Paleontoloji ilgi alanlarımdan biri olduğu ve daha önce uzaktan eğitimle kısa bir dinozor 101 kursu aldığım için, elimdeki notlardan faydalanıp temel birkaç şeyi yazayım dedim.
Dinozorlar iki ana dala ayrılırlar. Birincisi saurischia, yani kertenkele-kalçalı dinozorlar, ikincisi ornithischian, yani kuş-kalçalı dinozorlardır. Bu iki grubun kalça yapısı birbirinden farklıdır ve kalçalarına göre ayrılmışlardır.
Saurischia, yani kertenkele-kalçalı dinozorlar, kendi arasında ikiye ana gruba ayrılır: sauropodlar ve theropodlar.
Sauropodlar, uzun boyunlu dinozorlardır ve bugüne kadar yaşamış en büyük kara hayvanlarıdır. Uzun boyunları vardır ve dört ayak üstünde yürürler. Bacakları kalındır ve sütuna benzer. Vücutlarına oranla kafatasları küçüktür.
Theropodlar ise etçil, otçul ve hepçil türleri içeren, çok çeşitli dinozor gruplarından oluşur. Günümüzde yaşayan temsilcileri, kuşlardır. Bütün theropodlar arka ayaklarının üzerinde yürür. Etçil olanların çok keskin dişleri vardır, bazı türleri ise asıl dişlerini kaybetmiştir ve dişsiz gagaları vardır. Theropod dinozorların genel olarak pençeli üç parmağı vardır fakat t-rex gibi bazı türler bir parmaklarını kaybetmiştir ve iki parmakları bulunur. Sciurumimus gibi bazı türler ise bütün parmaklarını kaybetmiştir ve bir adet, çok iyi gelişmiş pençeleri vardır. Theropodlar birçok yönden birbirinden farklılaşır. Bazılarının çok uzun burunları vardır, bazılarının çok kısa; bazılarının gözünün üstünde boynuzu vardır, bazılarının burnunun üstünde ve vücudunun farklı yerlerinde.
Saurischianlar iki ana gruba ayrılsa da, bir de prosauropodlar denilen üçüncü, kısa yaşamış ve daha az alt türü olan bir grup daha vardır. Prosauropodlar, erken dönem otçul dinozorlardandır ve kuzenleri sauropodlardan daha küçüktür. Yine de bazı prosauropodların uzunluğu 10 metreden, ağırlığı 3 tondan fazladır. Sauropodlar gibi prosauropodların da küçük kafaları ve uzun boyunları vardır. Çoğu prosauropodun kavrayıcı elleri, ayağa kalkma ve arka ayakları üzerinde yürüme yeteneği vardır. Dinozor zamanının başında prosauropodlar başarılı dinozorlar olsa da, bu grup kısa süre hüküm sürmüş ve çok geçmeden daha gelişmiş otçul dinozorlar yerlerini almıştır.
İkinci grup olan Ornithischianların hepsi otçuldur. Bu dinozorların çenesinde predentory denilen bir kemik vardır ve ağzın ön tarafında, koparmaya yarayan bir gaga oluşturur. Bu gaga ornithischianlar için bitkilerin gövdesini koparmaya yarıyordu. Bu sayede çenelerinin arkasındaki dişler öğütmek ve çiğnemek için özel olarak gelişmişti. Bu dişlerle bile bitkilerin gövdesini sindirmek zordu ve ornithischianları diğer dinozorlardan ayıran, arkaya doğru bakan pubis kemikleri bu dinozorlara ekstra mide alanı sağlıyordu.
Ornithischianlar beş ana gruba bölünür. İlk grup, ördek gagalı hadrosaurları, onların erken dönem akrabalarını ve sınıflandırılmamış bazı bitki yiyen dinozorları içerir. Hadrosaurusların çok kalın gagaları vardır. Ornithischianlar iki ayaklı dinozorlardır ancak bazı büyük hadrosauruslar muhtemelen dört ayak üstünde yürümüştür. Hadrosaurusların normal bir eli olmasına rağmen iguanadonun karakteristik, sivri uçlu bir başparmağı vardır.
İkinci grup ceratopsianlardır. Bu grup çok bilinen triceratopsu da içerir. Bunlar dört ayaklı dinozorlardır, görece kısa kuyrukları vardır. Başın arkasındaki yaka kafataslarının arkasındaki kemiklerden oluşmuştur. Bu yakalarda küçük boynuzlar, dikenler vb gelişebilir. Ceratopsianların çoğunun gözünün üstünde de boynuzları vardır. Bu dinozorların çok dar kafatasları vardır ve gagaları papağan gagasına benzer.
Üçüncü grup, pachycephalosaurustur. Bu dinozorların kubbeli kafatasları vardır ancak beyinleri büyük değildir. Kafatasının içinin çoğu sırf kemiktir ve dinozorlar bu kubbeleri birbirlerini tanımak için kullanmıştır. Ayrıca erkekler, dişiler için rekabet ederken muhtemelen bunlarla birbirlerine vurmuştur. Uzun bacakları yoktur, hızlı değillerdir. İskeletleri maalesef çok kırılgandır, bu nedenle tam iskelete sahip çok fazla tür bulunamamıştır.
Dördüncü grup stegosaurustur. Stegosaurus, ön ayakları arka ayaklarından oldukça kısa olmasına rağmen dört ayağı üzerinde yürürdü. Vücutlarının geri kalanıyla kıyaslandığında kafatasları oldukça küçüktür ve uzundur. Dişleri yaprak şeklinedir ve çok dar bir gagaları vardır. Stegosaurusun en ayırt edici karakteristiği sırtlarındaki plakalar ve dikenlerdir. Bunlar özel bir tür kemikten gelişmiştir.
Beşinci ve son grup ankylosaurdur. Bunlar zırhlı dinozorlardır. Stegosauruslar gibi plaka ve dikenleri vardır ancak ankylosaurlar farklı şekil ve büyüklerde plaka ve dikenlerle kaplanmıştır. Dört ayak üstünde yürürler.
Dinozorların şeması bu şekilde. daha fazla sizi baymadan ben kaçayım.
serdar ortaç, demet akalın ve hande yener üçlüsünün kombo yaparak yaz albümü çıkarmamalarından kaynaklanmaktadır. belki ikisi çıkarsa yine ısınırdı hava ama üçü birden çıkarmayınca maalesef gerekli asgari koşullar karşılanmadığı için yaz mevsimi gelemiyor.
tarkan bile tek başına yetmedi.
tarkan bile tek başına yetmedi.
tarihi kalıntılar "taş yığını" olarak görüldüğü sürece, benzerlerini çokça göreceğimiz ve her biri içimi acıtan rezaletler.
1591 yılında yapılan camii ile restore hali.
1591 yılında yapılan camii ile restore hali.
İzmir'de eshot otobüsünde bahçe duvarından aştım şarkısına bütün yolcuların eşlik etmesi ve iki kızın dans etmesi olayı.
Ülkenin bir yerinde, bir minibüste şort giyen kıza tokat atılırken, başka bir köşesinde şortlu etekli iki kız otobüsün ortasında dans ederken insanlar hep birlikte şarkı türkü söyleyebiliyor.
Ülkenin bir yerinde, bir minibüste şort giyen kıza tokat atılırken, başka bir köşesinde şortlu etekli iki kız otobüsün ortasında dans ederken insanlar hep birlikte şarkı türkü söyleyebiliyor.
polisiye-suç
1. dexter
2. sherlock
3. without a trace
4. rizzoli & isles
komedi
1. the big bang theory
2. how i met your mother
3. the it crowd
4. scrubs
5. two and a half men
6. 2 broke girls
7. the exes
8. don't trust the b---- in apartment 23
9. speechless
drama
1. gilmore girs
2. grey's anatomy
3. one tree hill
4. gossip girl
5. the oc (ilk sezonları)
fantastik & bilimkurgu
1. buffy the vampire slayer
2. game of thrones
3. doctor who
4. ghost whisperer
5. being human
6. under the dome (ilk sezonları)
7. once upon a time (ilk sezonları)
8. heroes (ilk sezonları)
9. the secret circle (biraz kıytırık, kafa yormadan cadı madı izleyeyim diyenlere)
tarih
1. tudors
2. the white queen
3. unsere mütter, unsere vater (mini dizi)
bir de kategorilere koyamadığım glee (müzikal dizi) var.
1. dexter
2. sherlock
3. without a trace
4. rizzoli & isles
komedi
1. the big bang theory
2. how i met your mother
3. the it crowd
4. scrubs
5. two and a half men
6. 2 broke girls
7. the exes
8. don't trust the b---- in apartment 23
9. speechless
drama
1. gilmore girs
2. grey's anatomy
3. one tree hill
4. gossip girl
5. the oc (ilk sezonları)
fantastik & bilimkurgu
1. buffy the vampire slayer
2. game of thrones
3. doctor who
4. ghost whisperer
5. being human
6. under the dome (ilk sezonları)
7. once upon a time (ilk sezonları)
8. heroes (ilk sezonları)
9. the secret circle (biraz kıytırık, kafa yormadan cadı madı izleyeyim diyenlere)
tarih
1. tudors
2. the white queen
3. unsere mütter, unsere vater (mini dizi)
bir de kategorilere koyamadığım glee (müzikal dizi) var.
birden fazla sayfa olan başlıklarda sonraki sayfalar ve ilerleme imkanı sadece sayfanın en altında yer alıyor, o yüzden sonraki sayfalara geçmek için illa alta ilerlemek gerekiyor. sayfanın üstünde de ileri butonu olsa iyi olmaz mıydı ki?
birçok farklı müzisyenle çalışan ve farklı türlerdeki şarkıları genellikle 1920-1960lı yılların tarzıyla, bazen de kovboy, caz, blues versiyonlarıyla hatta tap dance kullanarak yeniden yorumlayan şahane oluşum. birbirinden farklı türdeki hatta belki hiç sevmediğiniz şarkıları o kadar güzel coverlıyorlar ki şarkı bir anda sevilesi bir hal alıyor.
bütün videolarına youtube kanallarından ulaşabilirsiniz:https://www.youtube.com/user/scottbradleelovesya/videos
ne zaman pmj'den bahsetsem aralarında seçim yapamadığım you give love a bad name, talk dirty, cry me a river, umbrella, dream on, grenade, bad romance, oops i did it again, all about that bass gibi şarkıları mevcuttur.
bütün videolarına youtube kanallarından ulaşabilirsiniz:https://www.youtube.com/user/scottbradleelovesya/videos
ne zaman pmj'den bahsetsem aralarında seçim yapamadığım you give love a bad name, talk dirty, cry me a river, umbrella, dream on, grenade, bad romance, oops i did it again, all about that bass gibi şarkıları mevcuttur.
Fotoğraf kolajı, fotoğrafı instagram boyutlarına sığdırmak vs için photogrid.
Telefondaki müziği istediğiniz gibi kesip biçmek ve sonra isterseniz zil sesi, uyarı sesi, mesaj tonu vs olarak kullanmak icin mp3cutter.
Telefondaki müziği istediğiniz gibi kesip biçmek ve sonra isterseniz zil sesi, uyarı sesi, mesaj tonu vs olarak kullanmak icin mp3cutter.
Güller Savaşı, aslında kuzen olan iki İngiliz ailesinin, Lancasterlar ile Yorkların arasında taht için geçen yaklaşık 30 yıllık iç savaştır ve adını ailelerden birinin ambleminin beyaz gül, diğerinin kırmızı gül olmasından alır.
Birçok irili ufaklı savaş, entrikalar, ölümler, ittifaklar, Lancasterlar ve Yorklar arasında gidip gelen tahtı içeren bu savaşta İngiltere çok karışık bir dönem geçirmiştir, yakın akrabalar birbirini öldürmüş, birçok kişi devamlı taraf değiştirmiştir.
Her şey, tahtta olan ve Lancasterlara mensup Kral Henry'nin akıl hastalığı ile başladı. Hastalığı nedeniyle geçirdiği ilk atakta Yorklu Richard kral naipliği görevini üstlendi. Daha sonra Henry normale dönünce naiplikten alındı ve kralın, hırsıyla bilinen eşi Anjoulu Margaret'in de kışkırtmalarıyla uzaklaştırıldı.
Warwick Kontu'nun da desteğini alan Richard -ki Warwicklere "kralyapıcı (kingmaker)” denir- daha sonra küçük bir ordu kurarak Lancaster ordusuyla ilk çarpışmasını yaşadı. Bu çatışmaları Yorklar kazandı.
Arada geçen birçok küçüklü büyüklü çarpışmalardan birinin neticesinde ordusu yenilen Kral Henry bir atak daha geçirdi ve Yorkların eline düştü. Birlikte Londra'ya gittiler ve Richard burada tahta geçmek istedi. Ancak konsey buna razı olmadı ve uzlaşma yolu olarak kralın Henry olarak kalmasını ancak veliahtının kendi öz oğlu değil, Yorklu Richard olmasına karar verdiler. Richard da bunu kabul etti.
Ancak Anjoulu Margaret hırslı bir kadındı dediğim gibi ve oğlunun bu şekilde varislikten çıkarılmasına razı olmadı. Gallere giderek burada destek topladı ve iki ordu yine çarpıştı. Ancak bu sefer Yorklar yenildi, Richard ve oğlu Edmund öldürüldü. Böylece Richard'ın taht üzerinde iddia ettiği hakları üstlenmek için geriye en büyük oğlu Edward kaldı. Anjoulu Margaret öldürülen Richard ve Edmund'un başlarını kapılara astırarak sergiletti.
Margaret ordusuyla birlikte güneye yürürken, Edward ve Warwick de ordularını topladılar. Londra şehri Yorkları destekliyordu ve böylece Edward krallığını ilan etti.
İki ordu sonunda Towton'da karşı karşıya geldi ki Towton Savaşı, Güller Savaşı'nın en büyük ve sonuçları en belirgin savaşlarından biridir. Bu savaşın sonunda Lancasterlar büyük bir yenilgiye uğradı, Henry ve Anjoulu Margaret oğullarını alıp kaçtı ve Edward'ın krallığı kesinleşti. Sağ kalan Lancaster lordları da Edward'a biat etti. Daha sonraki küçük çatışmaların birinin ardından Kral Henry tekrar yakalandı ve Londra Kulesi'ne götürüldü.
Daha sonraki yıllarda Edward, Elizabeth Woodville ile karşılaştı. Elizabeth Woodville Lancasterlı bir aileden geliyordu, kocası Lancasterlar için savaşırken öldürülmüştü ve iki çocuğu vardı. Ancak bu Edward ile birbirlerine aşık olmalarını engellemedi ve gizlice evlendiler.
Edward evliliklerini açıkladığında Warwick'le araları bozuldu. Warwick'in, Edward'ı siyasi konumunu güçlendirecek biriyle evlendirme planı vardı, gelin adayı olarak da Fransa prensesini seçmişti. Ancak Edward eşini Warwick'e sormadan seçip dul bir Lancaster kadınıyla evlendiği ve Woodvilleler sarayda ve toplumda güçlü konumlara geldiği için Warwick Edward'a sırt çevirdi ve Edward'ın kardeşi George'la ittifak yaparak bir ordu kurdu. Kurdukları bu ordu Kral Edward'ın ordusunu yendi. Kraliçe Elizabeth'in babası ve abisi yargılanmadan, Warwick'in emriyle idam edildi, Edward esir alındı, ancak tekrar tahta geçmeyi başardı. George ve Warwick hain ilan edildiler, Fransa'ya kaçtılar. Burada Warwick, zamanında karşısına geçip tahtından ettiği Anjoulu Margaret ile ittifak yaptı ve tekrar İngiltere'ye gitti.
Edward, İngiltere'de tekrar ordu toplayan Warwickle yaptığı savaşı kaybetti ve kaçtı. Kraliçe Elizabeth'in akrabası olan Burgundyler Edward'a destek verdi ve Edward tekrar Warwick ve ordusuyla çarpıştı. Edward'ın kardeşi George tekrar taraf değiştirerek Warwick'i terk etti. Bu savaşta Lancaster ordusu yenildi ve Warwick öldü. Anjoulu Margaret ve oğlu Edward Galler'e gitti. Güller Savaşı'nın bir diğer en büyük ve en kesin sonuçları olan savaşı Tewkesbury Savaşı'nda Lancasterlar bir kez daha yenildi ve Lancaster kolunun veliahtı, Henry ve Margaret'in oğlu Edward öldürüldü. Bir süre sonra da Kral Henry tutulduğu Londra Kulesi'nde öldürüldü. Böylece Lancasterların tahta geçebilecek erkek soyu tükenmiş oldu.
Edward uzun süre tahtta sorunsuz, savaşsız bir şekilde kaldı. Her zaman yanında savaşan kardeşi Richard ve dostu Hastings ödüllendirilirken, tekrar tuhaf ve isyankar davranmaya başlayan George vatana ihanetten suçlu bulunarak idam edildi.
Edward ve Elizabeth'in 3ü erkek, 7si kız 10 çocukları oldu (Elizabeth'in önceden de iki oğlu vardı, 12 çocuk, maşallah). Bir oğulları ve bir kızları çok yaşamadan öldü. Büyük oğulları Edward veliaht prens oldu.
Kral Edward ölene kadar İngiltere sakin bir dönem geçirdi. Ancak Kral Edward aniden ölünce işler karıştı. Edward, veliahtı olarak oğlu Prens Edward'ı gösterdi ancak henüz 12 yaşında olan oğluna naiplik yapması için kardeşi Richard'ı seçti. Woodvillelerin güç kazanmasından rahatsız olan asiller ile Hastings, Richard'a haber vererek prensi bulunduğu kaleden almasını istediler (kalede Woodville olan dayısı Anthony ile kalıyordu).
Veliaht prens, dayısı ve üvey abisi ile Londra'ya gelirken yolda Richard tarafından yakalandı. Richard prensi yanına aldı, dayısı ve üvey abisini ise tutsak etti. Daha sonra ikisi de idam edildi.
Richard, Edward'ı Londra'ya getirdi ve Londra Kulesi'ne yerleştirdi. Bu sırada Elizabeth Woodville, diğer oğlu ve kızları ile birlikte Westminster'a saklanmıştı ve oradan çıkmayı reddediyordu. Bu esnada her daim kral Edward'a sadık olan Hastings idam edildi. Richard, Elizabeth Woodville'i ikna ederek taç giyme töreninde abisinin yanında olması için diğer prens Richard'ı alarak Kule'ye götürdü.
Richard, abisi Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in evliliğini geçersiz, çocuklarını gayrımeşru ve piç ilan etti ve tahta kendisi geçti. Kuledeki iki prens için öldürüldükleri söylentisi çıksa ve bir daha hiç haber alınamadı. Bugün bile hala akıbetleri kesin olarak bilinmiyor. Ancak bir çok akla yatkın teori var, ki bunlardan en sonda kısaca bahsettim.
Richard tahttayken varisi olan tek oğlu öldü. Böylece York tarafında da tahta geçecek varis kalmadı. Bunun üzerine Lancaster hanedanı, aynı soydan geldikleri yakın kuzenleri Henry Tudor'u tahta çıkarmak için plan yapmaya başladı. Lancasterların desteğini alan Henry Tudor, Yorkları da kendi tarafında çekebilmek için Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in en büyük kızı Prenses Elizabeth'le evleneceğini açıkladı. Böylelikle Lancaster ve York kolları birleşecek ve kuzenler savaşı bitecekti. Prenslerin şaibeli ölümü üzerine Richard da destek kaybetti ancak yine de Henry Tudor'u tahta çıkarmak için yapılan ilk planda, Richard isyanı bastırdı.
Fakat burada bitmedi. İkinci bir ordu toplandı ve Bosworth'ta yapılan savaşta Richard öldü. Böylece Henry Tudor tahta geçti, 4.Edward'ın kızı, Richard'ın yeğeni Yorklu Elizabeth ile evlendi. Tudor hanedanı tahta çıkmış oldu. Bosworth, Güller Savaşı'nın son savaşıdır.
Savaş sonrası Richard'ın cesedine ne olduğuna dair kesin bilgi yoktu. Ancak 2012'de bir park sahasında yapılan kazılarda ona ait olduğu düşünülen bir iskelet bulunmuş, yapılan incelemeler ve DNA testleri sonucunda da Şubat 2013'te iskeletin ona ait olduğu kesin olarak açıklanmıştır.
Kule'deki prenslerle ilgili teoriler de özetle şöyle:
-Richard: Kral tarafından doğrudan taht bırakılan ve danışmanlarını öldürttüğü yeğenini hayatta bırakmamak istemiş olabilir. Onları tahta çıkarmak için her an isyan çıkabilirdi. Öte yandan daha yeni taç giymişken, prenslerin taht yolunda bir engel olmadığını görmüşken ve prenslerin ölümü halinde suçun doğrudan kendisine kalacağını bildiği için prensleri öldürtmediği de düşünülür.
Yine de prenslerin öldürüldüğü söylentileri çıktıktan sonra yaşadıklarını kanıtlamak için bir şey yapmaması, prensleri halka göstermemesi onun öldürttüğü düşüncelerini pekiştirir.
- Henry Tudor: Bu işte, tahtta hak iddia etmeye hazırlanırken hem tahtın iki varisinden kurtulmak, hem cinayetleri Richard'ın üstüne yıkarak onu karalamak ve isyanına destek toplamak amacıyla Henry Tudor'un parmağı olduğu iddia edilir. Edward'ın çocukları dururken taht üzerinde kendisinin hak iddia edip tahta geçmek istemesi, ileride rüzgarın dönüp kendisinin de tahttan indirilip yerine 5. Edward'ın geçirilmesi ihtimali vs. gözden geçirip böyle bir karar vermiş olabilir. Sonuçta Richard'ın varisi yok, eğer Edward'ın varisleri de ortadan kalkarsa taht boş kalacak. Cinayetleri Richard'ın üstüne yıkması da cabası. Henry teorisinin açıklarından birisi, prenslerin öldüğü söylentisi çıktığında Henry'nin Londra'da olmaması.
- Henry Stafford: Richard'ın yakın adamlarından biriydi. Richard'ın emriyle veya kendiliğinden prensleri öldür(t)müş olma ihtimali var. Ancak aynı şeyi Henry Tudor için yapmış da olabilir, çünkü sonradan Henry'ye destek vermeye başladı (daha sonra isyan nedeniyle idam edildi zaten).
Birçok irili ufaklı savaş, entrikalar, ölümler, ittifaklar, Lancasterlar ve Yorklar arasında gidip gelen tahtı içeren bu savaşta İngiltere çok karışık bir dönem geçirmiştir, yakın akrabalar birbirini öldürmüş, birçok kişi devamlı taraf değiştirmiştir.
Her şey, tahtta olan ve Lancasterlara mensup Kral Henry'nin akıl hastalığı ile başladı. Hastalığı nedeniyle geçirdiği ilk atakta Yorklu Richard kral naipliği görevini üstlendi. Daha sonra Henry normale dönünce naiplikten alındı ve kralın, hırsıyla bilinen eşi Anjoulu Margaret'in de kışkırtmalarıyla uzaklaştırıldı.
Warwick Kontu'nun da desteğini alan Richard -ki Warwicklere "kralyapıcı (kingmaker)” denir- daha sonra küçük bir ordu kurarak Lancaster ordusuyla ilk çarpışmasını yaşadı. Bu çatışmaları Yorklar kazandı.
Arada geçen birçok küçüklü büyüklü çarpışmalardan birinin neticesinde ordusu yenilen Kral Henry bir atak daha geçirdi ve Yorkların eline düştü. Birlikte Londra'ya gittiler ve Richard burada tahta geçmek istedi. Ancak konsey buna razı olmadı ve uzlaşma yolu olarak kralın Henry olarak kalmasını ancak veliahtının kendi öz oğlu değil, Yorklu Richard olmasına karar verdiler. Richard da bunu kabul etti.
Ancak Anjoulu Margaret hırslı bir kadındı dediğim gibi ve oğlunun bu şekilde varislikten çıkarılmasına razı olmadı. Gallere giderek burada destek topladı ve iki ordu yine çarpıştı. Ancak bu sefer Yorklar yenildi, Richard ve oğlu Edmund öldürüldü. Böylece Richard'ın taht üzerinde iddia ettiği hakları üstlenmek için geriye en büyük oğlu Edward kaldı. Anjoulu Margaret öldürülen Richard ve Edmund'un başlarını kapılara astırarak sergiletti.
Margaret ordusuyla birlikte güneye yürürken, Edward ve Warwick de ordularını topladılar. Londra şehri Yorkları destekliyordu ve böylece Edward krallığını ilan etti.
İki ordu sonunda Towton'da karşı karşıya geldi ki Towton Savaşı, Güller Savaşı'nın en büyük ve sonuçları en belirgin savaşlarından biridir. Bu savaşın sonunda Lancasterlar büyük bir yenilgiye uğradı, Henry ve Anjoulu Margaret oğullarını alıp kaçtı ve Edward'ın krallığı kesinleşti. Sağ kalan Lancaster lordları da Edward'a biat etti. Daha sonraki küçük çatışmaların birinin ardından Kral Henry tekrar yakalandı ve Londra Kulesi'ne götürüldü.
Daha sonraki yıllarda Edward, Elizabeth Woodville ile karşılaştı. Elizabeth Woodville Lancasterlı bir aileden geliyordu, kocası Lancasterlar için savaşırken öldürülmüştü ve iki çocuğu vardı. Ancak bu Edward ile birbirlerine aşık olmalarını engellemedi ve gizlice evlendiler.
Edward evliliklerini açıkladığında Warwick'le araları bozuldu. Warwick'in, Edward'ı siyasi konumunu güçlendirecek biriyle evlendirme planı vardı, gelin adayı olarak da Fransa prensesini seçmişti. Ancak Edward eşini Warwick'e sormadan seçip dul bir Lancaster kadınıyla evlendiği ve Woodvilleler sarayda ve toplumda güçlü konumlara geldiği için Warwick Edward'a sırt çevirdi ve Edward'ın kardeşi George'la ittifak yaparak bir ordu kurdu. Kurdukları bu ordu Kral Edward'ın ordusunu yendi. Kraliçe Elizabeth'in babası ve abisi yargılanmadan, Warwick'in emriyle idam edildi, Edward esir alındı, ancak tekrar tahta geçmeyi başardı. George ve Warwick hain ilan edildiler, Fransa'ya kaçtılar. Burada Warwick, zamanında karşısına geçip tahtından ettiği Anjoulu Margaret ile ittifak yaptı ve tekrar İngiltere'ye gitti.
Edward, İngiltere'de tekrar ordu toplayan Warwickle yaptığı savaşı kaybetti ve kaçtı. Kraliçe Elizabeth'in akrabası olan Burgundyler Edward'a destek verdi ve Edward tekrar Warwick ve ordusuyla çarpıştı. Edward'ın kardeşi George tekrar taraf değiştirerek Warwick'i terk etti. Bu savaşta Lancaster ordusu yenildi ve Warwick öldü. Anjoulu Margaret ve oğlu Edward Galler'e gitti. Güller Savaşı'nın bir diğer en büyük ve en kesin sonuçları olan savaşı Tewkesbury Savaşı'nda Lancasterlar bir kez daha yenildi ve Lancaster kolunun veliahtı, Henry ve Margaret'in oğlu Edward öldürüldü. Bir süre sonra da Kral Henry tutulduğu Londra Kulesi'nde öldürüldü. Böylece Lancasterların tahta geçebilecek erkek soyu tükenmiş oldu.
Edward uzun süre tahtta sorunsuz, savaşsız bir şekilde kaldı. Her zaman yanında savaşan kardeşi Richard ve dostu Hastings ödüllendirilirken, tekrar tuhaf ve isyankar davranmaya başlayan George vatana ihanetten suçlu bulunarak idam edildi.
Edward ve Elizabeth'in 3ü erkek, 7si kız 10 çocukları oldu (Elizabeth'in önceden de iki oğlu vardı, 12 çocuk, maşallah). Bir oğulları ve bir kızları çok yaşamadan öldü. Büyük oğulları Edward veliaht prens oldu.
Kral Edward ölene kadar İngiltere sakin bir dönem geçirdi. Ancak Kral Edward aniden ölünce işler karıştı. Edward, veliahtı olarak oğlu Prens Edward'ı gösterdi ancak henüz 12 yaşında olan oğluna naiplik yapması için kardeşi Richard'ı seçti. Woodvillelerin güç kazanmasından rahatsız olan asiller ile Hastings, Richard'a haber vererek prensi bulunduğu kaleden almasını istediler (kalede Woodville olan dayısı Anthony ile kalıyordu).
Veliaht prens, dayısı ve üvey abisi ile Londra'ya gelirken yolda Richard tarafından yakalandı. Richard prensi yanına aldı, dayısı ve üvey abisini ise tutsak etti. Daha sonra ikisi de idam edildi.
Richard, Edward'ı Londra'ya getirdi ve Londra Kulesi'ne yerleştirdi. Bu sırada Elizabeth Woodville, diğer oğlu ve kızları ile birlikte Westminster'a saklanmıştı ve oradan çıkmayı reddediyordu. Bu esnada her daim kral Edward'a sadık olan Hastings idam edildi. Richard, Elizabeth Woodville'i ikna ederek taç giyme töreninde abisinin yanında olması için diğer prens Richard'ı alarak Kule'ye götürdü.
Richard, abisi Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in evliliğini geçersiz, çocuklarını gayrımeşru ve piç ilan etti ve tahta kendisi geçti. Kuledeki iki prens için öldürüldükleri söylentisi çıksa ve bir daha hiç haber alınamadı. Bugün bile hala akıbetleri kesin olarak bilinmiyor. Ancak bir çok akla yatkın teori var, ki bunlardan en sonda kısaca bahsettim.
Richard tahttayken varisi olan tek oğlu öldü. Böylece York tarafında da tahta geçecek varis kalmadı. Bunun üzerine Lancaster hanedanı, aynı soydan geldikleri yakın kuzenleri Henry Tudor'u tahta çıkarmak için plan yapmaya başladı. Lancasterların desteğini alan Henry Tudor, Yorkları da kendi tarafında çekebilmek için Kral Edward ve Elizabeth Woodville'in en büyük kızı Prenses Elizabeth'le evleneceğini açıkladı. Böylelikle Lancaster ve York kolları birleşecek ve kuzenler savaşı bitecekti. Prenslerin şaibeli ölümü üzerine Richard da destek kaybetti ancak yine de Henry Tudor'u tahta çıkarmak için yapılan ilk planda, Richard isyanı bastırdı.
Fakat burada bitmedi. İkinci bir ordu toplandı ve Bosworth'ta yapılan savaşta Richard öldü. Böylece Henry Tudor tahta geçti, 4.Edward'ın kızı, Richard'ın yeğeni Yorklu Elizabeth ile evlendi. Tudor hanedanı tahta çıkmış oldu. Bosworth, Güller Savaşı'nın son savaşıdır.
Savaş sonrası Richard'ın cesedine ne olduğuna dair kesin bilgi yoktu. Ancak 2012'de bir park sahasında yapılan kazılarda ona ait olduğu düşünülen bir iskelet bulunmuş, yapılan incelemeler ve DNA testleri sonucunda da Şubat 2013'te iskeletin ona ait olduğu kesin olarak açıklanmıştır.
Kule'deki prenslerle ilgili teoriler de özetle şöyle:
-Richard: Kral tarafından doğrudan taht bırakılan ve danışmanlarını öldürttüğü yeğenini hayatta bırakmamak istemiş olabilir. Onları tahta çıkarmak için her an isyan çıkabilirdi. Öte yandan daha yeni taç giymişken, prenslerin taht yolunda bir engel olmadığını görmüşken ve prenslerin ölümü halinde suçun doğrudan kendisine kalacağını bildiği için prensleri öldürtmediği de düşünülür.
Yine de prenslerin öldürüldüğü söylentileri çıktıktan sonra yaşadıklarını kanıtlamak için bir şey yapmaması, prensleri halka göstermemesi onun öldürttüğü düşüncelerini pekiştirir.
- Henry Tudor: Bu işte, tahtta hak iddia etmeye hazırlanırken hem tahtın iki varisinden kurtulmak, hem cinayetleri Richard'ın üstüne yıkarak onu karalamak ve isyanına destek toplamak amacıyla Henry Tudor'un parmağı olduğu iddia edilir. Edward'ın çocukları dururken taht üzerinde kendisinin hak iddia edip tahta geçmek istemesi, ileride rüzgarın dönüp kendisinin de tahttan indirilip yerine 5. Edward'ın geçirilmesi ihtimali vs. gözden geçirip böyle bir karar vermiş olabilir. Sonuçta Richard'ın varisi yok, eğer Edward'ın varisleri de ortadan kalkarsa taht boş kalacak. Cinayetleri Richard'ın üstüne yıkması da cabası. Henry teorisinin açıklarından birisi, prenslerin öldüğü söylentisi çıktığında Henry'nin Londra'da olmaması.
- Henry Stafford: Richard'ın yakın adamlarından biriydi. Richard'ın emriyle veya kendiliğinden prensleri öldür(t)müş olma ihtimali var. Ancak aynı şeyi Henry Tudor için yapmış da olabilir, çünkü sonradan Henry'ye destek vermeye başladı (daha sonra isyan nedeniyle idam edildi zaten).
zamanında kafa yorduğum, biraz araştırdığım ve göründüğü kadar masum ve sevimli olmayan, aksine direkt ve indirekt mesajlarını hiç de hoş olmayan hikayelerdir.
İleride çocuğum olursa asla bilmesini istemeyeceğim masalların başında Grimm Kardeşler'in derlediği masallar geliyor. Kötü üvey anneler, zehirli elmalar, çocuk pişiren cadılar , yüzyıllar süren uykular… Ülkemizde pek bilinmeyen diğer Grimm masallarının da bunlardan kalır yeri yok. Hele masalların orjinallerinin çok daha “kirli” olduğunu düşününce, La Fontaine'in, Ezop'un masalları yeterli geliyor.
örneğin maria tatar, Off With Their Heads! : Fairy Tales and the Culture of Childhood kitabında şunu yazar:
masalları savunanlar sıklıkla bu hikayeleri doğruluk ve ahlak deposu olarak değerlendirme tuzağına düşerler. bize öğretildiğine göre masallar, içinde iyiliğin sürekli ödüllendirildiği ve kötülüğün sürekli cezalandırıldığı bir dünya, günlük hayat için ahlak düzeltici unsurlar bulduğumuz, çocuğu rahatlatan şeylerdir. Gerçekte ise, resim oldukça farklıdır. Masallar sıkça şefkat, alçakgönüllülük gibi değerleri övse ve iyi davranışların ödüllendirildiğini gösterse de, açıkça yalancılığı, hileyi ve hırsızlığı destekler.
----
Grimm biraderlerin 1812'de yayınlanan Kinder und Hausmärchen kitabının birçok düzeltmeden geçtiğini ve derledikleri masalların orjinallerinin değişikliğe uğradığı bilinen bir şey. Uyuyan Güzel'in kralın tecavüzüne maruz kaldığı ise bilinmeyen bir şey.
Pek muhterem Grimm kardeşler, hikayelerdeki seks, bilhassa evlilik dışı seks kısımlarını sansürlemiş ancak çocuk suistimali, açlık, zalim cezalandırmalar ve şiddet kısımları sansürden kaçmış*.
(*The Hard Facts of the Grimms' Fairy Tales-Maria Tatar.)
En bilinen, hatta Türk filmi uyarlaması bile yapılan masallardan biri, Külkedisi'dir değil mi? Zavallı Sindirella'yı hizmetçi gibi kullanan kindar ve hoyrat üvey kız kardeşler ve üvey anne, hayalleri sihir sayesinde gerçekleşen Sindirella, ilk görüşte aşık olduğu kadını sadece bir ayakkabı teki kullanarak bulmaya çalışan prens… Hepimizin bildiği şeyler bunlar. Peki masalın sonunda bizim çilekeş-ama-iyi-kalpli prensesimizin üvey kardeşlerinin cezalandırıldığını biliyor muyuz?
“Nişanlı çift kiliseye gittiklerinde, büyük [üvey kardeş] sağ tarafta, küçük [üvey kardeş] sol taraftaydı ve güvercinler ikisinin de birer gözünü çıkardı. Daha sonra geri geldiklerinde, büyük sol, küçük sağ taraftaydı ve güvercinler diğer gözlerini de çıkardı. Böylece, kötülükleri ve yalanları için yaşadıkları sürece körlükle cezalandırıldılar.”
(http://www.nationalgeographic.com/grimm/cinderella.html)
Üvey anne zulmü, ayakkabıya ayağını sığdırmak için parmağını kesmeyi göze alan üvey kardeşler, göz oyan güvercinler. Küçük çocuğuma uyumadan önce anlatmak isteyeceğim bir masal, evet.
Peki masalların çoğunda aslında belayı açanın üvey anne değil öz anne olması, sonradan bir anneye bu kadar kötülük kondurmak istenmediği için ufak bir müdahale ile öz annelerin öldürülüp yerine kötülük yapması için üvey anne getirilmesi? Pamuk Prenses'in ciğerini isteyen sosyopat üvey annesinin aslında öz annesi olması söz konusu mesela, bir annenin duvardaki aynanın lafına bakıp evladının güzelliğini kıskanması fazla gelmiş olsa gerek ki bu canilik bir üvey anneye layık görülmüş.
Pamuk Prenses demişken. Bizim iyilik timsali pamuğumuzun beyaz atlı prensiyle evlenirken üvey annesini kızgın demirden yapılmış ayakkabılarla dans etmeye mahkum etmesine –ve kraliçenin ölmesine- ne demeli*? Tabii ki biz bu sonu bilmiyoruz. Zira ortaçağın işkence yöntemlerinden birinin bir çocuk masalında yer alması pek hoş olmasa gerek.
(*The Evolution of Snow White: A Close Textual Analysis of Three Versions of The Snow White Fairy Tale– John Hanson Saunders)
Kendilerini yemeye çalışan cadıyı fırına atan Hansel ve Gretel, kötülük abidesi olan ve en sonunda sinirinden kendisini ikiye bölen Rumpelstiltskin, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel ve daha birçok masalın konteksti incelendiğinde küçücük çocuklara öğretmemiz gereken şeyler olduğunu düşünmüyorum.
Grimm Kardeşler'e laf ediyorsun da tek masal yazan onlar mı, demeyin. Mavi Sakal'ı yayınlayan bir Perrault var. Küçükken sahip olduğum masal kitabına dair en canlı anım, Mavi Sakal'ın son karısının, ölü kadınların duvardaki nişlerde asılı olduğu odaya girdiğini ve elindeki kanlı anahtarı tasvir eden o çizim! Böyle bir masalın var olması bir yana, ki korkunç bir masal, o çizimi çocuk kitabına koyan yayıncıyı hala anlayamıyorum.
Daha onlarca masal var, soğuktan donan Kibritçi Kız, köyden götürdüğü çocuklar geri gelmeyen Fareli Köyün Kavalcısı, aşık olduğu adam için sesinden vazgeçtiği halde adam başkasını tercih edince canına kıyan Küçük Denizkızı…
İleride çocuğum olursa asla bilmesini istemeyeceğim masalların başında Grimm Kardeşler'in derlediği masallar geliyor. Kötü üvey anneler, zehirli elmalar, çocuk pişiren cadılar , yüzyıllar süren uykular… Ülkemizde pek bilinmeyen diğer Grimm masallarının da bunlardan kalır yeri yok. Hele masalların orjinallerinin çok daha “kirli” olduğunu düşününce, La Fontaine'in, Ezop'un masalları yeterli geliyor.
örneğin maria tatar, Off With Their Heads! : Fairy Tales and the Culture of Childhood kitabında şunu yazar:
masalları savunanlar sıklıkla bu hikayeleri doğruluk ve ahlak deposu olarak değerlendirme tuzağına düşerler. bize öğretildiğine göre masallar, içinde iyiliğin sürekli ödüllendirildiği ve kötülüğün sürekli cezalandırıldığı bir dünya, günlük hayat için ahlak düzeltici unsurlar bulduğumuz, çocuğu rahatlatan şeylerdir. Gerçekte ise, resim oldukça farklıdır. Masallar sıkça şefkat, alçakgönüllülük gibi değerleri övse ve iyi davranışların ödüllendirildiğini gösterse de, açıkça yalancılığı, hileyi ve hırsızlığı destekler.
----
Grimm biraderlerin 1812'de yayınlanan Kinder und Hausmärchen kitabının birçok düzeltmeden geçtiğini ve derledikleri masalların orjinallerinin değişikliğe uğradığı bilinen bir şey. Uyuyan Güzel'in kralın tecavüzüne maruz kaldığı ise bilinmeyen bir şey.
Pek muhterem Grimm kardeşler, hikayelerdeki seks, bilhassa evlilik dışı seks kısımlarını sansürlemiş ancak çocuk suistimali, açlık, zalim cezalandırmalar ve şiddet kısımları sansürden kaçmış*.
(*The Hard Facts of the Grimms' Fairy Tales-Maria Tatar.)
En bilinen, hatta Türk filmi uyarlaması bile yapılan masallardan biri, Külkedisi'dir değil mi? Zavallı Sindirella'yı hizmetçi gibi kullanan kindar ve hoyrat üvey kız kardeşler ve üvey anne, hayalleri sihir sayesinde gerçekleşen Sindirella, ilk görüşte aşık olduğu kadını sadece bir ayakkabı teki kullanarak bulmaya çalışan prens… Hepimizin bildiği şeyler bunlar. Peki masalın sonunda bizim çilekeş-ama-iyi-kalpli prensesimizin üvey kardeşlerinin cezalandırıldığını biliyor muyuz?
“Nişanlı çift kiliseye gittiklerinde, büyük [üvey kardeş] sağ tarafta, küçük [üvey kardeş] sol taraftaydı ve güvercinler ikisinin de birer gözünü çıkardı. Daha sonra geri geldiklerinde, büyük sol, küçük sağ taraftaydı ve güvercinler diğer gözlerini de çıkardı. Böylece, kötülükleri ve yalanları için yaşadıkları sürece körlükle cezalandırıldılar.”
(http://www.nationalgeographic.com/grimm/cinderella.html)
Üvey anne zulmü, ayakkabıya ayağını sığdırmak için parmağını kesmeyi göze alan üvey kardeşler, göz oyan güvercinler. Küçük çocuğuma uyumadan önce anlatmak isteyeceğim bir masal, evet.
Peki masalların çoğunda aslında belayı açanın üvey anne değil öz anne olması, sonradan bir anneye bu kadar kötülük kondurmak istenmediği için ufak bir müdahale ile öz annelerin öldürülüp yerine kötülük yapması için üvey anne getirilmesi? Pamuk Prenses'in ciğerini isteyen sosyopat üvey annesinin aslında öz annesi olması söz konusu mesela, bir annenin duvardaki aynanın lafına bakıp evladının güzelliğini kıskanması fazla gelmiş olsa gerek ki bu canilik bir üvey anneye layık görülmüş.
Pamuk Prenses demişken. Bizim iyilik timsali pamuğumuzun beyaz atlı prensiyle evlenirken üvey annesini kızgın demirden yapılmış ayakkabılarla dans etmeye mahkum etmesine –ve kraliçenin ölmesine- ne demeli*? Tabii ki biz bu sonu bilmiyoruz. Zira ortaçağın işkence yöntemlerinden birinin bir çocuk masalında yer alması pek hoş olmasa gerek.
(*The Evolution of Snow White: A Close Textual Analysis of Three Versions of The Snow White Fairy Tale– John Hanson Saunders)
Kendilerini yemeye çalışan cadıyı fırına atan Hansel ve Gretel, kötülük abidesi olan ve en sonunda sinirinden kendisini ikiye bölen Rumpelstiltskin, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Güzel ve daha birçok masalın konteksti incelendiğinde küçücük çocuklara öğretmemiz gereken şeyler olduğunu düşünmüyorum.
Grimm Kardeşler'e laf ediyorsun da tek masal yazan onlar mı, demeyin. Mavi Sakal'ı yayınlayan bir Perrault var. Küçükken sahip olduğum masal kitabına dair en canlı anım, Mavi Sakal'ın son karısının, ölü kadınların duvardaki nişlerde asılı olduğu odaya girdiğini ve elindeki kanlı anahtarı tasvir eden o çizim! Böyle bir masalın var olması bir yana, ki korkunç bir masal, o çizimi çocuk kitabına koyan yayıncıyı hala anlayamıyorum.
Daha onlarca masal var, soğuktan donan Kibritçi Kız, köyden götürdüğü çocuklar geri gelmeyen Fareli Köyün Kavalcısı, aşık olduğu adam için sesinden vazgeçtiği halde adam başkasını tercih edince canına kıyan Küçük Denizkızı…
ingiltere tahtının gelmiş geçmiş en ünlü kraliçelerinden biri, belki de en ünlüsü (victoria alınmasın ama).
Tudor hanedanının iktidara gelen son temsilcisi, ünlü tudor kralı viii henry ile anne boleyn'in kızı, kanlı mary'nin ve kral vi.edward'ın üvey kardeşi. ingiltere'yi 50 yıla yakın süreyle yönetmiş ve ülkenin altın çağ denen dönemini yaşatmıştır, hiç evlenmediği ve haliyle çocuğu olmadığı için ölümünden sonra tahta iskoç kralı yeğeni james stuart geçmiş ve stuart hanedanı iktidara gelmiştir.
Hiç evlenmediği için bakire kraliçe olarak anılır. Günümüzde bunun doğruluğuyla ilgili spekülasyonlar olsa da bunlar kanıtlanmamıştır.
Çok zeki olduğu söylenen, yabancı diller bilen, tarih ve politika okumuş, iyi eğitimli bir kraliçedir.
Kraliçe elizabeth, ülkeyi roma'dan ayıran bir baba ve protestan bir annenin kızı olarak protestan inanışıyla yetişmişti, tıpkı üvey kardeşi kral vi. Edward gibi. Ancak ispanyol olan aragonlu catherine'in ve o zamanlar roma'ya bağlı bir babanın kızı olan mary, fanatik derecesinde katolikti. Henry ölürken tahtı oğlu edward'a bıraktı ve tahta kendisinden sonra protestan oğlu edward çıktı. Ancak edward çok genç yaşta öldü ve yerine katolikliği geri getirmek isteyen mary çıktı. Mary'nin kısa hükümdarlığı boyunca sayısız protestan yakılarak öldürüldü, bu nedenle kendisi de kanlı/bloody ünvanına layık görüldü, ülkenin önde gelen çok sayıda protestan ailesi de yurtdışına kaçtı. Mary ölürken yerine protestan bir kraliçe bırakmak istemiyordu ancak bunu engelleyemedi ve ablasının hükümdarlığının büyük bölümünü kulede veya kırsalda ev hapsinde geçiren elizabeth, ablasının ölümünü ve tahta çıkacağını öğrendiğinde şunu dedi (demiş yani):
it is the Lord's doing, and it is marvelous in our eyes (Bu Tanrı'nın işi ve bizim gözümüze muhteşem görünüyor)
başa dönersek, elizabeth neşeli ve görkemli bir saraya doğdu. Erkek çocuk beklerken kendisine sahip olan babası kral hayal kırıklığına uğrasa da kızını seviyordu ve başka çocukları olacağını düşünüyordu. Bu sırada ilk karısı aragonlu catherine'den olan kızı mary'yi bebek elizabeth'e bakıcı olarak göndermişti. Ancak elizabeth henüz 3 yaşındayken annesi cadılık ve ensest suçlamalarıyla idam edildi ve kendisi de gözden düştü. Arkadan bir de erkek kardeşi olunca taht sırası oldukça geriledi. Son üvey annesi catherine parr anaç bir kadındı, elizabeth'le beraber mary'nin de tekrar göze girmesine ön ayak oldu. henry öldükten sonra elizabeth'i yanına olarak bizzat kendisi yetiştirdi. Ancak bu dönemde catherine'in son kocası ile elizabeth'in bir kaçamağının olduğu söylenir. Bu kaçamaktan sonra catherine, elizabeth'i uzaklaştırdı. Catherine çocuğunu doğururken öldü, akabinde kocası thomas seymour, elizabeth'le olduğu iddia edilen ilişkisinden ötürü idam edildi.
edward'ın ölümünden sonra tahtın mary'ye geçmesi gerekiyordu ancak bir takım oyunlarla taht, 9 günlük kraliçe olarak bilinen jane seymour'a geçti. ingiliz ordularının mary'yi desteklemesiyle birlikte jane seymour ve kocası ile oyunu tezgahlayanlar kuleye kapatıldı, tahta mary geçti. Mary'nin hükümdarlığı sırasında jane'i tahta çıkarmak isteyen bir ayaklanma oldu, bastırıldı, jane ve kocası idam edildi. Ayaklanmada elizabeth'in de payı olduğu düşünülerek ev hapsine mahkum edildi.
Mary'nin amansız protestan avı, elizabeth'le arasını iyice açtı. Bu esnada mary, ispanyol prensi philip'le evlendi ancak iki kere düşük yaptı. konumu ve belki de hayatı tehlikeye giren elizabeth ise kendini garanti altına almak için philip'le arayı iyi tuttu. Böylece hem yerini sağlamlaştırdı hem philip'in zaten pek de sevmediği mary'den uzaklaşmasına neden oldu. düşükleri, kocasının elizabeth'e yaklaşması, tahtı protestan bir kraliçeye bırakma düşüncesi, savaşta ingiltere'nin fransa'daki toprağı calais'in kaybedilmesi ve halkın tepkisi bir araya gelince mary iyice zayıf düştü ve öldü.
Danışmanları tahta geçen elizabeth'in evlenmesi ve veliaht vermesi gerektiğini düşünüyorlardı ve uygun adaylar arıyorlardı. Mary'nin kocası philip de talipler arasındaydı. Ancak elizabeth'in, jane seymour'un tahta geçişinde parmağı olan fakat idamdan kurtulan robert dudley'ye karşı hisleri olduğu bilinen bir gerçekti. Ayrıca iktidarını korumak peşinde olan elizabeth, evlenerek gücünü bir erkekle paylaşmak istemiyordu. Bu nedenle elizabeth bir yandan ülkeyi protestan inancına geri döndürürken, bir yandan dudley'i saraya aldırıp yerini sağlamlaştırıyordu. Ancak elizabeth, evli olan dudley ile açık bir birliktelik yaşamadı.
ilerleyen dönemlerde dudley'nin karısı amy'nin merdivenlerden düşmüş bir şekilde ölü bulunması, kaza olarak açıklansa da, halkın gözünde dudley'in işi olarak görüldü ve kraliçe asla böyle bir ithamda bulunulmuş bir adamla evlenemezdi.
Katolik olan iskoçya'da, protestan iskoç lordları ayaklanıyordu ve elizabeth el altından bu lordları destekliyordu. Bu destek ortaya çıkınca iskoçya ile savaşa girdi ve kuzeni iskoç kraliçesi mary stuart tahtından indirilerek kule'ye kapatıldı. uzun bir süre kule'de yaşadıysa da, katolik olması sebebiyle onu tahta geçirmek için yapılan isyan ve komploların bir kısmında payı olduğu nedeniyle mary stuart nihayetinde idam edildi.
Hükümdarlığının ortalarında, ispanyollar ingiltere'ye sefer yaparak dönemin en büyük donanması olan ispanyol armadasını gönderdiler. Elizabeth'in güçleri bu armadayı yakarak çok büyük bir başarıya imza attı ve sırf bu nedenle bile elizabeth, ülkesinin tarihinde unutulmaz biri oldu. armadanın yakılmasından kısa süre sonra robert dudley öldü.
Elizabeth ise yaklaşık 50 yıllık hükümdarlığın ardından, bekar ve çocuksuz olarak 70 yaşında öldü. Öldüğünde, en yakınındaki eşyaları arasında robert dudley'in son mektubunun bulunduğu söylenir.
Tudor hanedanının iktidara gelen son temsilcisi, ünlü tudor kralı viii henry ile anne boleyn'in kızı, kanlı mary'nin ve kral vi.edward'ın üvey kardeşi. ingiltere'yi 50 yıla yakın süreyle yönetmiş ve ülkenin altın çağ denen dönemini yaşatmıştır, hiç evlenmediği ve haliyle çocuğu olmadığı için ölümünden sonra tahta iskoç kralı yeğeni james stuart geçmiş ve stuart hanedanı iktidara gelmiştir.
Hiç evlenmediği için bakire kraliçe olarak anılır. Günümüzde bunun doğruluğuyla ilgili spekülasyonlar olsa da bunlar kanıtlanmamıştır.
Çok zeki olduğu söylenen, yabancı diller bilen, tarih ve politika okumuş, iyi eğitimli bir kraliçedir.
Kraliçe elizabeth, ülkeyi roma'dan ayıran bir baba ve protestan bir annenin kızı olarak protestan inanışıyla yetişmişti, tıpkı üvey kardeşi kral vi. Edward gibi. Ancak ispanyol olan aragonlu catherine'in ve o zamanlar roma'ya bağlı bir babanın kızı olan mary, fanatik derecesinde katolikti. Henry ölürken tahtı oğlu edward'a bıraktı ve tahta kendisinden sonra protestan oğlu edward çıktı. Ancak edward çok genç yaşta öldü ve yerine katolikliği geri getirmek isteyen mary çıktı. Mary'nin kısa hükümdarlığı boyunca sayısız protestan yakılarak öldürüldü, bu nedenle kendisi de kanlı/bloody ünvanına layık görüldü, ülkenin önde gelen çok sayıda protestan ailesi de yurtdışına kaçtı. Mary ölürken yerine protestan bir kraliçe bırakmak istemiyordu ancak bunu engelleyemedi ve ablasının hükümdarlığının büyük bölümünü kulede veya kırsalda ev hapsinde geçiren elizabeth, ablasının ölümünü ve tahta çıkacağını öğrendiğinde şunu dedi (demiş yani):
it is the Lord's doing, and it is marvelous in our eyes (Bu Tanrı'nın işi ve bizim gözümüze muhteşem görünüyor)
başa dönersek, elizabeth neşeli ve görkemli bir saraya doğdu. Erkek çocuk beklerken kendisine sahip olan babası kral hayal kırıklığına uğrasa da kızını seviyordu ve başka çocukları olacağını düşünüyordu. Bu sırada ilk karısı aragonlu catherine'den olan kızı mary'yi bebek elizabeth'e bakıcı olarak göndermişti. Ancak elizabeth henüz 3 yaşındayken annesi cadılık ve ensest suçlamalarıyla idam edildi ve kendisi de gözden düştü. Arkadan bir de erkek kardeşi olunca taht sırası oldukça geriledi. Son üvey annesi catherine parr anaç bir kadındı, elizabeth'le beraber mary'nin de tekrar göze girmesine ön ayak oldu. henry öldükten sonra elizabeth'i yanına olarak bizzat kendisi yetiştirdi. Ancak bu dönemde catherine'in son kocası ile elizabeth'in bir kaçamağının olduğu söylenir. Bu kaçamaktan sonra catherine, elizabeth'i uzaklaştırdı. Catherine çocuğunu doğururken öldü, akabinde kocası thomas seymour, elizabeth'le olduğu iddia edilen ilişkisinden ötürü idam edildi.
edward'ın ölümünden sonra tahtın mary'ye geçmesi gerekiyordu ancak bir takım oyunlarla taht, 9 günlük kraliçe olarak bilinen jane seymour'a geçti. ingiliz ordularının mary'yi desteklemesiyle birlikte jane seymour ve kocası ile oyunu tezgahlayanlar kuleye kapatıldı, tahta mary geçti. Mary'nin hükümdarlığı sırasında jane'i tahta çıkarmak isteyen bir ayaklanma oldu, bastırıldı, jane ve kocası idam edildi. Ayaklanmada elizabeth'in de payı olduğu düşünülerek ev hapsine mahkum edildi.
Mary'nin amansız protestan avı, elizabeth'le arasını iyice açtı. Bu esnada mary, ispanyol prensi philip'le evlendi ancak iki kere düşük yaptı. konumu ve belki de hayatı tehlikeye giren elizabeth ise kendini garanti altına almak için philip'le arayı iyi tuttu. Böylece hem yerini sağlamlaştırdı hem philip'in zaten pek de sevmediği mary'den uzaklaşmasına neden oldu. düşükleri, kocasının elizabeth'e yaklaşması, tahtı protestan bir kraliçeye bırakma düşüncesi, savaşta ingiltere'nin fransa'daki toprağı calais'in kaybedilmesi ve halkın tepkisi bir araya gelince mary iyice zayıf düştü ve öldü.
Danışmanları tahta geçen elizabeth'in evlenmesi ve veliaht vermesi gerektiğini düşünüyorlardı ve uygun adaylar arıyorlardı. Mary'nin kocası philip de talipler arasındaydı. Ancak elizabeth'in, jane seymour'un tahta geçişinde parmağı olan fakat idamdan kurtulan robert dudley'ye karşı hisleri olduğu bilinen bir gerçekti. Ayrıca iktidarını korumak peşinde olan elizabeth, evlenerek gücünü bir erkekle paylaşmak istemiyordu. Bu nedenle elizabeth bir yandan ülkeyi protestan inancına geri döndürürken, bir yandan dudley'i saraya aldırıp yerini sağlamlaştırıyordu. Ancak elizabeth, evli olan dudley ile açık bir birliktelik yaşamadı.
ilerleyen dönemlerde dudley'nin karısı amy'nin merdivenlerden düşmüş bir şekilde ölü bulunması, kaza olarak açıklansa da, halkın gözünde dudley'in işi olarak görüldü ve kraliçe asla böyle bir ithamda bulunulmuş bir adamla evlenemezdi.
Katolik olan iskoçya'da, protestan iskoç lordları ayaklanıyordu ve elizabeth el altından bu lordları destekliyordu. Bu destek ortaya çıkınca iskoçya ile savaşa girdi ve kuzeni iskoç kraliçesi mary stuart tahtından indirilerek kule'ye kapatıldı. uzun bir süre kule'de yaşadıysa da, katolik olması sebebiyle onu tahta geçirmek için yapılan isyan ve komploların bir kısmında payı olduğu nedeniyle mary stuart nihayetinde idam edildi.
Hükümdarlığının ortalarında, ispanyollar ingiltere'ye sefer yaparak dönemin en büyük donanması olan ispanyol armadasını gönderdiler. Elizabeth'in güçleri bu armadayı yakarak çok büyük bir başarıya imza attı ve sırf bu nedenle bile elizabeth, ülkesinin tarihinde unutulmaz biri oldu. armadanın yakılmasından kısa süre sonra robert dudley öldü.
Elizabeth ise yaklaşık 50 yıllık hükümdarlığın ardından, bekar ve çocuksuz olarak 70 yaşında öldü. Öldüğünde, en yakınındaki eşyaları arasında robert dudley'in son mektubunun bulunduğu söylenir.
beyazıt'taki ana kampüs dışında bulunan fakültelerin bildiğin mahalle arasında olduğu, başka fakültenin öğrenci kimliğiyle fen-edebiyat fakültesi'ne girene kadar canının çıktığı, zaman zaman olaylı olan üniversitem.
iyi kötü 4 yılım geçti orada, severim.
iyi kötü 4 yılım geçti orada, severim.
defalarca izledim, replikleri kaan ve mete'yle birlikte söyleyecek kadar neredeyse. ne zaman mutsuz olsam, kendimi onların arkadaşlığına veriyorum. kışın battaniye altında elimde birayla, yazın kucağımda bir kutu dondurmayla. bazen mutfakta kurabiye yaparken açıyorum, o zaman neşeli oluyorum bak. niye bu kadar seviyorum bilmiyorum, belki kadıköy sokaklarıdır, belki her şeye sahipken aslında kaybettiğini hissediyor olmalarıdır.
anneannemi kaybettiğimiz zaman, herkeste olan dandik sıkıntılarım vardı, çoğunlukla aşk meşk. gece anneannemin vefat haberini aldığımda, aklımda filmden bir replik çınladı, "ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir"
anneannemi kaybettiğimiz zaman, herkeste olan dandik sıkıntılarım vardı, çoğunlukla aşk meşk. gece anneannemin vefat haberini aldığımda, aklımda filmden bir replik çınladı, "ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir"
an itibariyle teve2'de geri dönmüş! adamlar nasıl dizi yaptıysa her sene yayınlanmadığı kanal kalmadı.
muhafaza kelimesinden gelir.
muhafaza ise hfz kökünden gelir.
mahfuz (korunan, saklanan) mahfaza (korunak, sığınak), muhafaza (korumak, saklamak), muhafız (koruyan, saklayan), hafıza (saklayan, muhafaza eden) kelimeleri aynı kökü paylaşır.
muhafaza ise hfz kökünden gelir.
mahfuz (korunan, saklanan) mahfaza (korunak, sığınak), muhafaza (korumak, saklamak), muhafız (koruyan, saklayan), hafıza (saklayan, muhafaza eden) kelimeleri aynı kökü paylaşır.
hayatında hiç başarısızlık yoksa, yeterince risk almamışsın demektir.
Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.
Hayali zaferlerde risk yoktur; konuşmanın iki tarafı da sizin hayallerinizden geliyorsa, düşmanla karşılaşmalarınız hep zaferle biter.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?