bazıları vardır şahsi alıp veremediği şeyler olan kişiler aleyhine bu role soyunur. bunu tespit etmek kolaydır. eğer o kişi sözlükte değilken entryleriniz eksi oy almıyorsa, o sözlüğe geldikten sonra yazdığınız ilk entry ise 10 saniye içinde eksi oyu aldıysa sizi tebrik ederiz; artık sizin de bir seri eksi oy veren ibneniz var demektir. artık onu orda mı yersiniz paket yapıp eve mi götürürsünüz bilemem o sizin seçiminizdir bize yalnızca afiyet olsun demek düşer...
*)
nuri alco ile tecavuzcu coskun arasindaki farklar · (1)
yalnizlik · (5)
*)
sevgilisine gogsunu elletmeyen kizlar · (15)
ayben · (1)
nuri alco ile tecavuzcu coskun arasindaki farklar · (1)
yalnizlik · (5)
*)
sevgilisine gogsunu elletmeyen kizlar · (15)
ayben · (1)
sözkonusu farklar, televizyon makinasına konuk olduğunda nuri alçoya okan bayülgen tarafından teker teker sayılmış, bu syaım bittiğinde kameralar nuri alçoya döndüğünde nuri abimizin suratında hınzır bir gülümsemeye şahit olmuşuzdur. bu fark listesine eklenebileek bir madde de coşkunun tipten kaybettiği, hiçbir hatunun kendisine ilgi gösterdiğine hiçbir filde şahit olunmadığı; nuri abininse hatunların ilgisini tip sayesinde cezbettikten sonra icraate girişmesidir. ha bir de coşkunu bornozla gören hiç olmamıştır...
iki taraf arasında kurulmuş bir hukuki ilişkinin sonucunda ortaya çıkan ve dolayısıyla yalnızca bu ilişkinin diğer tarafına karşı ileri sürülebilecek haktır.
(bkz: alacak)
(bkz: borç)
(bkz: alacak)
(bkz: borç)
şahsa değil eşyanın kendisine bağlı haktır. dolayısıyla da en temel ayni hak, mülkiyettir. hakkı belirleyen yani hakkın üzerinde kurulduğu olgu malik, yani malın sahibi değil üzerinde ayni hak kurulmuş eşyadır. dolayısıyla ayni hak sahibi, sahibi olduğu eşyaya ilişkin bu hakkını "herkese" karşı ileri sürebilir. karşılaştırmak için (bkz: şahsi hak)
(bkz: ayni hak)
"aynı" kelimesiyle birlikte "aynî" kelimesinin de incelenmesi gereken başlık burasıdır. bu kelime ilk olarak ayn, yani göz, kelimesinden türetilerek "gözle ilgili" manasında kullanılabilir. asıl anlamıysa nakdi olmayandır; para yerine eşyanın kendisinin ifade edildiği hallerde kullanılır.
ülkemizde insnaların gözünde en kolay ihlal edilesi haktır, çünkü eser üreticisinin elinden bir kez çıkıp umuma yayıldı mı artık umumu oluşturan kişiler, o eserin üzerinde eserle birlikte varlığını devam ettiren telif hakkını umursamazlar. bunun nedeni de tüketici bir toplum olarak niçin bedavaya ya da daha ucuza tüketme imkanı varken fazladan para ödeyeyim düşüncesinin insanların kafasında yatmaktadır. açıkçası türkiyenin ekonomik yapısının da bunda rol büyüktür, insanarın cebinde anca kendi karınlarını doyurmaya para vardır. ancak telif hakkının önemi devlet politikası olarak algılanıp ona göre tedbir alınmadıkça ne insnalar bu ükede eser üretecek, ne de türkiye üretilen eserlerin satımı açısından bir pazar olarak görülecektir...
(bkz: telif hakkı)
ben bir başlığa ne yazılmış derken bir anda ismini gördüğüm, sonra "kimmiş yahu bu kişi? ben niye tanışmamışım ki onunla?" derken ben gelmeden önce buralardan gitmiş olduğunu gördüğüm, kendisiyle tanışmanın bana nasip olmamasının içimde bir burukluk oluşturduğu ex-yazar ve de meslektaşım kişi. kendisine eğer günün birinde görmesi nasip olacaksa burdan saygı ve selamlarımı sunarım...
birçok dilde farklı yayınları bulunan bu sanal ansiklopedi, türkçe versiyonuna vikipedi adını vermiştir. bu adı hangi çevirmenin neye göre bulup verdiği merak konusudur. muhtemelen isimlerini türkçe yazım kurallarına uydurmak adına böyle bir seçim yapmışlardır, ama böyle de pek bir anlamsız durmuştur. ayrıca türkçe versiyonunun ingilizce versiyonunda bilgiye ulaşabildiğiniz yirmi başlıktan ancak birine ilişkin bilgiye ulaşılabilmesini sağlayacak bilgi altyapısına sahip olması; o ulaşılan bilginin de yine ingilizce sayfadakinin yirmide bir boyutunda olması da doğrusu bana global dünyada nasıl br konumumuza dair huzursuz edici hisler yüklemektedir.
sertab erenerin ilk albümü olan "sakin ol"dan bir şarkı. adı geçen şarkı bu albümde sözlerini aysel gürel’in yazdığı iki şarkıdan biridir. diğer tüm şarkıların sözleri sezen aksu’ya aittir. bestecisi ise garo mafyan’dır. insanı yıpratması muhtemel bir olguyu bu kadar neşeli bir biçimde anlatması bakımından kayda değer bir şarkıdır.
ateşle barut yan yana durmaz
gönül dilinden anla biraz
bir dokunursan ah dokunursan
ellerin mızrap olur bedenim saz
gözlerim gözlerinden geçerken
ah yine tövbelerim bozulur
kimbilir kaç senedir sana ben
hazırım böyle hadi gel hemen hemen
fırtına bu, bu afet deprem
yıldızları gel topla benden
sarsıntılar dağıtsın bizi gel
yeniden doğuş bu vazgeç kendinden
eriyorum bak mum gibi
damlaya damlaya sel oldum al beni sar
al darmadağın al dolu dizgin
ruhum bedenime dar
ateşle barut yan yana durmaz
gönül dilinden anla biraz
bir dokunursan ah dokunursan
ellerin mızrap olur bedenim saz
gözlerim gözlerinden geçerken
ah yine tövbelerim bozulur
kimbilir kaç senedir sana ben
hazırım böyle hadi gel hemen hemen
fırtına bu, bu afet deprem
yıldızları gel topla benden
sarsıntılar dağıtsın bizi gel
yeniden doğuş bu vazgeç kendinden
eriyorum bak mum gibi
damlaya damlaya sel oldum al beni sar
al darmadağın al dolu dizgin
ruhum bedenime dar
(bkz: iki gözüm)
sezen aksu’nun 1997 yılında çıkardığı "düş bahçeleri" albümünde seslendirdiği, sözü ve müziği yine kendisine ait şarkıdır. bu parçayı ilk önce kendi öğrencisi sertab erenere okuması için vermiştir. o da bu şarkıyı 1994 yılında çıkardığı "lal" albümünde "gel barışalım artık" ismiyle seslendirmiştir. benim tercihim bu şarkı için sezen aksu vokalidir, çünkü şarkıdaki derinliği, aravbeskvari tonlamayı sertabın ince tonlu sesinden alamamaktayımdır. sözkonusu parça dinleyeni deler geçer, yerden yere vurur, kısacası yıkıcıdır, ama her daim dinlenesidir; dinlenir de...
yok mu, senin insafın yok mu
bir güler yüzün çok mu
dağ mısın taş mısın
uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
hak mısın bana yasak mı
dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık
yok mu, senin insafın yok mu
bir güler yüzün çok mu
dağ mısın taş mısın
uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
hak mısın bana yasak mı
dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık...
yok mu, senin insafın yok mu
bir güler yüzün çok mu
dağ mısın taş mısın
uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
hak mısın bana yasak mı
dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık
yok mu, senin insafın yok mu
bir güler yüzün çok mu
dağ mısın taş mısın
uzak mı, bu eda bu hal tuzak mı
hak mısın bana yasak mı
dost musun düşman mısın
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık
iki gözüm seneler geçiyor
gönül ektiğini biçiyor
bir selam lütfet, bu ne çok hasret
gel barışalım artık
canözüm bahar geldi
dalları kiraz bastı
yedi kat eller yakınım oldu
gel kavuşalım artık...
geçmişe mazi yenmişe kuzu diyebilen için başkası tarafından hatırlanmadıkça hatırlanmayan; bedeni ile ruhu farklı zaman dilimlerinde olan, olan-biten ne varsa zihninin bir köşesine yapışmış kişiler içinse güncelliğini yaşamın her evresinde canlılığını koruyan olgu.
zülfü livaneliye ait bu şarkı, yavuz bingöl tarafından belki yine gelirsin albümünde seslendirilmiştir ve de yavuz bingölün sesine de cuk diye oturmuştur. şarkıyı oluşturanın da seslendirenin de yüreğine sağlıktır.
insnaların ekonomik güç ve konumlarına göre yemek yerken karın doyurmak yerine öncelikle tatmin etme amacı güttükleri histir. dediğim gibi damak tadının kişi için öncelik elde etmesi tamamen ekonomik durumuna bağlıdır; kimi damak tadı nedir bilmez, amacı yalnız karın doyurmaktır; kimisi beğenmediğini hiç yemeyeck lükse sahiptir; kimisiyse genelde bir yolunu bulup karnını doyurmaya bakarken arada sırada da olsa böyle bir içgüdüsü olduğunu hatırlayıp onu tatmin etmeye uğraşır.
istanbulun avrupa yakasının en kuzeyinde bulunan ve lüks villalarıyla bilinen yer. fakat bu villaların birçoğunun ruhsatsız yani kaçak olması sebebiyle bu yer, çoğu kez adını çıkan tartışmalarla duyurmuştur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?