi gelse, birisi imdaat diye inlese aldırmayan ama yere bi bozuk para du$mesi sesi gelince hemen yere bakan millete sahip sehir.
ozee
en büyük yatırımların,kampanyaların,konserlerin,kanunsuzlukların,şöhretlerin başkenti türkiyenin güzel,haşarı şımarık çocuğu,ayrım kenti.
ankakusu
o guzelliginde, sirinliginde bir eksik var bu sehrin...

beyoglu... ve orada yasayan rumlar’in cogu eksik...

bu buyuk, tarihi sehrin canli tarihi eserleriydi rumlar...
osmanli’dan ve belkide bizanstan kalma canli tarihi eserler...

1955’te, eylul’un 6-7’sinde ki gunler... o gunler yakin tarihimizde kara bir leke olarak durmaktadir...
kapkara... simsiyah bir leke... oyle bir leke ki ne yapilsa silinmez...

neydi bize bunlari yaptiran? asparagas haberler mi? kin mi? nefret mi? tahammulsuzluk mu, yoksa kiskanclik mi?

biz demiyormuyduk mevlana’nin, yunus emre’nin torunlariyiz diye... biz ovunmuyormuyduk haci bektas-i veli ile? ne oldu?

hosgorulu olan bizler degilmiydik? elimize ne gecti simdi, onlari kovamakla? koskoca istanbul’da bir onlara mi yer yoktu? herkese yer acan istanbul kendi renginin bir parcasini mi fazla gordu kendine?

ne olurdu ki bugun, o dilimize pelesenk ettigimiz hosgorumuz cok daha ihtisamli bir sekilde yasayadi... dunya aleme daha iyi gosterseydik hosgorumuzu...

ne olurdu bugun kiliseler daha fazla dolsaydi... biz muslumanligimizdan, turklugumuzden bir sey kaybedermiydik? o buyuklerin hep anlattigi farkli dinlerin bayramlarina saygi ile sevgi ile yaklasmak surseydi. turk ile rum birbirine tatli sakalar etseydi, edebilseydi...
birbirini tanima firsatini elde etseydi... ne olurdu ha, ne olurdu?

ne olurdu ki, bir rum arkadas ile etseydik sabahlari... bizde rum mu olurduk, yoksa hristiyan mi?

ne olurdu christos amca ile mehmet amca tavla oynasaydi... ne olurdu ayse ile anastasia birlikte okula gitseydi... ne olurdu, mustafa ile kostas birlikte kafayi cekseydi?

ne olurdu ki, bugun daha cok rum kizlari suzulseydi beyoglunun caddelerinden, sokaklarindan... o tatli siveleriyle konussalardi turkceyi... ve bizler dinleseydik o tatli sozleri, kelimeleri...

(kisasa kisas hesabi yapildi denilebilir ama ne olursa olsun bunun adi hosgorusuzluktur. ve bizlere asla yakismayacak bir hadisedir. ve ne yazik ki bu utanilacak olaylar acik bir sekilde duruyor, yazilmis bile boy boy tarih kitaplarina, ansiklopedilerine.)


darth sidious
"salkım salkım tan yelleri estiğinde
mavi patiskaları yırtan gemilerinle
uzaktan seni düşünürüm istanbul
bin bir direkli halicinde akşam
adalarında bahar
süleymaniyende güneş
hey sen güzelsin kavgamızın şehri

ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
bakışlarımda akşam karanlığın
kulaklarımda sesin istanbul

ve uzaklardan
ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

plajlarında karaborsacılar
yağlı gövdelerini kuma sermiştir
kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
meyvesini birlikte devşirirler
sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

et tereyağı şeker
padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
yumurta masalıyla büyütülür çocukların
hürriyet yok
ekmek yok
hak yok
kolların ardından bağlandı
kesildi yolbaşların
haramilerin gayrısına yaşamak yok

almış dizginleri eline
bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
onların kemik yalayan dostları
onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
ve sen
ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi
seni öldürürler
seni sürerler
buhranlar senin sırtından geçiştirilir
ipek şiltelerin istakozların
ve ahmak selâmeti için
hakkında idam hükümleri verilir

haktan bahseden namuslu insanları
yağmurlu bir mart akşamı topladılar
karanlık mahzenlerinde şehrin
cellatlara gün doğdu
kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
bir kalem yazın vardır
dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
söylenmez

haramiler kesmiş sokak başlarını
polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
haramilerin elinde
ve mahzenlerinde insanlar bekler
gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
bulutların ardında damla damla sesler
gülen çehreleri ve cesaretleriyle
arkadaşlar çıktı karşıma
dindi şakaklarımın ağrısı

bir kadın yoldaş tanırdım
bir kardeş karısı
hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
gebeliğin dokuzuncu ayında
aç kurtların varoşlara saldırdığı
tipili bir gece yarısı
sırtında çok uzak bir köyden indirdi
otuzbeş kiloluk sırrımızı
zafer kanlı zafer kıpkırmızı

boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
bekle bizi
büyük ve sakin süleymaniyenle bekle
parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
mavi denizlerine yaslanmış
beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
ve bir kuruşa yenihayat satan
tophanenin karanlık sokaklarında
koyunkoyuna yatan
kirli çocuklarınla bekle bizi
bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
bekle dinamiti tarihin
bekle yumruklarımız
haramilerin saltanıtını yıksın
bekle o günler gelsin istanbul bekle
sen bize lâyıksın."

(bkz: vedat turkali)
superoksit
uzaktan bakınca hoş ama yaşanmaz şehir dediğin,ama onunla birlikte yaşamaya başladığın zaman bağımlılık yaratan,her duyguyu içinde barındıran bir şehir.aslında şehirden öte bir şey istanbul...
independence
nice a$ki barindirmi$tir kaldirim ta$larinda.nice nefreti barindirdigi gibi.hic gormedim ki istanbul’a gelip istanbul’a a$ik olmadan donsun birisi.ister teknolojinin merkezinden gelmi$ olsun, ister lalelerin gobeginden, her geleni a$ik etmi$tir kendisine.egzos dumanlarina gebe bir gune gunaydin dendiginde bile, bir hasretle uyanilir istanbul’a.trafigi berbat, insanlari az geli$mi$ ve belki de ak$am eve donebileceginizin garantisi olmayan yegane $ehirdir istanbul.buna ragmen o buyulu atmosferi yok mu herkesi kendine a$ik eden, sirf bu atmosfer icin bile hayati riske edip bu $ehirde ya$amaya deger.

hangimiz diyebiliriz ki ortakoy’den ba$layan bogaz sefalari yeni a$klar ba$latmami$tir ve yine hangimiz kiz kulesi’nin yanindan gecerken sevgilimize daha bir siki sarilmami$izdir.bogaz koprusu’nun yukarisinda salinan turk bayragi hangimizin gozlerini doldurmami$tir kimi zaman ve hangimiz bu vatanin hangi ko$ullarda alindigini yeniden du$unmemi$izdir o bayragin altindan gecerken.

istanbul a$klarin $ehri.
istanbul nefretlerin $ehri.
istanbul gozya$larinin, ayriliklarin, vedalarin $ehri.
istanbul guzelliklerin ve hayal kirikliklarinin $ehri.
istanbul.
benim $ehrim.
bulut
istanbul,
yağmurlu bir akşam üstüne uyanmak,
güneşi görüp ona ayçiçek gibi yönelmek,
avucunda karları taşımak gibi.
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol