(bkz: ötanazi)
yorulmaktır. bedenen olmasa bile ruhen yorulmak. bu ruh yorulmasına beden de eşlik etmeye başlar bir süre sonra, kişi gözlerini tam açık tutamaz, hatta tutmak istemez artık. bakar ama görmek istemez, konuşur ama anlatmak istemez, dinler ama anlamak istemez. bir garip haldir, öldürmese de süründüren. iyi ölüm birinden gelir mi diye bekler. bu beklemeye adar kendini. yaşama amacı ölümü beklemek olmuştur artık. bir çizik atmaya çalışır evrene, dünyaya, hayata, masaya, vücuduna. kanıyor mu acaba? diye bakar, açamadığı gözlerini aralayabildiği kadar aralayarak..
sarhoşken istenmesi muhtemeldir. ve böyle bir istekle karşılaşan insan boku yemiştir. bir tarafı bilir ki ertesi gün hiç bir şey değişmeyecek ve uzaktan sevmeye devam edilecektir. diğer tarafı ise o anlık dokunuşları ister. bir gece de olsa.. der. aynı tarafı aşık olduğunu düşündüğü adama gerçekten aşık olup olmadığını keşfetmek ister. iki ucu boklu değnektir, evet.
komiklik yapayım da ortamda en bir popüler ben olayım, onu da bırak kızlar bana hasta olsun, komikliğimle büyüleyeyim herkesi düşüncesindeki insanın kastırdıkça kastırması, ortamın içine etmesi, herkesin şahsı bir kaşık suda boğası gelmesi durumudur.
bir de şu var:
(bkz: marjinal olayim derken komik olmak)
bir de şu var:
(bkz: marjinal olayim derken komik olmak)
kafa güzelliğinde karar kıldım ben. rahatladım da bir bakıma, bundanmış dedim. fransa ne alaka? nerden bağdaştırdın? güzel ülkemi bırakıp fransaya yerleşeceksem-ki bunun kürt açılımıyla bir ilgisi yoktur zira türkiyeden başka bir ülkeleri yoktur- çocuğum orada okuyacaksa ilk gün okula gidip yaf bizim çocuk fransızca bilmiyor bön bön bakıyor demem. tabi yazılanların anlamsızlığı mı desem, statüko kelimesinin anlamını bilmemek mi desem, nereden tutsam elimde kalır. sözlerimi burada noktalarken ne içiyorsan ben de istiyorum diyorum.
(bkz: sözlüğü foruma çevirmek)
(bkz: sözlüğü foruma çevirmek)
evet çocuğunu göndereceği türkiye cumhuriyetinin okulunun eğitim dilini öğrenemedi yazık. sonra hastalanıyor oğlu karşıma geliyor, aaa bizim baba çatır çatır türkçe konuşuyor oğlan ööyle yüzümüze bakıyor. tercüme ediyor çocuğa. aferin o zaman. sana da aferin beyninde bir gram düşünce olmayıp onun bunun uşaklığını yapan zihniyet. yazık be çocuk bilmiyor ki türkçe ne yapıcaz şimdi, haydi onlara da kürtçe eğitim yapılan okul açalım bundan sonra artık hiç anlaşamayalım. tamamen ayrışalım birbirimizden. oğluna türkçe öğretmeyen babaya bir tek laf bile edemeyelim. hatta karşısına geçip alkışlayalım. sonra da el ele mutlu yarınlara uçalım. saf mısın, kafan mı güzel anlamadım ama bu ikisinden birinin olmasını umut ediyorum sadece. geri kalan seçenek beni dehşete düşürüyor.
ailesinin üzerinde yaşadığı toprakların yani türkiye cumhuriyetinin resmi dili olan türkçeyi çocuğuna öğretmemesi, devletin milletin hepimizin ayıbı tabii değil mi? yazıklar olsun size sadece. bu entry önceki entrye cevap niteliğinde olduğu için silinecek tabi ki, çok da umurumda. vücudunun ulan ben bu beynime azıcık oksijen azıcık glikoz yollayayım yahu demesini bekliyorum sadece. sırf kafan bassın diye.
en eğlenceli kısmı anlatma faslıdır. anlattığınız kişi hemcinsinizse büyük bir merakla bir elinde çekirdek, çayını, kahvesini, şarabını hüplete hüplete dinler. anlattığınız kişi karşı cins ise üst dudağı titreyerek ve kıpkırmızı bir suratla dinler. anlattığınız kişi sevgilinizse ne amaçla anlattığınız bellidir zaten. hemcinse anlatmak daha zevklidir ama. aaa ben de bir keresinde... diye devam edilir muhabbete.
söylemesi inanılmaz zevk veren ingilizce kelimelerden. saatlerce arka arkaya incredible diyebilirim.
ne mutlu yaslı olanlara
onlar teselli edilecekler.
ne mutlu yumuşak huylu olanlara
onlar yeryüzünü miras alacaklar.
ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara
onlar doyurulacaklar.
ne mutlu merhametli olanlara
onlar merhamet bulacaklar.
ne mutlu yüreği temiz olanlara
onlar tanrı’yı görecekler.
ne mutlu barışı sağlayanlara
onlara tanrı oğulları denecek.
ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere
göklerin egemenliği onlarındır.
bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! sevinin, sevinçle coşun! çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. sizden önce yaşamış olanlara da böyle zulmettiler.
luka 6:20
tanım: isanın insanlara gerçek mutluluğu anlattığı konuşmanın bir cümlesi.
onlar teselli edilecekler.
ne mutlu yumuşak huylu olanlara
onlar yeryüzünü miras alacaklar.
ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara
onlar doyurulacaklar.
ne mutlu merhametli olanlara
onlar merhamet bulacaklar.
ne mutlu yüreği temiz olanlara
onlar tanrı’yı görecekler.
ne mutlu barışı sağlayanlara
onlara tanrı oğulları denecek.
ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere
göklerin egemenliği onlarındır.
bana olan bağlılığınızdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! sevinin, sevinçle coşun! çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. sizden önce yaşamış olanlara da böyle zulmettiler.
luka 6:20
tanım: isanın insanlara gerçek mutluluğu anlattığı konuşmanın bir cümlesi.
belinden tutturup kendinize çekmenizi istiyor olabilir. o kız ki en asil duygunun insanıdır.
(bkz: şehvet)
düzeltme: vurma be tamam.
(bkz: şehvet)
düzeltme: vurma be tamam.
güneş kararacak,
ay ışığını vermez olacak
yıldızlar gökten düşecek
ve göksel güçler sarsılacak.
o zaman insanoğlunun belirtisi gökte görünecek. yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, insanoğlunun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar, onun seçtiklerini, göklerin bir ucundan öbür ucuna kadar dört yelden alıp bir araya toplayacaklar.
incir ağacından ders alın! dalları filizlenip yapraklarını sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, insanoğlu yakındır, kapıdadır. size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
markos 13:1, luka 21:5.
ay ışığını vermez olacak
yıldızlar gökten düşecek
ve göksel güçler sarsılacak.
o zaman insanoğlunun belirtisi gökte görünecek. yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, insanoğlunun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar, onun seçtiklerini, göklerin bir ucundan öbür ucuna kadar dört yelden alıp bir araya toplayacaklar.
incir ağacından ders alın! dalları filizlenip yapraklarını sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, insanoğlu yakındır, kapıdadır. size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak ortadan kalkmayacak. gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
markos 13:1, luka 21:5.
ispanyolcada ve ingilizcede ve diğer tüm yabancı dillerde bulunmamasının çok büyük bir sorun olduğunu düşündüğüm geçiş ünlemi. bizim dilimiz gibisi var mı? karşı taraf bir şey anlatırken aralarda eee dersin, hem dinlediğin belli olur hem de devamlılık sağlanır. ama diğer dillerde bunu tam olarak karşılayan bir ünlem yok. kınıyorum buradan diğer dilleri ben..
sınır tabu falan filan dinlemeyip başta alkol olmak üzere her şeyin bokunu çıkarma eylemidir. dağılmış bünyeye iyi gelir.
kesinlikle johnny cashten dinlenmelidir. böyle çaktırmadan acıtır insanın canını, kalakalırsınız öyle.
#886542
tamam iyi güzel yazarız da hepi topu kimler var başlığına kopyaladığın tanımı niye 1 diye sayıyorsun diye sormazlar mı adama? yazıklar olsun, hiç yakıştıramadım, aramızda üçün beşin lafı olmaz sanıyordum.
tamam iyi güzel yazarız da hepi topu kimler var başlığına kopyaladığın tanımı niye 1 diye sayıyorsun diye sormazlar mı adama? yazıklar olsun, hiç yakıştıramadım, aramızda üçün beşin lafı olmaz sanıyordum.
(bkz: un amor)
parça parça olmak. bir de dağıtmak var ki dağılma eyleminden sonraki aşamadır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?