altta kalanın canı çıksın.
geçtiğimiz haftasonu kalabalığının tavan yaptığı taksimin alkolik kalbi. nuri alço bile oradaydı. hanımlar nuri beeeeey diye üzerine atlıyordu, niye bilmiyorum. bir de, içeride içilememesi kötü oldu sigaranın. sokakta yer bulunmuyor artık.
karışımlarını iyi yaptığınız zaman içiminin keyfi katlanmaktadır. bkm sokağındaki bir kafede içmekte olduğum çilekli nargilenin faunusu milkshake karışımıyla dolu ve inanılmaz şekerli bir tadı var. müdavimlerine tavsiyemdir.
(bkz: g i joe the rise of cobra)
bu ay gösterime giren fantastik sinema filmi. nano teknoloji, ışın silahları... kurgusunu crysis den çalmış olduklarını düşünüyorum. şöyleki crysis warhead giriş videosunu izlerseniz savaş uçaklarını, gece sahnesini ve nano teknoloji giysileri birebir eşleştirebilirsiniz.
gaziona sahiplerinin çalınmasını yasakladığı bir dönem de olmuştur.
ben buna amacını anlamak derdim. şöyle ki amaçlar yenilenmez, dayatılmışları ortadan kaldırabildiğimiz ya da karşılarında dikilebilecek kadar kudret bulabildiğimiz vakit kendi istek ve arzularımıza yönelik davranışlar segileyebiliyoruz. yani bu durumdan evvelki davranışlar amaç değil bir çeşit yaptırım oluyor.
kendi hedeflerinden vazgeçmek ya da başlığın deyimiyle yeni amaçlar bulmak yinelenmekten öteye geçmeyecektir.
kendi hedeflerinden vazgeçmek ya da başlığın deyimiyle yeni amaçlar bulmak yinelenmekten öteye geçmeyecektir.
birkaç eski kasetimin elektriksel alanlarda kalması nedeniyle bozulmasından dolayı üstlerine düştüğüm standart not.
yeni haberim oldu bu siteden lakin çok hoşuma gitti. eğer dediği gibi harddisleri sağlam olarak ulaştırabiliyorlarsa oldukça da güzel bir hizmet veriyor olurlar.
dizide dr.bishop karakterinin her vakada, duruma uygun bir icadı, zamanında hükümetten böyle bir çalışma yapmam istenmişti demesi sinirlerimi bozmaya başladı. ya kendisi tasarlamış oluyor ya hükümet istemiş oluyor. bu nasıl iş anlamadım.
(bkz: delilik)
(bkz: basit kesir)
(bkz: seke seke)
sıradan ile karıştırılmaması gerekir. basit olabilmek ya da basit yaşayabilmek kanımca çok daha fazla bilinç ve güç sarfetmeyi gerektirmektedir. onca kuşatılmışlığın içerisinde hala basit bir şekilde davranabilmek zordur çünkü. ama dediğim gibi burada sıradanlık ya da bayağılığı ayrı tutuyorum.
aklıma yeni düşen bir icaddır efenim.oldukça faydalı olacağı düşüncesindeyim.
mesela cafe&pub ve barların bazılarında damsız girilmez durumlarına çözüm getirebilecek bir alet olabilir bu. içeri girişlerde x-ray cihazı gibi ya da havalimanlarına yeni yerleştirilen ısı algılayıcılar gibi, gelenleri teker teker tarasın, eğer içeri girebilecek durumda ise hiç öyle yanında hatun faan aranmasın.
- ben eğlenmeye geldim arkadaş, denildiğinde inanılacak bi tarafı olsun.
he yok sesnsörler olayın vehametini sınırların üzerinde bulur o zaman kapı görevlileri de rahat eder :
- bak arkadaş senin durumun böyle böyle, hadi bakalım sen başka kapıya...
mesela cafe&pub ve barların bazılarında damsız girilmez durumlarına çözüm getirebilecek bir alet olabilir bu. içeri girişlerde x-ray cihazı gibi ya da havalimanlarına yeni yerleştirilen ısı algılayıcılar gibi, gelenleri teker teker tarasın, eğer içeri girebilecek durumda ise hiç öyle yanında hatun faan aranmasın.
- ben eğlenmeye geldim arkadaş, denildiğinde inanılacak bi tarafı olsun.
he yok sesnsörler olayın vehametini sınırların üzerinde bulur o zaman kapı görevlileri de rahat eder :
- bak arkadaş senin durumun böyle böyle, hadi bakalım sen başka kapıya...
yılmaz özdil abimizin bu buluşmaya dair yazısını okumanızı isterim.
dtp’yle buluştu açılımı konuştu...
- geç şöyle, otur.
- töplümsel süreç...
- bırak şimdi sen süreci müreci! dan dun gidiyorsun, olmuyor işte... kafayı kullan, alıştıra alıştıra git.
- nasıl alıştıra alıştıra?
- şimdi bak, iyi dinle... birkaç dönek bul, bir-iki liboş ayarla, ortalık anap’lı, dyp’li eski bakan kaynıyor, harmanla onları, biraz yalaka işadamı ekle, iki tutam alevi serp, koy vitrine.
- "değiştik" mi diyeyim yani?
- değiştik de tabii... ben mesela, akp’yi değiştirdim, ak yaptım, çok faydasını gördüm... sen de dtp’yi değiştir, dpt yap onu... hem, anayasa mahkemesi kapatmaya kalktığında, "ben devlet planlama teşkilatı’yım, dtp’yle alakam yok" dersin... hem de, senin adına da uyumlu olur, kürt’sün ama soyadın türk, onun gibi... bi taşla, iki kuş, çaktın köfteyi?
- köfte mi?
- açılım yap, açılım, açıl biraz... mesela köksal toptan gibi birini grup başkan vekili yap, vereyim altına trilyonluk arabayı, gezsin, sen de yap bu arada ne yapacaksan... işi bitince alırsın onu, yerine koyarsın emine ayna’yı filan... acele etme, usul usul, iki ileri bir geri.
- ?????
- bak bunca yıldır siyaset yapıyorsun, daha bir defa bile camiden çıkarken görmedim seni... ne namaz kılıyorsun, ne takke takıyorsun... e millet niye oy versin sana canım kardeşim? hazır önümüz ramazan, söyle diyarbakır belediye başkanı’na, 10-15 bin kişilik iftar çadırı kursun. bulamazsa, telefon edeyim kadir abi göndersin... süryanileri falan çağır. yanına otur. poz ver. nabza göre şerbet pozu... ama dikkat et, iftar topu attırma, istanbul’da, ankara’da iyi gidiyor da, diyarbakır’da yanlış anlaşılır.
- çatışma çıktı zannederler!
- aferin, öğrenmeye başladın bile... ergenekon’a destek veriyorsun, güzel, fener’e de omuz ver biraz... hayır işine gir. deniz kandili mi dersin, kandil feneri mi, kurdur öyle bi şey, makarna-bulgur dağıt. ben talimat veririm, şeş’ten yayınlarız. kömür işine karışmak yok ama! dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkma.
- garip gureba da diyeyim mi?
- fakir fukara da, garip gurebanın patenti benim... sırrı’nın da kulağını çek, öyle janti janti gezmesin; millet kendi kıçında don olmadığını fark ediyor, olmuyor.
- uyandırma kerizi diyosun yani!
- aynen... chp’nin dolduruşuna gelip, dokunulmazlık işine de bulaşma sakın... ben sana dokunmayayım, sen bana dokunma... kürtçesini bilmiyorum ama, ingilizcesi win-win.
- çözülür mü böylece sorun?
- oo-hooo! biz ne sorunlar çözdük böyle... baksana biz 7 senede nerden nereye geldik, siz 77 senedir arpa boyu yol bile gidemediniz bu kafayla... bırakın karda dağda dolaşmayı artık, romatizma olacaksınız... gel sen beni dinle, al çoluğu çocuğu, vereyim benim uçağı, rixos’ta da villa ayarlayayım, git kafanı dinle. açılım büfe.
- açılım büfe mi?
- amaaan anla işte, dilimiz takıldı bu açılım lafına, açık büfe yani... gözün gönlün açılır. okey mi, arayayım mı fettah’ı?
dtp’yle buluştu açılımı konuştu...
- geç şöyle, otur.
- töplümsel süreç...
- bırak şimdi sen süreci müreci! dan dun gidiyorsun, olmuyor işte... kafayı kullan, alıştıra alıştıra git.
- nasıl alıştıra alıştıra?
- şimdi bak, iyi dinle... birkaç dönek bul, bir-iki liboş ayarla, ortalık anap’lı, dyp’li eski bakan kaynıyor, harmanla onları, biraz yalaka işadamı ekle, iki tutam alevi serp, koy vitrine.
- "değiştik" mi diyeyim yani?
- değiştik de tabii... ben mesela, akp’yi değiştirdim, ak yaptım, çok faydasını gördüm... sen de dtp’yi değiştir, dpt yap onu... hem, anayasa mahkemesi kapatmaya kalktığında, "ben devlet planlama teşkilatı’yım, dtp’yle alakam yok" dersin... hem de, senin adına da uyumlu olur, kürt’sün ama soyadın türk, onun gibi... bi taşla, iki kuş, çaktın köfteyi?
- köfte mi?
- açılım yap, açılım, açıl biraz... mesela köksal toptan gibi birini grup başkan vekili yap, vereyim altına trilyonluk arabayı, gezsin, sen de yap bu arada ne yapacaksan... işi bitince alırsın onu, yerine koyarsın emine ayna’yı filan... acele etme, usul usul, iki ileri bir geri.
- ?????
- bak bunca yıldır siyaset yapıyorsun, daha bir defa bile camiden çıkarken görmedim seni... ne namaz kılıyorsun, ne takke takıyorsun... e millet niye oy versin sana canım kardeşim? hazır önümüz ramazan, söyle diyarbakır belediye başkanı’na, 10-15 bin kişilik iftar çadırı kursun. bulamazsa, telefon edeyim kadir abi göndersin... süryanileri falan çağır. yanına otur. poz ver. nabza göre şerbet pozu... ama dikkat et, iftar topu attırma, istanbul’da, ankara’da iyi gidiyor da, diyarbakır’da yanlış anlaşılır.
- çatışma çıktı zannederler!
- aferin, öğrenmeye başladın bile... ergenekon’a destek veriyorsun, güzel, fener’e de omuz ver biraz... hayır işine gir. deniz kandili mi dersin, kandil feneri mi, kurdur öyle bi şey, makarna-bulgur dağıt. ben talimat veririm, şeş’ten yayınlarız. kömür işine karışmak yok ama! dağdan gelip bağdakini kovmaya kalkma.
- garip gureba da diyeyim mi?
- fakir fukara da, garip gurebanın patenti benim... sırrı’nın da kulağını çek, öyle janti janti gezmesin; millet kendi kıçında don olmadığını fark ediyor, olmuyor.
- uyandırma kerizi diyosun yani!
- aynen... chp’nin dolduruşuna gelip, dokunulmazlık işine de bulaşma sakın... ben sana dokunmayayım, sen bana dokunma... kürtçesini bilmiyorum ama, ingilizcesi win-win.
- çözülür mü böylece sorun?
- oo-hooo! biz ne sorunlar çözdük böyle... baksana biz 7 senede nerden nereye geldik, siz 77 senedir arpa boyu yol bile gidemediniz bu kafayla... bırakın karda dağda dolaşmayı artık, romatizma olacaksınız... gel sen beni dinle, al çoluğu çocuğu, vereyim benim uçağı, rixos’ta da villa ayarlayayım, git kafanı dinle. açılım büfe.
- açılım büfe mi?
- amaaan anla işte, dilimiz takıldı bu açılım lafına, açık büfe yani... gözün gönlün açılır. okey mi, arayayım mı fettah’ı?
son zamanlarda ota boka atıyorlar bunu sinirlerim geriliyor.
evlenirler havai fişek, askere gidene havai fişek, çocuğunu sünnet ettirir, bey amca patlatır çatıdan havai fişek.
adı havai bunun, kendisi bi hava katmıyor öyle ortama. en azından burada patlayanlar katmıyor sadece gürültü yaratıyor. e bu da kalp ama... zaten dtp ile görüşme oldu, şimdi keyfe keder atacaklar bişeyler, girecek odadan içeri...
evlenirler havai fişek, askere gidene havai fişek, çocuğunu sünnet ettirir, bey amca patlatır çatıdan havai fişek.
adı havai bunun, kendisi bi hava katmıyor öyle ortama. en azından burada patlayanlar katmıyor sadece gürültü yaratıyor. e bu da kalp ama... zaten dtp ile görüşme oldu, şimdi keyfe keder atacaklar bişeyler, girecek odadan içeri...
olsa yesek anlarından birinde derin dondurucudan çıkan bir paket inegöl köfte, keyif çığlıkları attırmıştır bana. ne de olsa o güzel bursanın marifetli ustalarından yemek nasip değil şimdi. bu saatlerde acıkmak çok tehlikeli oluyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?