tuvalet deliği.
sınav zamanı uyanık kalma adına kahve ve bunun gibi birsürü uyanık tutması yönünde fayda sağlayacağındna medet umulan içeçek/yiyecek mideye istiflenir. fakat bu istiften sadece zihin değil aynı zamanda mide de etkilenir. bu etkileşim sonucunda ders çalışan kişinin tuvalete sıklıkla gitmesi ve gittiğinde de uzun zamanını kuburun üstünde mevzilenmiş bir şekilde geçirmesi gerekecektir. ancak zamansal geri syaım çoktan başlamış, hafızaya alınması gereken her kitap/not sayfası başına 5-10 dakika bir süre kalmıştır. işte bu durumda tuvalette ders çalışmak adı verilen eylemin gerçekleştirilmesi kaçınılmazdır. hiç olmazsa daha önce okunan şeyler tuvaletteyken tekrar edilmeli, ders çalışmaya tahsis edilmiş zaman israf edilmemelidir. kısacası sözkonusu eylemin nedeni, yumurtanın kapıya dayanmasından başka bir şey değildir.
türkiye deki ilk bayan futbol takımını kurmaya yeltenen firma. fakat düzenli bir lig kurulamadığı için sözkonusu takım da artık dağılmış durumda sanırım. bir de bu dinarsu nun edirnekapı dolaylarında tesislerinin içinde bir çim halı sahası vardır. halısaha topçularının bir şekilde bir de orada maç yapması şiddetle tavsiye olunur.
özel halk otobüslerinin kısaltması.
öksürük efekti.
ortaköy den kalkar sahil yolundan beşiktaş a ve oradan da taksim e gider. taksim den şişli yoluna döner ve şişli-mecidiyeköy-etiler rotasını takip edip ulus tan etilere geri döner. kardeşi gibi (bkz: dt 1) bir ring seferdir. sefer aralığı sıktır ve bir iett bir öho sistemiyle çalışır.
ortaköy den ulus a döner etiler e çıkar. oradan mecidiyeköy üzerindne taksim e gider. taksim den beşiktaş a inip ortaköy e geri döner. meydandaki durağa uğramadığından beşiktaş a gitmek için bu otobüs dolmuş duraklarının orada beklenmelidir. içinde mütemadiyen oturacak koltuk bulunur ve 10-15 dakika içinde gelir, bu sebepten ötürü özellikle öğrencilerin gece saatine kalınmamışsa dolmuşa binmek yerine dt1 bekleyerek ekonomilerine katkıda bulunmaları tavsiye olunur. dt1 gelmese de beşiktaş a gidecek bir otobüs illaki 10 dakika içinde gelir zaten. ama taksim "gece"sinden dönülüyorsa dolmuşa 1,15 ytl sı vermek kaçınılmazdır; hatta saat 2 den sonra o dolmuş bile bulunamaz...
sadece tek bir son durağı olan, hat tabelasında yazan diğer durakta seferini sonlandırmayıp o durağı bir ara durak gibi kullanan, o durakta diğer duraklarda olduğu gibi sadece yolcu indirip bindiren ve yoluna devam eden otobüs sefer modeli. ring sefer yapılan hatların genelde iki farklı güzergahı olur ve iki farklı ring otobüs hattı bu güzergahları birbirlerinin tersi biçimde kullanırlar istanbul da şu anda faal ring hatlara örnek dt1 ve dt2 dir.
bir boks müsabakasının her bir bölümüne verilen ad. süresi üç dakikadır. amatör boks müsabakaları sadece üç raunttan ibaret olurken profesyonel boksta bir maç, 12 hatta bazen 15 raunt üzerinden yapılabilmektedir.
bir sınavda gafjete düşüp o kişilerden biri olmaya yeltendim sınav daha başlamadan. bu galfete düşme nedenimse soru kağıdında gözüme bir anda soruların çok görünmesiydi. sınav başlamadna önce amfide tur atmakta olan hocayı yakaladım, ne de olsa az sonra amfiden çıkıp gidecekti ve bir daha kendisine bu soruyu sormaşansım hiç kalmayacaktı, o başlıkta geçen soruyu, yani ek kağıt alıp alamayacağımı sordum. hocamın verdiği cevap karşısında apışıp kaldım: "al ulan! ne yazacaksın çok merak ediyorum!" halbuki ben sınav kağıdında konuya ilişkin açıklama olmadığındna işimi garantiye almak niyetindeydim halbuki... ve gerçekten de sınavda ikinci kağıda ihtiyacım da olmadı. bu özel durumun haricinde sınavına göre bitirdiğim fakültenin gereği olarak zaman zaman ben de ikinci kağıtlara taşmak durumunda kaldım. fakat sözkonusu soruyu sistematik olarak her sınavda soran ve benim elimdkei kağıdın yarısını bile doldurmadığım bir sınavda dahi o ek kağıdı isteyen kişilerin varlığını da inkar edemiyorum. o kişilere nedense ben hep acınası inek kişilikler olarak baktım. kendime yeter not aldığım sürece onların notuyla hiç ilgilenmedim de... acaba o kişiler gerçek hayattaki meselelerinde de böyle günlerce kafa yorup bir şeyleri ezberleyip o ezberlediklerini sayfalarca yazacaklar mı bir yerlere ben de onu çok merak ediyorum...
hukuki işlemlerde işlemin başlangıç aşamasıdır. tebliğ olmadan hiçbir işlemi başlatamazsınız. ve bu yüzden de adli işlemler kağnı hızında yürür, çünkü benim posta idarem, tebliğin yapıldığına dair bildirme kağıdına adliyeye bir ayda anca geri getirir. hele tebliği yurtdışına yapacaksanız o ebliğin dönmesi bir sene süreceğinden siz almanya da boşandığınız eşinizden türkiyede 2 senede boşanamazsınız, çünkü türkiye de almanya daki boşanma kararının tanınması kararı verilmesi gerekir ve önce bu kararın verileceği duruşmanın tarihinin, sonra da bu duruşmada verilen kararın (eski) eşinize tebliği gerekecektir. ya da miras kalan bir arsadan payınızı almak istersiniz. fakat diğer mirasçılara o tebliğ bir türlü gidemez. usulüne uygun tebliğ işlemleri tamamlanamadı diye bir ortaklığın giderilmesi davası 2-3 sene sürer. ya da siz alacaklısınızdır, borçlu borcunu ödememiştir, artık haciz şart olmultur; fakat o da ne tebliğ yapılamamıştır ki siz haciz işlemlerini başlatabilesiniz. vel hasılı kelam, tebliğ, bir avukatın ciğerini yakan bir kelimedir...
bu yaptığım çok saçma deyip sonra yine ve yine aynı şeylerin aynı kişi karşısında yapılmaya başlandığı an. bir başkasının sözleri bir yana kendi kendine bile söz geçiremez hale geldiğin an...
istanbul`un gece hayati acisindan cok onemli bir yer tutar, zira taksim ilkyardım hastanesi bu caddenin üzerindedir. her türlü yaralama olayı mağduru, aşırı alkolden ötürü zehirlenen ya da kaza yapan sarhoş vb. kişiler buraya gelir. acil servisi bu gibi extrem kişilere evsahipliği yaptığı için "normal" hastalar acil servisine gidilecek hastane olarak şişli etfal i tercih ederler.
yunanistan ın euro 2004 teki şampiyonluğundaki en büyük pay sahibi isim. adı geçen kaleci, uzun yıllar panathinaikos da oynamış, hatta takımın kaptanlık pazubandını taşımıştır; ancak sözleşmesinin bitimi yaklaşırken kendisine önerilen yeni ücreti beğenmediğinden panathinaikos yönetimi tarafından kadrodışı bırakılmıştır. o da gerek bu tutum gerekse kendisine önerilen ücret sebebiyle eski klübünün düşmanı niteliğinde olan olympiakos a transfer olmuştur. yunan oyuncular arasında belki de gerek yetenek gerekse hal-tavır açısından tek seyir keyfi veren insandır. aynı maç içerisinde hem inanılmaz kurtarışlar yapıp hem de komikötesi goller yiyerek farklı farklı jeneriklik malzemeler verebilecek kendine özgü bir kalecidir. türkiye nin de geçen dünya kupası elemelerinde yunanistanla olan iki maçta da gol atamamasındaki en önemli etken, nikopolidis in bu maçlarda gününde olmasıdır.
futbolda sahanın yan taraflarından (bkz: kanat) cezasahasına doğru genellikle havadan gönderilen uzun pasa verilen ad.
kalecinin herhangi bir oyuncudna ayrıldığı alan. bu alanın dışında kaleci görevini üstlenen futbolcunun diğer herhangi bir oyuncudan bir ayrıcalığı bulunmamaktayken kendi cezasahası içinde bir kaleci sahada yalnızca kendisine ve (elbette diğer cezasahasında) rakip takım kalecisine tanınan bir imtiyaza, yani topa elle müdahale edebilme hakkına sahip olur. ancak kalecilerin bazı hallerde kendi cezasahasını terkettiği hatta maçsonunda rakip cezasahasına gidip duran toplarda gol aradığı bile olur. işte oliver kahn isimli kaleci şahıs, topa elle müdahale imtiyazının yalnızca kendi cezasahasında kendisine tanındığını bir maçta unutmuş ve gol atma amacıyla rakip cezasahasına gittiği bir pozisyonda yapılan orta sonucu kendisine gelen topu yumruklamıştır!
ayrıca gerek normal süresi gerekse uzatmalarının sonucunda eşitliğin bozulamadığı eleme maçlarında turu geçen tarafın belirlenmesi adına yapılan vuruşlardır. evvela takımlar karşılıklı beşer penaltı atar. bu atışlar sonucunda da taraflar birbirlerine üstünlük kuramazsa artık seri atışlar başlar. teker teker yapılan atışlarda bir tarafın kaçırıp diğerinin atması beklenir. sahadaki tüm oyuncular atışını yapmadan bir oyuncu ikinci kez penaltı kullanamadığındna bazen hayatında tek bir penaltı kullanmamış kişilerin bile penaltı noktasının başına geçip atışı kullanması gerekebilir. örneğin bir galatasaray-gençlerbirliği kupa maçının penaltı serisinin 18-17 bitmişliği vardır. o kadar penaltı vuruşundna hiçbirine engel olamayan hayrettin demirbaş vuruş sırası kendisine geldiğinde kendi penaltısını gole çevirmeyi başarabilmiştir.
ingilizce "penalty" yani ceza kelimesinin futbol literaturune yansımış halidir. ceza sahası içinde yapılan faullerin karşılığında atak yapan takıma tanınan vuruş hakkıdır. top penaltı noktasına dikilir ve artık penatlıyı kullanacak kişiyle kaleci başbaşadır. vuruşun yapıldığı mesafe ve arada çizgide duran bir kaleciden başka bir engel bulunmaması sebebiyle gol için elde edilebilecek en büyük fırsat niteliğini taşır. ha kaçar mı kaçar ancak doğal olanı gol olması ve de ceza sahası içinde yapılan faulün cezasının verilmiş olmasıdır.
satrançta vezir askeri lider iken şah da siyasi liderdir. ve tüm siyasi liderler gibi askeri yetenekleri yoktur. ancak kendisinin yakınında ona suikast düzenleyecek birisini savuşturacak bir kılıç sallama yani her yöne birer kare ilerleyebilme yeteneğine sahiptir. geri kalan tüm taşların asli vazifesi kendi şahını yani devletini korumak ve mümkünse rakip devlet şahını da esir alarak savaşı kendi tarafının kaznamasını sağlamaktır. savaşta tüm askerler karişılıklı kırılıp döküldüğünde iş şaha kalır ve yanına kim kaldıysa onunla birlikte saldırıya girişir. bu saldırıda da şahın etkisi yalnızca bir kılıç sallamaktır bu yüzden de bu ataklarda şahın yaptığı lojistik destekten ibarettir. yoksa tek kalmış bir şah, asla bir diğer şaha üstünlük kuramaz.
avrupa toplumunda satranç tahtasında kraliçe adını alan ve en fazla vasfı haiz olan taş, türk satranç terminolojisine vezir olarak geçmiştir. bu basit bir termolojik nüanstan öte toplumlar/kültürler arasındaki yaklaşım farklılıklarının nasıl her türlü olguda bir yansımasının görülebildiğinin örneğidir. doğu toplumu ataerkil yapısını her türlü muhafaza etmekte ve "güya" devlet yönetimine kadın eli değdirmemekteyken; batı toplumu şeklen hakimiyet erkekte de olsa asıl yönetici erkin kraliçe olduğunu satranç dolayısıyla ifade etmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?