yeni başlayanlar için istanbul

0 /
my son is father
beşiktaş ’ta ve ortaköy ’de görülen ve kedi sesi çıkararak insanları korkutan adam sapık değil, delimsi..

saat 5-7 arası kadıköy ’de ki kuyruklar, ekmek kuyruğu değil minibüs kuyrugudur. ayakta gitmeyi tercih edenleriniz var ise beklemesin boşuna..

taksim ’de ki kızılkayalar ’da satılan hamburgerler sarmısaklı..

özellikle ankara ’dan gelenler için söylüyorum
avrupa ve asya olarak bildiğiniz kara parçalarının arasında ki şey, deniz; üstündekiler gemi; geminin arkasında havada uçanlar ise martı; martıların havada kaptıkları şeyler ise simittir..
marka giyinenlerde concon değil tikidir..
muque
kural 5;
bu şehir rakıyla yaşar, bu şehir cigarayı çeker...
bu şehir gündüzü yaşar, bu şehir her geceyi sever...
bu şehir adama söver,
bu şehir kadınını döver...
bu şehir kanımızı emer, bu şehir için ölmeye değer...
istanbul elinden öper...
isyankarmuhabir
anadolu yakasında üsküdar diye bir semt var geç onu biraz daha, beylerbeyine göreceksin, solda sıra sıra dükkanların arkasında bir iskele var yaklaş ona biraz daha orada bir meyhane göreceksin, gir ona, mezelerini seç, kavun al peyaz peynir de, taze balığını ve rakını söyle garsona, hele şimdiki gibi güneşli bir öğlen vaktiyse aralık ayında, çıkar keyfini bu muhteşem şehrin. bu biraz olsun alışmanı sağlar bu şehre. beylerbeyinden biraz daha ilerle beykoz levhalarını takip et, kanlicayi ve meydanını göreceksin, geç hemen meydana bir simit al otur o heybetli çınarın altina yak bi sigara, kediler göreceksin ayağına dolanan, güneşi, görünce gerim gerim gerilen ve köpekler göreceksin miskin miskin uyuklayan, bu kediler ne ankara kedisi ne van kedisi bunlar bildiğin istanbul kedisi benzemez başkasına. bitince sigaran bir çay bahçesi var hemen yanında ona git evet o iskelenin yanındaki , dalgaların bir kulaç mesafede olduğu bir masaya otur, hemen çay söyleme önce bir kanlıca yoğurdu söyle, o gördüğün iskeleye yanaşan vapur işte boğaz hattı, üsküdardan anadolu fenerine hatta anadolu kavağına kadar gider. dur hemen binme daha yenisin bu şehirde acele etme. o vapurun arkasından bakarak bir çay iç yak bi sigara daha ve hayal et manitayla bineceğin günleri o vapura. ee havada hafif hafif kararıyor akşam üzeri midye ve bira iyi gider, devam yola beykoz istikametine, paşabahçeyi geç, beykoza girişte o solda gördüğün artık çalışmayan fabrika tekelin rakı fabrikasıydı, mis gibi anason kokardı, boğaz ve anason kokusu sen düşün artık ne hisseder insan. beykozdan devam et, beykoz çayırını geç, kavak yazan tabelaları izle, işte anadolu kavağındasın, güneş batmadan yetiştin bak, hemen geç o sahildeki masalardan birine, ama üzerine kalın birşeyler al hava kararınca soğruk olur, hemen midye ve biranın siparişini ver, güneş batmadan ilk yudumu çek biradan.

bütün bunlar sadece anadolu yakasının 4/1 inde gün batmadan yapabileceklerin. yok ben bunları yapmayacaksan neden geldin ki istanbula
my son is father
kadıköy ’de yazıcıoğlu olarak bilinen iş merkezi önünde size sinsice yaklaşıp sessizce bir şey söyleyenler, uyuşturucu satıcısı değil korsan cd satıcısıdır..

tozunu silecem abi para istemez diyen boyacı çocuğa aldanmayın süet müet dinlemez bir avuç boya ayakkabınızda bitiverir..

sevgilinizle kadıköy sahilde gezmeyin, beni dinlemediniz gezmeye kalktınız bari arka arkaya yüryün hadi bunu da dinlemediniz yanyana gidiyorsunuz, gül satan çingeneyle muhattap olmamaya çalışın ha oldunuz diyelim, bu arada o çiçekçide boş durmaz gülü elinize tıkıştırır, gülü kadının eline doğru fırlatın ve kaçın yoksa 10 ytl verirsiniz bir güle..

ankara ’dan gelenler için söylüyorum, ortada angara angara diye gezenler sizin hemşeriniz..
muque
kural 10;
sen denizi,aşkı,hayatı sevdiğin kadar seversin bu şehri...birinin sevgisi eksikse; yalan olur!...
zekirbelli
bu güzel şehri bu soğuk ekrandan okuma tanıma ve kesinlikle ihmal etme,çık çiğne yollarını şu sarı sıcak havayı peşkeş çekme dört duvar yanlızlığına,bin vapura kuşların önderlere çekilmiş nefis estetik duruşlarına bakarken aklına gelince mutlu olduğun kim varsa onu düşün ufka dalarak göreceksin ki için bir hoş..istanbula başlamakla kalma istanbulda yaşlanacak kadar göze al her zorluğunu, birgün doğa seni başka bir sahil kasabasına şiddetle çağırana kadar.
delirtmeyinlanbeni
çoğu vapur iskelesinin içinde, elektronik bir ekranda gelecek vapurun kalkış saati ile o andaki saat yazar. daha vapurun kalkmasına on dakika varken deli gibi koşup yorulmayın boşuna. okuyun saati!
yazargezer
yalnızım, arkadaşım yok diye üzülmeyin. siz doğru zamanda doğru yerde olmayı başardığınızda, yalnızken de yapılabilecek çok güzel şeyler olduğunu göreceksiniz. hatta bunların bazılarının yalnızken daha güzel olduğunu da düşünebilirsiniz :

- survivoristanbul(adrenalin++)'la tanışın
- bu şehirde ücretsiz imza günleri, şiir dinletileri bol olur, öğrenin
- bir dil kursuna gidin, sonra sultanahmet meydanı'nda oturup yabancılarla o dilde birebir diyalog kurun
- beyoğlu'nun her biri hayranlık yaratan ara sokaklarında gezin, sahaflarla ve antikacılarla kanka olun
- istiklaldeki pasajlarda(atlas, halep vs.) başka hiçbir yerde bulamayacağınız ürünleri görün
- viaport'taki, go kart ve atv ile orman turu eğlenceli aktiviteler olabilir, deneyin(gerçi onlar safari diyorlar)...

(bunlar da mr.,mrs. right ile -haliyle zaten oldukça güzeller- daha güzel olabilecek aktiviteler)

- tarihi yarımada turu yapın ve bunu gülhane parkında bir bardak sıcak çayla taçlandırın)
- galata köprüsünde balık yiyin, galata kulesinden istanbul'u seyredin
- karaköy vapur iskelesinden dolmabahçeye kadar yürün,stadın altındaki çay bahçesinde çay için(biraz tuzludur)
- uzun boğaz turu yapın(2. köprü kuzeyinden- sarıyer ve kanlıcayı da görmesi sebebiyle)
- modanın ara sokaklarını gezin ve moda sahilinde günbatımını izleyin
- oyun atölyesi diye güzel bir tiyatro var, nedir ne değildir öğrenin(incesaz konseri, macbeth, 7 şekspir müzikali vs.)
- halep pasajı içindeki ortaoyuncular-ses tiyatrosu programı takip edilesi yerlerden biridir, unutmayın (ferhangi şeyler, işsizler cennete gider, komedi dükkanı- gişede bilet satışı yoktur ve de reklamı yapılmaz )..
- üsküdar'da kız kulesi'ne karşı balık ekmek yiyin, tekneyle kız kulesine geçin
- pierre loti'de kahve için
- ortaköy çarşısı, sahili ve - bir istanbul klasiği olan- ortaköy camii'ni görün(siz-ortaköy camii-boğaziçi köprüsü üçlemesini kadraja sığdırın)
kukulak
salacakta tahta iskelede;
tan ağarırken,
ilk derin nefes,
ilk çay,
ilk poğaça.

ortaköyde;
sandalda rakı,
tavada boklu tekir.

aşiyan parkında;
müzeyyenin,
serkidoryan açıklarında ajdanın sesi.

vişnezade parkında
ceketli,gravatlı, ceymsbond çantalı,
sütlü şarap,
kulak kiri,
biranın bomontisi........

burada doğanlar maşuk,
gelenler aşık,
kalanlar?
ne sen sooor , gardaş , ne de ben diyim.

not:gelmeyin yeter artık , bok var , muktedirlerin yeni projesi , istanbulu kendi bokunda boğmak.
profesyonelogrenci
bol bol gezin görün. bir süre sonra monotona bağlıyorsunuz hayatı sonra deniz bile göremiyorsunuz. ben en son şehirlerarası otobüste köprüden geçerken gördüm. mevsim daha yazdı.
independence
teknolojiye yonelik bir kural: icip icip sarho$ olup saga sola i$eme arkada$im, artik dort bir yanda mobese var, hic olmadi dukkanlarin binalarin kendi ozel kamera sistemleri var. vallahi sabaha anana soverler. degmez.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol