beş altı yıl olmuştur görüşmeyeli belki, bir gün telefon çalar ahaa lan şerefsize bak hatırladı sonunda bizi der bir heyecanla açarsınız telefonu, otuz saniye süren bir nasılsın muhabbetinden sonra ya kardeşinin sınav sonucuna bakılacaktır onu rica eder yada bilgisayarın bir yerini bozmuştur tanıdık bilgisayarcı var mı diye sorar, senin ben o antik götüne koyayım diye geçirirsiniz içinizden ama yine gider alırsınız o sınav sonucunu kar kış demeden.
öncelikle bu hareket zaten saygısızlık sayılır o konuyu tartışmıyorum bile, ama anne kızar işte bilinçsiz bile yapsanız bunu, "ben baktım herşeyi mis gibi işte" diye sesini yükseltir, bir de bonus olarak tüm yemek anneyi neşelendirmek için şebeklik yapmak zorunda hissedersiniz kendinizi o azarın üstüne.
genelde misafirliklerde yada resmi ziyaretlerde karşılaşılan bir durumdur. su istersiniz, evin kızı gider ve suyu getirir ama bildiğiniz bardak kavrama hareketi ile değil de, avuç içi açık ve bardağın tabanına dayalı, öbür eli de gövdeden destek pozisyonundadır. oldukça kibar gözükür.
en güzelinden yemekler tatlılar yapılmıştır misafir gelecek diye, içinizden bir oley çekersiniz, neyse masaya geçilir işte tüm hayal kırıklığınız bu noktada başlar, en löp etler misafirlere gider, size kuş kadar kemikli yerler kalır, yada onlara bol suyundan koyulur. neyse biz de onlara gidicez o zaman alırım intikamımı diyip kemiği tükürürsünüz tabağın köşesine...
ne hikmetse sizin bindiğiniz arabada ya bir film izlersiniz ve hemen kapatırlar yada onu bile koymazlar ama mola yeri yada bir terminale geldiğinizde yan otobüste vur patlasın çal oynasın televizyon izlediğini görürsün insanların, ucundan bir bakarsın filme, sonra bir daha bakarsın, derken bir bakmışsın muavin bağırıyordur bilmem nere yolcusu kalmasın diye, nasıl geçtiğini anlayamazsın bile yarım saatin her ne kadar sesini duymasan bile.
tüm oyuncakları toplandığı poşet, çuval her ne ise onun içinden alıp odanın tam ortasına dökmesi meselesidir ki bir çocuk için dünyanın en eğlenceli olayıdır. rengarenk bissürü oyuncak bir anda önündedir. iki dakika sonra sıkılır oynamaz ama o ayrı.
o gün yine çeşit çeşit yemek yapmış olmasına rağmen yazık günah nimettir diyip dünden kalan yemekleri ısıtır ve önce onları yer, sonra hala açsa o gün pişirdiklerine geçer.
bu ülkenin nasıl bu duruma geldiğini, toplu iğne üretemezken avrupa birliğine aday bir ülke konumuna nasıl bu kadar kısa zamanda tırmandığını anlamak için evimzde hergün karşılaştığımız ama dikkat etmediğimiz anne davranışlarına bakmak yeterli olacaktır. nerde 18 oldu mu çocuğunu evden atan avrupa annesi nerde bizim anneler...
bu ülkenin nasıl bu duruma geldiğini, toplu iğne üretemezken avrupa birliğine aday bir ülke konumuna nasıl bu kadar kısa zamanda tırmandığını anlamak için evimzde hergün karşılaştığımız ama dikkat etmediğimiz anne davranışlarına bakmak yeterli olacaktır. nerde 18 oldu mu çocuğunu evden atan avrupa annesi nerde bizim anneler...
para kazanmanın zor olduğunu, nimetin ne olduğunu bilen annedir. akşam yemeğinde ilk dilimler sabahtan kalan görece akşam alınmış ekmekten daha bayat olan ekmekten kesilir, sabahda aynı şekilde ilk dilimler akşam yemeğinden kalanlar olur.
genelde anadoluda karşılaşılan bir manzaradır. sabah bir bakkaldan falan bir şey alırsanız verdiğiniz parayı siftah senden bereket allahtan diyip yere atarlar.
çok sıkışıktır, adam atmayı bırakın nefes bile almak işkence halini almıştır otobüste ve siz en öndesinizdir hemen kapının dibinde, şöför sanki otobüs bomboşmuşçasına aynayı göremiyorum diye iki de bir sizi uyarır "bi müsade aynayı görmem lazım" diye, lan ben mi istedim orda parantez gibi durmayı, sıkışık işte, yer açılınca para da versen durmam zaten...
türk filmi klişisedir. tosun bir amca oynar genelde bu rolü, babacandır da sözü dinlenir, durun dedi mi tüm meyhane hareketsiz ağzının içine bakar bu amcanın. başka bir numarasını göremedim ama daha...
genelde açık alanlarda sakız çiğnerken ve artık sakızda şeker tadı kalmamışken yapılır bu olay, o an sanki milli takımın ingiltereye atacağı ilk golün şutunu çeken fitbolcu heyecanı gelir üzerine insanın, tükürürsün sakızı hafif bombeli gelir ve gömersin dömi voleyi, sonra da üç saniye içinde unutursun bu olayı...
çekersiniz gelmez, sağ sol yaparsınız oturan anlamaz, gergin bir hava oluşur o an, adama hissettirmek için elinizden geleni yaparsınız hele bir de ineceğiniz durağa yaklaşmışsanız şöle götü biraz kaldırıp gerersiniz paltoyu amcam anlar ama hiç oralı olmaz şöle bi öne gerinme hareketi yapar ve kurtarırsınız paltoyu.
fırça icat olmadan önceki dönemlerde kullanılan bir tekniktir. yıllarca antreman gerekliymiş usta olabilmek için. attığını vurucan ama renkler karışmayacak falan zor iş tabi. allahtan milenyumda yaşıyoruz hem renault da sanatın ve sanatçının yanında da böyle gereksiz işlerle uğraşmıyoruz...
(bkz: yağlı boya)
(bkz: yağlı boya)
yeşil sermaye falan ben anlamam adamlar yapıyor şu pisküüt olayını diyen insan evlatlarında görülen bir göbek çeşitidir.
(bkz: bira göbeği)
(bkz: bira göbeği)
bir benjamin ve deli cevat prodakşını. bakırköy, erenköy ve manisada şubeleri var. özellikle sahlep ve tavuk göğsü tavsiye ediyor gidenler...
pruvayı işgal ederken kullanılan attır, mühendisin kiralayıp tecavüz ettiği atın da büyük babasıdır. safkandır bir kere, son yüze önde girerse tutamazsın ayrılır da gelir.
(bkz: truva atı)
yazarın notu: evet fikri agemmennondan çaldım, telifi neyse ödemeye hazırım.
(bkz: truva atı)
yazarın notu: evet fikri agemmennondan çaldım, telifi neyse ödemeye hazırım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?