confessions

yazargezer

- Yazar -

  1. toplam entry 183
  2. takipçi 4
  3. puan 7875

intihar etmeyeceksek içelim bari

yazargezer
adalet ağaoğlu'nun bir düğün gecesi'nde geçen ağır söz. adalet hanımın uluslararası bir destekçisi de var:

"günlük hayatın sıkıntısından biraz silkeler insanı,her şeyin aynı olmasından.kişiyi bedenin ve aklın dışına çıkarıp duvara yapıştırır. sanırım içmek, ertesi sabah tekrar hayata dönülebilen ve her gün tekrarlanabilen bir intihar şeklidir." charles bukowski

iq

yazargezer
kişilerin zeka seviyelerini ölçmek için tanımlanan ilk zeka türü. bu zekanın çok yüksek olması durumunda çok böbürlenmek ya da düşük olması durumunda üzüntüye kapılmak oldukça gereksiz. çünkü bu zeka sizin sahip olduğunuz yalnızca bir yönünü ortaya koyar. eğer bir seçme şansım olsaydı, yüksek iq yerine yüksek eq'yu tercih ederdim.

internet sitelerinde yaptığınız teslerin sonuçlarına da pek itibar etmeyiniz. nedeni basit, bu siteler size sahip olduğunuzdan daha iyi değerler sunarak mutluluk hormonu salgılatacak, ayrıntılı rapor isteyip istemediğinizi soracak, merakınıza boyun eğmeniz durumunda sizden bir miktar para koparmayı başaracak.

günümüzde ise zeka çeşitlendirilmiş türlerle tanımlanmaktadır

(bkz: çoklu zeka kuramı)
(bkz: sözel zeka)
(bkz: mantıksal matematiksel zeka )
(bkz: görsel zeka)
(bkz: ritimsel zeka)
(bkz: bedensel zeka)
(bkz: sosyal zeka)
(bkz: içsel zeka)
(bkz: doğa zekası)

ilyada

yazargezer
"son söz hiçbir zaman söylenmemiştir...
son damla yaş düşmemiş...
son bulmamıştır ayrılıklar...
son değildir hiçbir kavuşma...
ölüm son öpücüğünü kondurmadığında..."

gözlerin kararması

yazargezer
" gözü 'daha yükseklerde bir yerde' olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır. nedir göz kararması? düşme korkusu mu? peki ama gözetleme kulesinin sapasağlam tırabzanları da olsa bu korkuya kapılırız; neden? yok, göz kararması düşme korkusundan farklı bir şey. bizi çağıran, bizi kışkırtan, altımızdaki boşluğun sesidir göz kararması; düşme arzusudur, bu arzunun karşısında dehşete kapılır, kendimizi korumaya çalışırız. " diye buyruk etmiş milan kundera varolmanın dayanılmaz hafifliği'nde, bence biraz daha farklı;

gözlerin kararması, birşeylerin cana tak etmesidir. önünde duran trabzanların önemi yoktur, o balkonu kapı dışında bir yerden terketmektir gözlerin kararması, ya kanatlanıp uçacaksındır, ya da onlarca metre yükseklikten yere çarpacak. trabzanlı arkanda bıraktığın saniye içini titretmeyendir gözlerin kararması. belki de hayatta ilk defa büyük bir şeye cesaret edişindir. ne düşmek umrundadır ne de uçmak, yalnızca o adımı atabilmektir gözlerin kararması.

görünmez holding

yazargezer
isim yayınları tarafından ağustos 2010'da basılmış, hükümetin toplatmak istediği kitap dipnotuyla yayımlanan, içinde sarsıcı iddialar ve belgeler bulunan kitap. bir kaç başlık :

" akp'nin iktidarı ve görünmez holding"
"erdoğan - israil ilişkisi"
"erdoğan - putin ilişkisi"
"çalık grubu"
"görünmez holding ve istanbul yağması"
.
.
.

(bkz: mide bulantısı)
(bkz: karın ağrısı)
(bkz: tiksinti)
.
.
.

güdümlü anne terliği

yazargezer
büyüdükçe değeri anlaşılandır. kapı aralıklarından geçmesiyle ve koltuk arkasındaki hedefleri rahatlıkla vurmasıyla ünlüdür. eğer terlik hedefi ıskaladıysa bu annenin öyle olmasını istediği için olmuştur, başka bir açıklaması yoktur.

generaller savaş ve barbekü

yazargezer
bir zamanlar oyun atölyesinde sahnelenmiş tiyatro oyunu.

en göze çarpan eksiği konusunun çok cılız kalması, keşke emeklerini başka bir oyun için harcasalardı.

bir büyüğüm zamanında şöyle birşey söylemişti: tiyatro en etkili eğitim aracıdır, en cahili de eğitebilirsin tiyatroyla, en bilgesini de. bilge değilim ama cahil de sayılmam, ama seyirciye ne vermek istediğini anlayamadım(anlayan varsa lütfen mesaj atsın.

güncel konulara yorulabilecek sahnelerden hep kaçınılmış.

akıcılıktaki ve müzik-hareket koordinasyonundaki aksaklıklar gelecek oyunlarda umarım giderilebilir.

bir de o son rus ruleti sahnesi gereksizce uzatılmış, tek tek tabanca yerine bir patlayıcı toptan görürdü işi.

oyuncak müzesi

yazargezer
istanbul'da yaşayan ya da bir şekilde istanbul'a yolu düşen herkesin uğraması gerektiğini düşündüğüm müze. hikayelerini kendilerinden dinleyelim :

********

istanbul oyuncak müzesi 23 nisan 2005 yılında şair/yazar sunay akın tarafından kurulmuştur. 100'lü yıllardan günümüze oyuncak tarihinin en gözde örneklerinin sergilendiği müze tarihi bir köşkte konumlanmıştır.

sunay akın'ın 20 yılda 40'ı aşkın ülkedeki antikacılardan ve açık arttırmalardan satın aldığı oyuncaklarla kurulan istanbul oyuncak müzesi dünya tarihini daha eğlenceli, daha akılda kalıcı bir öğrenme yöntemi ile ziyaretçilere sunmaktadır. örneğin, uzay oyuncaklarının sergilendiği bölümde ay'a ulaşma çabası, tren oyuncakları bölümünde ise sanayi devrimi oyuncakların diliyle anlatılmaktadır. müzenin dekoru da bu düşünceyle sahne tasarım sanatçısı ayhan doğan tarafından tasarlanmıştır. müze bir şair tarafından açılmış olması ve bir sahne tasarım sanatçısı tarafından tasarlanmış olması özelliği ile de dünyada bir ilki teşkil etmektedir.

istanbul oyuncak müzesi'nin en önemli özelliklerinden birisi de aileyi bütün üyeleri ile kucaklamasıdır. müze bu özelliği ile 3 kuşağın birarada vakit geçirebileceği ve ortak mutluluğu paylaşabileceği bir mekandır. dede/nine, baba/anne ve torun bir zaman makinasında çocukluklarına doğru yola çıkarken, birbirlerine kendi dönemlerini anlatmanın keyfini çıkartırlar. oyuncak müzesinin koridorları ''bundan bende vardı!'' cümlesi ile başlayan ve çocukluk hatıralarının anlatıldığı sesler ile çınlamaktadır.

istanbul oyuncak müzesi ile birlikte avrupa ülkelerinde büyük öneme sahip olan oyuncak müzeleri konusunda ülkemizdeki boşluk tamamlanmış ve istanbul oyuncak müzesi dünyadaki örnekleri arasında önemli bir yere sahip olmuştur. 2012 yılının kasım ayında istanbul oyuncak müzesi tarafından gerçekleştirilen ve dünyada bir ilk olan toyco-2012 istanbul ( avrupa oyuncak ve çocuk müzeleri birliği ) buluşması ilk kez türkiye'de gerçekleştirilmiştir. bu sayede istanbul oyuncak müzesi dünyada çocuk ve oyuncak müzeleri birliği kurulması konusunda öncü olmuş, istanbul'a 'oyuncak müzelerinin başkenti' ünvanını kazandırmıştır.

istanbul oyuncak müzesi ülkemizdeki diğer oyuncak müzelerinin de açılması için örnek teşkil etmiştir. 2011 yılında, antalya büyükşehir belediyesi'ne ait olan antalya oyuncak müzesi ve 2013 yılında da gaziantep büyükşehir belediyesi'ne ait olan gaziantep oyun ve oyuncak müzesi, istanbul oyuncak müzesi kurucusu sunay akın'ın danışmanlığı ve küratörlüğünde kapılarını ziyarete açmıştır.

********

bleu

yazargezer
polonyalı yönetmen krzysztof kieslowski'nin ünlü üç renk üçlemesinin (bkz: trois couleurs) ilk parçası; ruhun, acının, duygunun yani insanın filmi.

--- spoiler ---

görüntü

renkler, çekim ve montaj olarak üç bölümde değerlendirilebileceğini düşünüyorum.

film boyunca mavi renk kullanımı hakim olsa da zaman zaman beyaz ve kırmızı renge de vurgu yapılmış. mavinin olduğu her bir ayrı sahne için rengin neyi ifade ettiğine ilişkin uzun yorumlar yapmak mümkün, filmin geneline baktığımızda da mavi geçmişi, geçmişin getirdiği acıyı ve yalnızlığı vurgulayan sahnelerin hemen hepsinde göze çarpmakta. gece klübü sahnesinde cinselliği betimleyen yoğun kırmızı kullanımına rağmen sandrine'le julie'nin konuştukları sahnede julie'nin yüzüne vuran beyaz ışık onun oraya ait olmadığını gösteren bir imge görevini üstlenmiş.

çekimler karakterlerin ruh hali ve karakterler arasındaki ilişkilerle birebir örtüşüyor. sanderine ile julie'nin gece kulübü sahnesinde aralarındaki samimi ilişkiyi göstermek için karakterler arasında görüntü geçişini kameranın kayarak yapması ve son karede iki karakteri birleştirmesi, buna karşın julie ile kocasının metresinin konuştuğu sahnede karakterler arası geçişlerin sert olması, omuzüstü çekimlerle sürekli pan yapılması çekim-tema arasındaki tutarlılığın kuvvetini gözler önüne seriyor.

kieslowski, çektiği filmlerin en zevkli kısmının montaj olduğunu belirtmiş, film izlendiğinde kieslowski'nin bu sevgisi direkt olarak göze çarpıyor(kırmızı filminin 30 versiyonu olduğu söyleniyor). bir şeyin ne olduğunu öğrenmek onun ne olmadığını öğrenmek yöntemlerden biridir. kieslowski'nin filmine bu yaklaşımla baktığımızda bir tek gereksiz sahnenin, bir tek gereksiz diyaloğun bulunmadığı rahatlıkla farkedilebilir. zaman ve mekanda uzun kaymalar gerektiren 1-2 sahne dışında tüm geçişler bir şekilde birbiriyle ilişkilendirilmiş. zaman zaman beliren siyah ekranla julie'nin iç dünyasına anlık yolculuklar yapılmış.

müzik

mavi, senaryosunu hem içerden hem dışarıdan besleyen bir film müziğine sahip. senaryonun baş aktörlerinden olan konçertonun film boyunca parça parça verilmesi, sahnelerin birçoğunda duyguyu yakalamak için müzik yerine sessizlik ve renklerden faydalanılması, filmin sonunda tamamlanabilen konçertonun cast le beraber filmi bitirmesi, müziğin nerede nasıl ve ne ölçüde kullanılması gerektiği konusunda verilen bir ders niteliğinde.

--- spoiler ---

--- spoiler ---

yaşamdan, kopmak kolay değildir; geçmişi tamamen unutmak imkansızdır.

her zaman tutunacak birşeyler bulmak gerekir hayatta.

acılarla yüzleşmek yerine onlardan kaçmak sadece daha uzun süre acı çekmemize yol açar.

--- spoiler ---

(bkz: trois couleurs)
8 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol