bilgiçlerin şiirleri

20 /
deltanous
gömüyorum artık ben
kuzeye yuva açan karıncalara
çiğ etle doyan asalaklara
yuvamı açmayacağım

bilen,
varsa yanıma gelsin
fır fısıltı biraz da ah etsin
fesini benden aman kılıp
varsa bilen bana gelsin

bütün yarışlar başlatıldı
doping alanlar yanılırdı
ilk kadın hızını alamadı
sandı hep o kazanacaktı
terazi onu tartınca
ne yazıktır boş çıktı

bir kutu romeo istiyorum senden
birini bitirdim yenisini versen?

eğer böyle barış istiyorsan
belli olmaz gelecek
belkide glocku alıp
al renkleri çözmen gerek
puppeeter
ansizin ortaya cikan pragmatik nedenlerim
zira bahsi gecen kutsalligi icerim
bir dogmatik dusunce ile seni bilirim
banyodaki permatikle kendimi bicerim

diller otomatik carpmis ben bir kapiyim
orakla kafasini ayirmis baligin; bir sapigim
ruh ve ruhun essizligini motive eder öyle sayarim
banyodaki permatikle kendimi dograrim

kaotik bir uzay cinayat sebebim
olup bitenler rasyonal filizlerim
sinir hüclerlerim, ayni kutudan cikan eserlerim
banyodaki permatikle kendimi keserim
meclupcash
gurbet yollarında sürünen bir gezgin,
ne kadar hasrettir memleket manzaralarına,
uzundur epeyce yol,
ne olursa olsun yokmudur dönüşü beri manzaralara,
fırçasında taşıyan hayallerini,
boyalarına saklayan ressamın ,
öyle büyüktür ki hasreti,
imkanı yok mudur yaşamaya,
kanayan kelimelerin sahibinin,
yüreği elinde kalemi şairin,
yoktur yaşadıklarının kifayeti,
kalemi yeter mi anlatmaya,
var mıdır imkanı yaşadıklarını tekrar yazmaya,
ne kadar yürekte olsa kalemi,
yoktur yoktur,
onun hayalleri yazdıgı yerde biter sevgili !!!
mmlkpaptta
birine aşık olduğunu zannedersin
belki gerçekten aşıktırsındır o
simsiyah saçları olan seni
aydınlığa götürebilecek kadar
siyah saçları olan...

dum spiro spero
yorgun ve uykusuzdum kendimi öldürdüm

sevdim , sevdim ve sustum
küçüktüm korktum
büyürken korkutuldum
büyüdüm ve korkusuzum
yorgun ve uykusuzdum
düşünüp durdum
kendimi nasıl öldürürüm.

anlamazdım küçükken
büyürken anlamamam için çabaladılar
büyüdüm anlamıyorum
sadece sustum
yorgun ve uykusuzum
düşünüyorum
kendimi nasıl öldürürüm.

aşk acıydı ben küçükken
büyürken acısını gördüm
büyüdüm ve acıyor canım
sadece sustum
sevdim ve sustum
yorgun ve uykusuzdum
düşünüp durdum
kendimi nasıl öldürtürüm.

azdı hava sokaklarda
ben küçüktüm
ben büyürken kötü de kokmaya başladı
şimdi hava bitti , büyümüştüm
nefes alamadım
sadece sevdim ve sustum
yorgun ve uykusuzdum
susup izledim öldürülüşümü.

başarısızlıktı öldürülüşüm
ölmedim , yaşıyorum
ne kadar yaşanır bu bedenle daha diye sordum
cevap veremediler , e zaten bende bilmiyorum
sadece sevdim ve sustum
sustukça sevdim , sevdikçe daha bir sustum
yorgun ve uykusuzdum
kendimi öldürdüm.

nasıl yaptın diye sordular bir gün
cevap veremedim , onlarda verememişti
dedim ki , sadece sevdim ve sustum
sustukça sevdim , sevdikçe daha bir sustum
üstüne basarak söyledim son sözlerimi
ve ekledim ‘iyi dinleyin’
yorgun ve uykusuzdum , kendimi öldürdüm…
dum spiro spero
seks kötü koktu

üzerimden atıp ismini bilmediğim kadını
doğruldum sperm kokan yatağımda
boğazımda tekilanın kuruluğu vardı
aksırdım acıdı , çok acıdı
bardak yetmedi susuzluğuma
yatıp musluğun altına bastım sürekli
yüzümün her yanını kapladı su yinede yetmedi
çünkü susuzluğu kesen su değil , huzurun nefesiydi
senin dudakların arasından çekilmiş , huzurun ıssız nefesi.

vakit kaybetmeden kalktım yataktan
vakit çoktan akıp gitmişti elimden
zamanı geri sarabilme gücü istedim
her seks sonrası sabahı gibi
inanmadığım yüce tanrı’dan
çünkü inancı sağlayan tanrı’nın yüceliği değil
bir harikalar panoramasıydı
senin gözlerinden çalınmış , mutlu son bir filmin en geniş aşk panoraması.

yine tutamadım kendime verdiğim sözü
ne içkiye hayır diyebildim
ne içkinin getirdiği kadınlara
tırnak izlerine değişmez miydim sanırsın
dudaklarımda ki başka dudakları
kim bilir sen kimle uyandın bu sabah
sende benim gibi beni düşünerek başkasıyla mı seviştin
ahlaksız geceden , gerçekçi sabaha.

bünyem nefret dolu uykusuzluğuma
içmekten bıktığım içkilerden ve
çekmekten bıktığım nefeslerden piç olmuş ciğerlerim
ayrıntıları seçemez olmuş altı mor gözlerim
içimde lanetler
burnuma buram buram seks kokuyor ve bulanıyor midem
hayır , asla böyle olmamalıydı
seksi kötü kokutacak kadar kirletmemeliydik aşkı.
dum spiro spero
güneş batmaya yüz tuttu lanet rutinlikte
avuntularım başka bir yerde doğması üzerine
delice koşup , doğuşunu izlemek isteği içimde
imkansız!!!
feryatlar diğer yandan …
kaç kadeh daha kalkar bu gece ?
daha kaç sigara dumanı sinecek üzerime
sikilecek kaç hayat var ?
milyon soru …
hepsi cevapsız …
acınası haldeyim ,acınası haldeyiz
bu medeniyetler savaşı arasında
çürümüş insanlık…
ruhlar kerpetenle sökülmüş içimizden
prangalar ile bağlanmış kör bataklıklara …
sancaktaki bayrak , ne bir millete ait
nede barış sembolü beyaz güvercine
korsanların sanki dünya…
karanlık her şey,
herkesin bir kolu kanca , bir bacağı tahtaymış gibi …
espriler sadece papağanlardan gelmekte…
bayraklar üzerinde kurukafalar , üzerine kemiklerle atılmış çarpılar…
kötülüğün esir aldığı iyilik , benliğini unutmuş
kendini kötülerden zannetmekte…
bir adam olsam diyorum bazı bazı içimden
çıkıp haykırsam gerçeği…
sahteliği ayıklasam tek tek
pirinçten taş ayıklar misali…
sonra bir zaza basıp da ruhumu
‘’saçmalama salak çocuk , senin aklın ermez dünya işlerine’’
deyince …
ulan diyorum sahi ya …
ben öleli çok olmuş,etim toprakta gübre olmuş…
dön evine dön…
herkesin yaşarken kandırıldığı , her şeyin en güzeli diye anlatıldığı
aslında var olmayan
mekan-ı cennetine.
ludingirra
günün birinde ayar geldi jediden
o sinirle tırmığı yedim evdeki kediden
tırmığı yiyim sana bişey olmasın
jedi yavaş ver ayarı saçın başın dağılmasın

aklıma düştü bunları yazmak an itibariyle
allah çarpsın düşecem eksiye bu entryle
bilgiçler insaf edin yalvarırım
uslu durun ülker çikolatalı gofret alırım

sol frame’e gözüm kaydı
hareketsizlik feci baydı
canım sıkıldı başlık açtım
berbat aldım ağlayıp kaçtım

şahin k filmine spoiler verdim
canım sıkıldıkça milleti gerdim
arada birilerini yere serdim
müberrayı gördüm rüyamda korkudan geberdim

sözlük sen bir rehbersin
ört kapağını kimse görmesin
görürlerse ne mi yaparım
hiiiçç. haddime mi düşmüş

ben küçükken çok salaktım
bulutlarda insan yaşar sanırdım
doğru mu dedim jediye
hareket çekti bana hediye

başlıkları dip dibe bile yazarım
üstüme gelmeyin feci azarım
hangi bilgiç bana zincir vuracakmış şaşarım
kafam atsın, feci entry kasarım


neoxolmis
ne işe yarar ki şarkı dinlemek
hüzne hüzün katmaktan başka
sokak lambalarının altındaki ışıkta
bir şişe şarapla dans etmeyi istemekten başka,
ne şaralar içtim ben
şişeleri devirdim akan günlere inat,
hiç biri sarhoş etmedi
aşk şarabı kadar
her yudumda tatlı bir burukluk getireceğine,
acı getiren , yangın çıkaran
ne şaraplar içtim ben
zaten yoktular,
acımı meze yapıp
katık ettim gözyaşlarıma
kurumaktan sararmışlarına....
tayfa75
bitmiyor,
bitmeyince.
baslamiyor,
bitmeyince.
sen mahkumken onsuz bir yasama,
kadehler dolusu sarap ve huzun denizinde,
dibe, en derine bir seyahat surerken,
sen supuruyorken o’ na dair anilari,
birer birer zihninin en ucra koselerine,
ama olemiyorken, olmeyince,
bitmiyor hicbirsey,
bitmedikce
ve
baslayamiyor yeni bir sey,
bitmedikce.


