schenardi

tam adı luis miguel arconada etxarri olan eski ispanyol milli kaleci. euro’84 turnuvası bu kalecinin şahsında kaleciliğin nasıl nankör bir iş olduğunu gözler önüne sermiştir. bu şahıs, turnuva boyunca kalesinde adeta duvar örerek ispanya’yı finale taşımıştır. ama işte final maçında da michel platini’nin frikiğini yumurtlayarak kupayı fransa’nın almasına neden olmuştur. kalecilikte her an tam konsantrasyon sahibi olmak ama bunun da ötesinde şanssız olmamak esas olduğundan bu kişi de final maçı sonrasında günah keçisi haline gelmiş ve turnuva sonrasında milli takım kalesini andoni zubizarreta’ya devretmek zorunda kalmıştır. üstelik kaleci denen kişiler tuttuklarıyla değil genelde tutamadıklarıyla hatırlandıklarından ve o final maçındaki gol de jeneriklere geçtiğinden özel olarak araştırmayan ya da zamanında bu turnuvayı izlememiş olan herkesin gözünde bu kişi, "ispanya’nın kova kalecisi" olarak değerlendirilmektedir. halbuki gerçekte kendisi çok çok az sayıda iyi kaleci çıkarabilen ispanya’nın futbol tarihindeki en iyilerdendir, belki de en iyisidir...

hakkında aylardır bir sürü söylenti bir sürü geyik dönen olgu sonunda gerçeğe dönüşmüştür. üçüncü nesil sıfatının ilk kime nasip olacağını merakla beklenmekteyimdir. artık şimdilik teorik düzeyde de olsa bir neslimiz daha olmuştur hayırlı olsundur.

sözlüğün genel başkanının status değişikliği için gerçekleştirmesi gereken işlemleri kendi üşengeçliğini aşarak yerine getirmesi sonucunda 9 ay kadar bir süre sonucunda ortadan kalkan durumdur. şu an itibariyle gammazlar kaçıncı nesle üye yazarlar ise ünvanlarının önünde kendi nesilleri görünmektedir.

gammaz iken doğrudan çömez olan ilk bilgi sözlük kişisi olarak sözlük tarihindeki yerini almıştır. tarihimizde yenı sayfalara imza atmasını sabırsızlıkla bekler; kendisine bu da gelir bu da geçer aldırma deli gönül deriz. neye niçin aldırmamasını idrak edecek kadar akıllı uslu bir kişi iken kendisini kendsine pek de yakışmayan işler içinde bulmuştur. sanal meselelere karşı soğukkanlılığını yeniden kazanıp muhafaza etmesini beklediğimi belirtir; olan-bitenin takdirini tamamen dışarda bitaraf olarak kalan üçüncü kişilere bırakması gerektiğini bildiririm.

sözlükten henüz yeni yeni puan toplamaya başlanmışken yine sözlükten bulunmuş bir sevgiliye tamah edip sonrasında sözlükte itibarı ve buna paralel olarak puanı yükselince sevgiliyi de aynı şekilde upgrade etme hevesindeki sözlük yazarının gerçekleştirmesi muhtemel eylem. tabii sözlük puanına güvenen yazarın sözlük üzerisinde sevgili olabilecek bir kitlenin varlığına da güveniyor olması gerekir; üstelik bu kitlenin mensuplarının sözlük puanından etkileniyor olması da gerekir. bu eylemi gerçekleştirmesi muhtemel kişiler de gecmi$ten gunumuze en cok puan alan yazarlarimiz başlığı altında istatistiklerde sergilenmektedir. bu kişilerin sevgilileri kendi sevgililerinin böyle bir özgüveninin olup olmayacağını bu başlığın açıldığı andan itibaren test etmeleri olası bir terk edilme vakasının şimdiden önüne geçmelerini sağlayabilecektir...

ipswich town’da yıldızı parlayan, hatta o dönemde milli takım kadrosuna kadar yükselmeyi başaran ; ancak arsenal’e transfer olduktan sonra yedekliğe mahkum kalan, fırsat bulduğunda ise bu fırsatları acaip hatalar yaparak heder eden, arsenal’den de everton’a transfer olan, ancak bu klübe geldiğinden beridir de yine yedeklikten kurtulamayan ingiliz kaleci. biraz da bahtsızlığı vardır, zira takımda oynayan as kaleci sakatlandığında bu kaleci de o sırada zaten sakat olmuş olur. takımın dördüncü kalecisi bile bu sırada oynama fırsatı bulur. tam wright iyileştiğinde ise as kaleci de iyileşmiş olur ve yine wirght’a kulübe yolu gözükür. bu sezonu da tim howard’ın arkasında yedek bekleyerek geçirmektedir.

buranın varlığını devam ettirmesi bakımından entry girmezi elzem olan yazarlardır. zira o ya da bu sebeple birinci sınıf entry girecek kalibrede kimse buralarda kalmaz olmuştur. hiç entry girilmemesi halinde de sözlük ortamı iflas edeceğinden bu yazarlara entry girme yolu açık tutulmalıdır. sonuçta iktisat biliminin temel kuralı arz-talep dengesidir. okuyanı vardır ki bu yazarlar seri biçimde üretimlerine devam edebilmektedirler. bırakınız geçsinler bırakınız yapsınlar eğlensinler çocuklar durumu sözkonusudur; ne de olsa demokrasinin ana prensibi de çoğunluğun sözünün geçmesine imkan tnımasıdır. ortamdan şikayetçi olan bunu ifade etmekte özgür olduğu kadar birinci sınıf yazarların olduğu yerlerde barınma; bunu yaparken ikinci sınıfların ağırlıkta olan yerleri iplememe özgürlüğüne de sahiptir. kendilerine bu özgürlüklerini kullanmaları tavsiye olunur...

gayet doğal yazılardır. birinci sınıf espri yapabilecek adam zaten o esprisini burda harcamaz. asıl sorun bu yazıların olmasından ziyade bunlara prim tanıyanların olmasıdır. birileri o yazılardan eğlenmektedir ki bu yazılar da yazılmaya devam etmektedir. kısacası sözlüğün okuyucusu davul ise o okuyucuya layık tokmak da bu tip yazılar olmaktadır. alan razıdır veren razıdır. bu alışverişin tarafları kendi haline bırakılmalı, yazılardan genel olarak bir hoşnutsuzluk olmaktaysa yazılar okunmamalı; en azından okumadan önce o yazının sahibi kimdir ona bakılmalı, ikinci sınıf yazar olarak görülen varsa o kişinin yazısından şiddetle kaçınılmalıdır.

"ben satatçıyım. oldum ben. dört senedir tırnaklarımla kazıyorum ben. kazıya kazıya sanatçı oldum. ben kendimi öyle görüyorum kimin kendisine hangi sıfatı verdiğiyle ilgilenmem. ayrıca muz da afrodizyaktır. öyle olduğunu öğrendim o yüzden muza dayalı şarkı yaptım, çünkü ben halkına karşı duyarlı bir sanatçıyım" şeklinde ardarda saçmalayabilecek seviyeye gelmiş, kendisinin internette en çok tıklanan kişi olmasının sebebini kendisinin bir dünya starı olmasındna kaynaklandığını düşünen, sağa sola bağırabilecek kadar zıvanadan çıkmış bir ruh hastası. o muhteşem dans figürlerini de alsın gitsin diyesim geliyor kendisine de o giderse kimi izleyip dışa vuramadığım küfür arşivimi dışarı çıkartacağımı bilemediğimden kendisi bir müddet daha kalsın piyasada diyorum. zaten milletçe sinirlerimiz bu zat ı muhtereme tahammül gösteremez hale geldiğinde bu nane de tedavülden kalkacaktır.

son çıkardığı albüm bir ahir zaman olup albüme adını veren şarkıya klip çekmiştir. bu şarkının başlangıç ve bitişinde asr süresinden bir kuple yer lmaktadır ki bu seçim, adı geçen şarkıya iyiden iyiye bir mistik hava katmaktadır. albümü soracak olanlara ise klasik bir murat kekilli albümü olduğunu söylemek gerekir. çizgisini hiç bozmadan sürdürmektedir; dolayısıyla yine dinleyeni aynı hazzı alarak dinleyecek, burun kıvıranı ise ya görmemezlikten gelecek ya da kendince bu kişiyi kötüleyecektir. murat kekilli hakkındaki şahsi fikrim ise kendisinin beğenmeyen bir kişinin bile çoğu kişi ve ortamca dışlanmasına rağmen her daim istikrarını koruyabilmesinden ötürü takdir etmesi gerektiğidir.

sözlüğümüzden kız istemeye gelmeden önce öğrenmesi ve dikkat etmesi gereken bazı şeyler var. bu eksikliklerini de çiçek ve lokum almadan önde gidermesini dilediğimi belirtirim. sözkonusu eksiklikler:
1- bkz:lere ilişkin olarak: entry numarası yazdığı zaman "#" işareti zaten "bkz:" ihtiyacını gidermekte ve ayrıca "gbkz:" kullanması gereken yerde "bkz:" de kullanmamalı. konuyla ilgili "bkz:" ile ilgili açıklamaları okumasını tavsiye ederim; kaldı ki başka bir entry’e dayalı entry’ler moderatörlerce farkedildiğinde silinmektedir; bunun sebebini de yine kural açıklamaları içerisinde görebilir.
2- buranın yönetimi türkçe yazım konusunda hassastır. istemeye gideceğin kızın bizatihi kendisi de bu yönetimin bu hassasiyetini paylaşmaktadır ve bu yüzden de bu hassasiyete aykırı bir entry gördüğünde bunu yönetime ispiyonlamakla sorumludur. dolayısıyla "zaten" yerine "ztn", "iyi" yerine "ii" şeklinde yazan birisinin hiç bizden kız istemeye gelmemesi özellikle tavsiye olunur; karpuz kesmekten önce düzyazı sorununu halletmesi kendisine artı puan kazandıracaktır.
3- son olarak kurduğu cümlelerde anlam bozukluğu olmaması için ya farsça kökenli bağlaçları kullanmaması ya da kullanacaksa da bu bağlaçların anlamını bilmesi kendisinden beklenecektir. kendisi yan cümlesini bağlarken "lakin" bağlacını kullanmıştır, ancak lakin "ama","fakat" anlamlarına gelmekteyken bu yazarımızın cümlesinde vermeye çalıştığı anlam "çünkü"dür. bu durumda kullanması gereken bağlaç da "zira" olacaktır...

(#374987) savaşçı bir arkadaşımız. toplum ve sözlük temizleyicisi ve aynı zamanda da kendisi abazan olmayan, bütün bu özelliklerinden ötürü de takdire şayan bir yazarımız.

hiper unutkan insan. dün yaptığını unutmasa da dün yapıcam dediğini ertesi gün unutup onu yapmaması artık kendisi için olağan hale gelmiş biri. 2 ay içinde 10 farklı sefer "tamam yarın hallederiz" dediğinin 10’unda da o yarın’ı ıskalayabilen, arandığında da kolay ulaşılamayan, kendisini meşguliyetlerine kaptırmış, kaptırmaktan da öte hayatını o meşguliyetlere adamış; bunlardan biri de bilgi sözlük olan kişi. kendisi her ihtiyacı olmasına rağmen unuttuğu adresi, telefon numarasını vs. sözlüğe entry olarak girip buradan bakara hatırlamayı kendine şiar edindiği için ben de iki ayı aşkın süredir bana ulaşacağına dair olan sözünü kendisine başka türlü ulaşamamamın ulaşsam da sonuç alamamamın etkisiyle onun bu sistemini kendime adapte ederek kendi başlığında bir hatırlatmaya gitmeyi tercih etmek durumunda kalmışımdır. son olarak kişisel duyguları entry malzemesi olarak kullanmayı pek tercih etmeyen biri olmama rağmen buradaki varlığımın halen devam etmesinin belki de tek sebebinin kendisinin hatırı olduğunu vurgulamadan da edemeyeceğimdir...

gönüllü olarak gittiği bölgede kendisini gönüllü olarak cephenin ortasına atıp kahramanca mücadele vereceğinden hiç şüphemin olmadığı kişi. israil-filistin barışı sağlanacaksa bu, böylesi gönüllü neferlerin çabasıyla mümkün olacaktır.

son dönemde sayılarının her geçen gün arttığını gördüğüm sözlük görevlileri. bu arttırıma gitme kararını alan yönetimin elbet bir bildiği vardır, bu bir yönetim stratejisidir diyorum ama bir yandan da düşünmeden edemiyor insan bu zamana kadar sınırlı sayıda gammaz dururken ne diye bir anda seri alıma geçmek niyedir diye? hani sözlük üyesi sayısında ani bir artış olur da ona karşılık bir önlem olur diycem pek bir değişiklik gözükmüyor sanki. umarım bu yönetim kadrosu genişletme operasyonu, kişilere rütbe kazandırmaktan başka amaçlara da hizmet etmektedir. gammazların hepsine de burdan sabır dilerim, eğlence amaçlı bulunulan bir yerde hata tarayıcı gözle ne var ne yok her şeyi okumak zorunda kaldıkları için ve de bu genişletme sayesinde buranın da mevcut kalite seviyesinin yukarı çıkması sağlanır diye umut etmekteyim...

sergen yalçın’ı transfer ederken "keçi sergen" olarak lanse edip cicim ayı geçip de takım maç kaybetmeye başlayınca aynı kişiyi bu sefer günah keçisi ilan ederek kadro dışına atan takım.

aynı konuda farklı yargıtay içtihatlarının oluşması halinde yargıtay genel kurulu’nca belirlenen ve açıklandığı andan itibaren kanun gibi yürürlük ve bağlayıcılık kazanan karar.

tdk tanımına göre yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç. bizim hukuk sistemimizde karşılığı yargıtay kararlarıdır. genellikle davalar arasında koşul farkı bulunmadıkça yargıtay, daha önce verdiği yönde kararları daha sonraki kararlara da yansıtır ve sonraki kararlarda önceki kararlara da gönderme yapılır. ancak elbette ki her zaman aynı yönde karar verilmez. özellikle farklı daireler, aynı olayları farklı yorumlayabilmektedirler. eğer bu farklı yorum tarzı aynı dönemde birden fazla yerleşik içtihadın oluşmasına neden olursa bu durumda yargıtay’ca içtihadi birleştirme kararı alınır ve artık bu karar, yargılamalarda yasama organınca çıkarılan kanunlarla eşdeğer hüküm teşkil eder.

misal sözcüğünden türetilen bu kelime özellikle hukukta varolan bir davanın benzeri niteliğinde başka bir davada verilen kararın derdest olan davanın kararının verilmesinde yol gösterici, belirleyici olması durumunu ifade eder. özellikle yazılı hukuktan çok içtihatlara dayanan anglosakson hukuk sisteminde böyle bir örnek kararın varlığı, o süregelen davanın sonucuna da doğrudan etki edecektir.

eleştirmek ayrı şey, alay etmek ayrı şey, hakaret etmek ise bambaşka bir şeydir. adı geçen şahıs, insan olmasından kaynaklanan bir hakkını kullanmış ve kendisiyle ilgili yazılanların yukarda ayrı şeyler diye bahsettiğim eylemlerden ikincisi ve üçüncüsünüğn kendisi aleyhine gerçekleştirdiği iddiasıyla dava açmıştır; yani yargılama süreci henüz başlayacaktır. bu hakkı kullanıp kullanmamak onun tasarrufundadır, bu davranışı belki ona yarardan çok zarar da getirecektir. mahkeme tarafındna yargılamanın sağlıklı yürümesi adına da bir tedbir kararı alınmıştır, yani ortada bir hüküm falan bulunmamaktadır. şimdi asıl mesele yazılanların ne olduğu belirliyken karar merciinin bu yazılanları yşne yukarda ayrı şeyler olarak belirtiğim eylem kategorilerinden hangisie sokacağıdır. bu davadan çıkacak karar, çok büyük ihtimalle ilerleyen zamanki davalara emsal teşkil edeceğinden bu karar umut ederim ki ne kişilerin eleştiri adı altında üçüncü şahıslara ismen ve alenen hakaret etme imkanını tanır ne de insanların eleştiri hakkını, yani ifade özgürlüğünü ortadan kaldıracak bir keskinlikte ortaya çıkar. bir başka deyişle verilecek karar umarım herbirimizin özgürlüğünün sınırının bir başkasının hakkı olduğu ama kimsenin de hakkını bir başka kişinin hakkını yokedecek biçimde kullanamayacağı prensibinin altını çizebilecek şekilde ortaya çıkar.