tabii ki dünya bir kaç dakikalığına güzelleşmiş.
bunu biri yapacaktı. önce davrandım.
o an orada acı yok, mutsuz yüz yok, gözyaşı yok, keder yok.
hoşgörü, görgü, sevgi ve saygı. olması gerekenler sadece bunlar.
tarhana çorbasına ekmek doğrayıp büyütülen bir nesilden gelen kişinin yaptığıdır.
işkembe, kelle paça hariç hemen hemen diğer tüm çorbaları içmiyor, yiyorum. sonra neymiş;
(bkz: hafif kilolu)
işkembe, kelle paça hariç hemen hemen diğer tüm çorbaları içmiyor, yiyorum. sonra neymiş;
(bkz: hafif kilolu)
bir takım insanların, kendi gibi olmayan, kendi gibi düşünmeyen özellikle de kendinden güçsüz kişilere uygulamaya çalıştığı korkaklık. onu bunu bahane ederek o kişilerin özgürlüklerini kısıtlayıcı davranış, hakaret, taciz, tecavüz, baskı, yıldırma, şiddet, linç gibi durumlarla sık sık karşılaşır olmak ne kadar acı ve üzücü.
burada yaşanan olayda tepkisizlik de gerçekten kötü. çok kötü be.
bu tarz olaylarda gerçekten çok yıpranıyor insan. yara alıyor. kendi adına, gelecek adına.
burada yaşanan olayda tepkisizlik de gerçekten kötü. çok kötü be.
bu tarz olaylarda gerçekten çok yıpranıyor insan. yara alıyor. kendi adına, gelecek adına.
veren ve alan olmak üzere o iki kişinin karakterine göre değişebilecek durum.
sonuçları açısından benzemeyecek durum.
kimseye söylenmemesi, gizli tutulması gerekenler, giz.
bir arkadaşım bana çok önemli bir sırrını söyledi." bunu bir tek sana anlattım, lütfen kimseye bir şey söyleme" dedi. bu aslında beni rahatsız etti. aldım omuzlarıma bir yük. düşünüp duruyorum geceleri. empati yapmaya çalışıyorum. neyse bir gün bir başka arkadaşla dertleşirken o arkadaşın sırrını söyleyiverdi bana. ben bilmiyormuş gibi davrandım.
iyi de "iki kişinin bildiği sır değildir" cümlesine ihanet eden sırrı verense balık baştan kokmuş. neler oluyor bu dünyada deme de dur.
bir arkadaşım bana çok önemli bir sırrını söyledi." bunu bir tek sana anlattım, lütfen kimseye bir şey söyleme" dedi. bu aslında beni rahatsız etti. aldım omuzlarıma bir yük. düşünüp duruyorum geceleri. empati yapmaya çalışıyorum. neyse bir gün bir başka arkadaşla dertleşirken o arkadaşın sırrını söyleyiverdi bana. ben bilmiyormuş gibi davrandım.
iyi de "iki kişinin bildiği sır değildir" cümlesine ihanet eden sırrı verense balık baştan kokmuş. neler oluyor bu dünyada deme de dur.
Her hangi bir iletişimi veya durumu uzatmadan bitirme yöntemi olarak kullanılan cümle. Bir nevi trip cümlesi.
Geçen bir mağazaya girdim. Satış elemanı yanıma geldi. Ne istediğimi anlattım. Açtı, çıkardı, etti. "Sarı renk istediğimi söylemiştim, ben bir dolaşayım yine uğrarım belki" dedim. Tabii kırılmasın diye. Hızla ve deli hareketlerle açtıklarını paketlemeye başlayıp "siz bilirsiniz" dedi bana. Sinirli bir vurguydu sanki. Ya da bana öyle geldi.
Geçen bir mağazaya girdim. Satış elemanı yanıma geldi. Ne istediğimi anlattım. Açtı, çıkardı, etti. "Sarı renk istediğimi söylemiştim, ben bir dolaşayım yine uğrarım belki" dedim. Tabii kırılmasın diye. Hızla ve deli hareketlerle açtıklarını paketlemeye başlayıp "siz bilirsiniz" dedi bana. Sinirli bir vurguydu sanki. Ya da bana öyle geldi.
izin verirseniz uzaklaşmak, gitmek istiyorum anlamında kullanılan cümle." ben kaçtım" demek. ama kırmadan.
ben çocukken misafirlikte isek annemler derdi bize müsaade diye. hemen anlardım ki kalkıyoruz. ve hızla kapıya koşar beklerdim beklerdim. çünküü bir türlü çıkmazdı o müsaade ev sahibi tarafından. ya birer kahve içilir, ya meyve yenir filan. uzardı da uzardı.
ben çocukken misafirlikte isek annemler derdi bize müsaade diye. hemen anlardım ki kalkıyoruz. ve hızla kapıya koşar beklerdim beklerdim. çünküü bir türlü çıkmazdı o müsaade ev sahibi tarafından. ya birer kahve içilir, ya meyve yenir filan. uzardı da uzardı.
herkes harıl harıl yazarmış. sol tarafı takip etmek güçleşirmiş. ve sen buna çok üzülürmüşsün. alla akıl fikir versin evet.
gerçek fantazim şu anda deniz kenarında olmak istiyorum ve bu bile bir lüks ya. fantazide lüks olmaz neyse ki.
gerçek fantazim şu anda deniz kenarında olmak istiyorum ve bu bile bir lüks ya. fantazide lüks olmaz neyse ki.
balık etli. henüz sıkıntı yok ama gidişat fena anlamında kullanılan söz öbeği.
kolay kolay para harcamayan kimseler. uzak durduğum insanlar. hiç bir şey paylaşılmaz bu insanlarla.
durup dururken neden aklıma geldi şimdi.
durup dururken neden aklıma geldi şimdi.
bayram geliyor diye herkesin yaptığı veya yaptırdığı gibi cam silmek.
11 camı sildim. bu gerçekten benim için eften püften bir başarı. tüküre tüküre sildim. hayatı da sorguladım. kime ne faydası oldu? o da eften püften oluşunda saklı işte. evet. lanet olsun.
11 camı sildim. bu gerçekten benim için eften püften bir başarı. tüküre tüküre sildim. hayatı da sorguladım. kime ne faydası oldu? o da eften püften oluşunda saklı işte. evet. lanet olsun.
baştan savma yapılan iş. küçük, küçücük önemsiz.
hayatta eften püften yapılan ne kadar çok şey var. zaman çalan.
hayatta eften püften yapılan ne kadar çok şey var. zaman çalan.
moral bozucu bir durumdur.
daha doğrusu annemin moralini bozuyor. ne zaman camiye bir cenaze gelse ve annem de bizdeyse eğer kadın o gün bütün gün hasta. izleme desem de "bi duacık etmeden olmaz" deyip sonuna kadar izliyor her şeyi. sonra artık neler düşünüyorsa bir hafta hasta yatıyor.
daha doğrusu annemin moralini bozuyor. ne zaman camiye bir cenaze gelse ve annem de bizdeyse eğer kadın o gün bütün gün hasta. izleme desem de "bi duacık etmeden olmaz" deyip sonuna kadar izliyor her şeyi. sonra artık neler düşünüyorsa bir hafta hasta yatıyor.
al gülüm ver gülüm.
sen bana ben sana
biz de öyle değil ki. gönlümüzden geçenle cebimizde olanı denkleştirerek alırız hediyemizi. hele bir de çok pahalı bir şey almaya kalk 24 ay taksitle. kırk kere sorgular seni "nasıl aldın?", "nerden buldun bu parayı?" , "gerek var mıydı?" , "şimdi sen napçan, nasıl ödiycen?", "bir kısmını ben vereyim mi?" diye.
kahpe dünya işte. umarım babalarını çok sevdikleri için almışlardır bu hediyeyi. kahpe dünya demiş miydim?
sen bana ben sana
biz de öyle değil ki. gönlümüzden geçenle cebimizde olanı denkleştirerek alırız hediyemizi. hele bir de çok pahalı bir şey almaya kalk 24 ay taksitle. kırk kere sorgular seni "nasıl aldın?", "nerden buldun bu parayı?" , "gerek var mıydı?" , "şimdi sen napçan, nasıl ödiycen?", "bir kısmını ben vereyim mi?" diye.
kahpe dünya işte. umarım babalarını çok sevdikleri için almışlardır bu hediyeyi. kahpe dünya demiş miydim?
demek ki dünya bazıları için her dönem çekilmez haldeymiş.
içince de çekilmiyor içmeyince de. ne dedim ben, ben de bilmiyorum.
içince de çekilmiyor içmeyince de. ne dedim ben, ben de bilmiyorum.
aslında üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.
şöyle ki insanın aklına acayip fikirler, dizeler, icatlar, hikayeler vb. geliyor. sorunlar için çözümler üretmeye başlıyorsun. kalkıp ben bunu not edeyim diyorsun ama uyku bastırmış izin vermiyor. zaten sen de hatırlarım ki ben bunu diyorsun. sabah kalktığında da hiç bir şey hatırlamıyorsun. sanıyorum bu evre tam uyku ile uyanık olma durumu arasındaki en yakın yer.
ama ben hep bunlara bir yerden büyük ikramiye bana çıksa neler yaparımla başlıyorum.
şöyle ki insanın aklına acayip fikirler, dizeler, icatlar, hikayeler vb. geliyor. sorunlar için çözümler üretmeye başlıyorsun. kalkıp ben bunu not edeyim diyorsun ama uyku bastırmış izin vermiyor. zaten sen de hatırlarım ki ben bunu diyorsun. sabah kalktığında da hiç bir şey hatırlamıyorsun. sanıyorum bu evre tam uyku ile uyanık olma durumu arasındaki en yakın yer.
ama ben hep bunlara bir yerden büyük ikramiye bana çıksa neler yaparımla başlıyorum.
silah icat oldu mertlik bozuldu.
barutun icadı.
sanki burdan başlıyor her şey.
barutun icadı.
sanki burdan başlıyor her şey.
izmir sarmaşığı olarak da bilinen mis kokulu ve çiçekleri orkideyle yarışacak güzellikte olan bir bitki.
sabır, sıcaklık ve emek ister.
sevdiklerimiz selluka gibi sarılsın hep bize. bu da böyle bir dileğimdir.
sabır, sıcaklık ve emek ister.
sevdiklerimiz selluka gibi sarılsın hep bize. bu da böyle bir dileğimdir.
uzun zaman önce trt' de izlediğim bir film vardı. gece izlemiştim. o zaman beni çok etkilemişti.
(bkz: the diary of anne frank)
alman işgali altındaki bir yerde bir grup yahudi bir evin çatısına gizlenirler. oldukça sessiz ve adeta görünmez olmak zorundadırlar. 2 yıl kadar burada zorunlu olarak yaşamak zorunda kalan bu insanlar açlık, susuzluk, yakalanma korkusu ile yaşarken kendi aralarında da bir takım sıkıntılar yaşarlar.
(bkz: the diary of anne frank)
alman işgali altındaki bir yerde bir grup yahudi bir evin çatısına gizlenirler. oldukça sessiz ve adeta görünmez olmak zorundadırlar. 2 yıl kadar burada zorunlu olarak yaşamak zorunda kalan bu insanlar açlık, susuzluk, yakalanma korkusu ile yaşarken kendi aralarında da bir takım sıkıntılar yaşarlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?