05.03.2008 23:00
dum spiro spero
ne aldığım bekaretler umurumda şimdi,
nede kırdığım kalpler…
bugün kendi acılarıma lanetliyim.
tövbelerimi bozmaya razıyım kaybettiğimi geri kazanmak uğruna
yeminlerimi ucuza satabilir.
masum canları bile alabilirim.
acizim…
sigara,sigara.
içmekteyim ,
acı kavramım yön değiştirmekte…
pişmanlıklarım hiç de zor değilmiş gibi geliyor
sanki bir daha asla gündüz olmayacakmış gibi bakıyorum
gün batımına …
elimdeki biranın da tadı kaçmış…
ruhumun kendiyle dansını sağlayan şarkı bile kuru bir gürültü gibi.
ben bugün her şeyimi kaybettim.
ağlamak istemiyorum , çok basit kalıyor .
daha başka bir şey bulmalıyım hissiyatı doluyor göğsüme.
fazladan geçiremediğim birkaç dakika sıkıyor kalbimi.
öyle bir sıkıyor ki , kanımdaki basınç parmaklarımı yakıyor .
tarifi yok içimdekinin …
acı eşiğimi çoktan aştım.
birkaç küfür var ağzımda sadece …
neden bu kadar erken der gibi …
ben bugün her şeyimi,
ben bugün kahramanımı…
ben bugün hayatı…
ben bugün babamı kaybettim…
lilny
zaman kaçarcasına akıp giderken
ve ben yakalamaya çalışırken
binlerce parçamı yolda bırakmışken
ve bir daha toparlanamazken
ve hiç bir şeyin eskisi gibi anlamı yokken
ve hayat yıpratmışken
ve geçmiş gelecekten güzelken
ve ben büyümüşken
ve gerçeklerle karşılaşmış artık hayal kuramıyorken
nasıl mutlu olabilirim ki?
lilny
güneş
ne kadar da sahte
parlak ışıklarının altında
aslında çok sinsi bir hal gizli
gecenin karanlığında bile
kandırır ayı ve yıldızı
sahte büyüsüyle
her gün acımızı hatırlatmak için doğar yılmadan
doğar ki gerçekler
o acıtan gerçekler
bir bir ışıklarıyla
camımıza
yüzümüze yansısın
her sabah hatırlatır bize
yalnızlığımızı
ışıklarıyla aydınlattığı bu kalabalıkta
nasıl birer zavallı olduğumuzu çarpar yüzümüze
övünür mutsuzluğumuzla
gülümser yalnız olduğumuz için
o battığında ise
bir huzur kaplar içimizi
karanlıkla örtünen gerçekler
bir bir kaybolurlar
ama o kadar sinsidir ki o
yine gösterir diğer yüzünü
ay ve yıldızla
içimizi acıtmak
yalnızlığımızı hatırlatmak için
meteora
boslukta kalınmıslıktı o gecenin adı bende
duygusal karmasa derinliginde kaybolunan
koca bir bosluk içine dogru
karanlıga kayboldugum
gunesin batısıyla aynı andaydı batısım
yaralarımdan tekrar beslendiğim
egolar beynimdeki eksik damarlar
vucudumda kan yerine spremler dolasıyor
her damarımda
hayallerim kadar beyaz renkler içinde
lekelenmişlk anlamıma katıldı
yaralanmanın derimdeki izleri
tanrım hatalarım arasında
kendime acıyacak kadar mı merhametim kalmıs ?
kendimi tanımakta zorlanıorum
zor bir kelime daha
anlamıma katıldı
hüzün parcalanma sonucum
vücut aclıgım hayallerimin önünde
o gecenin anlamı
hatırlamıyorum
sevgi sözcükleri sarf edemeyecek kadar yorgundum
kutsal bir inancı
bilinçsizce koruyama calısmak mıyım ?
normlar değişiyor sanırım
gerideyim herseyi fazlasıyla kacırdım ...
akhillius
geceydi olan gene bana
bir anda belirdi karşımda
anlamak lazımdı ruhunu
dökülen kelimeleri yazmak lazımdı
ağzından...
sevgisini karşılamak içindi
beni dikenlerin içine atması
alışmıştım ona
elbet gün gelecek oda bana...
çok uzaktamıydım ona
veremiyormuydum sevgimi,saygımı
ya da anlaşılıyormuydum yanlış acaba
ama bilmiyorum ebedi uykumun zamanını...
hoştur hatırlanmak güzel
o günlerde gelecek bana yakın
bir adam vardı diyecekler
içinde yaşamış meğerse hayatını...
git demiyorum şimdi sana
hiçbir zaman gelde dememiştim zaten
sana karışmak ne kadar yanlışlıksa
seni sevmekte o kadar zordu bana...
ozlucem seni evet
uzun zaman kaybolmaların
bir anda karşıma çıkmaların
daha neler alıcak aklıma senli senli...
belki sende anımsıcaksın benı
ıyı huylu yufka yurekli
durumum ruhumdan ötürüdür
yazık değilmi bana
dön artık bana!

agresifmis
bilet

özlüyorum seni.
elime telefonu her aldığımda,
kapı her çaldığında,
sokağa her çıkışma aklıma geliyorsun.
unutabiliyor muyum ki? !
sen miydin hayatımdaki en mükemmel şey?
ağladığımda elimi tutacak sen miydin?
gözlerine bile bakamadığım, sen miydin?
soru soramıyorum artık !
beklemiyorum seni...
belki habersiz gelirsin tekrar hayatıma
gel kızım, bi kahve içelim dersin.
ilk sinemaya gittiğim gün gelir aklına belki
geçen 11 yıl aklına gelir de bir bilet alıverirsin...
gel kızım babanım ben senin dersin.
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol