bilgiçlerin şiirleri

31 /
rumuz pilis tiray egen
her sabah iki güvercin dolanır bahçemde
biri ben olurum biri sen
çayımı karıştırırken şıngırdattım bardağın
şekeri sen olursun demi ben.

böyle varoş olur arabesk dilinde sevdalar
kıyısı sen olursun köşesi ben
iki kelime bir cümle için ölümüne susarız
kafiyelerde sen düşük cümlelerde ben...
rumuz pilis tiray egen
maddeler çoğalıyor gözümde
insan ruhlarının kokularını duyuyorum
odam karanlık içinde
kül tablası dükkanı çoktan kapamış
komşu kadın bugün hiç ses çıkarmadı
farkında mı yoksa olanların
üstüne gelinmiycek hallerde miyim?

dibine kadar tüketmek sevdaları boş vakitlerde
adres soran bir yabancı merakıyla belki
içi kıpır kıpır hayaller kurmak
sonrasında unutmak
acıyla yutkunmak
sindirilmesi zor bir şey
unutmak.
uraz
aşkımmm şimdi yanımda olsaydın,
içtiğim çay şekere doymuş olurdu
bu kadar acı gelmezdi dudaklarıma..


mühim değil belki ama edit olarak:
-ee bensizken neler yapıyon aşkımmm
-bol bol çay içiyorum aşkımmm
-bensiz çay mı içiyormuş benim aşkımmm
-aşkımmm şimdi yanımda olsaydın,
içtiğim çay şekere doymuş olurdu
bu kadar acı gelmezdi dudaklarıma..
- vayyyy beeeee
-tenim esmer kumral ister faciasını önledik dimi bu sayede.
- ehhh accukkk..

rumuz pilis tiray egen
26 yıl geçmiş üstünden, ey babamın taşşağı!
içinde yaşadığım o günler ne kıymetliymiş la
kısa bir zevk uğruna harcamışsın spermini
keşke bir peçeteye fırlatsaymışın beni.

ben seçmedim ulan bu dünya da yaşamayı
geç veriyorlar adama yaşama kararını vermeyi
bebekken bilemezdimdi
şimdi zor be siktir olup gitmek bu dünyadan...
rumuz pilis tiray egen
voltalarla törpülediğimiz bir hayatın
kıyısında demlendiğimiz deryalarıdır yalnızlık...

bir gece, usulca sokulursa özlemler gırtlağına
yitirdiğimiz anıları düşün mesela
çocukken güldüğümüz şakaları
kimsenin bilmediği ağlamaları
hatırla...


bir şiir de geçen bütün kelimeleri
tüketme sevdamızla tutuşmuştuk

dümenine taş attığımız teknelerin
tornistanı olurduk hep
hayat, geceleri var ederdi bizi
gündüzleri çekilmez birer yalnızdık...

uraz
büyümek istemiyorum ki ben. çocuk kalmak istiyorum.
insan büyüdükce üzüntülerde büyüyor.
hiçbirşey çocukken ki kadar saf , temiz , masum olmuyor.
hayat dişlerini bir geçirdi mi insana canını yakmadan bırakmıyor.
ama pes etmek yok daha yaşanacak çok şey var.
acılar büyütüyor insanı,hep mutlu olsak özlemeyiz değer vermeyiz belki de.
neyi yaşamak istiyorsanız yaşayın ömür dediğimiz, doğumla ölüm arasındaki zaman.
ne kadardır bilinmez uzun mudur kısa mıdır ?
dün bitmiştir, silinmez, tecrübe kazandırır.
yarına yetişmeye çalışırken an’ı kaçırmamalı bence, çünkü yarını görecek miyiz bilinmez.
bugünü yaşamalı kırmadan,kırılmadan...
uraz
benim için fotoğraflar,sessiz anlatım biçimi,onlar benim sessiz arkadaşlarım.
sesleri de ekleyebilseydim çektiğim kareler sadece benim hayal ettiklerimi yansıtırdı.
ben bu anı çekiyorum ve ölümsüzleştiriyorum.
yaşayarak da bir kısmını özelime hapsediyorum; bazen beynime , bazen kalbime.
demem o ki ; sessizler,çünkü sesleri izleyenler eklemeli,herkes farklı şeyler hissedebilmeli ve hayal etmeli...
uraz
ben düşerken bir el tuttu beni, çekti yukarı sandım ama göründüğü gibi değilmiş işte.
aslında ben düşenin elini tutuvermişim, birlikte çıkmışız dipten, karanlıktan aydınlığa.
şimdi yüküm çok daha ağır;
düşersem düşecek,düşerse düşeceğim.
uraz
insan kesti mi ayaklarını yerden,düşünce canının yandığını hissetmemeli
değmeli yani göze aldıklarına.
rumuz pilis tiray egen
sevdiğim kadınla değildim
beni sevenlerleydim dün
hakkını vermeliyim kaderin
iyi kurguluyor olayları
drama düzmekte üstüne yok tanrının...

şimdi kocaman bir bahçedeyim
sağımda ayrılık ağacı
solumda özlem meyvesi
hasat mevsimi değil belki ama
bitmiyor şu aşk bahçesinin
bereket geyikleri...
rumuz pilis tiray egen
iki bira sonrası rahatlayan kafam
iki söz öncesi düşüncesiz beynim
tasarımsız dudaklarımdan ancak bu kadar çıkar
elleri mahkum ayrılıklar.

ne oturmuş bir türkü tuttururum
ne parmaklarım acır yanan sigaradan
ne deniz mehtapla sevişir bu gece
yalnız bir adam görürsünüz avam sıfatımda
içi boş gemileri yakmış
her çiçekten bal koklamış
münzeviyatı içinde bir adam.

rumuz pilis tiray egen
sen dilden çıkmamış sözcükleri bilir misin?
beyin tasını gıdıklar saklandıkça orada
boğaz, damak, tüm ses organları hışırdar
orkestra gibidir çıkmamaış sözcükler
en hüzünlü şarkıları besteler
solisti susan bir orkestra.
rumuz pilis tiray egen
sabahları leş gibiyim
sabahları öpüşmeyi severim
bir sigara yakıyorum
onunla öpüşüyorum
çok duman çıkarıyor meret
ince belli bi de
iki parmağımla sarılıyorum
içtikçe ateşi yükseliyor
parmağımı yakıyor
çok duman çıkarıyor
o derece istekli bana
söndüremiyorum
küllüğe bırakıyorum
kendi sönüyor
insan sevdiğinin kafasını ezer mi
ezmem ben
kendi sönsün..
rumuz pilis tiray egen
pahalı zevklerim var
öpmek bedava iken
bakmayı seviyorum ben.

ucuz düşlerim var
bir masa, bir sandalye
bir yer yatağı ve o.

kırık umutlarım da var azcık
bahçemde bir elma olsun
kurtlanmasın, o’nunla yiyelim.

saçma fikirlerim var benim
hiç bi şeyim yokken seveyim
her şeyim olunca yine seveyim.
rumuz pilis tiray egen
ben çok yalnız geceler geçirdim
kimse duymadı sesli düşüncelerimi
hep duvarlara kızdım
insanlara kızdım
anlamayan herkese kızdım.

ben çok yalnız geceler geçirdim
bilmem kaçıncı rüyasındayken aşklarım
ben rakı sofrasında şiirler yazdım
dostlar bana küstü.

çok yalnız geceler geçirdim
kimse beni anlamadı…

…işte ondandır böyle alınmalarım her söze
her göze aldanan bir tiptim çünkü
ben çok yalnız geceler geçirdiysem vardır elbet suçum
beni neden anlamıyorlar diye yargıladım insanları
oysa ben onları hiç anlamadım...

ben çok yalnız geceler geçirdim kadın!
dilber dilber üstüne koydum kimi zaman
o zamanlarda yalnızdım
tam seni buldum diyordum.......
rumuz pilis tiray egen
bu şehrin sabah 4’leri
manzara günyüzüne dönmekte
tombul güneş bu yaz sabahı
sahneye çıkmaya hazırlanmakta
karanlıktır kulisler
tiyatrocular bilirler
aşk alkışlatır
en çok kendini beğenir başroller
işte öyle sana seni anlatmak
a4 kağıdına stabilo bir aşk dökmek
alt sayfaya geçmesin diye izi
imzası kayıp
bu saatte şiir yazmak ayıp
uyuyana ayıp...

sensizlik
kütüphanemdeki okunmamış kitaplar gibi
ara da bir tozunu aldığım duygular
herkese kapalı sana açık
şu kalabalıkta sensizlik
çok ayıp...
rumuz pilis tiray egen
çay’a karşıydın
dişleri sarartıyor diye
hayallere karşıydın
uzun vaadeli oluyorlar diye
ilişkiye karşıydın
bir gün bitiyorlar diye
bana karşıydın
hiç bi şeyim yok diye
çarşı’ya bile karşıydın
bi şeylere karşılar diye...
rumuz pilis tiray egen
şimdi bitmiş bir şarkının son nakaratındayım
gözlerin kadehten bakıyor bana ışıl ışıl
doya doya içiyorum seni ey sevgili
kadehimi dibine vurmuyorum dost kadehlerin...

yalnızlık değil, sensizlik
acıların en keskini boğazımda
uğultulu masada
sağır bir sessizlik.
gözlerim kapanıyor,
ellerim düşüyor,
ruhum üşüyor,
özlüyorum,
çok özlüyorum...
özlemekten ölüyorum.


31 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol