"benim, çehov’dan ve o yazdan öğrendiğim şey şu: fırsatı varken ağlamalı insan. ele güne sergilenmeyecek duyguları olduğunu düşünmemeli. sadece gözüne sabun kaçmış çocuklara bırakmamalı bu işi. derdini anlatabilecek kadar ağlayabilmeli en azından. ve önündeki yol yürüyebileceğinden uzun olsa da yürümeli o yolu, yürüyebildiği yere kadar. sonunda perişan olacağını bilse de, zihni karmakarışık ve kalabalıkken kendisi yapayalnız kalacağını bilse de yürümeli. ne zaman başladığını fark etmediğimiz yağmurun ne zaman bittiğini de anlayamamıştık o yaz. 2009 yazı geri gelmeyecek. geri gelmeyecek diğer yazlar gibi."
anneanne evinde yapılır bu. anneanne kişisi yorganı küçük çocuğun kafasını da içine alacak şekilde örter "üşüme yavrıım!" cümleleri eşliğinde. yorgan 100 kilo olduğu için çıkaramazsın o kafayı. şimdiki yorganlar öyle mi, bir dönüyorsun popon açıkta. sonra vay efendim neden böyle rüyalar görüyorum..
-----------------------------spoiler-------------------------
- kadının var mı?
+ hayır, kadınımı kaybettim.
- üzülme; yenisini bulur, onu da kaybedersin.
---------------------------spoiler---------------------------
- kadının var mı?
+ hayır, kadınımı kaybettim.
- üzülme; yenisini bulur, onu da kaybedersin.
---------------------------spoiler---------------------------
mahşerde şöyle der: "her aldatıcı sevgiye aşk ismini vermek bir israftır."
"acının kış ayları,
ne yapsam belirsizim..."
ne yapsam belirsizim..."
dilimize "sınırın güneyinde güneşin batısında" adıyla çevrilmiş bir haruki murakami kitabı.
"o zamanlar bilmiyordum. birini tekrar düzelemeyecek kadar kırabileceğimi. insan, sadece var olarak diğer bir insanda dönüşü olmayan yaralar açabiliyordu..."
"o zamanlar bilmiyordum. birini tekrar düzelemeyecek kadar kırabileceğimi. insan, sadece var olarak diğer bir insanda dönüşü olmayan yaralar açabiliyordu..."
"adım, dudaklarında son dakikalarını yaşayan bir sigara gibi. birazdan yeni sevgilin gelecek onun dudakları adım kokmasın diye, bitirmeden atacaksın beni..."
hiç anlayamadığım eylem. show tvde bir program var iki adam bağıra çağıra maç yorumu yapıyorlar. adamın yabancı dilde konuşanı, sürekli yaratıcı futbolcu deyip duruyor, ama bir açıklama yapmıyor. nasıl yaratıcı mesela? gol atmak amacıyla topa vurmak değil mi zaten olay? kaleci ve rakip futbolcuları atlatıp gol atacaksın işte. yaratıcı ne demek? yetenek dersen bak o olur işte.
belki de aslında ben program arka planda bir ses olarak dönerken bubbles oynadığım için bir şeyleri anlayamadım.. yani adama orada yorum yaptırıyorlarsa ve bana yaptırmıyorlarsa o adamın bildiği bir şeyler vardır dostum.
yaratıcı entryler dileklerimle..
belki de aslında ben program arka planda bir ses olarak dönerken bubbles oynadığım için bir şeyleri anlayamadım.. yani adama orada yorum yaptırıyorlarsa ve bana yaptırmıyorlarsa o adamın bildiği bir şeyler vardır dostum.
yaratıcı entryler dileklerimle..
yeni çömez. rakılı aşklı bir durumu var ama dur bakalım..
"suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta. yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle yoksun boşlukla. bir aşağı bir yukarı yürürdü insan, düşünceleri de onunla birlikte bir aşağı bir yukarı, bir aşağı bir yukarı yürüyüp dururdu. ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz. insan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. bekleyip durur insan. hiçbir şey olmaz. insan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. hiçbir şey olmaz. insan yalnız kalır. yalnız. yalnız." diyen adam.
mutlu bir yıl dilediğim bilgiç.
"çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil..."
"çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil..."
"kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. soruların kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi. cevapları şimdi arama. şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. bu, her şeyi yaşama meselesidir. şu anda senin soruyu yaşaman gerekiyor. belki daha ileride farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın." diyen yazar.
"bir söz söyledim ve sen öldün.
sustum ve sen öldün.
bir şey yaptım ve sen öldün.
hiçbir şey yapmadım sen yine öldün.
seyrettim ve sen öldün.
düşündüm ve sen öldün.
isyan ettim ve sen öldün.
sen ölmeden, sen ölürken ve sen öldükten sonra.
sordum, neden?
bu akılsızlığın hiç bir akıllı yanıtı yok.
çünkü gerçek herkesten önce öldü. bundan ki ölüm nedeninin hiçbir önemi yok.
öldüğün için;
"sen haklıydın ben haksız."
dedim ve ben öldüm.
şimdi ben de haklıyım. artık eşitiz, artık kardeşiz ve artık özgürüz.
peki mutlu muyuz? mutluysak neden hala ölüyoruz? mutlu değilsek neden hala savaşıyoruz?
ortak akıl asgari deliliğimizin ortak paydasında buluşmak.
gerçeğin/doğrunun olmadığı bir kaosta, deliliğin de aklın da hiçbir anlamı yoktur."
sustum ve sen öldün.
bir şey yaptım ve sen öldün.
hiçbir şey yapmadım sen yine öldün.
seyrettim ve sen öldün.
düşündüm ve sen öldün.
isyan ettim ve sen öldün.
sen ölmeden, sen ölürken ve sen öldükten sonra.
sordum, neden?
bu akılsızlığın hiç bir akıllı yanıtı yok.
çünkü gerçek herkesten önce öldü. bundan ki ölüm nedeninin hiçbir önemi yok.
öldüğün için;
"sen haklıydın ben haksız."
dedim ve ben öldüm.
şimdi ben de haklıyım. artık eşitiz, artık kardeşiz ve artık özgürüz.
peki mutlu muyuz? mutluysak neden hala ölüyoruz? mutlu değilsek neden hala savaşıyoruz?
ortak akıl asgari deliliğimizin ortak paydasında buluşmak.
gerçeğin/doğrunun olmadığı bir kaosta, deliliğin de aklın da hiçbir anlamı yoktur."
"yılın en uzun gecesinin hangi gece olduğunu müneccimler ile takvim düzenleyenler asla bilemezler. onun hangisi olduğunu ancak gama müptela olmuş aşık bilir."
"ağır ağır izledi, uzun zaman
sanki yolda engeller varmış gibi;
sanki, bir kez aşılsa,
yürümenin ötesine geçip uçabilecekmiş gibi." dizelerinin sahibi.
sanki yolda engeller varmış gibi;
sanki, bir kez aşılsa,
yürümenin ötesine geçip uçabilecekmiş gibi." dizelerinin sahibi.
"ruhumuz gökyüzünde uçup dururken birdenbire yere inip insan küçüklüğüyle karşılaşmak ne tuhaf..."
"beklemek de bir uğraş.
hiçbir şey beklememek korkunç.." diyen yazar.
hiçbir şey beklememek korkunç.." diyen yazar.
genellikle 50 yaş ve üzeri kadınların sürdüğü bir oje rengi olmakla birlikte, biraz daha koyu renk olanları güzel durabilmektedir.
http://tinyurl.com/87gazhw
http://tinyurl.com/87gazhw
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?