aşk sandıkların elini yüzüne koyup sakinleyerek düşündüğünde ne kadar da birbirine benzer,ve her seferinde başka birşey benim istediğimde kitlenir akıl nedense.aşkı bulup yitirdiğini düşünmekse gerçek aşkı teğet geçtiğine mi delalettir acep?kıssadan hissedir bende niye olmadı demeyin a dostlar.
insanın her yaşadığına iliştirdiği ataç gibidir bu hadise,oysa aşk başlangıcını almış ama "sonlanmamış" olandır,aşkı tasvir için maziden aldığın her örnek sonu gelmemesi umud edilen aşkın sadece girizgahıdır gerisi hikaye.sevdiğim her kim varsa bugün bana ait değilse aşkı yaşadığımı düşünmem benim ilizyonumdur.
mütemadiyen üniversitelerde her alternatif üniversite grubunun ayetmiş gibi parçalarından en az birini coverladığı okul yılları çokca dinlediğim on numara müzik topluluğu.
araya koyulabilecek en uzak mesafeyi koymanın farz olduğu insan modelinin genel tarzıdır,kadın cenahında ekseriye görülen bu modeller yaşları başları kaç olursa olsun bu geri yönlerinden kurtulamazlar,dediklerini bu yolla yaptırmayı tercih ederken kapris umursanmazsa edepsizleşirler.birde kapristen hoşlanan ruh hastaları vardır ki onların tadı anlatılmaz.
son dönem bizden yapım "takva" buna en güzel örnektir,battaniyeyle geziyor adamlar.
malum her pazartesi hafta başı olarak nitelendirilirken çalışanlar için kriz eşiğine geldikleri bir gündür,haftasonu rehaveti sırtında bir yük,yapması gerekenler listesi ise adeta gözlerine inen kara bir perdedir.birarada çalıştığı insanlar herhalükarda gergin,edilen sohbetler de bir okadar gevşektir.bitsede gitsek geriden içini kemirkemir kemirirken bilinçsiz içtiğin bardak bardak çay ağzını gıyır gıyır yapmaktadır,yerinde oturamaz saate bakmaktan burnunun dibindekileri görmezsin,sözün özü menem birşeydir haftabaşı.
insan
taksimde mis sokağın takip edip sola kıvrıldığın köşede fish and jips ve cevizli sosuyla ünlü,dingin bir müzik ve candostlarla huzurlu sohbet için yapmış adamlar,arayı açmadan gidilesi.
on kaplan gücünde olduğu söylenir.
herzaman herşeyi hatırlayan bir insan evladı olarak,hatırlamayanlara şaşar kalırım dediğim başlık.öküz deviren mi içtin a canım demekte gider.
gidildi görüldü adamlara bak vay vay tepkileri verildi kalabalık ümüğümüze basmaya başladığı anda gerisin geri eve gelinip buzlu içeceklerle havale için önlem alındı "bu pike denen hadiseyi nasıl aynı anda yapıyorlar"üzerine atıldı tutuldu.
gün bugündür diyerek yarın itibariyle buhran havaya, leş kalabalığa, haliçin aromatik kokusuna rağmen gidilmesi istanbullular için farz olan enfes gösteri.
rakı sürahisi,bodur tombul fiziklidir.
emre aydın la birlikte çalıp söyledikleri "sensiz istanbula düşmanım"parçaları ardarda üç kere gidiyor.
arkasından git az dolaş hava al dost meclisinde iki keyiflen gözlerine insan gözü değsin temennisi verilebilecek vahim durum.
billur.
ne zaman girsen bilgi sözlükte olan kimselere denilen şaşkınlık nidası.
pink flamingosdaki divine olan kimsenin vay haline dediğim başlık.
sonrasında kayıp nişanlıda da havası estirilmeye çalışılmışsa da başarılı olunamamıştır,sebebi açıktır her yönüyle bir tarzın ilk denemesidir,orjinaldir.
insanların kitli olduğu ve anlayamadığı hadise bekaretin olmaması halinin meşrulaştırılmasını talep ederken, bunların depresif sonuçlarından bihaber olmaları,kadın psikolojisinin içiçe geçkin ,çoğu kez tutarsız ve duygusal tepkimelere karşı savunmasız hali, bekaret denen bir nevi aradığı insana en muhteşem teslimat paketi olarak gördüğü -ki görmesinde kültürel normları çok belirleyicidir-paylaşımın sonuçlarını aslında çok travmatik yaşamasıdır,bu haller aman demodedir aman yanlıştır aman vahşettir gelmişiz ne günlere bekarette konu mudur tepkileri teoride mutlak doğru ama pratikte tam bir hezeyandır türk kadını için. dolayısıyla bekaret kişiyi olduğundan değerli kılmaz lakin olması gereken iç güveni sağlar,tamamı görecedir yuhlamayınız puhlamayınız.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?